22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

4 15 KASIM 2009 / SAYI 1234 Ölüme mahkum edilmek Güler Zere, hapishanedeki 14. yılında ağız kanserine yakalandı. Yiyemiyor, konuşamıyordu. Aylarca hastane bahçesinde bekledi babası Haydar Zere. Tek isteği kızını iyi tedavi ESRA AÇIKGÖZ anser hastası Güler Zere artık “özgür”! Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Zere’nin cezasını kaldırdı. Kuşkusuz bunda insan hakları savunucularının kararlı eylemlerinin etkisi büyük. Zere için açlık grevleri, oturma eylemleri, yürüyüşler yapıldı. Peki niye mi? Bunun için önce Zere’nin hapishanedeki “tedavi”sini bilmek gerekiyor. İşte size birkaç ipucu... Tunceli’den Elazığ’a göç etmiş bir ailenin iki kızından büyüğü Güler Zere. Babası Haydar Zere 64 yaşında, SSK emeklisi. Annesi Güllü Zere ev kadını. Kızkardeşi Gülay, evli, iki çocuğu var. K Bunlar arasında Güler’in hayatına sol ne zaman giriyor, emin değil Haydar Zere. Bildiği tek şey, kızının oldum olası haksızlıklara tahammül edemediği, sessiz kalamadığı. “İnsanları çok seviyordu” diyor, “Merhametliydi. Güler’in bu işe bulaştığını duyunca herkes şaştı gerçekten. Öyle oldu işte”... O kızından ayrıldığında Güler sadece 23’ündeydi. Oysa şimdi 38’inde ancak haftada bir gün 15 dakikalık görüşlere izin verilen demir parmaklıklar ardındaki 15 yılı nereye oturtacağını bilemiyor Haydar Zere... şişkinlik ortaya çıktı, onu da aldılar. İyice kötüleşti. Hastane, bu hastanın içeride tedavi olma imkânı yoktur diye rapor verdi, Elbistan Savcılığı ek rapor istedi, verdik. Bu sefer de İstanbul’daki Adli Tıp’a sevk ettiler. Saatlerce yol çekti, beş dakika bile bakmamışlar Adli Tıp’ta. Aynı gün geri getirdiler. Orası cezaevi koşullarında tedavi olsun, diye rapor verince avukatlar üst kurula itiraz etti. Döndüğünde tekrar ameliyat oldu. Üst kurul üçdört ay rapor, evrak gelmedi diye süreci uzattı”. DÖRT AY ÖNCE ÇIKSAYDI Ne zaman ki hastalık akciğerlerine de sıçrıyor, o zaman Adli Tıp’tan karar çıkıyor; Güler Zere hapishane koşullarında tedavi göremez! Rapor, Cumhurbaşkanı’na gidiyor ve Güler Zere serbest bırakılıyor. Haydar Zere, suskun kalsalardı bunun da olmayacağını biliyor. Sesine ses katan herkese müteşekkir. “İçeride ölebilir diye bıraktılar, çünkü durumu çok kötü” diyor kendi sesinden korkarmışçasına, “Hastane kapısında otururken ölüsünü bekledim. Yanına yaklaştırmıyorlardı. Bazen film çekmeye götürürlerken uzaktan bakıyordum, çok zayıflamış. Mesela, doktorlar nar suyu getirin demişlerdi. Güvenlik kafeteryada bulamadı. Ben getireyim dedim, almayız dediler. Mamayla besliyorlardı, serum gitmiyordu damarına”. Hâlâ gökyüzünü göremiyor Zere, çünkü şimdi de bir hastane odasında dışarı Güler Zere’nin cezası 6 Kasım’da kaldırıldı. adım atamayacak kadar hasta. Belki dört ay önce kitleler çıkıyor. İkinci Süre uzuyor, kitle büyüyordu. çıkarılsaydı diyor ameliyatına giriyor. Haydar Zere, ilgisizliğin, uzayan babası, belki dört ay Yemek yiyemiyor, sürecin nedenini kızının tutuklu önce olsaydı... serumla besleniyor. olmasından kaynaklandığını Haydar Zere’nin hâlâ Sesini de kaybediyor, düşünüyor. Hastanenin hapishane umudu var. Annesi konuşamıyor. Güler koğuşunda yer olmadığı için birkaç Güllü Zere, kızının Zere’ye Özgürlük kere hapishane geri yollanıyor. Onu en yanına girmeye seslerinin iyice çok kahreden bu, “Zamanında korkuyor, gözlerinin Haydar Zere yükselmesi de bu sürece ilgilenilseydi, belki bu duruma yaşını engelleyemiyor. denk geliyor. Yeniden gelmeyecekti” diyor. “Bayılıyor sık sık” diyor hapishaneye yollanacağı söylendiği Haydar Zere gittikçe kesilen bir sesle KELEPÇELİ TEDAVİ sırada, ailesi, arkadaşları ve hasta “Ben de yarım akıl kaldım, iki kelimeyi tutukluların serbest bırakılmasını toparlayamıyorum, gözümün tekinin Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi isteyen sivil toplum kuruluşları önüne perde indi. Çok çektik gerçekten. Balcalı Hastanesi’nde ağız kanseri hastanenin önünde oturma eylemi Her gün bin kez ölüyoruz. Bazen intihar teşhisi konulduktan sonra ilk başlatıyor. “Yayılan bir hastalık” diyor etmek bile aklıma geldi. Hasta Haydar Zere, “hapishaneye nasıl ameliyatına giriyor Güler, damağı tutukluları bıraksalar... Ailelerine çok yollamak isteyebilirler? En çok ihtiyacı alınıyor. Steril bir ortamda, iyi bakım büyük işkence. Hani zaten yasa var ya, görmesi gerektiği bilindiği halde tekrar olan şey moral. Ama onu ameliyattan onu uygulasalar yeter”. hapishaneye yollanıyor. Bir ay sonra yoğun bakıma götürürken bile Güler Zere çıktı, şimdi yaşam savaşı ayağına ve eline kelepçe vurdular. geçmeden tekrar rahatsızlanıyor. Bu veriyor ama gözümüzün önünde hâlâ kez kulak arkasında ve boynunda Zaten beşaltı gün sonra tekrar bir insanlar ölüme terk ediliyor... G ŞİMDİ GİT, SONRA GEL Güler, 1995’te Tunceli Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerinin düzenlediği operasyonla yakalanıyor. Bu sırada sarılık hastalığı olunca, hapishane hastane arasındaki yaşamı da başlıyor Güler’in. Malatya 2 No’lu DGM’de yargılanıp, müebbet hapis cezasına çarptırılıyor. Davalarına gidip geliyor Haydar Zere. Cezası kesinleşince de Kahramanmaraş’ın Elbistan ilçesi E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’na... Bu ziyaretlerden birinde babasının getirdiği fırçanın dişini kanattığını söyleyip, yenisini istiyor Güler. Yeni fırça da durumu değiştirmiyor. Bir süre sonra damakta bir et parçası çıkıyor, büyüyor. Gerisi Haydar Zere’nin anlam veremediği uzun bir süreç: “Bu yedisekiz ay sürdü. Cezaevinin doktoru bir şey olmaz geçer demiş. Ancak daha da büyüdü. Ben de doktorla görüşeyim diyordum Güler’e, ‘Baba doktor geçer dedi, bir şey olmaz’ diyordu. Sonra et parçası öyle büyüdü ki, dudağı kalktı. Elbistan Devlet Hastanesi’ne sevk etmişler. Orası da Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’ne yollamış. Oradaki doktor da, iki ay sonra gel, alacağım onu, demiş. Tekrar görüştüğümde, ‘Baba bir şey yok, alacaklarmış, merak etme’ dedi. Ancak tekrar gittiğinde sadece parça alıp, bir ay sonra gel dediler. Bir ay sonraysa kötü huylu olduğunu, bunun onların işi olmadığını söyleyip, kulakburunboğaza sevk ettiler”. Zere, hapishanedeki 14. yılında ağız kanseri oldu. ettirebilmekti. Sonunda Güler Zere’nin cezası kaldırıldı. Haydar Zere, yine bir hastane bahçesinde, ancak bu sefer umutlu. “Akıllı, çok terbiyeli, kimseye zarar vermeyen bir çocuktu, herkese acırdı” diyerek hatırlıyor kızının çocukluğunu Haydar Zere. Güler’in ilkokul yılları mahallede, kendine kurduğu hayatla geçiyor. Liseyi bitirdiğinde hem imkânlar el vermediği, hem de pek istemediği için eğitimine devam etmiyor. Bir ara bir basın organında çalışıyor, onu da bırakıyor. Haydar Zere nedenini bilmiyor, “O zaman şartlar da zordu, kız çocuklarının çalışması pek mümkün olmuyordu” diyor. HÂLÂ ONU AĞIR, YÜZLERCE TUTUKLU HASTA HAPİSHANEDE... G üler Zere tek değil, Türkiye’deki birçok hapishanede ciddi sağlık sorunlarıyla boğuşan mahkum var. İnsan Hakları Derneği'nin hazırladığı rapora göre 2008'de 306 hasta tutuklu bulunuyor. Sadece bu yıl yedi siyasi iki adli olmak üzere dokuz kişi yaşamını yitirdi. Tedavi için sevkler engelleniyor, tedavi koşulları yetkililer tarafından sağlanmıyor. Oysa 5275 Sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Kanun'un “cezanın amacı dışında etki yaratabileceği anlaşılan hallerde infazın geri bırakılacağı”nı söyleyen 16. maddesinin 2. fıkrasında “tıbben tedavisine olanak bulunmayan veya tedavisi uzun sürebilecek birtakım hastalıklar halinde cezanın hastane mahkum koğuşunda infazı hükümlünün hayatı için kesin bir tehlike oluşturuyorsa cezanın infazı geri bırakılacaktır” deniyor. İHD raporuna göre, ağır hasta olan tutuklu ve hükümlüler şöyle: A. Samet Çelik: Kan kanseri. Aynur Epli: Bağırsak kanseri nedeniyle Diyarbakır’da tedavi görüyor. Behçet Yılmaz: Gece kriz geldiğinde ilacını bile kullanmayacak kadar etkisiz hale geliyor. Nefes almakta bile zorluk çekiyor. Erol Zavar: Cezaevinde bulunduğu sırada başlayan migren ve safra kesesi ağrıları, daha önce geçirdiği tüberküloz, gözaltı sırasında gördüğü işkenceler ile dizlerinde oluşan menüsküs hastalıklarının en başta gelenleri. Mart 2007’de safra kesesi alındı. Halen kanama ve ağrılarının devam etmesi nedeniyle tetkikleri yapılıyor. Gazi Dağ: Belden aşağısı felçli, iyileşme şansı bulunmuyor. Gülezar Akın: Hipofizde tümör var. Üç yıldır tedavi oluyor. Yumurtalıklarda kist, belde fıtık, belde yırtılma ve düzleşme ve mide ülseri var. Halil Güneş: Kemik kanseri. Halil Yıldız: 82 yaşında. Yaşlı ve sağlık sorunları var. Arkadaşlarının yardımı olmadan yaşamını sürdüremiyor. Hasan Kert: İlerlemiş kan kanseri. Hastalığın geç fark edilmesi ve tedavinin gecikmesi sebebiyle şu anda ölümcül bir durumda. İnayet Mete: Kalp ameliyatı geçirmiş, sık sık kriz geçiriyor, ayrıca siroz hastası, sinir tahripleri, damar tıkanıklığı, bel fıtığı ve dönem dönem vücudunun her tarafından derin yaralar açılıyor. İsmet Ayaz ve Nesimi Kalkan: “Çölyak” hastaları. İhtiyaçlarını karşılayamıyorlar, 10 yaşında çocuk gibiler. İzzet Turan: Ankilozon, mide ülseri, kemik erimesi, böbrek yetmezliği, bel fıtığı var. Nizamettin Akar: Gırtlak kanseri. Hastalığı ölümcül. Mevcut koşullarda, cezaevinde kalarak tedavi olmasına imkân yok. Remzi Aydın: Tekerlekli sandalyede. 9.5 yıldır cezaevinde. Tekerlekli sandalye ile hareket edebilen mahkum için verilen 20 Şubat 2007 tarihli AİHM kararı “tutukluluk süresi makul süreyi aşmıştır” yönünde. Yusuf Kaplan: 85 yaşında. Kalp yetmezliğinden koroner arter hastalığına, görme sorunundan solunum sistemi rahatsızlığına kadar birçok hastalığı bulunduğu, vücudunun yüzde 79’unu kullanamaz olduğuna dair rapor var. İHD’de raporuna göre, haklarında tahliye raporu ya da kararı olmasına karşın bırakılmayan tutuklu da var: Aslan Karslı: İleri derecede Korsakoff hastası, beş kez “tahliye” raporu verilmiş. Hasan Alkış: Kalp, tansiyon, ülser, behçet gibi ağır sağlık sorunları var. Adli Tıp tarafından “içeride kalması uygun değildir” raporu verilmiş. Mehmet Ali Çelebi: Wernicke Korsakoff ve ileri derecede şizofren. Rapor verilmiyor, tahliye edilmiyor. C M Y B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle