22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

12 10 MAYIS 2009 / SAYI 1207 Bale dünyasının yükselen ismi enç balet Kadir Okurer’in ismi gitgide daha çok duyuluyor. Okurer’in en son başarısı New York Youth America Grand Prix Yarışması’nda aldığı derece oldu. Dünyanın en önemli bale organizasyonlarından G sayılan bu yarışmada ikinci olan Okurer’in halası da Türkiye’nin ilk balerinlerinden. Ancak Kadir Okurer, baleye başlamasında halası Binay Okurer’den ziyade aile dostları Binnaz Dorkip’in etkisi olduğunu anlatıyor: 1990 doğumlu Kadir Okurer, 2002’de 12 yaşındayken başlıyor konservatuvara. Tam zamanlı konservatuvar döneminin ardından şimdi de tam zamanlı olarak Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuarı’nda öğrenimine devam ediyor. Son iki yıldır da Ankara Devlet Opera ve Balesi’nde misafir sanatçı olarak çalışıyor. DENİZ YAVAŞOĞULLARI Sadece konservatuvar ögrencisiyken okulda iki saat bale dersi alan, bir saat de prova yapan Okurer, operada da günde bir buçuk saat bale dersi alıyor, bazen dört saat kadar da prova yapıyor. Yarışma zamanlarında ise bu sürecin uzayabildiğini söylüyor. Bale yapmanın özveri gerektirdiğini anlatıyor Okurer. “Önünüzdeki bir temsil için bir hafta, hatta bir ay boyunca gezmenize, eğlencenize, yediğinize, içtiğinize dikkat etmek zorunda kalıyorsunuz. Tabii bunlar çok büyük kısıtlamalar değil, ama baleye başlamak isteyenlerin bunları göze almaları gerekiyor” diyor. Belki de futbolcu olacaktı ama o baleyi seçti. Şimdi doğru karar verdiğine inanıyor. Kadir Okurer, başarılarına en son dünyanın en önemli bale organizasyonlarından olan New York America Grand Prix’inde aldığı dereceyi ekledi. Henüz üniversite öğrencisi ama yurtdışından teklifler yağıyor. Bunlardan en önemlisi ise birçok bale dansçısının hayali olan Amerika Bale Tiyatrosu’ndan gelen teklif. “Babamın balerin arkadaşı Binnaz Dorkip’le tanıştım. Tesadüfen beni çalışma salonuna götürdü ve çok yetenekli buldu, konservatuvar sınavına girmemi önerdi. Böylelikle ilk adımı attım iki ay özel ders aldım, konservatuvar sınavına girdim, kazandım.” Okurer, iki uç, en azından öyle olduğu düşünülen hobi arasında kalmış başta; futbol ve bale. Küçükken çok futbol oynadığını anlatıyor, “Baleye başlamadan önce futbolda profesyonelleşmeyi de çok istemiştim. Ailem tamamen tercihi bana bıraktı, futbol deseydim onu meslek olarak seçecektim ama baleyi tercih ettim. Şimdi doğru kararı verdiğime inanıyorum” diyor. BALEYE İLGİ ARTIYOR... Konservatuvarda verilen eğitim programının küçükken çok ağır olmadığını, bu yüzden alışma sürecinde zorluk yaşamadığını, sınıflar büyüdükçe çalışma programının ağırlaştığını söylüyor. Okurer’e, bu kadar yoğun bir çalışma temposu arasında sosyal hayatında neler yaptığını soruyoruz, anlatıyor: “Genelde arkadaşlarımla ve ailemle vakit geçiriyorum. Sinema ve tiyatro izlemeye gidiyorum, beğendiğim müzik grupları oldukça onları takip ediyorum. En son ‘Dost Kazığı’ filmini izledim sinemada ve çok beğendim.” Okurer, dünyada baleye ilginin arttığını düşünüyor, bunu New York’taki yarışmaya sekiz yüz kişinin başvurmasından çıkarabileceğimizi, bu sayının geçmiş yıllara oranla daha yüksek olduğunu söylüyor. Türkiye’de de ilgi artışından bahsetmenin mümkün olduğunu, ama konservatuvardan çok özel bale kurslarına ilgi gösterildiğini, yani balenin meslek olarak düşünülmediğini dile getiriyor. Okurer’e göre Türkiye’de baleye bakış açısı değişiyor. İnsanlardan çok güzel tepkiler aldığını söylüyor. Tan Sağtürk’ün bir televizyon programında kendisinden de söz ettiğini, bu olayın ileride bale dünyasında Tan Sağtürk’ün yanı sıra kendi adının da duyulacağı konusunda umut verdiğinden bahsediyor. Kadir Okurer’e göre, Türkiye’de baleye devlet desteği konusunda da bir problem yok, hatta Kültür Bakanlığı kendilerine bu konuda çok yardımcı oluyor. Okurer, henüz 19 yaşında ve şu ana kadar pek çok başarısı var. Bunlardan bahsederken çalıştırıcıları Armağan Davran ve Serhat Güdül’e ayrıca Tacettin Uyanık ve Zeynep Odabaşı’na teşekkür ediyor. Üniversite ikinci sınıfta olan Okurer’in gelecek için planı ise, yurtdışına gitmek. Okurer, “Yurtdışından gelen çok güzel teklifler var, bu tekliflerden en büyüğü birçok bale dansçısının hayali olan, benim de istediğim Amerika Bale Tiyatrosu’ndan (ABT)” diyor. G Sarah’dan arşivlik çalışma... D ünyaca ünlü İngiliz soprano Sarah Brightman, Stephandsdome Katedrali’nde verdiği konseri “SymphonyLive In Vienna” adıyla yayımlıyor. Sanatçı, 16 Şubat 2008’de gerçekleşen bu konserde geçen yıl yayımladığı ve büyük ilgi gören “Symphony” albümündeki şarkıları seslendirdi. “Çok özel bir yer; büyük ancak rahat. Kendinizi evde hissediyorsunuz” dediği Stephandsdome Katedrali’ndeki konserinde sanatçıya orkestranın yanı sıra bir de rock grubu eşlik etti. G Cassandra’dan pop yorumları A merikalı caz solisti Cassandra Wilson, önceki albümlerinde seslendirdiği pop parçalarını “Closer To You: The Pop Side” albümünde bir araya getiriyor. U2’den Bob Dylan’a, Sting’den, Van Morrison’a, Neil Young’tan, Cyndi Lauper’a kadar pop/rock arenasının güçlü isimlerinin şarkılarını yeniden yorumlayan, iki Grammy sahibi Cassandra Wilson, eşsiz vokaliyle bir kez daha müzikseverleri büyülüyor. G Sanal ün... M etro Station kendiyle aynı isimdeki yeni albümleri ile karşımızda. Grubun tanınması öncelikle MySpace’de yakaladığı başarı sayesinde oldu. Grubun ünü de sanal ortamda hızla yayıldı. Metro Station, akılda kalıcı melodileri, 80’lerin tınıları, 2000’lerin ritmleri ve bol enerjili müzikleri ile günümüz gençlerinin aradığı müzik grubu. G C M Y B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle