Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
6 PAZAR YAZILARI 22 KASIM 2009 / SAYI 1235 Yalnızlığı yaşamak ADNAN BİNYAZAR eridun Andaç’ın “Paris Bir Yalnızlıktır” adlı anlatısını okurken Yahya Kemal Beyatlı’nın “Açık Deniz” şiirinden dizeler üşüştü belleğime. “Duydum akıncı cedlerimin ihtirasını”, “Her yaz, asırlarca şimale doğru bir koşu...”, “Bir med zamanı gökyüzü kurşunla örtülü,”, “Gördüm deniz dedikleri bin başlı ejderi”... dizeleri üzerinde pek durmadım. Her anımsayışta beni duyarlık sarsıntılarına uğratan “Balkan şehirlerinde geçerken çocukluğum;/Her lahza bir alev gibi hasretti duyduğum” dizelerine gelince durdum. İçimde özlem rüzgârları estiren dize ise, onun ardından gelen “Aldım Rakofça kırlarının hür havasını”dır. İçimin yarası bu dizede kanar. “Şekvanı dinledim, ezeli muztarip deniz!/Duydum ki ruhumuzla bu gurbette sendeniz” ikiliğine sıra geldi mi, anlarım ki o yara hep kanayacaktır. “Eylül Sonu”ndaki “Ölmek kaderde var, bize ürküntü vermiyor;/Lakin vatandan ayrılışın ıstırabı zor” dizelerinin bile artık bu yaraya merhem olmayacağını bilirim. İçimizde iyimserliğe ya da kötümserliğe yönelen dalgalanmaların kesinlikle bir nedeni vardır. Andaç’ın, “Benim gezginliğim biraz da acının kutsanmasını içerir” tümcesiyle karşılaşmasaydım, sabahın bu kör saatinde bu dizelerin ne işi olurdu düşlemimde?.. Ernest Hemingway’in, ölümünden sonra bulunan elyazmaları “Paris Bir Şenliktir” adıyla yayımlandı. Hemingway, kitapta Paris’te geçen “şenlikli” günlerini anlatır. Feridun Andaç, bu addan esinlenerek, denemeanlatılarına “Paris Bir Yalnızlıktır” adını vermiş olmalı... Andaç, kitabının her imgesinde, sanatçı yorumlarında şenlik içinde yalnızlığı yaşıyor. Beni Paris’in “şenlikli” dünyasından koparıp, Yahya Kemal’in dizelerindeki hüzünlü havaya sokan da onun şu sözleri: “Yönümü dönüp sözün arayışına veriyorum kendimi. Bir an, Paris göğünden uzaklaşıyorum. Taşla tenin buluştuğu mekânların içlerinde kayboluyorum dersem yeri. / Yazının içinden bakılan bir kent olmaktan çıkıyor Paris o zaman benim için. / Genişlik ve derinlik, gökyüzünün ışığını, rengini içine alan pencereler; oda içleri, kapı aralıkları, sofalar, merdiven kıvrımları, dış kapı alınlığında yer eden yazılar... / Kendi halinde yaşamayı seçmişseniz, Paris size kucak açar. Çünkü incinen yanınızı göstermeden yaşayabileceğiniz bir kent, sizi her an korumasına alacakmış gibi durur karşınızda.” Yahya Kemal’inki “tantanalı yalnızlık”, Andaç’ınki “sığınış yalnızlığı”... Her şey mekânı, nesneleri duyumsayıp algılama zamanına bağlı. Kimi tantana içinde yaşar zamanı, kimi sessiz soluksuz... Şu da var; birinin tantanalı yaşadığını, bir başkası pekâlâ içekapanık yaşayabilir. İyi ki öyle; yoksa benzer nesneler arasında boğulup kalmaz mıydı şu dar yürekli insancıklar?.. Andaç, Paris’e bakışında objektif dolaştırmıyor, ince tınılı diliyle nesneleri duyumsatmayı yeğliyor. Paris’in sokaklarını, yapılarını, sanatçılarını gözle algılamıyorsunuz, onun içe işleyen hüznünü duyuyorsunuz... “Paris Bir Yalnızlıktır” Kavis Yayınları arasında çıktı. Her yaştan yazara yönelirken edebiyat beğenisini önde tutuyor Kavis. Pazar anlayışının değerleri allak bullak ettiği bir dönemde yayınevinin böyle ayrıcalıklı bir yanı var. Kitapların dış görünümüne de aşırı özen gösteriliyor. G Sadece koşmak istiyorum... Süreyya Ayhan ve Yücel Kop yıllardır birbirinden ayrı düşünülmeyen iki isim. Kariyer ve evliliğin ardından on aydır da oğulları Yücel Can’ın sorumluluğunu paylaşıyorlar. Aldığı cezayla sporculuk kariyeri inişe geçen Ayhan için şu sıralar anneliği ön planda. Elbette antrenmanlarını aksatmamak koşuluyla. Sanki yarın yarışacakmış gibi... SÜREYYA AYHAN Eşim olmasa ben de olmazdım S F üreyya Ayhan, özel yaşamıyla da basına konu oldu ama çoğunlukla göz önünde olmayan bir yaşamı seçti. Eşi Yücel Kop hakkındaysa söylenenlere aldırış etmiyor. Sporcu ve sanatçıların özel yaşantıları hep merak edilir. Siz eşiniz Yücel Kop’la birlikte neler yapmaktan hoşlanıyorsunuz? Ailece bir arada olunca her şeyden keyif alıyoruz aslında. Şu ya da bu anımız güzel diyemem. Hep beraber uyumak, onu doyurmak bile bana o kadar zevk veriyor ki, kelimelerle anlatılacak gibi değil. Sürekli Ankara’da mısınız? Hayır sık sık Antalya’ya da gidiyoruz. Aslında sadece mecbur kaldığımız zamanlarda Ankara’dayız. Antalya’da bahçe içerisindeki bir evde oturduğumuz için oradaki zamanımız daha güzel geçiyor. Yücel Can da çok keyif alıyor. Peki Yücel Kop yaşamınıza girmeseydi, şu an yaşadıklarınızın daha farklı olacağını düşünüyor musunuz? “Yücel olmasaydı” düşüncesi bana çok ağır geliyor. Yücel olmasaydı diye bir şey yok benim yaşamımda. Eşim olmasaydı ben de olmazdım. Tabii spor yaşamım da... Bu söylediklerim çok net ve açık. Yücel benim yaşamımın içerisinde, olmasından da çok memnunum. Mutluyum. G YÜCEL KOP Yücel Can sadece on aylık ama bu zor günlerde Süreyya Ayhan ve Yücel Kop’un en büyük moral kaynağı. Fotoğraf: Necati Savaş SEVİL ARINAN Baştarafı 1. sayfada CAS tarafından verilen ceza açıklandığında neredeydiniz? Eşim ve oğlumla birlikte Antalya’daydım. CAS cezayı 2 ya da 3 yıl olarak verir beklentisi vardı. 4 yıl 1 gün bile ceza vermeye hakkı olmayan CAS, böylesi inanılamayacak derecede büyük ceza çıkardı. Avukatım, diğer hukukçular ve CAS’ın yetkilerini üniversitelerde anlatan öğretim görevlileri de benim gibi düşünüyor. Bu alanda uzman, değerli öğretim üyeleriyle görüştüm. Bana, “Biz öğrencilerimize CAS’ın görevlerini ve yetkilerini anlatıyoruz. CAS’ın böyle bir ceza vermeye yetkisi yoktur. Yanlış bir karar” dediler. Peki CAS’dan dönen dosyalar olmuş mu? Evet. Örneğin İsviçre Federal Mahkemesi, CAS’ın verdiği 6 kararı bozmuş. Ben de kararımın bozulacağını düşünüyorum. KABULLENEMİYORUM Bir sporcunun alabileceği en ağır cezayı aldınız. Kararı duyduğunuz o an aklınıza ilk ne geldi? Şaka yapılıyor sandım; inanamadım. Şu an bile aynı duygular içerisindeyim. Bir sporcunun böyle bir ceza alıp, inanması olanaklı değil ki. Ortada bir yanlış var. Hak etmedim. Şu an kendimi ömür boyu ceza almış bir sporcu gibi düşünmüyorum. Hâlâ kabullenemiyorum... İlk adımınızı men cezasının kaldırılması için atacaksınız. İsviçre Federal Mahkemesi ömür boyu men cezanızı onarsa ne yapacaksınız? Cezanın kalkmaması diye bir durumu kabul etmiyorum. Çok net söylüyorum bu ceza kalkacak. Çünkü yaşadıklarım açıkça ortada. Kalktığı anda da yeniden yarışmak için pistlere döneceğim. Yine sporun içerisinde olacağım. Şu an yarış kilonuzdasınız, 58. Doğumdan sonraki fazla kilolarımı verdim. Antrenman anlamında, yıl ve dönem itibariyle yapmam gerekenleri zaten gerçekleştiriyorum. İyi durumdayım ve en kısa zamanda kendimi toparlayacağımı düşünüyorum. Bebeğimle birlikte biraz zor oluyor ama aşarım. Şunu söylemek istiyorum, 2003 yılından bu yana eşimle birlikte, yeniden yarışmak istiyorum. Ben çaba gösterip bunu isterken, nedense bizim koşmamızı engelleme çabası içerisindeler. Ben atletizmi ve ülkemi çok seviyorum. Türkiye’nin yurtdışında başarıya ihtiyacı olduğu için sadece “koşmak istiyorum.” Bunun için de elimden geleni sonuna kadar yapacağım. Peki spordan sorumlu olan bürokratlar sizi aradı mı? Hayır. Zaten beklenti içerisinde değilim. Süreyya Ayhan günlük yaşantısında neler yapıyor? Bebeği olanlar beni iyi anlar. Yanıt basit, bütün günüm oğlum Yücel Can’la geçiyor. Tabii antrenmanları aksatmadan. Yanı sıra ailece sahil kenarında gezintiler, bebeğimiz için alışveriş yapıyoruz. Yaşamımızda artık o var. Başka çocuk düşünüyor musunuz? Hayır. Yücel Can yetiyor. Yücel Can’ın yaşamı da siz ve eşiniz gibi atletizmle dolu olacak gibi görünüyor. Şu an onun adına karar vermek hata olur. Yücel Can spor yapma yaşına geldiğinde, birçok şeyin değişeceği inancındayım. Zaten ilkler hep bizim üzerimizde yaşandı. Birçok acemiliği benim üzerimde attılar. Bu nedenle benden sonraki sporcular çok avantajlı olacak. G Sabaha kadar uyumadık S üreyya Ayhan’ın eşi ve antrenörü Yücel Kop’a göre yaşadıkları durumu anlatmak bile fazlasıyla zor. Yine de İsviçre Federal Mahkemesi’nin vereceği karardan umutlu: “CAS’ın kararı haksızlıktan başka bir şey değil. Kesinleşmiş bir cezanın arttırılması söz konusu olamaz. CAS’da kararın en kötü 4 yıla çıkartılmasını ya da bozulmasını bekliyorduk. Ama biliyorum ki bu işte federasyonun büyük etkisi var. CAS’a baskı yaptılar. Süreyya ile ben kararı duyduğumuz gün sabaha kadar uyuyamadık. Bunu biliyorlar mı? İçinde bulunduğumuz durumu anlatamıyorum, üzgünüz. Önceki dönemlerde İsviçre Federal Mahkemesi bize verilen kararın başka bir benzerini bozmuştu. Bizim men kararının da bozulacağını düşünüyorum. Ayrıca bizim 2004 yılından bu yana yaşadıklarımız tarihe geçecek.” G SÜREYYA AYHAN’IN BAŞARILARI Süreyya Ayhan’ın, 19932003 yılları arasında aldığı önemli başarıları: 1993: Türkiye Yıldızlar Salon Şampiyonası altın madalya 1995: Cezmi Or Kupası 5.’lik Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası gümüş madalya 1996: Uluslararası Gençler Şampiyonası gümüş madalya İsrail Şampiyonası altın madalya Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası gümüş madalya 1997: 5 Haziran İsrail Şampiyonası altın madalya Uluslararası Şampiyona bronz madalya 1998: 5. Balkan Salon Şampiyonası gümüş madalya Cezmi Or Kupası 6.’lık (Türkiye rekoru) 1999: Türkiye Atletizm Şampiyonası altın madalya (Türkiye rekoru) 2000: Kulüpler Atletizm Şampiyonası altın madalya Golden League altın madalya (Türkiye rekoru) 28 Eylül 2000 Olimpiyat Oyunları 8.’lik Balkan Salon Şampiyonası gümüş madalya (Türkiye rekoru) 2001: Romanya Şampiyonası gümüş madalya Dünya Atletizm Şampiyonası 8.’lik 2. Ayak Yarışmalar altın madalya Dünya Üniversite Oyunları altın madalya Akdeniz Oyunlar gümüş madalya 2002: Avrupa Atletizm Şampiyonası altın madalya (Avrupa ve Türkiye rekoru) 30 Ağustos Golden League altın madalya (Türkiye Rekoru) 6 Eylül Golden League altın madalya IAAF Atletizm Dünya Kupası altın madalya 2003: Avrupa Milletler Kupası altın madalya 10 Ağustos Golden League altın madalya 15 Ağustos Golden League altın madalya (Türkiye rekoru) 5 Eylül Golden League altın madalya Dünya Atletizm Şampiyonası gümüş madalya IAAF Dünya Atletizm Finali altın madalya KIRGINIM Son yıllarda eşinizle birlikte zor zamanlar geçiriyorsunuz. Kırgınlık var mı? Olmaz mı? Kırgınlık sadece bende değil, beni sevenlerde de var. binyazar@gmail.com C M Y B C MY B