Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
10 Filmlerden metrolara, kente inen K9 köpeklerinden tedirgin misiniz? 22 ŞUBAT 2009 / SAYI 1196 Murat Sayın (muratsayin2005@gmail.com) Osmanlılık saptırması Ataol Behramoğlu Dikkat! K9 geçiyor... Yıldız Çelik H P azar ekimizde birkaç hafta önce yayımlanan “Osmanlı’nın Torunu Olmak” başlıklı yazımla ilgili olarak Sayın Doğan Kuban’ın Cumhuriyet “Bilim Teknik” ekinde “Biz Osmanlı’nın Nesiyiz? Ve Ulusçuluk Üzerine Güncel Gözlemler” başlıklı değerli yazısı yayımlandı. Gazetemiz ve ekleri arasındaki kan dolaşımını gösteren bu “yazışma” beni ayrıca sevindirdi! *** Sayın Kuban bazı çevrelerce Osmanlı’nın Cumhuriyet Türkiyesi’ne karşı seçenek olarak gösterilmesini bana katılarak eleştirmekle birlikte, Osmanlı’yla Cuımhuriyet Türkiyesi arasında bir kopukluk değil, bütünsellik olduğunu haklı olarak belirtiyor... Sayın Kuban’ın buna ilişkin örneklerine bir tane de ben ekleyeyim: Yıllar önce Nâzım Hikmet konulu bir yazımda, polemik ve eleştiriyle karşılaşmayı göze alarak, Nâzım Hikmet’in son Osmanlı şairi olduğunu ileri sürmüştüm... Birikimleri ve donanımı, Osmanlı’nın son yüzyılındaki aydınlanma hareketleriyle ve Osmanlı şiirindeki atılımlarla da (örneğin Fikret’in şiiriyle) ilgili olduğu için... Cumhuriyet gökten düşmedi... izmet alanı ağırlıklı olarak K9 eğitimi. K9 Latince’den gelen, köpek anlamındaki canine kelimesinin canine, yani K9 olarak kısaltılması. Önceleri köpeklerin sadece askeri ve polisiye eğitimleri yapılırken ihtiyaçların yaygınlaşmasıyla eğitim disiplinini ifade etmeye başlıyor ve hemen hemen tüm hizmet köpekleri K9 olarak adlandırılıyor. K9 filmine kanmayın, bu köpekler sadece Alman kurdu değil… İşte bu tür yanlış anlaşılmaları ve eğitimi dokuz yıldır faaliyetteki K9 Akademisi’nin kurucularından Göktan Eker anlatıyor: Ne zaman, nasıl bir kararla bu işe başladınız? Köpeklere olan aşırı ilgim çocukluğuma dayanıyor. K9 Eğitimine ise 1995’te memurluğum sırasında başladım. Nâzım Hikmet arkadaşı VâNu ile. Yıl 1921. Bu anlamda kuşkusuz Atatürk de bir OsmanlıTürk aydınıydı... Fakat tam bu noktada “diyalektik” imdada yetişiyor! Onlar son Osmanlı aydınları olsalar da (bu sav N. Hikmet bakımından yine de tartışmaya açıktır), aynı zamanda da Cumhuriyetin ilk aydınlarıydılar. Çünkü Cumhuriyet, sav ve karşı savın bir sıçramayla senteze ulaşmasıdır ve artık başka ve yeni bir şeydir... Sürekliliğin herhangi bir evresi değil, yeni bir başlangıçtır... Bu anlamda da M. Kemal artık Osmanlı’yı değil Cumhuriyet Türkiyesi’ni, Nâzım Osmanlı şiirindeki ileri bir evreyi değil Cumhuriyet şiirindeki devrimci bir başlangıcı temsil eder... *** Sayın Kuban’ın şu saptaması ne kadar doğru ve yerinde: “....Sonunda cehalet Türkiye’nin politik söylemini tümüyle rayından çıkardı. Artık her şey ilkel bir popülist söyleme indirgendi. Akıl devre dışı kaldı. Duygusal tartışmalar rasyonelin sınırları içinde kalamıyor. Cahilin ağzında hakarete, aydının ağzında duygusal genellemelere uzanıyor...” Tartışmalarda sağlıklı bir sonuca ulaşılamayışın başlıca nedeni yukarıdaki saptamada dile getirilen kavramlarda ve olgulardadır: “...cehalet, popülist söylem, aklın devre dışı kalması, hakaret, duygusal genellemeler” vb... Bunlar ve daha da kötüleri günümüzdeki siyasal iktidarın yaygınlaştırdığı söylemin başlıca özellikleridir ve ülkemizdeki bütün toplumsal katmanları aşama aşama etkisi altına almaktadır... *** OsmanlılıkTürklük konusunun, etnikçi bir anlayışla, Osmanlı aidiyeti Türk aidiyeti gibi basit ve yanlış bir ayrımcılığa indirgenmemesi hiç kuşkusuz gereklidir. Fakat, sahte bir Osmanlılık kuruntusunu Türkiye Cumhuriyeti gerçekliğinin karşısına çıkarmak çabasında olanların hesaplarını göz önüne serip oyunlarını bozmak da Sayın Kuban’ın yazısında da belirtilmiş olduğu gibi kaçınılmaz olmaktadır. ataolb@cumhuriyet.com.tr Akademide nasıl bir eğitim veriyorsunuz? Yabancı ve ulusal askeripolis birimlerine, özel güvenlik firmalarına ve kişilere eğitimli köpek yetiştiriyoruz. Ayrıca bu köpekleri doğru kullanacak ve bakımını yapacak personele eğitim veriyoruz. Spor köpekleri, aile ve bireysel koruma köpekleri eğitimleri de hizmetlerimiz arasında… Eğitimin esasını ne oluşturuyor? Sistemimizi köpeklerin içgüdülerinin arttırılarak yönlendirilmesi üzerine kuruyoruz; avcılık, takip ve benzeri içgüdülerin artırılması ile arama köpekleri, mücadele ve benzeri içgüdülerinin artırılması ile koruma köpekleri eğitimi yapıyoruz. Tabii ana kural doğru davranışları gerektiği kadar ödüllendirmek, yanlış davranışları görmezden gelmek veya ikaz etmek. Ceza hemen hemen hiç kullanmadığımız bir uygulama, ancak kaçınılmaz bir durum varsa, eğitmenin değil de üçüncü kişilerin bu uygulamayı yapmasını rica ediyoruz. Unutulmaması gereken ana kural ise köpek eğitiminin en önemli dayanağı genetik yapının o eğitime uygunluğu. Bu pazarı yaratan koşullar nelerdir? Nüfus artışı, liberalleşengloballeşen ekonomi, evcil hayvanlara karşı giderek artan talep ülkemize birçok köpek ırklarının gelmesine neden oldu. Bu büyük pazar gerek içeride gerekse dışarıda birçok kişinin iştahını kabarttı, reklamlarda, filmlerde boy gösteren ünlü köpekler pazarı daha da şişirdi ve Türkiye bir köpek çöplüğüne dönüştü. Buna ülkemizde köpek yetiştiriciliğini, iki birbirine benzeyen köpeği çiftleştirip çıkan yavruları daha sütten kesilmeden satmak sanan tüccarlar da eklenince köpekçilik çözümlenemez sorun yumağı haline geldi. Sizin deyiminizle “Köpekçilik” sektörünün bu sorunlarının yansımaları neler? Alınıp bakılmayan, ihtiyaçtan fazla üretilen köpekler sokaklara salınmaya başlandı, “sokak köpeği” problemi büyüdü. Belediyeler halktan gelen şikâyetlerle hayvan severlerin arasında sıkışıp kaldı; bir tarafta toplum sağlığı, diğer tarafta insani duygular, öbür tarafta hayvan severler! Ne yapabilirlerdi ki? İmdatlarına genelde Yurtdışı Kökenli Hayvan Hakları Savunucuları, Hayvan Koruma Dernekleri ve benzer kurumlar yetişti. Belediyeler, Sokak Hayvanı koruması, bakımı ve benzeri konularda onlardan büyük destek alarak belediye hizmetlerinde değişikliğe gitmeye başladı. Bu sorunların çözümü için önerileriniz neler? Pet sektörü yapısal olarak Tarım Bakanlığı bünyesinde. Bakanlık, eğitim çiftliği için eğitmenlerden sertifika istiyor, ama ülkemizde bu konuda eğitim veren bir okul veya kurs yok. Buna Tarım Bakanlığı el atmalı. Sokakta köpeğin olmamasına odaklanmış belediyelerimiz problemin gerçek kaynağı ile ilgili, yani köpeklerin sokağa bırakılmasıyla ilgili çalışmalar yapmalı. Milli Eğitim Bakanlığı “Köpek bakımı, Yetiştirilmesi, Eğitimi “ konularında ellerindeki programları uygulamaya koymalı ya da ülke ihtiyaçlarına göre program oluşturmalı. Bu konuda yüksekokul düzeyinde bir düzenleme de yapılmalı, çünkü bölgemizdeki ülkelerden “Müslüman köpek idarecisi” talebi geliyor ve biz bu talebe cevap veremiyoruz. Peki, K9 kullanımında Türkiye’yi diğer ülkelerle karşılaştırmanızı istesem… Neredeyse dünyanın her yerinde güvenlik birimleri K9’suz hareket etmezlerken, Kıta Avrupa’sında özel güvenlik firmaları K9’suz önlem almazlarken biz henüz çok gerideyiz. Özel güvenlik sektöründe acilen K9 kullanımı ile ilgili yapısal ve yasal düzenleme yapılması gerekiyor. Başka? Köpekle beraber yaşamak istiyor, onu evimizin bir parçası gibi görüyorsak o ırkın en iyi özelliklerini korumalı, ırk kalitesini savunmak için çalışmalıyız, sivil toplum örgütü olmalıyız, köpeklerimizin bizim ve ailemizin yaşantısına uyumu için iyi eğitilmelerini sağlayacak kulüpler kurmalıyız, G BİRİLERİ / Rifat Mutlu (rifatmutlu@gmail.com) MİZAH MAĞARA ADAMI / Tayyar Özkan (www.tayyarozkan.com) C M Y B C MY B