17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

21 EYLÜL 2008 / SAYI 1174 3 Dünyanın ortak dili Ali Deniz Uslu Üyeleriyle, sanatçı, grup ve DJ’yleri aynı platformda buluşturmayı ve sürekli iletişim halinde olmalarını hedefleyen Soundklan, amatör gruplara da müziklerini milyonlara ulaştırma şansını veriyor. Yöneticiliğini bilişim sektörünün deneyimli ismi Hakkı Göktaş’ın üstlendiği Soundklan İngilizce, İspanyolca, Rusçanın da dahil olduğu sekiz farklı dilde yayın yapıyor. Biz de sitenin fikir yaratıcısı Göktaş ile internette müzik paylaşımını ve Soundklan’ı konuştuk. Soundklan hangi ihtiyaçtan doğdu? Soundklan bizim dördüncü dijital müzik projemiz, daha öncekileri Turkcell ile Nebucalan, Nokia ile Visual Radio, Powergroup ile Powerclub’dı. İki temel gözlemimiz bizi Soundklan’ı yaratmaya itti. Daha önceki tüm projelerde kullanıcılar arasında değil de servis ile kullanıcı arasında bir etkileşim vardı. Kullanıcılar özellikle kendi aralarında etkileşime gitmek için her yolu deneyebileceklerini bize gösterdiler. Bizi ilk bu tetikledi. İkinci olarak ise hem Türkiye’de hem de dünyada yapılan “compilation” yani karma albümlerin tüketici tarafından çok popüler olduğunu ancak bunların sayıca yeterli olmadığını biliyorduk. Bizim aklımıza da bunları bir radyo oluşturarak kullanıcıya bırakmak ve binlerce “compilation” çıkarmak, binlerce radyo oluşmasına imkân sağlamak fikri geldi. İnternet üzerinden sosyalleşmek günümüzde yaygınlaşan bir olgu, müziğin bir araya getirici gücü de tartışılmaz. Öncelikle aksini düşünebilecekler için Soundklan’ın bir arkadaşlık sitesi olmadığının altını çizmek istiyorum. Öte yandan, müzik ve sosyalleşmenin doğal ve dolayısıyla çok uyumlu bir ikili olduğunu düşünüyorum. Dünyanın ortak dili müzik. Üstelik müzik günümüzde sosyalleşmek için değil özellikle kullanıcılar tarafından kendilerini ifade etmek için kullandıkları bir araç haline dönüştü. Bu da Soundklan gibi projeleri daha gerekli kılıyor. Biz de Soundklan içerisinde kullanıcıların müzik üzerinden sosyalleşmesi, müziğe kolayca ulaşabilmesi ve diğer kullanıcılarla etkileşime geçebilmesi için kullanımı keyifli ve kolay bir arayüz sunmaya çalışıyoruz. Soundklan artıları neler? Site içerisinde kullanıcılarımızın en çok yapmalarını istediğimiz şey Sansar Salvo’dan beklenen albüm: Adrenalin Soundklan müzik tabanlı bir sosyal topluluk sitesi ve www.soundklan.com adresiyle yayında. Üyelerin kendilerini müzik zevkleriyle ifade ederek diğer üyelerle etkileşim içinde sosyalleşmelerine imkân veren site, kullanıcıların kendi zevklerine uygun radyolar tasarlamalarını sağlıyor. ansar Salvo’nun uzun süredir beklenen gecikmeli ilk yasal albümü “Adrenalin” yayımlandı. 2007’de tamamlanan albüm, dağıtım şirketi ile çıkan sorunlar nedeniyle ertelenmişti. Zaten bu gecikmeyi daha da uzatmamak için albümün ilk basımı 2000 adetle sınırlandırıldı. Adrenalin’i Türkiye’nin dört bir yanındaki hiphop shop’lardan edinmek mümkün, bu adresleri de http://sansarsalvo.net/ adresinden öğrenebilirsiniz. Ayrıca albümü [email protected] adresinden ve Sansar’ın yer alacağı organizasyonlarda da temin edebilirsiniz. Adrenalin albümünün beat’lerinde Sansar Salvo, Beatmachine, Karaltı Mastrall ve Rashness imzası var. Bu çalışmaya konuk olarak eski “Sert Müslümanlar” ekibinden ve Fuchs’un Huzur N Darem’inden hatırlayacağımız 9 Canlı (Recai), 2000’li yılların başında yayımladığı Elma Şekeri şarkısıyla ismini duyuran ve son olarak Bandröllü E.P adında bir albüm yayımlayan Zahriyan ve Sansar’ın 21 Gram S Hakkı Göktaş. kendilerini ifade edecek radyolarını yaratmaları ve bunları yayına açıp dünyaya, arkadaşlarına, benzer müzik zevkini paylaşan insanlara dinletmeleri. Soundklan olarak Türkiye’deki sanatçılarla da anlaşmalar yapmaya başlıyoruz. Bu da dinleyicilerin onlara yakınlaşmasına, onların radyolarını dinlemelerine, onların yapacaklarını çok yakından izleyebilmelerine ve onlardan kendilerine özel içerikler alabilmelerine olanak verecek. Bunun yanı sıra, kendi müzik zevklerine yakın yeni kullanıcılarla tanışabilir, etkinlikleri öğrenip katılabilir, sınırsız müzik dinleyebilir ve öykülerini şarkılar içinde anlatabilirler. Farklı dillerde yayın yapılıyor, amatör gruplara ve müzisyenlere de şans tanıyorsunuz. Nasıl geri dönüşler aldınız? Şu anda Soundklan test yayınında. Bu da bizim yapacak daha çok işimiz olduğunu gösteriyor. Herhangi bir kanal üzerinden Soundklan’ı tanıtmaya başlamadık ancak şimdiden ilk keşfeden kullanıcılar Soundklan’ı etraflarına yaymaya ve kendilerine benzer insanları getirmeye başladılar. 100’den fazla amatör grup, binin üzerinde radyo ve beş binin üzerinde kullanıcıya 20 günde ulaştık. Özetle hem büyümenin organik olmasından hem de gerçek müzik dinleyicilerine ulaşmış ve onlarla birlikte büyümekten çok mutluyuz. Önerilerini değerlendiriyoruz ve yapabildiklerimizi hemen uyguluyoruz. G Mixtape’inden de hatırlayacağınız Deniz katılmış. Kayıtları Olympos Records ve SNKRN Müzik Prodüksiyon’da alınan albümün miksleri de yine Sansar Salvo, Beatmachine ve Pit10 tarafından yapılmış. “Adrenalin” albümünde bu türün severlerinin daha önce duyduğu ve aşina olduğu “Ağır Roman” ve “34 Dramı” parçaları yer alıyor. Açılış parçası “Intro” da neyle karşı karşıya olduğunuzun bir kanıtı. Albüme ismini veren “Adrenalin” akılda kalıcı melodisi ve yorucu sözleri ile albümün rengini veriyor. “Götür Buralardan Beni” biraz daha duygusal ve durgun bir parça. “Mavi Duman” ise tekno ile rap arasında gidip geliyor. Şarkının da sözlerinde olduğu gibi, “müzik cidden garip ve herkes farklı talepte”. “Fesleğen” parçası ise temelini aldığı blues riff’leri ile fazlasıyla dinlenir hale geliyor. Albümdeki diğer parçalar ise “Albert De Salvo”, “Politik Analiz” ve “Gecenin Bir Vakti”. Albümü çözmek için biraz fazla dinlemek gerekiyor, şarkı sözleri ise kelime anlamlarından çok daha öte manalar taşıyor, ama kendi içinde tutarlı olduğu kesin. G DERGİDEN O rtaokul ikinci sınıftaydım ve rotamı çizmiştim, gazeteci olacaktım. İlk işimde de cezaevlerinin kadın koğuşlarına girip “kader kurbanları”yla röportajlar yapacaktım. Hayat tersinden işledi, önce cezaevine girdim, sonra gazeteci oldum. Daha cezaevine “düşmeden”, kader mahkumu diye bir şeyin olmadığını öğrenmiştim; sınıflar vardı, suç, sınıflı toplumun ve kapitalizmin olağan sonucuydu. Yine de cezaevi şaşırtmıştı, özellikle de adli mahkumları… Gazetelerin üçüncü sayfalarının ortasına düşmüş bir avuç “siyasi” kadındık ve hepimiz eğitim saatlerinde kitaplara, diğer zamanlarda insanın seyrine dalacaktık, çarçabuk büyüyecek, dahası olgunlaşacaktık… Gülüyorduk, çok gülüyorduk… Peynir, zeytinden oluşan sabah kahvaltısını sözcüklerle bir kuş sütünün bile eksik olmadığı masalara dönüştürüyorduk, karavanayla gelen mercimeği, nohutu yıkayıp “ıslah” ediyor, yine sözcüklerle tadına doyulmaz yemekler hazırlıyorduk. Hem bireydik hem de dahil olduğumuz komünün bir parçası… Örgütlerimiz dışarıda birbirine husumeti sürdürürken biz içerde aynı sloganları atıyor, aynı marşları söylüyorduk, avaz avaz… 12 Eylül öncesiydi ve biz hem kendimize hem de devrime yakınlaştığımıza inanıyorduk. İki ayrı komünden, dört arkadaş, tam da 12 Eylül darbesinin 28. yılında Sağmalcılar Cezaevi’nde buluştuğumuzda foto muhabirimiz Vedat Arık’ı şaşırtacak kadar neşeli oluşumuz işte bu yüzdendi. Her şeye rağmen inancımız tamdı, cezaevinin bize öğrettiklerini unutmamış, yüzümüzü insandan, emekten, eşitlikten, barıştan çekmemiştik. Kederlenmedik mi? Derinden akan sızıyı ele vermemeyi de yine cezaevinde öğrenmiştik… Bu sızımıza avlunun duvarlarının izin verdiği kadarıyla görebildiğimiz gökyüzü tanıktı… İnsanın karanlığına dair bütün izleri saklar cezaevleri… Bu yüzden olmalı Ramazan nedeniyle belediyenin avlusuna iftar çadırları kurduğu, tek koğuşunun kapılarını da açtığı cezaevinin ziyaretçisi boldu. Yatıp çıkanlarla karanlığıyla yüzleşmek isteyenler hemen kendini ele veriyordu, anılarıyla yaralananların bakışları meraklı gözlerden ayrıydı, derindi, hem içeriye hem dışarıya bakıyordu. Volta atarken takıldı gözümüze iki genç kadın. Adabına uygun dönüşleri voltanın raconuna uygundu. Sorunca saklamadılar, ikisi de yatıp çıkmıştı, biri topluma “Hayata dönüş” diye sunulan 19 Aralık katliamını yaşamıştı. Cezaevinin adı onlar için Sağmalcılar değil Bayrampaşa’ydı ve gülmüyorlardı. 12 Eylül ile sonrası arasındaki farktı bu, devletin eli daha ağırlaşmış, toplumun da onayıyla katliamlarını sıradanlaştırmıştı. Ben Sağmalcılar’dan tahliye olmuştum, Gülsev, Sevim ve Zeynep darbeden sonra Metris’e götürülmüşlerdi. İki genç kadının sızısı, onların sızısını da tetikledi. Gülüşlerimiz sustu. Sonunda havalandırmamız bitti ve biz cezaevlerimize, hayata döndük! İyi haftalar... Berat Günçıkan ([email protected]) Cumhuriyet DERGİ* İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına İlhan Selçuk Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız Editör: Berat Günçıkan Görsel Yönetmen: Aynur Çolak Sorumlu Müdür: Miyase İlknur Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2 34381 Şişli/İstanbul (0212) 343 72 74 (20 hat) Reklam Genel Müdürü: Özlem Ayden Genel Müdür Yardımcısı: Nazende Pal Koordinatör: Neşe Yazıcı / 72 74 (554555) Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri/Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul * Cumhuriyet gazetesinin parasız pazar ekidir. Yerel süreli yayın. cumdergicumhuriyet.com.tr Hakan Çankaya Reklam Müdürü: Dilşad Özkaya Rezervasyon Yönetmeni: Onur Tunalı (0212) 251 98 7475 / 343 C M Y B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle