Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
18 OCAK 2009 / SAYI 1191 DESEN SERGİSİ Gerçek hesap başka yerde... S iemens Sanat’ta“Gerçek Hesap Başka Yerde” isimli desen sergisi 14 Ocak 28 Şubat tarihleri arasında haftanın her günü saat 10:0019:00 saatleri arasında ziyaret edilebilir. Türkiye, Hindistan ve Hollanda’dan üç sanatçıya ait yapıtların yer verildiği serginin küratörlüğünü T.Melih Görgün ve Mürteza Fidan üstleniyor. Sergide doğu ve batı kültürleri arasındaki çelişkinin Gözde İlkin, Javed Mulani ve Wafae Ahalouch el Keriasti isimli sanatçıların desen çalışmalarına nasıl yansıdığını inceliyor. Sergide yer alan sanatçıların yapıtları, kültürel farklılıklarına rağmen herhangi bir eğilime bağlı kalmaksızın çizgi aracılığıyla uzlaşıyor. T.Melih Görgün sergininin doğulu insanın gönül gözüyle görmeye dayalı gerçekliği ile batı insanının görsel algıya dayalı gerçekliği arasındaki çelişkiyi ortaya koyduğunu söylüyor. Gözde İlkin’in çalışması. Bu bir dostluk hikâyesi Cihan Ünal ve Nevra Serezli yıllar sonra “Altı Haftada Altı Dans Dersi” isimli tiyatro oyununda bir araya geldi. Cihan Ünal bu oyunda orta yaşlı eşcinsel bir dans öğretmenini, Nevra Serezli ise papaz eşini kaybetmiş yaşlı ve yalnız bir kadını canlandırıyor. İkili oyun boyunca tangodan valse pek çok dansı da başarıyla yapıyor... Ali Deniz Uslu okumalar başlayınca Nevra Serezli’nin teklifi ve ısrarıyla oyuna katıldığını söylüyor. Bu oyunun en büyük özelliklerinden biri ise tangodan çaçaya, swingden çağdaş dansa kadar pek çok tarzı Ünal ve Serezli’nin icra etmesi. Elbette bu başarının arkasında yoğun bir çalışma var. Hatta pek çok da talihsizlik. Ünal, “Çalışmalar sırasında epey hırpalandım. Karakterim bir dans öğretmeniydi ve dansların üstümde sırıtmaması gerekiyordu. Bedenim dansa hâkim olmalıydı. Bu yüzden de Nevra ile günde dört beş saat yalnızca dans çalıştık. O bacak adalesini yırttı, ben de menüsküs oldum, ama yılmadık ve başardık” diyor. Nevra Serezli de altı yıl aradan sonra tiyatroya bu oyunla dönüyor. Serezli, “Bir süredir dizilerle uğraşıyordum, çünkü dizilerle birlikte tiyatro yapmak çok zor ve yıpratıcı. Bu oyun gelince zor da olsa her şeyi bir kenara bıraktık ve yoğun çalışmalara başladık. Neyse ki başımıza başka bir şey gelmeden oyunlara başlayabildik” diyor. Serezli ve Ünal bundan yıllar önce “Çetin Ceviz” isimli tiyatro oyununda birlikte oynadı. O yüzden bu oyunun onlar için anlamı daha büyük. Yakaladıkları uyumun sırrı ise disiplin, özveri ve mükemmeliyetçilik. Gelelim oyunun konusuna: Oyunda biri orta yaş üstü, hayattaki yalnızlığını dansla doldurmak için dans eğitimi almak isteyen, papaz eşini altı yıl önce kaybetmiş bir kadın; diğeri de yaşamında sorunlardan kaçan bir dans öğretmeninin yalnızlıklarını, farklılıklarını, hayatın onlara yaşattığı zorlukları, sürtüşerek de olsa paylaşmaları mizahi bir şekilde anlatılıyor. Oyundaki iki karakter de zor karakterler ve birbirleriyle çarpışıyorlar. Birbirlerine karşı temkinliler, kendilerini yalanlarla koruyorlar, ama sonra zırhlarını indirmeye başlıyorlar. İşte o zaman da ne kadar yakın olduklarının farkına varıyorlar. Ünal bu iki karakter için, “İkisi de zaman içinde birbirlerini soyup soğana çeviriyorlar, ruhlarını serbest bırakıyorlar. Farklılıklarını kabul edip, hoşgörünün gücüne şahit oluyorlar. Burada dans adımları onlara yardımcı oluyor” diyor, “Oyun, swing ile başlıyor çağdaş dansla bitiyor, ama dans yakınlaşmaları ve birbirlerini tanımaları için yalnızca bir araç”. Ünal oyunda yaptığı danslar arasında en çok tangoyu sevdiğini söylüyor, “Latin dansları içinde en şehvetli ve romantik olanı tango. Tüm duyguları doğrudan ifade ediyor, ama dramatik de. Estetik olarak da çok hoş”. Serezli ise, “Bu bir aşk hikâyesi değil, dostluk, hayat hikâyesi. Her tür okumaya açık. Oyunda paylaşılamayan yalnızlık, duygusal bir anaoğul öyküsü, kurtulamadığımız kompleksler ve daha pek çok şey var. Bu oyun daha çok yeni, ama seyircinin alkışları ve ilgisi tüm yorgunluğumuza değdi” diyor. G http://www.tiyatroistanbul.com/ C Sanatçılardan Gözde İlkin desen çalışmalarını, tüketim şeklinin, yaşanılan alanların ve ilişkilerin biçimlendirdiği kimlikler karşısında, bedenin dönüşümü üzerine küçük hikayeler olarak özetliyor. Hindistan’dan gelen sanatçı Javed Mulan desenlerinin, enerjiyi olumlu bir şekilde serbest bırakarak geleceğin umulandan çok daha fazlasını getireceğine olan inancını yansıttığını söylüyor. Hollandalı sanatçı Wafae Ahalouch el Keriasti ise tarih, din, politika, film, medya, aileler ve peri masallarının, son beş yıldır, eserlerine en önemli esin kaynağı olduğunu ifade ediyor. Sanatçı, güce karşı güçsüzlük, erkekkadın ilişkileri, suçluluk karşısında masumiyet temalarını çalışmalarında sıkça işliyor. G Siemens Sanat: Meclisi Mebusan Cad. No:45 Fındıklıİstanbul Tel: (212) 334 11 04 / www.siemenssanat.com ihan Ünal ve Nevra Serezli yıllar sonra “Altı Haftada Altı Dans Dersi” isimli yeni tiyatro oyununda buluştu. Şu an dünyada 20’den fazla ülkede oynanan, Richard Alfieri imzalı oyunun yönetmenliğini Cihan Ünal, sanat yönetmenliğini Gencay Gürün yapıyor. Tiyatro İstanbul tarafından sahneye konulan oyunda Ünal, orta yaşlı eşcinsel bir dans öğretmenini, Serezli de papaz eşini kaybetmiş, yaşlı ve yalnız bir kadını canlandırıyor. Biz de Ünal ve Serezli ile yeni oyunlarını konuştuk. Cihan Ünal’ı televizyonda genelde tek tip ve alıştığımız o mağrur, iyi adam tiplemesiyle izledik. Ya iyi bir avukat ya da işadamıydı. Dördüncü Murat ve Fatih Sultan Mehmet karakterleri de bunu değiştirmedi. Ünal da bundan yakınıyor, “Türk sineması aktöre bir rol giydirir ve onunla görmek ister. Bana da jön olarak dürüst, iyi niyetli, nahif giysisini giydirdi ve üstümde bıraktı”. Ama neyse ki tiyatro var, çünkü Ünal tiyatroda her role girdi. Papaz da oldu, Damdaki Kemancı’da fakir terzi de, Evita’da Che de... Ünal, “Altı Haftada Altı Dans Dersi” oyununu iki yıl önce Londra’da keşfettiğini ve çok samimi bulduğunu, önceleri yalnızca yönetmek istediğini ama Batı Yakası’yla trende... Efes Dark sponsorluğunda gerçekleşen Rock’n Dark Express Rock Müzik Yarışması’nın ilk durağı Ankara’daydı. İstanbul’dan Ankara’ya giden Rock’n Dark Express’te geçen yılın birinci grubu Batı Yakası da vardı. Yolculuk sırasında konuştuğumuz grup, Rock’n Dark’ın elemeleri boyunca Türkiye’nin pek çok şehrini dolaşacak ve konser verecek. Deniz Yavaşoğulları A matör rock gruplarına yeteneklerini gösterme fırsatı sağlayan Rock’n Dark Express Rock Müzik Yarışması’nın Ankara elemesi geçen hafta gerçekleşti. Sponsorluğunu Efes Dark’ın üstlendiği yarışmanın diğerlerinden ayrılan bir yanı da şehirden şehire ulaşımın olabildiğince trenle sağlanması. “Tren”in de özel bir anlamı da var tabii. 60’lı yıllarda savaş karşıtı rock müzisyenleri dünyanın gidişatını trenle gezerek protesto etmişler. Ayrıca trenin sosyalist geleneğe ait bir ulaşım aracı olmasının da bu seçimde payı büyük. Bu yıl üçüncüsü gerçekleşen Rock’n Dark Express rock müzik yarışmasının İstanbul’dan Ankara’ya hareket eden treninde de jüri üyeleri, gruplar ve rock müziğe ilgi duyan basın mensupları vardı. Batı Yakası grubuyla da orada tanıştık. Ankara elemesinde de konser veren grup, Rock’n Dark’ın geçen yılki birincisi. Şubat ayında da ilk albümleri çıkıyor. Vokalde Korhan Çelik, davulda Ergün Yıldız, bas gitarda Altuğ Şenkal ve elektro gitarda Caz Bezgen’in yer aldığı grubun hikâyesi 2003 yılına dayanıyor. Kurucuları, lisede tanışan Korhan Çelik ve Ergün Yıldız. Üniversite için Bursa’dan Çanakkale’ye yerleşen ikili diğer grup elemanlarıyla orada tanışmış. Kısa sürede kendilerini geliştirip Çanakkale’nin önde gelen barlarında çalmaya başlamış, isimlerini de Batı Yakası olarak değiştirmişler. Bu ismi koymalarının sebebi Çanakkale’de, yani ülkenin en batısında bulunmalarından kaynaklanıyor. Beste de yapmaya başladıktan sonra, Rock’n Dark’a katılmaya karar veren grubu, bu yarışmaya katılmaya iten sebep, sonucunda birinci olan gruba albüm yapılacak olmasıymış. Nitekim birinci de oldular. Onlara ne değişti diye sorduğumuzda, sorumluluklarının arttığını söylüyorlar. “‘Artık profesyonelliğe doğru gidiyoruz’ dedik ve kendimizi geliştirmemiz gerekti” diye açıklıyor Altuğ Şenkal, “ve albüm için daha fazla besteye ihtiyacımız vardı” diyor. Yarışmadan sonra İstanbul’a yerleşen grup elemanları beste yapmaya koyulmuşlar. Çok da zor olmamış dediklerine göre. Ergün Yıldız anlatıyor; “bestelerin geri kalanını daha önceden aklımızda olan şeylerden oluşturduk. Bulduğumuz melodilere söz yazdık ya da aklımızda olan sözlere müzik yaptık.” Sözleri ve besteleri de beraber yazdıklarını söylüyorlar. Yine Ergün açıklıyor “örneğin çok güzel bir gün yaşadım, sonra eve geldim, alırım elime gitarı bir melodi bulurum, sonra herkese haber veririm, birlikte geliştiririz.” Bu cümle bana, Ergün Yıldız’ın davulcu değil de gitarist olduğunu düşündürtüyor, meğer tüm grup elemanları her enstrümanı çalıyormuş. Bu da onlara göre beste yapmayı kolaylaştırıyor ve uyumlarını arttırıyor. Üniversite boyunca bitişik evlerde oturmuşlar, sürekli bir aradalarmış. “Aynı şehirde olduğumuz sürece en uzak mesafemiz kırk metredir” diyor Altuğ Şenkal, bunun üstüne de üniversite dönemlerinden konu açılıyor; karşılıklı olan evlerine, evden eve kablo çekip internet bağlantısı bile yaptıklarını anlatıyorlar. Batı Yakası grubunun tüm elemanları ailelerinden de destek görüyor. Aynı zamanda arkeolog olan Kohan Çelik her ne olursa olsun ailesinin arkasında olduğunu söylüyor; “Bursa’da müzikle ilgilenen çok fazla insan yoktu, kimsenin yapmadığı bir şeyi yapmam da onların çok hoşuna gitmişti” diyor. Korhan Çelik, The Doors, Altuğ Şenkal, White Snake, Skidrow, Can Bezgen ise Coldplay dinlediğini anlatıyor. Dinledikleri grupların birbirinden farklı tarzlarda olmasının kendi müziklerine olumlu yansıdığını söylüyorlar. “Albümünüzü dinleyince müziğinizi hangi tarza yakın buldunuz?” diye soruyoruz; “British Rock’a” diyorlar, “herkesin dinleyebileceği tarzda” diye özetliyor Can Bezgen. Grubun sözleri de herkesin kendine yakın hissedeceği türden, yaşamdan sözler. Sohbetimiz bitince, İstanbul’a varmamıza bir saat kaldığını fark ediyoruz. Bizim yolculuğumuz İstanbul’da bitiyor. Onların ise önünde daha çok yol var. Rock’n Dark Express’le gezmeye devam edecek; 24 Ocak’ta Trabzon’da, 21 Şubat’ta Çanakkale’de, 27 Şubat’ta Eskişehir’de, 7 Mart’ta İzmir’de, 20 Mart’ta Antalya’da, 4 Nisan’da İstanbul’da, 18 Nisan’da da Adana’da olacaklar... G Batı Yakası Ankara’da Rock’n Dark sahnesinde... C M Y B C MY B