Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
14 KASIM 2010 / SAYI 1286 9 Hayatta kalmak için ne istiyorsun? enel, insani yardımın artık bir standardı olduğunun da altını çiziyor. Eskiden var olan 'evde ne varsa yollayayım' düşüncesinin değiştiğini vurguluyor: “Su götürüyorsun ama kaliteli mi? Gıda paketiyse hububatı, unu, şekeri tam olmalı. Tuvalet yapıyorsun ama 1500 kişi kullanıyorsa faydası yok. Bu işi artık kalifiye insanların yapması lazım. Hiçbir şeyi kalmamış insanlar onlar. Haysiyetli bir şekilde yardım etmek lazım. Hayatta kalmak için ne istiyorsun diye sormuyoruz biz, en büyük hatamız bu.” G Yardım haysiyetli olmalı... Hayata Destek Derneği, 5 yıl önceki Keşmir depreminden bu yana Pakistan’da insani yardım amaçlı yoğun çalışmalar yürütmeye devam ediyor. İç çatışmada da selde de oradaydılar. Derneğin kurucularından Sema Genel, yaptıklarını anlattı. SİNEM DÖNMEZ G ADNAN BİNYAZAR Etkinliklerden izlenimler er yıl düzenlenen Bartın Kitap Fuarı bu yıl 1421 Ekim günlerinde açıldı. Fuarın bu yılki sloganı “Kitapla aydınlığa...” Bu slogan kentin her yerine yayılmıştı. Bartın özellikli bir kent, büyük kentlerin kargaşasından yakınanlar, gidip bir iki günlerini orada geçirmeliler. Güneş vurdukça ton değiştirerek renklenen ağaçlarının dinginliği Bartın insanının huyuna da yansımış. Nasıl sevilmez böyle bir kent; 53 yıldır adını saygıyla andığım değerli edebiyat öğretmenim Nuriye Üsküdarlı’yı görme mutluluğunu da yaşadım Bartın’da. İlin valisi İsa Küçük, ülkemizin yetiştirdiği arkeolog Prof. Dr. Halet Çambel üzerine Halet Abla Destanı (Arkeoloji Sanat Yayınları) adlı bir kitap yazmış. Çambel, kültürel kimliğiyle gerçekten kitaplara konu olacak gerçek bir aydın. Belediye Başkanı Cemal Akın, halkla dayanışma içinde. Dayanışma bilinciyle kurmuş halkla ilişkilerini. En sorumlu kişiden şoförüne kadar herkes üstlendiği görevi yerine getirme çabasında. Başkanı bu yönüyle tanıyınca hangi partiden olduğunu merak bile etmedim. Kentte bir yangın olayıyla ilgilenmenin dışında, fuar alanından bir saniye olsun ayrılmadı. Halk iyi olursa yönetici de ona uyduruyor kendini. Bartın hiyerarşiyi aşmış; garnizon komutanından en küçük memuruna herkes fuar sevinci yaşıyordu. Çoluk çocuk, işçi memur, her yaştan yüzlerce öğrenci birbiriyle kaynaşmış. Sofra herkese açık. Büyük kentlerde alışılmış olan gösteriler, küçük yerler için bir yenilik. Her kesimden, her yaştan halkı bir araya getiren bir bayram şenliği... Üç hafta önce de Besni’deydim. Sanırım “Eğitim Bayramı” dünyada yalnız Besni’de kutlanıyor. Orada da coşkuyla hazırlanmış kültürel etkinliklerle karşılaştım. Bu yıl H ayata Destek Derneği, uluslararası bir sivil toplum örgütü. Afet bölgelerinde yapacakları projeler için pek çok örgütle birlikte çalışıyor, kaynak buluyor, bu kaynakları bölgede gerçekleştirdikleri faaliyetler için kullanıyorlar. 2005’ten beri Pakistan’dalar. Önce deprem, sonra iç çatışma en son sel tarafından yıkılan ülkede yerel halkın ihtiyaçlarına göre projeler yapıyorlar. Ekiplerini yerel halkla kuruyor, prensiplerinden şaşmadan çalışıyorlar. Kurucularından Sema Genel’le Hayata Destek Derneği’nin gerçekleştirdiği faaliyetleri ve çalışma prensipleri üzerine konuştuk. Sema Genel, henüz çocuk yaşta Bob Geldof’un yardım konserlerini izlerken Afrika’daki, Etiyopya’daki açlık için kendisinin ne yapabileceğini düşünürmüş. İki yıl okuduğu mühendislik bölümünü bırakmış ve Belçika’ya insan ekolojisi okumaya gitmiş. İnsan ekolojisi de nedir derseniz, sivil toplum örgütlerinin okulu diye özetleyebiliriz. Sürdürülebilir kalkınma, insanın kendisiyle, doğasıyla ilişkisi üzerine bir bölüm. Genel, uzun bir süre Avrupa’nın çeşitli sivil toplum örgütleri için Hindistan ve Afrika’da çalışmış. Sonrasında Türkiye’ye dönmüş. Güneydoğu’da çalışmış uzun bir zaman. Ve 2005 yılında birkaç arkadaşıyla birlikte evrensel değerler üzerine kurulmuş insani yardım prensipleriyle çalışan bir sivil toplum örgütü kurmaya karar vermiş. Nedir bu prensipler diye sorduğumda Genel, “İlki insanlık. Felaketten zarar görmüş herkesin eşit yardım almaya hakkı olduğuna inanıyoruz ve buna göre hareket ediyoruz. İkincisi ayrım H Fotoğraf: UĞUR DEMİR gözetmemek. Sağladığımız yardımlarda din, dil, millet ayrımı gözetmeden insani yardımı sadece ve sadece ihtiyaç temelli sağlıyoruz. Çalıştığımız ülkelerde siyasi, etnik, dini veya ideolojik inançlar konusunda bildirim yapmıyoruz; çatışmalarda tarafsız kalmaya özen gösteriyoruz. Bağımsızlık ilkemiz gereği, yaptığımız müdahaleler kendi ihtiyaç belirleme sonuçlarımız doğrultusunda oluşturuluyor. Ve son olarak, hesap verebilirlik ve şeffaflık ilkemiz gereği harcadığımız her kuruşun hesabının verilmesi anlamına geliyor” diyor. Afet yönetim portalı D ernek, afet olmadığı zamanlarda ise afet riskini azaltmak üzerine çalışıyor. Bir yandan da olası bir afet durumunda Türkiye’deki diğer sivil toplum örgütlerinin koordineli çalışması için hazırlanan bir afet yönetim portalı kurmuşlar. Amaç, yardım eden kurumların birbirini tanıması, afet anında birbirlerinin ayağına basmamak dolayısıyla da etkili müdahale etmek. G Hayata Destek Derneği, Pakistan’da çok şey yapmış. Deprem sonrasında çadır, battaniye, içme suyu, yiyecek, giysi, hijyen paketleri gibi acil yardım malzemeleri dağıtımı gerçekleştirmiş ilk. Sonrasında geçici tuvalet ve yıkanma üniteleri kurulmuş. Çadır okullarda eğitimle beraber çocuk, genç ve kadınlara psikososyal destek projeleri uygulanmış. 2008’de iç çatışma sonucu yerlerinden edilen 250 bine yakın kişiye gıda ve hijyen paketleri sağlamışlar. Geçen yıl köye geri dönüş başlayınca bu kez ailelere tohum ve hayvan dağıtımı projelerine yer vermişler. Bu yıl temmuz ayından beri de bölgede gerçekleşen selin yaralarını sarıyorlar. Genel, “Sel insanı öldürmüyor. Ama evsiz bırakıyor. Deprem direkt insana kastediyor ama sel uzun vadede çok hasar veriyor. Şu an geniş bir acil yardım ve iyileştirme programı yürütüyoruz” diye anlatıyor. Dernek, ekibini kurarken yerel halkla el ele verdiği için yaptıkları tepeden inme olmuyor. Genel, Hindistan, Pakistan gibi ülkelerde yaşayan insanların ayağa kalkmak için tabandan örgütlendiğini söylüyor. Oradaki insanların yardım beklemek yerine birtakım şeyleri kendilerinin yaptığını anlatıyor: “Diyor ki ‘Benim çöplerim toplanmıyor. Toplanmayacak, çocuklarım hastalanıyor.’ Kendisi topluyor çöpünü. Kalkınma dediğiniz tepeden inme olmamalı.” G özürlülerin sorunlarına ağırlık verilmiş. Konuşmacıların çoğu, kişisel ve toplumsal bağlamda savaşım veren özürlü kişiler. Onların gözlemleri yanında sorunları kurallarla çözmeye çalışan bürokratlar nasıl aciz kalıyorlar! Hangi alanda olursa olsun, onlara özgü sorunların görüşüldüğü konularda özürlüler bir malzeme gibi algılanmamalı. El ayak eksiklikleri varsa da beyinleri işliyor. Denizin dibinde ne olduğunu derinlere dalan bilir; çözümde özürlülerin katkısı kuşkusuz daha önemli. Besni, Prof. Dr. Mustafa Altıntaş’ın çabalarıyla eğitim bayramını bu bilinçle kutladı. Besni’den birkaç gün sonra da Pamukkale Üniversitesi’nin çağrılısıydım. Öğretim üyelerinin yakın ilgisinin yanında, öğrencilerin konuşmamı büyük bir ilgi ve olgunlukla dinlemeleri az rastlanan bir olaydı. Denizli’de Geçmişten Günümüze Denizli adlı bir dergi çıkıyor. Budunbilimsel (etnolojik) yapıdaki dergi, eski halkevlerinin çıkardığı dergileri andırıyor. Denizli, insan varlığıyla, sanatıyla, el işçiliğiyle, geçmişten günümüze bütün değişim ve oluşumlarıyla yansıyor dergide. Gençlerdeki değişime bakılırsa, sanırım kültürümüzün kurtuluş savaşı da Anadolu’da başlayacak. Onların etkinliklere katılımı, Atatürk’ün Türkiye Cumhuriyeti’ni gençlere emanet etmesinin nedenini açıklamaya yetiyor. Toplumlar, ancak dayanışma duygusuyla, önlerine çıkacak engelleri aşabilir. Besni’de, Pamukkale’de, Bartın’da olduğu gibi, gittiğim her yerde bu dayanışma ruhunun toplumun her kesimine yayıldığını gözlemledim. Bunda “kitapla aydınlığa” erme bilincinin etkisi bir gerçek. Öyleyse belediyelerin ilk işi, özellikle küçük yerlerde kitabevlerini çoğaltmak olmalıdır... G binyazar@gmail.com Bebeğinize sürekli dokunun ebekle annebaba arasındaki ilk iletişim yolu dokunmaktır. Ona güvende olduğunu sürekli hatırlatacak olan bu hareket, onun stres seviyesini de azaltır. Kültürler arası araştırmalar, çok dokunulan çocukların daha az tedirgin olduklarını ve daha kısa sürelerle ağladıklarını ortaya koymuş. Pek çok kültürde, bebekleri sakinleştirmek ve daha iyi uyumalarını sağlamak için bebek masajı uygulanır. Prima’nın Almanya, Scwalbach Araştırma Geliştirme Merkezi’nde “dokunmanın önemi” üzerine bir sunum yapan Gelişim Psikoloğu Dr. Maggie Redshaw, anne ve babanın sevgi dolu dokunuşlarının, bebeğin geleceğini şekillendirdiğini söyledi. Redshaw, bebeklerde dokunmanın önemini şöyle anlattı: “Bebekliği sırasında deneyimlediği fiziksel temas, bebeğin FİGEN güçlü bir kişilik algısı geliştirmesine ATALAY yardımcı olur. Çünkü hiçbir şey onaylama ve güvenlik hislerini insan dokunuşundan daha iyi iletemez. Sevgi dolu her dokunuşunuzla bebek duygularını düzenlemeyi, sevildiğini anlamayı ve kendisine sağlıklı bir biçimde saygı duymayı öğrenir. Bebeğin sosyal çevresi ailesinin ötesine geçmeye başladıkça bu olumlu sevgi ve güven duygusunu, dünyasında bulunan diğer kişiler ile paylaşır. Güçlü bir özgüven hissi, bebeğinizi diğer çocuklara ulaşma, onların oyunlarına katılma ve bulunduğu toplumun dokusunun bir parçası olma konusunda motive eder. Sevgi dolu Küçük Arkadaşım ktif İleti’nin düzenlediği “Küçük ArkadaşımMektuplu Kırtasiye Yardımı Kampanyası” çerçevesinde toplanan paketler, çocuklara ulaştırılmaya başlandı. Van’daki Şehit İbrahim Karaoğlanoğlu İlköğretim Okulu’nda gerçekleşen törenle başlayan dağıtımla Türkiye çapında binlerce ihtiyaç sahibi çocuğa kırtasiye yardım paketleri gönderilecek. 9 Ağustos30 Eylül 2010 tarihleri arasında gerçekleşen kampanyaya, toplam 7 bin yardımsever kişi ve kurum katkıda bulundu. Aktif İleti, bu yıl 11’incisi düzenlenen “Küçük ArkadaşımMektuplu Kırtasiye Yardımı Kampanyası” ile bugüne dek toplam 213 bin yardım paketini çocuklara ulaştırdı. G B dokunuşlarınız, sadece bebeğinizin ilişki kurması bakımından önemli olmakla kalmaz, aynı zamanda aktif olarak keşfettiği ve öğrendiği yolda ilerlemesini sağlar. Bebeğin sizinle duygusal bağ kurması açısından dokunmanın esas olduğunu biliyoruz. Ancak bu ilişki aynı zamanda onun güvenlik ve kişilik kavramının temellerini oluşturur. Dokunma, gelişme ve öğrenme döngüsünü harekete geçirir. Bebek giderek daha bağımsız ve meraklı oldukça, dokunma bir keşfetme aracı ve başa çıkma yöntemi olarak kullanılır, hareketliliği ve keşfe devam etmeyi teşvik eder. Bebek ile fiziksel etkileşiminiz ivmenin korunmasını sağlar.” G G Bebeğinizin verdiği ipuçlarını ve sinyallerini iyi okuyun ve bunlara karşılık verin. Bazı bebekler; özellikle yeni doğan ya da prematüre bebekler, kolaylıkla aşırı uyarılabilir. Işıkları kapatarak ve gürültüyü azaltarak uyaranları azaltın. G Bebeğiniz dokunma tekniğinizden hoşlanmadığında, bunu ağlayarak ya da endişeli bakışlarla belli eder. Dokunmayı başka bir gün tekrar deneyin. G Bazı bebekler daha belirgin dokunuşlardan hoşlanırken, bazıları daha yumuşak dokunuşlardan hoşlanırlar. Bebeklerin çoğu çok hafif ve gıdıklayıcı dokunuşlardan hoşlanmaz. Bebeğinizin nasıl dokunulmasından hoşlandığını anlamak için onu gözlemleyin. G Bebekler baştan ayağa ve içeriden dışarıya doğru gelişir. Bebeğinize masaj yaparken de bu yapıyı izlemeniz tercih edilir. Örneğin, bebeğin bacaklarını kalçalardan ayaklara doğru ya da yukarıdan aşağıya doğru sıvazlayın. El hareketleri bebeğe doğru değil, bebekten dışa doğru olmalıdır. G En iyi yöntem, bebeğe giysilerinin üzerinden değil, doğrudan tenine dokunarak masaj yapmaktır. Hassas cildinde sürtünmeyi azaltmak için üzüm çekirdeği yağı gibi güvenli bir yağ kullanın. Sizin kokunuzu alabilmesi için fazla parfümlü yağ ya da losyonlar kullanmaktan kaçının. A Ata’ya saygı tatürk’ün 72’nci ölüm yıldönümü, Bilfen Okulları’nca Pera Palas Oteli’nde gerçekleştirilen törenle anıldı. Anma programında, Atatürk’ün Pera Palas’ta geçirdiği günler anlatılırken, Atatürk’ün sevdiği şarkıları yorumlayan sanatçılar Hakan Aysev ve Eda Özülkü’ye, Bilfen Filarmoni Orkestrası ve Bilfen Korosu eşlik etti. Programda, Maltepe Üniversitesi Atatürk İlke ve İnkılâpları Bölüm Başkanı Yardımcı Doç. Dr. Orhan Çekiç, “Atatürk’ün Son 6 Ayı” konulu bir sunum yaptı. G Dokunma önerileri A C M Y B C MY B