22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

6 7 KASIM 2010 / SAYI 1285 Her tosladığım duvardan bir şey kazandım Hale Caneroğlu, uzun zamandır beklenen albümünü çıkardı. Çıkış parçası “Mükemmelim”in öyküsü de ona ait. Bir gün “Çalıştım, didindim, iki üniversite bitirdim, yabancı dil biliyorum. İyi aile kızıyım. Ama yalnızım” deyince Aysel Gürel, kalemi eline alıp bu şarkının sözlerini yazmış. ale Caneroğlu’nu önce Avrupa Yakası’nın Yaprak’ı olarak tanıdık. Sonra müzikle ilgilendiğini duyduk, hatta sahne çalışmalarını takip ettik. Yıllardır bir albüm bekleniyordu. İşte bu hafta o albüm “İçimde Saklısın” geldi. Bir pop müzik albümü bu. İçinde kendi ZUHAL yaşamından izleri barındırıyor. Buna da özellikle özen gösterdiğini söylüyor AYTOLUN Caneroğlu. Çünkü hissettiği duyguları, deneyimlediklerini aktarmak istiyor. Söz yazarlığı da var. Albümde yedi parçanın sözlerine kendi imzasını atmış. Bu anlamdaki diplomasını da Aysel Gürel’den almış. Bu arada ilk tanıdığımız alan, oyunculuk mu? Üzerine çalıştığı alana hakkıyla emek verebilmek adına şimdilik biraz uzak kalmayı tercih ediyor. Bütün yükleri sırtına alıp, yokuşu ağır aksak tırmanmaktansa, yükleri tek tek taşımayı tercih edenlerden olduğunu söylüyor: “Hayat uzun, bütün projeler için zaman var.” Albümü de içine sinmiş, zaten kendisini motive etmeyi de, eleştirmeyi de biliyor. “Daha iyisini yapabilecek kapasitem olsa da, tecrübeye sahip değilim. Benim kilometrem şimdi buna yetiyor. En ufak hecesinden utanmadığım bir albüm yaptım, giderek de ilerleyeceğim” diyor. Henüz bahsetmek için erken olduğunu söylediği bir sahne projesinin de ışıklarını yakıyor şimdiden. İşte Hale Caneroğlu ve onun müzisyen yanı. Uzun zamandır beklenen ilk albüm geldi. Ne kadar süredir demlenmesini bekliyorsunuz? H Aslında bu demlenme hikâyesi uzun. Tam sekiz yıl öncesine dayanıyor albüm yapma niyetim. Manevi babam, rahmetli Melih Kibar’la tanıştırıldıktan sonra yaşamım Melih Kibar öncesi ve sonrası olarak ayrıldı. İstanbul Gelişim Orkestrası’nı önerdi. Orada önce arkada, sonra da sahnede solist olarak çalıştım. Dört yılım doldu ve sonrasında da müzikal kimliğimi bulabilmek adına kendi orkestramı kurarak yola devam ettim. Şimdi baktığımda görüyorum ki gerçekten piştiğim yer kendi sahnem olmuş. Ne istediğimi orada keşfettim. Sonra da albüme mi niyetlendiniz? Söz de yazıyor muydunuz o dönem? Artık bir albüm yapmak istiyordum. Hatta şarkı sözü de sipariş ediyordum. Ama Atilla Özdemiroğlu, yazma konusunda beni cesaretlendirmişti. Cosmopolitan’da bir yıl kadar köşe yazdım. Duygu Asena da “kendini yazarak çok iyi ifade ediyorsun” diyerek destekledi. Derken Aysel Gürel’le tanıştım, evine gittim, saatlerce birlikte söz yazdık ama şimdilerde fark ediyorum ki aslında bana öğretmiş. Çıkış şarkınız da Aysel Gürel’in yazdığı “Mükemmelim”. Nedir hikâyesi? Bir gün ona, “Çalıştım, didindim, iki üniversite bitirdim, yabancı dil biliyorum. İyi aile kızıyım. Ama yalnızım” dedim. Aldı kalemi eline ve bu şarkıyı yazdı. Sonra rahatsızlanmıştı. O hastanedeyken kendi kendime yazmaya çalıştım. O döneme ait şarkı sözleriniz de bu albümde var o zaman? Evet. “Neye yarar?” ve “İçimde Saklısın”, ilk yazdığım şarkı sözleridir. Zaten yazdıktan sonra Aysel’e okudum. “Tamamdır, artık benden diplomanı aldığını söyleyebilirsin. Yeni bir mesleğin var” dedi. Benim için çok değerli bir dönemdi. Caz soundlu bir albüm beklerken popla çıkış yaptınız. Bu nasıl bir tercihti? Ben hiçbir zaman caz söylemedim. Ama maalesef böyle bir imaj var. Repertuvarımda her zaman Kenan Doğulu, Ajda Pekkan ve 70’lerin Türk film müzikleri olur. O yüzden Batı soundunda pop müzik yapıyorum. Katy Perry, Madonna, Kylie Minogue hayranıyım. O ruhta bir albüm yaptım. Peki sizden ne kadar iz taşıyor şarkılarınız, ya da taşımalı? Bunun bir dengesi var mı? Nereden besleniyorsunuz? Hiç öyle bir dengem yok. Tamamen bana ait şeyler yazıyorum. Şarkılarımda yaşanmışlık var bu anlamda. Anlattığım hikâyenin kökenine ve derinine inebilmenin derdindeyim. Kimi şarkımda inebildim, kiminde yüzeysel kaldım. Ben kendime böyle bakıyorum. Sürekli kendini deşen, derine inmeye çalışan, içsel yolculukları olan biriyim. Albüme hazırlanırken, kendinizi bulmak adına çok çalıştığınızı söylüyorsunuz. Nedir hayattaki arayışınız ve bu müziğinize nasıl yansıyor? Aslında ben de kendime bunu soruyorum: “Neyin peşindeyim?” Mevlevi düşünce beni çok etkiliyor. Dünyevi duygulara kapıldık, maddeci olduk. Bu anlamda içimizdeki bizi kaçırdığımızı düşünüyorum. Ben, o “ben”in peşindeyim. Bu süreçte de bence en önemli şey kendi dışımızdaki kabukları atabilmek. Bu da tecrübeyle ortaya çıkıyor. Tecrübeleriniz, şimdi sizi nereye getirdi? Nasıl bir kadın görüyorsunuz karşınızda? Büyümüş bir kadın görüyorum. İçimdeki küçüklü büyüklü Haleler’le tanışıyorum, onları kabullenmeye ve onlarla barışmaya çalışıyorum. Bu sanırım sonsuz bir yolculuk. Her tosladığım duvardan bir şey öğrendim, öğrenmeye devam ediyorum. G Cumhuriyet sevdalıları B üyükada’nın Reşat Nuri Güntekin Çıkmazı’nda, lila panjurlu bir taş ev. O gün iki dostumun en mutlu günü. Bahçeye masalar, ağaçlara kandiller, havaya canlı piyano sesi bırakılmış. İnsanı yoran düğünlerden değil bu. İki olgun kişinin sevdiklerine hazırladığı sade bir kır sofrası, lavanta kesecikleri ve vatkalar kabarık, eller bellerde, sarmaşık fotoğraflar… Onlarla bu düğünde tanıştım. 41 yıldır adada eski, EBRU küçük; ama şirin bir evde piyanist oğullarıyla birlikte GÜZEL yaşıyorlardı. Hukuk fakültesi mezunu Hasan Bey adalar eski kaymakamıydı; Şadıman Hanım emekli öğretmen. Anlaşarak evlenen, özde Atatürk çocuğuydu onlar. Devrimleri birebir yaşamış, yeniliklerin savunucusu olmuşlardı. Şadıman Hanım zarif bir kadın; bir zamanların modası, düğmeleri elde dikilmiş, bej rengi bir tayyör giymişti. Çocukken anneannemin üzerinde gördüğüm, o en sevdiklerimden! Arkadaşlarımdan edindiğim bilgiler tükenince usulca yanına sokuldum. İçimden size âşık oldum deyivermek geldi; konuşamadım. Ben onu tayyörü içinde, o benim hızlı kelimelerimde, el ele tutuştuk. Suyun üzerinde sakin duran, ancak altta patinaj çeken ördek misaliydim. Hanımefendi benden, Hasan Bey’i dansa kaldırmamı istedi. “Dans, çağdaşlığın bir parçasıdır, kadının, erkeğin birbirlerine yaklaşımını gösterir, nezakettir” dedi. Dans ettik. Fazla yormadan, yerlerimize geçtik. Düğünden bir ay sonra adada buluştuk. Hasan Bey, kırgın; yaşadıklarını anlatacak bir ortam bulamayışından şikâyetçi. İnsanlığın dramını koca, siyah çerçeveli gözlüklerinin yardımıyla mercek altına alıp, defalarca değerlendirmişti. Anlatırken, gençleşiyor, hayalimde bir “kaymakam bey” canlanıyordu. Net, sade, ne yakın, ne uzak, ama ciddi bir adamdı Hasan Bey: “Bizim zamanımızda balolar olurdu, danslar ederdik. Kadınlarımız çarşafı attı, manto giydi. Kıyafet devrimine uyum, tabii ki kolay olmadı; ama türban bilmeyiz biz. Annelerimiz yanlardan saç teli çıkan, başörtüsü taktılar. Ben devrimci bir kafa taşırım. Yobazlıkla çok mücadele ettik hanım kızım”. Hasan Bey söyleyemediği onca şeyi yazmıştı. “Öyle Değil mi?” adlı kitabının ikinci baskısını yaptıramamıştı. Parası olsa onda değeri büyük olan Hasan Âli Yücel’i, dâhi arkadaşını da yazıp, yayınlatacaktı. İçinde acı, öfke vardı; ama kontrollüydü. Acındıran şeyler yazılsın, istemiyordu. Şadıman Hanım, Hasan Bey konuşurken, dinliyordu. Adaya taşındıklarında Rum okulunda kimsesiz çocukları eğitmişti. Kafagil’ler eşit bir aileydi, sıra ona gelmişti. “Öğrencilerim bana anne gibi sarılırdı. Bir gün, hiç unutmam, bir manolya getirdiler. Yapraklarına isimlerini yazmışlardı. Ben onlara ülkemizi anlattım, çocuklar böyle güzel vatan yok dedim. Sonra emekli oldum. Hasan çok hastalıklar geçirdi. Yine de her gün o çarşıya iner, ben pişiririm” derken, Hasan Bey vurguluyordu: “Kahvaltıyı, ilk uyanan hazırlar”. Hasan Bey, adada doğayı korumak için elinden geleni yapmıştı. Önce taş çalan bir firmayla, sonra adaya dinamit koymaya yeltenen bir başkasıyla kapışmıştı. Çok defa açığa alınmış, tayinleri çıkarılmış, görev süresinden önce emekliye ayrılmıştı. O, Türkiye Cumhuriyet’i devletinin dürüst çalışmış bir memuru olmuştu. Adada saygıyla anılan bir adı vardı elbet. Gecenin sonunda Hasan Bey’in çocuk gözleri ışıldıyordu. “Koyun bir rakı, oh be anlattım, rahatladım” dedi. Düğün gecesi üzerlerine giydikleri, Cumhuriyetle yaşıt bir yaşamdı onlarınki. Ayrılmadan onları koluma takarak evlerine bırakmayı teklif ettim. Ben ortalarında yürürken Hasan Bey bir şeyi hatırlatıyordu: “Batı’nın eskiden ezdiği toplumlara bakışı ne ise, bugün bize de bakışı odur! Kızılderililere zulmeden değil miydi onlar, ne değişti?” G guzel1977@gmail.com Herkesin karanlık bir yanı vardır Babanıza selam çaktığınız “Yine söyler miydin?” adında bir şarkınız var albümde. Nedir babanızın yaşamınızda bıraktığı iz? Ona bir selam yolluyorum, evet. 14 yıl önce vefat etti. Bol sigara içen bir kanser hastası olarak genç yaşta ayrıldı aramızdan. O benim için çok büyük bir yaraydı. Peki hayatınıza giren erkeklerde bir ucundan babanızı da aradınız mı? Ya da aramaktan kaçınmaya çalıştınız mı? Her kız çocuğu gibi sanırım ben de onu aradım. Zaten şarkıda da söylediğim gibi, “Bulamazsın, benim gibisini arama” dedi babam. Çünkü ben de baba boşluğunu hayatıma giren erkek arkadaşlarımla kapatmaya çalıştım. Terk edilme korkusu, baba gücü, sahiplenmesi, güveni... Oysa bunu başkasında aramak çok büyük bir yük ve sorumluluk. Bir yıl kendimle kol kola gezdiğim bir dönem oldu. O süreçte boşluklarımı doldurdum ve gerisi çözüldü. Artık, her gün benden yeni bir ben doğuyor felsefesini güdüyorum. İçinizde neler saklı peki? İçiniz dışınız bir midir? Öyle olduğumu söylerler. Ama bence insanın kendinden bile sakladığı karanlık yanları vardır, benim de var. Ama bir yere kadar saklayabilirsiniz. Çünkü hayat, onları görmezden gelmenize çok da izin vermez. Bir şekilde karşınıza çıkarır. Son olarak, oyunculuk nerede kaldı? Bir süre uzaklaştınız mı? Albüm yapmanın da bir bedeli var. Hak ettiği emeği vermeniz gerek. Şimdilerde hayatımın merkezinde müzik var. Oyunculuğu cazip ve tahrik edici bir iş gelene dek bir adım geriye çektim. Dileğim iyi bir şarkıcı olmak. Buna çabalıyorum. G C M Y B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle