Katalog

10 dağların karı erimez / Eser bâdı yel bozuk bozuk” (Pir Sultan Abdal). 8. Bir ay adı... Evrensel alıcı olan kan grubu... Türk müziğinde bir makam... İnkalar tarafından kullanılan ve iplerin üstüne atılmış her düğümün rengine göre bir anlamı olan düğümyazı. 9. “Kakım” da denilen kürk hayvanı... Güneydoğu Anadolu’da geniş bir ova... Yanardağ kayalıkları arasında bulunan bir feldispat türü... Kastamonu’nun Cide ilçesinde bir vadi. 10. Müslüman ülkelerde oturan Yunan asıllı kimse... Bir anlatım inceliği elde etmek için, birden çok anlamı olan bir sözcüğün yakın anlamının değil de uzak anlamının kullanılması sanatı... Dizgin, gem... Rutenyum elementinin simgesi. 11. Hindistan’ın kuzeyinde, yumuşak buğdaydan yapılarak fırında pişirilen kalın kurabiye... Galyum elementinin simgesi... Gürcistan’ın para birimi... Eskiden gemicilerin, işçilerin gittikleri içkili, danslı yer. 12. Gümüş elementinin simgesi... Macera, serüven... Çeşitli eğilimlerin ve düşüncelerin yönetimde etkisini kabul eden siyasal ve sendikal yöntem. 13. Halatların kalınlığını belirtmekte Bu haftaki kullanılan birim... Silindir biçimli bir tür bulmaca başlık... Eskiden ödülünüz özellikle sülüs yazı yazmak için kullanılan bir tür perdahlı kâğıt. 14. “Öküzgözü” de denilen, papatyayı andırır bir çiçek... Koyun ya da keçi yavruladığında çobana verilen bahşiş. 15. Temel, esas. .. “Beni kuyularda merdivensiz bıraktın” (Ü. Y. Oğuzcan)... Japon lirik dramı. 16. Yiyecek bulamayan, yoksul kimse... Rize ilinde bir kaplıca ve içmece... “Seherde açılmış gonca gül gibi / gider bir gözleri sürmeli” (Karacaoğlan). 17. Müzikte geceden esinlenen ya da geceyi çağrıştıran beste... Doğu Karadeniz yöresinde, denizde kopan fırtınaya verilen ad. 18. Karşı cinsin kılığına girmiş eşcinsel... “ Palme”: 1986’da silahlı bir saldırı sonucunda öldürülmüş İsveç başbakanı. 19. Sınır nişanı... Afrika’da yetişen ve meyveleri ok zehiri olarak kullanılan tırmanıcı bir bitki... Kılıç, bıçak gibi şeylerin yapımında kullanılan iyi cins demir. 20. Bir şeyi başka bir şeyle değiştirme... Japonya ve Çin’de yetişen, şifalı bir mantar cinsi... İki tarla arasındaki sınır. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1. Virtüözü olduğu klarneti Türk müziğiyle ustaca bağdaştırmış, “Geçti sevdalarla ömrüm”, “Ada’nın yeşil çamları aşkımıza yer olsun”, “Geçti muhabbet demi, ağla gönül, yan gönül” gibi şarkılarıyla tanınmış bestecimiz... Yünlü ya da pamuklu bir tür dokuma... Telli bir çalgı. 2. Havva’nın Batı dillerindeki adı... 18981984 yılları arasında yaşamış, Türkiye’de sihirbazlığın yerleşmesine ve yaygınlaşmasına öncülük etmiş illüzyonist... Ağaçtan yapılmış küçük su kabı. 3. Kum falı... Bir spor takımının gözde oyuncusu... Fas’ın plaka imi... Hücre yapısında bulunan ve proteinlerin oluşturulmasında önemli rol oynayan asit grubunun kısa yapılışı... Bir işletmenin ani batışı. 4. Belirti, işaret... Bol, sık, gür... Uzakdoğu kökenli bir dövüş sporu. 5. Kore’ye özgü, pirinçten elde edilen bir cins bira... Ayak direme... Osmanlı devletinde zamanın olaylarını saptamakla görevli devlet tarihçisi. 6. Kafeince zengin, çok değerli bir kahve cinsi... Bir gıda maddesi... Bir tür yelkenli ve motorlu yarış teknesi... Yaradaki irini boşaltmakta kullanılan bükülgen boru. 7. Makbul bir sıcak ülke meyvesi... Dişi deve... Dinleti. 8. 1965’ten başlayarak uzun yıllar Ankara Sanat Tiyatrosu’nda çalışmış ve “Sakıncalı Piyade”, “Zengin Mutfağı” gibi oyunlardaki doğal, sıcak ve özgün yorumuyla tanınmış tiyatro oyuncumuz... Tabaklanmış deri. 9. Karakter... Durgun sularda ve havuzlarda yetişen geniş yapraklı bir su bitkisi... Bir tür makarna yemeği. 10. Duyu organlarının dıştan algıladığı bir nesnenin bilince yansıyan benzeri... “Yalnız bir gözü yazacak mısralarım” (F. N. Çamlıbel)... Arkadaş, yakın dost... İlgi eki... Yemek. 14 KASIM 2010 / SAYI 1286 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 İsim:.......................................................................................................................................... Adres:....................................................................................................................................... .................................................................................................................................................. Tel:............................................................................................................................................ 11. Hizmet hayvanlarının ayağına çakılan demir... Tabanca atışıyla bir yarışı başlatan çıkış hakemi... Çin’den ve Çin mallarından duyulan korku. 12. Uzaklık anlatmakta kullanılan söz... Göz kapaklarına sürülen boya... Kalın bükülmüş sicim... Çikolata, şeker, su ya da sütle yapılan içecek. 13. “Terlemeden kazanan zalimler / Can verirken soluması zor imiş” (Dadaloğlu)... Bir bütün olarak ele alınan şey... Cilacılıkta kullanılan bir tür zamkreçine... Ekvator bölgelerinde yetişen bir meyve ağacı. 14. Tarlada suyu akıtmak için yapılan tahta oluk... Peygamber soyundan olanların işlerine bakmak üzere aralarından atanan görevli. 15. Balı alınmış petek... Sinan Bey gibi özellikle portre ressamı olarak ün yapmış, XVI. yüzyıl Osmanlı minyatürcüsü. 16. Tokat’ın bir ilçesi... İslam dininde evliliğin sona ermesi. 17. Çok zaman tahıl, kepek ve keten tohumu karışımından oluşan at yemi... “Çalma, hırsızlık” anlamında argo sözcük... Güğümleri parlatmak için kullanılan araç. 18. “ gıcırtısından kalkan sesinden / Dağlar seda verip seslenmelidir” (Köroğlu)... Genellikle birbirine ekli metal levhalardan oluşan soyut heykel... Sazın en ince ses veren teli. 19. “Bir et ne olur halime ey goncadehen” (Şarkı)... Anonim şirketlerde kurucu ortakların ya da sermaye arttırımına katılanların şirket sermayesine yaptıkları her türlü katkı... Çinko elementinin simgesi. 20. Sedir biçiminde kanepe... Osmanlı donanmasında kullanılmış küçük ve hızlı bir gemi. G SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA 1. Resimde gördüğünüz, Osmanlı siyasal ve toplumsal yapısı ile düşünce tarihine ilişkin araştırmalarıyla tanınmış siyaset bilimci ve sosyoloğumuz... Japon sanatında rulo üstüne yapılan resim. 2. Muşmulaya benzer bir yemiş... “O” adılının yönelme durumu... Çiftçilikte, toprağı işleyerek ürüne ortak olan kimse... Sözleşme, bağıt. 3. “Yâr yanında geçer olsun her günüm / rakibin dağında gül bitmesin” (Dadaloğlu)... Büyük yankı uyandıran utanç verici ya da küçük düşürücü olay... İnce pide halinde ekmek... Çin ve Japonya’dan tüm dünyaya yayılmış bir strateji oyunu. 4. Amerika’nın tropikal bölgelerinde yaşayan büyük bir sürüngen... Akciğerleri dinlerken hekimin duyduğu patolojik ses... Çölden esen rüzgâr. 5. Topraktan yapılmış küçük çömlek... “Kuru gazel gibi göğe savrulma / poyraz gibi esip yorulma” (Karacaoğlan)... Nepalliler tarafından Everest’e “gökyüzünün tepesi” anlamında verilen ad. 6. Tantal elementinin simgesi... Tutsaklık... İnsan bedeni çevresindeki manyetik alan. 7. Merkür gezegenine verilen bir başka ad... Tokmaklarla çalınan bir Afrika çalgısı... “Bu yıl bu 1284 sayılı armağanlı bulmacanın çözümü ve kazananlar: 31.10.2010 tarihli bulmacayı doğru yanıtlayarak çekiliş sonucu “Silinmiş Alkışlar İçinde / Mücap Ofluoğlu Kitabı / Söyleşi: Nuri Dikeç” (Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları) kitabını kazananlar: ADANA’DAN: Ali Akif Saydam, Şiva Tibet AFYON‘DAN: Özgür Öztaş, Ali Rıza İçöz ANKARA’DAN: Çiğdem Bacanlı, Abidin Subaşı, Kadir Tekeli, Erdeniz Yakut ANTALYA’DAN: Fatma Hün BALIKESİR’DEN: Şaban Özbek BOLU’DAN: Hüseyin Ertuğrul, M. Şadi Yücel EDİRNE’DEN: Sibel Şentürkler İSTANBUL’DAN: Azmi Cinsoy, Cumhur Çiftçi İZMİR’DEN: Nermin Ülkebay, Didem Aydın, Mahmut Gencer KIRŞEHİR’DEN: Ayhan Aydın KOCAELİ’DEN: Rıdvan Atay KÜTAHYA’DAN: Ahmet Akçay SİVAS’TAN: Aydın Süne TEKİRDAĞ’DAN: Arda Varış, Kadir Tunalı, Nihayet Fakıoğlu. 1 F E R İ T E D G Ü J E O P O L İ T İ K 2 Ü F Ü R Ü M Ü Ü S T Ü N Ü A T A B A R I 3 S E Y S N A R T S E R S T R A T A S İ Z 4 U M A Y U Y U A N S İ B L A Ğ U R A U Ş 5 N E N A K N A P O S T R O F N D E L T A 6 A R A A E Ş M E A K O A S İ M İ A V A H 7 K A R İ N E K R E İ K İ K L İ K Y A K I 8 A A İ D E F İ K S K R A M İ A T A L A A 9 T A N T F İ B A T B A D İ T K U M A T O 10 L R L P İ K A L M A S E R U L N A L U T 11 I S K A I A D A I B İ I İ T İ I M A K O 12 13 A A T Y U L Ü A F K U U L T E L Ü U K I İ R M Ç A T P K U O T R A A T M A 14 V A D E S T L S A K Ü S E R O T O N İ N 15 A U O V U L A S Y O N U L 16 D E N E R U H N S U E B E 17 A K A A B E A A B U N E B 18 V Ü L G A R İ Z E A P L İ 19 A R A U N A K İ R T İ L A 20 T İ L T T B E R G A M O T 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 FAİK FALAY GM SUAT ATALIK Çin’de bambu ağacı 2011 yeni briç sezonu başladı. Kulüplerde briç dersi almaya başlayanlar tüm Türkiye’de ortalama bir aylarını doldurdu. Bunların arasında bu dersler bana uymadı bırakayım diyenler olabilir. Derslerde hemen başarı isteyip isteklerine ulaşamadıklarını gören bu öğrenciler için Çin’de bambu ağacının yetişmesi, azim, sabır ve inanç için güzel bir örnektir, sizlere anlatmak isterim. Çinliler bu ağacı şöyle yetiştirir; önce ağacın tohumu ekilir, sulanır ve gübrelenir. Birinci yıl tohumda herhangi bir değişiklik olmaz, tohum yeniden sulanıp gübrelenir. Bambu ağacı ikinci yılda da toprağın dışına filiz vermez. Üçüncü ve dördüncü yıllarda her yıl yapılan işlem tekrar edilerek bambu tohumu sulanır ve gübrelenir. Fakat inatçı tohum bu yıllarda da filiz vermez. Çinliler büyük bir sabırla beşinci yılda da bambuya su ve gübre vermeye devam eder. Nihayet beşinci yılın sonlarına doğru bambu yeşermeye başlar ve altı hafta gibi kısa bir sürede yaklaşık 27 mt. boyuna ulaşır. Akla ilk gelen soru şudur: Çin’deki bambu ağacı 27 mt. boyuna altı haftada mı, yoksa beş yılda mı ulaşmıştır? Sorunun cevabı tabii ki, beş yıldır. Büyük bir sabırla ve ısrarla tohum beş yıl süresince, sulanıp gübrelenmeseydi ağacın büyümesinden hatta var olmasından söz edebilir miydik? Briçtede aynı kavramlar geçerlidir, sekizon haftada 27 m. boyunda briççi olmanız imkânsızdır. Ancak sonunda briççi seviyesine gelebilmeniz de imkânsız değildir. Yaşamdaki ve briçteki başarının şartları her zaman çok basittir. Azimle çalışın. Sabredin. Bir zaman sonra hedefe ulaşacağınıza inanın ve Hiçbir zaman geri dönmeyin G Satranç yok! K asım ayı FIDE reyting listesi yayımlandı. Bize oyuncular ve ülkeleri arasında güç kıyaslaması yaptıracak reyting listesinde 2800 üzeri üç oyuncu görmekteyiz: GM Anand (2804), GM Carlsen (2802), GM Aronian (2801). Türk satranççılara gelince listenin en üstünde 2616 reyting puanıyla GM Suat Atalık geliyor. 1987 yılından beri yani 23 senedir Türkiye’nin en kuvvetli oyuncusu olma konumum, TC vatandaşlığı hatta oturma izni olmayan Sovyet asıllı Belçikalı GM Gureviç’in ülkemiz adına oynatılmasıyla zaman zaman el değiştirir olmuştu. Nitekim bu kez listede ikinci sırada 2613 reytingle Gureviç’i görüyoruz. Üçüncü sırada önce 2500 barajının üzerine çıkıp sonra unvanı alan GM Barış Esen’i 2533 reytingle yer almakta. Bu oyuncuları 2483 reytingle GM Emre Can ve 2476 reytingli IM Mustafa Yılmaz izlemekteler. Altıncı sırada IM Ekaterina Atalık 2444 reytingle yer alıyor. Burada şunu belirtmek lazım ki Türk vatandaşı olan ve Türkiye’de yaşayan IM Atalık’ın durumu ülkeyle hiçbir ilgisi bulunmayan GM Gureviç’in durumuyla karıştırılmasın. Buna rağmen GM Gureviç’e örneğin NATO Şampiyonası’na katılacak ordu takımı teslim ediliyor. GM Kıvanç Haznedaroğlu 2439 ve IM Mert Erdoğdu 2417 reytingle bu isimleri izlemekteler. Listede dikkat çeken hadise bir istisna hariç yeni kurallar ve Scheveningen norm turnuvalarından yararlanarak büyükusta unvanını yakalayan oyuncuların tekrar 2500 bareminin altına düşmesi. Bayanlara gelince, dünyada sadece iki oyuncunun 2600 barajı üzerinde olduğunu görmekteyiz. 1988’den sonra bir kez daha bu kategoride yarışmayan GM Judit Polgar 2686 reytingle genel kategoride de dünyanın en iyi oyuncularından biri olma özelliğine sahipken GM Humpy Koneru da 2600 reytingle ikinci sırada yer almakta. Oyuncularımıza gelince WGM Ekaterina Atalık yukarıda belirtildiği gibi 180 reyting puanı farkıyla 2444 ile birinci sırada. İkinci WIM Kübra Öztürk 2264, üçüncü WIM Zehra Topel 2231, dördüncü WIM Betül Cemre Yıldız 2225 reytingle onu izleyen bayan uluslararası ustalar. Aralık ayında Hatay’da yapılacak Dünya Bayanlar Şampiyonası’nda FIDE’nin organizatör ülke TSF’nin önerisi üzerine kontenjandan katılma hakkını dünyanın ilk 50’sindeki satranççısı yerine WIM Öztürk ve WIM Yıldız’a vermesi ortada dönen oyunları en güzel şekilde ispat ediyor. Satrançta destek ve seçim keyfi kriterlere bağlı olmayıp, unvan ve güce bağlı olduğundan ne yapılırsa yapılsın yukarıda ismi geçen Türk oyunculardan sadece üçü satrançtan hayatını kazanabilecek nitelikte, diğerleriyse sadece himaye altında kariyerlerini devam ettirebilen uluslararası niteliği olmayan isimler. Peki yukarıdaki tablonun nedeni nedir? TSF adeta satranççı değil idareci için kurulmuş antidemokratik bir yapıya sahip. Genel kurulda kulüp delegelerinin çoğu satrançtan bihaberken bir de işin içine il spor müdürlerinin oyları katılınca ortaya güdümlü bir seçim çıkmakta. Buradan seçilen yine konuyla ilgisi mahdut yönetim kurulu hizmet için değil kurumu elde tutmak için oluşturulduğundan verdikleri kararlar kendilerine dönük olmakta. Şu andaki yürütme kuruluna seçilmiş olan 5 kişinin satrançla hiçbir alakası olmamasına rağmen iktidar partisine yakın çevrelerden alınmış olması niyeti açıklıyor. Son senelerde her genel kurul öncesi kulüplere, bu kişiler ve mensubu oldukları çevreler tarafından telefonlar açılıp baskı yapılıyor hatta delegeler değiştiriliyor. Mali kongrede Yazıcı federasyonu üyeleri ibra turlarına çıkıyor, hem de mali tablo yani bilanço olmadan. Zaten federasyon tarafından mali destek gören kulüplere vaat üzerinden yürüyen çarpık sistem ve federasyonun tasarruflarına en güzel örnek olimpiyat harcırahları: 15 günlük şampiyonada yöneticilere yaklaşık 1500, memurlara 600, ulusal takım oyuncularınaysa 250 Avro verilmekte. Satranç oynamayı koşula bağlamaya çalışan, kuralları hiçe sayan, desteği sporcunun satranç gücünden kendilerine yakınlığına çeken sistemi kuranlar bir de utanmadan denetlendiklerini iddia etmekte. Denetimi yapan müfettişler konu ve hatta spordan uzak olup öğrenmemeye niyetli olunca birkaç sene süren komik araştırmalar neticeye bile bağlanmıyor. Konuyla ilgisi olmayan idareci, hayatında satranç oynamamış hakem, hatta satranç bilmeyen antrenörler hep aynı istikameti gösteriyor: Satranç Yok! G KART TEKNİĞİ 1 m Q42 n KQ4 o KQ63 p A82 m AK7653 n 53 o 52 p K65 G 2m B P K 4m D Herkes P 1. Her renkten bir tane verip batıyoruz, oyunun olması için 6 pikimizin 6 löve alması gerekir. Öyle oynamamız gerekir ki küçük kozlarımızı çakalar ile kullanıp 6 pik, 1 karo, 1 kör, 2 trefl ile 10 löveye gelmeliyiz. Buna briç “coup an passant = kup anpasan” diyoruz. Bu elde yere kör oynayın Doğu alıp trefl gelecektir, yerden aldınız kör ruva çekip 3. köre çakın, karo ile yere geçip karoya çakın şimdi kozla yere geçin ve 4. karoyu oynayın Doğu çakarsa trefl atarsınız çakmaz ise siz çakıp 10. löveyi alırsınız. Batı mn 108762 o J1094 p 9743 Doğu m J1098 n AJ9 o A87 p QJ10 Oyun: 4 m Atak: o J Doğu as karoyu alıp trefl dam oynadı. Elden alıp koz as çektiniz Batı pik vermedi, şimdi? DEFANS 2 m A53 n J8 o AJ p AKQ876 2. Seçeneklerimize bakalım, (a) kör, (b) trefl (c) karo K, (d) karo 7. Kör cuebid yaptı körü tek demek ki, trefl oynarsak kozları bitirip trefleri sağlayabilir yere karo antresi duruyor. Ortakta karo dam olma şansı az max el dedi ancak Güneyin bilmediği bir durum kozların kötü dağılmış olması. Bu nedenle küçük karo oynarsak Güney yerden ası girecektir. Kozları çekince yere antresi kalmayacak treflinin partajına oynayacaktır. Trefli ortakta dörtlü olduğu kesin o zaman batacaktır. Doğu mn A953 o 108642 p J1052 Güney m KQJ1082 n 10 o Q953 p 92 m 9764 n KQ7642 o K7 p4 G 2m 3 m (max) 4n B P P P K 2 SA 4p 6m D P P Herkes P Ortaktan 9, Güneyden 10, nasıl devam edelim? Dilek, öneri ve şikâyetleriniz için eposta adresim: [email protected] / http://faikfalay.blogspot.com C M Y B C MY B Oyun: 6 m Atak: n K