22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

10 İngiliz ikili Endipol, uzun bir aradan sonra ikinci Türkçe albümüyle sevenleriyle buluştu... 15 KASIM 2009 / SAYI 1234 MURAT SAYIN Ritimlerin yüreklerde yarattığı coşku aynı ŞİRİN GÜVEN E ndipol’ü mutlaka hatırlarsınız. Bundan yıllar önce İstanbul’a konserler vermek için gelen İngiliz ikili Andy ve Paul buraya âşık olmuş ve kurulu düzenlerini bırakıp İstanbul’a yerleşmişlerdi. Üzerine bir de Türkçe albüm yapmışlardı: “Belki Yes Belki No”. Tabii bizim Andy ve Paul de Türkçeleşmiş ve Endipol olmuşlardı. İkili şimdi uzun bir aranın ardından ikinci Türkçe albümleri “Ya Bugün ya da Yarın”ı çıkardılar. Ali Rıza Binboğa, Fuat Güner, İlhan Şeşen, Kubat, Sarper Semiz ve Zülfü Livaneli’nin de konuk sanatçı olarak yer aldığı albümde İrlanda ve Türk kültürünün otantik enstrümanları bir arada kullanılmış. Çünkü Andy ve Paul için farklı kültür ve medeniyetlerin enstrümanları birbirinden uzak görünse de, ortaya çıkışlarındaki duygular aynı. İrlanda’nın gaydası ile, Karadeniz yöresinin tulumu hep aynı şeyi söylüyor, ritimleri yüreklerde aynı coşkuyu yaratıyor... Nasıl tanıştınız ve beraber bir müzik grubu kurmaya nasıl karar verdiniz? Andy: Aynı okulda müzik eğitimine başlamamız ile tanışma fırsatı yakaladık. Konservatuvar günlerimizde beraber besteler yapmaya başladık ve ilk müzik grubumuzu kurduk. O günlerde aramızda oluşan elektrik hep devam etti. O tarihten bugüne tam 27 yıl geçti. Bazen farklı fikirlerimiz oluşsa da sonunda ortak noktada hep buluştuk. İstanbul’a konserler vermeye geldiğinizde âşık oluyorsunuz ve burada kalmaya karar veriyorsunuz... Andy: İki kıta, kültür ve medeniyetler arasındaki köprüyü oluşturan İstanbul’a geldiğimizde bu gizemli şehirden çok Andy ve Paul yeni albümleri “Ya Bugün ya da Yarın”ın çalışmalarında... etkilendik. İstanbul’un en ünlü mekânlarında ve Türkiye’nin güney sahillerinde konserler vermeye başladık. Bu sürede Türkiye’nin önde gelen bazı sanatçılarıyla tanışarak beraber albüm çalışmaları yaptık. Yepyeni bir kültürün gizemini hissetmeye başlamamız gün geçtikçe daha çok zevk almamıza neden olmuştu. Bu toplumun bireyleriyle kurduğumuz uyumlu, keyifli ve duygusal ilişkiler bizi burada yaşamaya iten sebeplerden biriydi! Türkiye’de bulunduğunuz süre içerisinde hangi sanatçılarla, nasıl çalışmalar yaptınız? Paul: İlk olarak Aylin Livaneli ile tanıştık. Onun ilk iki albümünü beraber yaptık. Yaptıklarımızı beğenen Zülfü Livaneli de bize birkaç projede beraber çalışmayı teklif etti. Biz de memnuniyetle kabul ettik. Bizim ilk söylediğimiz Türkçe parçalar Grup Gündoğarken ve MFÖ’dendi. Hem kendi tarzımıza hitap ettiği, hem de çok beğendiğimiz için... Böylece onlarla da tanışmış olduk. Ayrıca çok sevdiğimiz değerli sanatçı Barış Manço ile beraber çalışma şansı bulamadıysak da zaman zaman keyifli sohbetler gerçekleştirdik. OTANTİK ENSTRÜMANLAR İlk Türkçe albümünüz “Belki Yes Belki No”yu yapmaya sizi ne itmişti? Andy: Bir dönem biz New York’ta çalışmalara başlamıştık. Türkiye’deki dönemimizde Türk sazlarından çok etkilendiğimiz için onları kendi müziğimize katmaya başladık. 1995’te New York’ta Ahmet Ertegün ile Tunç Erim’in ve Atlantic Records ekibinin öneri ve tavsiyeleriyle “Belki Yes Belki No” konsepti ortaya çıktı. Yarısı İngilizce, yarısı Türkçe sözlerle ve otantik enstrümanlarla... O albümünüz çok sevilmişti. Bir sonrakini yapmak için neden bu kadar uzun bir ara verdiniz? Bunca nerelerdeydiniz, neler yaptınız? Paul: Andy burada ve NewYork’ta çalışmalarına devam etti. Bir taraftan yenilikleri takip ediyor, diğer taraftan tanınmış sanatçılara sahnede eşlik ediyordu. Onlarla Amerika ve Avrupa’da turnelere çıkıyordu. Bu arada yeni eserler yaratmaya zaman ayırabildi. Ben de Selina Prodüksiyon çerçevesinde produksiyon ve aranjmanlara daha ağırlık verdim. Yurtiçinde ve yurtdışında birkaç albüm çalışmasında aranjman, mastering ve düzenlemeler yaptım. Yeni albümünüzde İrlanda ve Türk kültürünün otantik enstrümanlarını bir arada kullanmışsınız. Neden iki kültürün enstrümanlarını bir arada kullandınız? Paul: Farklı kültür ve medeniyetlerin enstrümanları birbirinden çok uzak görünse de, ortaya çıkışlarındaki duygular aynıdır. Zorluklarla yaşamını sürdürenlerin müzikle anlatmaya çalıştıkları şeyler aynıdır. Fiziksel uzaklıklar, duyguların paylaşılmasına engel değildir. İrlanda’nın Uiellean Pipe adı altında anılan gaydası ile, Türkiye’nin Karadeniz yöresindeki tulumu birbirlerini çağrıştırıyor aslında. İki kültür arasında yıllar içinde mutlaka örtüşen zaman dilimleri olmuştur. Biz gitarla büyüdük ama bağlamanın tadını almaya, türkülerdeki anlamları çözmeye burada başladık. Bu kültürdeki “bendir”, diğer kültürde “bodhran” ile biraz farklı seslere sahip olsa dahi, ritmin yüreklerde yarattığı coşku ortaktır. G muratsayin2005@gmail.com BİRİLERİ / RİFAT MUTLU (rifatmutlu@gmail.com) Kültür Köprüleri Eskişehir’de E skişehir; Goethe Enstitüsü’nün, “Kültür Köprüleri” programı çerçevesinde, Avrupa Komisyonu tarafından finanse edilen, Türkiye’nin 24 kentini ve sekiz Avrupa ülkesini kapsayan “Avrupa Edebiyatı Türkiye’de Türk Edebiyatı Avrupa’da” (European Literature Goes to Turkey Turkish Literature Goes to Europe) adlı kültür projesi kapsamında, 1621 Kasım tarihleri arasında üç Avrupalı yazarı, Wolfgang Muthspiel Trio’yu ağırlıyor. Projenin Eskişehir durağının bir diğer konuğu ise oyuncu Hasibe Eren. Programdaki etkinliklerden bir diğeri ise; Almanya’nın tarihinde çok az bilinen, Alman bilim adamları ve sanatçılarının Türkiye’ye yaptıkları göçü konu alan “Haymatloz Özgürlüğe Giden Yol” adlı serginin açılışı. Sergi; 21 Aralık 2009 tarihine kadar Eskişehir Osmangazi Üniversitesi ESOGÜ Sanat Galerisi’nde gezilebilir. G Bozcaada’dan sevgi öyküleri “Bozcaada Öyküleri” kitabında 34 yazar ada öykülerini anlatıyor. Kimi sevdasını, kimi umudunu, kimi düş kırıklıklarını kaleme almış. Kitabın yazarı Kadir Aydemir’i bu işe başlatan da Bozcaada’ya duyduğu sevgi. Aydemir’in isteği Bozcaada Öyküleri’nin yolculuğu ve adayı seven insanlara ulaşıp onları alıp uzaklara götürmesi. ALİ DENİZ USLU kadrosu kitabın daha da ilgi çekmesi ve duyulmasında olumlu etki yaptı. Kitabın en önemli özelliği Bozcaada’yı bilinmeyen detaylarıyla öykülemesi, orayı anlatması. Tüm öyküler bu kitap için özel olarak yazıldı. Yazarların neredeyse yarısı ilk kez bir öykü yazıp yayımlıyor” diyor. Bazı yazarlar Bozcaada’ya gidemeyişlerinin öyküsünü yazmış, bazıları orada yaşadıkları gerçek bir aşkı. Kurgu öyküler de var gerçek yaşanmışlıklar da. “Temelde hedefim bir edebiyat eserinin ortaya çıkmasıydı; her öykünün gücü ve niteliği birbirinden farklı elbette, ama okuyan herkesin kendi Bozcaada’sından bir şeyler bulabileceğini düşünüyorum” diyor Aydemir. Kitap çıktığı an geniş bir ilgi görmüş. Hatta “keşke ben de olsaydım diyenler” de olmuş. Zamanla bu tür kitapların yayımına devam etmeyi düşünüyor Aydemir, kitabın Bozcaada’da da ilgiyle karşılandığını anlatıyor: “Zira bir yazar skalası oluşturdum. yazarlarımızdan biri de Bu tür kitapları hazırlarken Bozcaadalı, Lodos genelde genç bir kadro Restoran’ın sahibi Türkan Kadir Aydemir. kurmaya özen gösteriyorum. Çim Işık.” Türkan’ın Bozcaada’yı sevdiğim için öyküsünün kitaba büyük renk hazırladım bu eseri.” Aydemir hem kalıcı kattığı belli. Bu bir yolculuk kitabı. Gerçek, hem de farklı bir çalışma yapmak istemiş. kurgu bir arada ama içsel ve dingin. Başarmış da… Bozcada’nın popüler tavrına Aydemir’in de umudu Bozcaada uzak kalıp, oranın şiirsel ve düşsel Öyküleri’nin yolculuğu ve adayı seven anlatımının peşine düşmüş. Aydemir, “Kitap insanlara ulaşması ve onları alıp uzaklara çıkınca çok güzel hatıraları da peşinden götürmesi. getirdi. Birçok yazarımız öykü yazmaya daha Kim bilir, belki de bu kitap sayesinde da yoğunlaştı ve kendi kişisel öykü dosyaları yepyeni insanlar Bozcaada’yı merak edip üzerinde çalışıyorlar bile. Kalabalık yazar keşfetmek için yola düşecekler. G Wolfgang Muthspiel Trio. ozcaada Öyküleri (Yitik Ülke Yayınları) kitabında 34 yazar sizi öyküleriyle yolculuğa davet ediyor. Gülsel Ceren Güneş, Çiğdem Aldatmaz, Çiler İlhan, Deniz Günal, Duygu Günkut, Ebru Durupınar, Esra E. Kutengin, Figen Alkaç, Gürgen Öz, Hasan Topçu, İdil Giray, Jak Alguadiş, Kadir Aydemir, Lâle Dilligil, Mehmet Ünver, Nefin Huvaj, Neval Sultan, Nihat Ziyalan, Nurcan Göksel, Özlem Özyurt, Reyhan Yıldırım, Sabri Kuşkonmaz, Saliha Yadigâr, Seran Demiral, Serdar Çekinmez, Serkan Türk, Sine Ergün, Sinem Karhan, Solmaz Aksoy, Turgay Yılmaz, B Türkan Çim Işık, Yeşim Ağaoğlu, Zerrin Yılmaz Çelebioğlu ve Zeynep Zişan öyküleriyle kitapta yer alıyorlar. Kitabın yazarı Kadir Aydemir’i bu işe başlatan 2007’de Bozcaada’yı ilk ziyareti. Hikâyesini anlatıyor: “Bozcaada Öyküleri’ndeki 34 öykücüyü bir araya getirmem iki yıl sürdü. Çok çeşitli noktalardan, yaşlardan ve kültürlerden yazarlara ulaştım ve kitaptan bahsettim. Aralarında son yılların bilinen iyi tiyatro ve sinema oyuncularından Gürgen Öz’den ilk defa öykü yayımlayan Gülsel Ceren Güneş’e, Ebru Durupınar ve Nefin Huvaj’a dek uzanan C M Y B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle