22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

4 EKİM 2009 / SAYI 1228 9 SUNAY AKIN YENİ ÜRÜNLER Öyle bir halk ki, kadınları... iri Reis’in haritası, Nâzım Hikmet’in bir şiirinde daha çıkar karşımıza. Dönemin sevilen bir gazetecisi Küba’nın başkenti Havana’dadır. Nâzım Hikmet’in de Küba’da olduğunu duyan gazeteci şairi görmek ister. Ne var ki, Nâzım köyleri gezmeye gitmiştir. Gazeteci, bir bayiden “Revolucion” gazetesi satın alır... Gazetenin birinci sayfasında Nâzım Hikmet ile yapılan bir söyleşi vardır... Ne mutlu bize ki, gazeteci o söyleşiyi gezi yazılarına alacaktır. Böylelikle Nâzım’ın sözleri, Küba’da bir gazetenin arşivine mahkum olmaktan kurtulup, günümüze ulaşacaktır!.. Nâzım, “Sizi Küba’ya getiren sebep nedir?” sorusuna şu yanıtı verir: “Bence Küba ihtilalinden sonra, insanlığın refahına inananlar için Küba’yı görmeden ölmek yazıktır. Buraya davet edildiğim zaman diyebilirim ki, son yılların en büyük sevincini yaşadım. O sıralarda Paris’te bulunuyordum. Paris’teki bütün arkadaşlarıma, otobüs biletçisine, gazete satan bayiye, Türk içkisi hazırlayan Rum lokantacıya Küba’ya gitmekle neden bu kadar memnun olduğumu anlattım.” Sonraki soru şöyledir: “Yoldaş Nâzım, hayatınız hakkında, Küba halkını aydınlatmak ister misiniz?”... Böyle bir soruya verilecek yanıt, Türkiye’nin yakın tarihini de içerecektir elbette... Nâzım Hikmet Öyle de olacaktır zaten; Nâzım Hikmet’in sözleri soyağacının dallarında bir rüzgâr gibi dolaştıktan sonra, Anadolu’daki direniş fırtınasına karışır... Der ki, koca Nâzım: “Savaşta Alman emperyalizminin müttefiki olan Osmanlı İmparatorluğu yenildi. Şehrim İstanbul işgal edildi. Padişah Türkiye’nin bir sömürge olmasını istiyordu. O sırada, Anadolu’da bir gerilla kuvveti tarafından ilk direniş hareketi başladı. Gerillacılar arasında daha önce Rusya’da esir olan ve Rus ihtilalini gördükten sonra Türkiye’ye dönen kimseler de vardı. Mustafa Kemal adında bir komutan bu hareketin başına geçti. Emperyalist istilacı Oyunseverler için müthiş üçlü Logitech; keskinlik, yüksek performans ve kişiselleştirilebilir özellikler sunan üç yeni ürünüyle G serisini genişletti. Seriye yeni katılan ürünler arasında; Logitech G19 klavye, Logitech G35 surround sound kulaklık ve Logitech G9x lazer mouse yer alıyor. Logitech’in yeni oyun ürünleri rekabetçi bir oyun için programlanabilir tuşlardan, 7.1 kanallı surround sound, 5000 dpi lazer sensör ve arkadan ışıklandırmalı tuşlara kadar oyunculara aradıkları “tam kontrol” imkânını sunuyor. Gelişmiş bir oyun teknolojisinin tüm özelliklerini sunan Logitech G19 oyun klavyesi, 320’ye 240 pixel özelliği sunan eğimli ekran, World of Warcraft gibi 60’ın üzerinde oyun için (dahili Logitech GamePanel yazılımının kurulumu gerekli) önemli bilgiler sunuyor. Logitech G35 kulaklık, Logitech’in 7.1 surround sound sunan ilk kulaklığı. Ürün, 7.1 kanallı surround sound’u destekleyen ve giderek artan aksiyon oyunları ve yüksek çözünürlüklü filmler için mükemmel bir tamamlayıcı. Her hıza uygun keskinlik sunan Logitech G9x lazer mouse gelecek nesil lazer sensörü ile ödüllü Logitech G9 laser mouse’un sunduğu özelliklerden daha fazlasını sağlıyor. Elektronik Oyun Dalında En Yenilikçi Ürün olarak CES 2009 Tasarım ve Mühendislik Ödülü’nün sahibi Logitech G13, yeni G serisi ürünlerin arasına katıldı. G13 gameboard, 25 G tuşu, bir dörtpozisyonlu thumbstick ve 3 hafıza tuşuyla oyununuzu kontrol etmenin 87 yolunu sunuyor. P kuvvetlere karşı bir direniş ordusu kurdu. Bu hareketin ve aynı zamanda Rusya’da olup bitenlere dair duyduklarımızın etkisi altındaydık. O sırada astsubay olarak bulunduğum bir harp gemisinde milli hareketi destekleyen bir ayaklanma tertipledik. Hareketin liderlerinden biriydim. Beni ordudan kovdular ve bu suretle denizcilik mesleğim de sona erdi.” Nâzım Hikmet, Mustafa Kemal ve Kurtuluş Savaşı konusundaki samimi, sıcak duygularını içeren konuşmasını sürdürürken sözü Anadolu insanına getiriyor. İşte, o bölüm: “Bundan sonra işgal kuvvetlerine karşı şiir yazarak, Anadolu’daki hareketi desteklemeye başladım. Çocukluğumda Anadolu’yu gezmiştim, fakat bir Paşa’nın oğlu olarak... Bu defa Anadolu’yu başka türlü gezdim: Karadeniz’den Ankara’ya kadar yayan yürüdüm. Bu yolculuk ayaklarımın Anadolu toprağıyla ilk teması değildi ama kalbimin ve kafamın halk ile ilk temasıydı. Öyle bir halk ki, okuma yazması yok, ezilmiş, hastalık dolayısıyla sinek gibi ölüyordu. Öyle bir halk ki, kadınları ancak evlendikleri gün ayakkabı giyer ve daha sonra bu ayakkabılarını kızlarına miras olarak bırakırlardı. İşte milletim, bu sıkıntılar içinde, feci şartlar altında milli egemenlik için mücadele ediyordu.” Söyleşi, şairin hapis hayatı ve çok sevdiği İstanbul’dan ayrılmak zorunda kalmasıyla devam ediyor... Gazetenin ön sayfasında, boydan boya dört sütun tutan söyleşide Nâzım Hikmet, Küba hakkındaki düşüncelerini şöyle dile getiriyor: “Bu adada sizler cehalete karşı mücadele ediyor, okullar kuruyorsunuz. Bu ada, bizim adamız, benim adam... Bütün geri kalmış ülkeler için büyük bir okul; özellikle koloniler ve yarı koloniler için... Ben şahsen birkaç günden beri bu okulun sıralarında bulunuyorum. Bu sıralarda çok şey öğrendim. Kendimi daha kuvvetli ve bilgili hissediyorum. Yazık ki bu ada bir sandal gibi hareket edemez; edebilseydi bütün dünyanın limanlarına gidebilecekti ve böylece olağanüstü bir sonuç elde edilecekti.” Gazetede yalnızca söyleşi değil, Nâzım Hikmet’in Küba devrimi için yazdığı bir şiir de yayınlanmaktadır: İnşa etmek şarkı söylemeye benzemez Fakat rençberler sabırlı insanlardır Bina da göklere doğru yükselir Yukarıya, yukarıya daima daha yukarıya Ve şimdiden birinci kata Çiçek dolu bazı saksılar koydular Ve kuşlar taşıyor kanatlarında Güneşi üçüncü katın balkonuna Sahi, biz, 1923 devriminin cehalete karşı başlattığı savaşta güneşi üst katlara taşıyabildik mi?.. Ne acıdır ki, Nâzım Hikmet’in Küba’da yaptığı söyleşiyi bizlere ulaştıran gazeteci aydınlanma yolunda öldürülecek ve bedenine sıkılan kurşunlardan birinin kırdığı kalemi Çemberlitaş’taki Basın Müzesi’nde sergilenecektir... O gazeteci sevgili Abdi İpekçi’dir... G Kingston’dan SSDNow V+ Serisi Bellek ürünlerinde önemli bir yeri olan Kingston Technology Company, Inc., SSDNow serisine bir yenisini daha ekledi. 256 gigabayta kadar ulaşan hafızası, daha yüksek saniyede veri girişçıkış hızı ve sıradan harddisklere kıyasla daha fazla okuma yazma hızına sahip olan SSDNow V+ yüksek beklentisi olan tüketiciler ve var olan sistemlerinin ömrünü uzatmak isteyen kurumsal şirket çalışanları için geliştirilmiş. SSDNow V+’ın sıralı okuma hızı saniyede 220 megabayta, yazma hızı ise saniyede 180 megabayta kadar çıkabiliyor. SSDNow sürücüleri serisinin en son çıkan ürünü SSDNow V+, 64 gigabayt, 128 gigabayt ve 256 gigabaytlık sürümleriyle şimdilik sadece ABD’de, 64 gigabaytlık versiyonu ise dünya çapında piyasaya sürüldü. Casper ile “en yeni teknoloji”ye Casper, Turbo boost teknolojili Intel Core i5 işlemcili Casper Neo’yu Türkiye pazarına sundu. Yeni Intel Core i5 işlemcili Casper Neo, HD video ve müzik üretmenin, fotoğrafları istendiği gibi düzenlemenin keyfini yaşartırken oyun tutkunlarına en yeni oyunların keyfini çıkarmanın ve hız sınırlarını aşmanın yolunu açıyor. Casper Neo, 1 gigabayt DDR2 ATI HD4650 ekran kartı ile üstün grafik performans, 640 gigabayt sabitdisk ile daha fazla depolama kapasitesi, 4 gigabaytlık bellek ile de çoklu işlemlerde yüksek performans sunuyor. Casper Neo, NEOI7504M45R KDV hariç 999 dolar fiyatla satışa sunuldu. Sennheiser’la müzik ziyafeti Sennheiser Communications tarafından iPhone ve Nokia için özel olarak geliştirilen MM 60 serisi kulaklıklar kullanıcıları gerçek müzik keyfiyle tanıştırıyor. Sennheiser MM 60 iP ve MM 60 Nokia model kulaklıklar, benzersiz ses performanslarıyla telefonları hak ettikleri ses kalitesiyle buluştururken, tasarımlarıyla da dikkat çekiyorlar. Sennheiser Communications tarafından iPhone ve Nokia için özel olarak geliştirilen MM 60 serisi kulaklıklar, iPhone ve Nokia cep telefonlarını birer multimedya üssüne dönüştüyor. Ülkemizde Bircom tarafından sunulan Sennheiser MM 60 serisi, kablo üstü bütünleşik mikrofonu ve kullanışlı “Başlat/Bitir” tuşuyla, eğlencenin yanı sıra mobil iletişim için de maksimum kullanım kolaylığı sağlıyor. Her iki model de 4 kutuplu 3,5 mm jak yapısına sahipken, MM 60 iP modeli, iPhone’un yanı sıra iPod ve MacBook modelleriyle birlikte de kullanılabiliyor. Sadece 60 gram ağırlığıyla, boyutlarından beklenmeyecek derecede mükemmel bas ve tiz ses kalitesi sunan Sennheiser MM 60 serisi, ödüllü katlanabilen yapısı ve taşıma kılıfı sayesinde, kullanıcısının istediği her yere kolayca taşınabiliyor, en küçük çantaya bile rahatlıkla sığıyor. Hazırlayan: HAKAN AKARSU (hakana@cumhuriyet.com.tr) Windows 7 kullanıcıların özel bilgilerini kayıt altına almakla suçlanıyor.... Windows 7’nin yedi günahı ZEREN KOÇAK M icrosoft, Windows Vista’dan sonra Windows 7’yi piyasaya sürmeye hazırlanıyor. Windows 7’nin çıkış tarihini 22 Ekim 2009 olarak belirleyen Microsoft, bu yeni işletim sistemiyle Vista’da yaşattığı hayal kırıklığını giderebilmek için kolları sıvadı. Windows 7’yi cazip hale getirmek için başlattığı kampanyalardan birinde, Amerika ve İngiltere’de yaşayan öğrenciler, 3 Ocak 2010 tarihine kadar geçerli olacak öğrenci indirimi sayesinde Windows 7’yi 30 dolar karşılığında satın alabilecekler. Microsoft, satışlarını garantilemek için şimdiden kampanyalar hazırlarken, Free Software Foundation (Özgür Yazılım Vakfı) da ücretli yazılım, dolayısıyla Microsoft karşıtı bir kampanya başlattı. FSF, “Fortune 500” olarak adlandırılan dünyanın en büyük 500 şirketinden 499’una bir mektup gönderdi. Mektubun gönderilmediği tek şirket tabii ki Microsoft. Mektupta, Microsoft’un piyasada nasıl tekelleştiğinden ve bunu önlemenin bir yolu olarak alternatif yazılımların kullanılması gerekliliğinden bahsediliyor. Kampanya için www.windows7sins.com adresinde bir de internet sitesi kuruldu. Bu sitede Windows 7’ye atfen “Windows’un yedi günahı” sıralanıyor. Çocukların genel bilgisayar kullanımını değil Windows kullanımı öğrenerek tek bir şirketin tekelini güçlendirmeye itilmesi, Windows’un üstü kapalı isimlere sahip bazı programlarla kullanıcılarının özel dosyalarına girip sabit disklerini taraması, herhangi bir bilgisayar mağazasından aldığımız bilgisayarların bizim isteğimiz dışında zaten Windows yüklenmiş bir şekilde elimize geçmesi, Windows’un bazı plak ya da film şirketleriyle yaptığı anlaşmalar sonucu para karşılığı kendi programlarından bu şirketlerin ürünlerinin kopyalanmasına izin vermemesi ve kullanıcıların güvenliğini tehlikeye atan birçok eksiğinin olması... FSF’ye göre, bunlar Windows’un “günah”larının yalnızca birkaçı. Bunlar doğru olsun ya da olmasın, Windows’un şu an dünyada en çok kullanılan işletim sistemi olduğu bir gerçek. FSF de bunun farkında olduklarını, bunu değiştirmenin neredeyse imkânsız olduğunu, fakat denemekten vazgeçmeyeceklerini söylüyor. Windows kullanmaya alışmış ve Microsoft ile anlaşması olan şirketlerin ondan vazgeçmesi çok zor gibi görünüyor. Bunun yanında ise diğer yazılım şirketlerinin daha ucuz ve destekleyici işletim sistemleri de mevcut. FSF’nin şu ana kadar yaptığı eylemlerin somut bir sonucu henüz görünmese de, Microsoft’un şirketlerle anlaşmasını garantiye almak için en azından fiyatlarda bir düşüşü göz önünde bulundurabileceği konuşuluyor. FSF, bilgisayar kullanıcılarına özgürlük sağlamak amacıyla kurulan bir vakıf olarak, yalnızca Microsoft’a değil, aynı zamanda Apple ve Adobe gibi diğer ücretli yazılımlara da karşı olduğunu açıkladı. FSF’nin, bilgisayar kullanıcılarına özgürlük sağlama konusunda yaptığı çalışmaların etkili olup olmadığı önümüzdeki günlerde anlaşılacak. Özellikle de Windows 7’nin 22 Ekim’deki resmi piyasaya sürüm tarihi yaklaşırken... G C M Y B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle