Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
22 ŞUBAT 2009 / SAYI 1196 5 Mendelssohn’un dev arşivi lman klasik Batı müziğinin önde gelen isimlerinden Jacob Ludwig Felix Mendelssohn Bartholdy’nin tüm eserleri; klasik müzik tutkunları için 30 CD’den oluşan bir koleksiyonda toplandı. Sony Music etiketi ile yayımlanan bu arşivlik koleksiyonda 130 sayfadan oluşan özel kitapçık da bulunuyor. Mendelssohn, 1809’da Hamburg’da doğdu. Mozart’ın 19. yüzyıldaki eşdeğeri olarak adlandırılan Mendelssohn, küçük yaşta Goethe’nin evinde kaldı ve bu süreç içerisinde Carl Maria von Weber ile tanıştı. Goethe’nin şiirleri kadar Mendelssohn’u etkileyen bir diğer isim de Shakespeare oldu. Daha 13 yaşındayken “Do minör Senfoni”sini yarattı ve 16 yaşında yaylı çalgılar için “Mi diyez Majör Sekizlisi”ni A Artık melankolik değiliz Ali Deniz Uslu an Tunçağ ve Deniz Cuylan’dan oluşan “Portecho” ilk albümleri “Undertone”u yayımladığında elektronik tınılarla rock soundunu kuzeyin müzikal tavrı ile bir araya getiriyordu. Ana melodiyi vokalin ve gitarın oluşturduğu Portecho’nun müziğinde dans ederken hüzünlenip ağlamak mümkündü. Zıtlıkları bir arada kullanmayı seven ikili, güçlü dans ritimlerine hüzünlü nağmeler serpiştiriyordu. Şimdi ikinci albümleri “Studio Plastico”yu yayımladılar. Müzikal tavırları, müzikleri oluşturan gitar ve vokal üstünlüğü hemen kendini belli ediyor. Hüzün ise yerini daha kıvrak bir tebessüme bırakmış. Deniz Cuylan, müziklerini gitar ve vokalle kurgulayıp akustik olarak tamamladıklarını anlatıyor. Akustik hazırlanan parçalara sonradan elektronik altyapılar yediriliyor. Rock tınılarını korumalarının sırrı da bu. Cuylan’a göre Portecho, “gitar ve vokal” demek. Tan Tunçağ ikinci albümdeki belirgin değişikliklerin, kaygılarının azalması ve rahat hareket etme özgürlüğü olduğunu söylüyor. Bu albümde o yüzden güvenleri daha bir yerinde. “Studio Plastico” iki yıllık bir çalışmanın ürünü. İkili, bu zamanın su gibi aktığını görüşünde hemfikir. Cuylan ise yeni albümlerinde breakdance, breakbeat, r&b gibi kulvarları keşfetmenin derdine düştüklerini anlatıyor. “Portecho bir dans grubu, amacı dans ettirmek. İlk albümdeki hüzünlü dans anlayışını biraz kırdık. O burukluk, bu albümde daha neşeli bir hal aldı” diyor, “Artık depresif ve melankolik değiliz”. Tunçağ ise müziklerindeki elektronik yapının endüstriyel topluma evrilmenin bir sonucu olduğunu söylüyor, “Müziğimizde şehrin karmaşası da var, dinginliği de... Artık elektronik müzik hayatın bir parçası. Çünkü bu şehirde duyduğumuz pek çok ses elektronik. Cep telefonundan akbilin sesine kadar hep bunları duyuyoruz. Portecho da bunu kullanıyor”. Portecho’da 80’lerin ve 90’ların değişen müzik anlayışının belirtileri de var. Tunçağ, şarkı sözlerinin kısa ve öz olup, müziklerine destek verdiğini savunuyor. Sözler kendi içlerinde tekrar etmiyor. Genelde melodinin kafiyesine göre yazılıyorlar. Albümdeki “Crazy Nights” bunun en iyi örneği. T Tan Tunçağ ve Deniz Cuylan. Fotoğraf: Vedat Arık Zaten fonetik grubun isminde de var. Portecho da anlam kaygısı dışında tınısal bir söylenişe sahip. Yeni albümün isminin “Studio Plastico” olması bu yüzden şaşırtmıyor. Cuylan’a göre bu, kendilerini sınırlamamalarının ve tanımlara sıkışmamalarının bir göstergesi. Albümde, Godard’a göndermeler var. Anna Karina parçası bunlardan. Cuylan, Anna Karina’nın hayatı zengin yaşama heyecanına özeniyor. Belmondo’nun da orta yaş bunalımına rağmen, güvenli sığınağından çıkıp maceraya atılmasının kendisini etkilediğini söylüyor. Ona bu arada kalma durumu Portecho’nun müzik anlayışıyla paralel. Tan Tunçağ ve Deniz Cuylan, Portecho dışında pek çok projede daha çalışıyor. Tan Mira, Cuylan da Norrda isimli grupla müzik yapıyor. Prodüksiyon ve prodüktörlük yaptıkları diğer işler arasında. Tüm bu farklı çalışmaların kendi müziklerini beslediğini düşünüyorlar. Zaman zaman reklam müziği de yapıyorlar, ama reklam işi için “Yapılacak iş değil, ama maddi açıdan gerekli. Doğru insanlarla çalışmak da bu işin ağırlığını alıyor” diyorlar. Tunçağ ve Cuylan işlerin ehli ve egoları yüksek. Peki bu müzikal çatışmalara neden olmuyor mu? Cuylan yanıtlıyor; “İlk zamanlarda pek çok alana hâkim iki kişinin ortaklığından bir ego çatışması doğar mı diye düşündük, ama çok uyumlu bir çift olduk”. İkili, dinleyicilerin yeniye çabuk alıştığını, bu alışmanın da çabuk tüketime neden olduğunu savunuyor. Tunçağ, “Her on yılda yeni bir dönüşüm başlıyor. Var olan o dönemlerdeki kültürel yapılar kesintiye uğruyor. Müzikte moda tehlikeli bir şey” diyor. Portecho sahnesi güçlü bir grup. Mayalarında rock olduğu canlı dinlendiklerinde daha belirgin. Onlar da sahneyi seviyor. Çünkü sahnede korkular ve müzikal tartışmalar kendini dansın huzuruna bırakıyor. Onları dinlemek için en yakın duraklar ise şöyle; 25 Şubat Eskişehir Glow, 28 Şubat, Bursa Resimli Bar, 12 Mart, Ankara EskiYeni. G besteledi. Genç yaşına rağmen yeteneği ile herkesi büyülediği için “Dâhi çocuk” olarak adlandırıldı. Sanatçının, Shakespeare’in “Bir Yaz Gecesi Rüyası” eseri için hazırladığı beste ile Romantik Dönem’e ismini altın harflerle yazdırdı. Sanatçı ilgi duyduğu bir diğer isim ise Bach oldu. Bir süre Berlin’de Bach’ ın eserlerini icra ettikten sonra babasından aldığı destekle Avrupa turnesine çıktı. Sonrasında İskoç ve İtalyan senfonilerini besteledi ve Leipziger Gewandhaus Orkestrası’nın yönetimini üstlendi. Bu dönem içinde Leipzig’i Almanya’nın en önemli müzik merkezlerinden biri haline getirdi. Bach ve Händel’in eserlerini ve de Schubert’in “Büyük Senfoni”sini müzik dünyasına tanıttı. 1841 yılında da Leipzig’de bir konservatuvar kurdu. G Portecho’nun yeni albümünün ismi “Studio Plastico”. Grup elamanları Tan Tunçağ ve Deniz Cuylan, müziklerini gitar ve vokalle kurgulayıp akustik olarak hazırlıyor. Elektronik dans müziği yaparken rock standartlarını korumalarının sırrı da bu. Tangaya rozet... Selçuk Erez Değerli Vatandaşlarım, Sizleri en kalbi duygularla selamlarım. Bugün burada, hayırlı bir adım atmak, partimize katılmak için gelen vatandaşlarımıza rozetimizi takmak için toplanmış bulunuyoruz. Geçen hafta Beylikdüzü’nde yine böyle bir toplantıda tam üç yüz kırk beş vatandaşımızı bağrımıza basmıştık. Bunlardan üç tanesinin mini etek, birinin de tangasıyla gelmiş olması, ana muhalefet liderinin canını çok sıkmış! Bugün de bize bikinisiyle katılmaya gelmiş olanlar var. Adam tutturmuş “Bu seçim yatırımıdır” diye. Yahu nereden çıkarıyorsun? Kadın o haliyle geliyorsa ona, “Gelme, bana oy verme” mi diyeceğiz? Artık sizin tek partili devriniz geride kaldı! Üstsüzse üstsüz, altsızsa altsız gelirler. Biz de onları kapıdan çevirmez, içeri alırız. Bu kızlar bize neden mi geliyorlar? CHP’ye ders vermek için geliyorlar. Mahmet Akif dememiş mi “Bin defa pişman olsan da, kapkaçtan yatıp çıksan da dön gel, dön bize gel!”diye? Haa bir de o sizin gazeteleriniz, Kocaeli Belediye Başkanı adayımızın “Her köye, her mahalleye bale ve tango kursu” açma projesine takmışlar. Güya biz, bu kurslarda sadece göbek atmayı öğretecekmişiz. Yalan! Okumayın bu gazeteleri! Biz sadece göbek değil, çaça, vals gibi dansları da öğretecek, sınıflarını pekiyi notla geçmiş çocuklarımıza, bedava badi, yeşil tütü ve saç jölesi dağıtacağız. Sayın Başbakanım, milli oyunlarımız da öğretilecek mi? Evet, Karadeniz şivesiyle hiphop, rok, Kürt arabeski ve Zaza popu da öğretilecek. Evet, “Sosyete kızı Suzanyat kollarıma uzan”da söylenecek... Şimdi şu gencin sorusuna cevap vereyim: Hayır, repertuvarımızda “Kemal horon oynayi / Kadir ona bakayi..” gibi şarkılar bulunmayacak. Kolbastı da olacak mı ? Evet “Dereboyu kavaklar” eşliğinde. Ben de katılacağım! Roman pop’u da olacak. Gençlerimize “Bayıra yatır beni / tırmala beni, kaşı beni” gibi klasikleri öğretmenin zamanı gelmiştir. Tekrarlayayım: Biz hiçbir inanç sahibini inancından dolayı hor görmeyecek ve horlamayacağız... Hemşerilerimiz ister Beşiktaşlı olsun, İster Fenerli, hatta Galatasaraylı, hepsini sevgiyle kucaklayacak, hepsine rozet takacağız... Son bir soru daha alıp gideceğim... CHP’liler dün plazma televizyon ve ipod dağıtmağa başlamışlar. Ne diyorsunuz? Evet, bu yetmezmiş gibi iki şeyhle kırk müride rozet takmışlar. Hangi çağda, hangi ülkede yaşıyoruz? Nereye gidiyoruz? Şu seçimler bitsin inşallah ilk işimiz önce Okmeydanı’nda, sonra Kızılay’da, Allah kısmet ederse de İzmir’de devrimlere bağlılık mitingi düzenleyeceğiz! G erezs@superonline.com C M Y B C MY B