17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

2 Dudaktan Kalbe. Küçük Kadınlar. 21 EYLÜL 2008 / SAYI 1174 Yapram Dökümü. Bu hikâyeyi bir yerden hatırlıyorum AYŞE KULİN ( Yazar) Geniş Zamanlar, Köprü ve şimdi de Gece Sesleri... Son dönemde yapımcıların edebiyat eserlerine bu kadar ilgi göstermesini nasıl yorumluyorsunuz? Hazır bir eserin, sıfırdan yazılacak bir senaryoya kıyasla kolaylıkları var. Ekrana veya perdeye aksettirilecek hikâye baştan sona önlerinde duruyor, üzerinde istedikleri gibi oynayabiliyorlar. Ayrıca, okurlar tarafından okunmuş, sevilmiş öykülerin ve aynı zamanda tanınmış yazarların sinerjisinden de yararlanabiliyorlar. Neden ilgi göstermesinler ki? Dizi senaryoları romanlarınıza ne kadar sadık kalıyor? Roman ve öyküleri bire bir ekrana yansıtmak mümkün değil, çünkü yazı diliyle, sinema ve ekran dili çok ayrı şeyler. Sinemalar yazarların değil yönetmenlerin sorumluluğunda. Onlara filmi çekerken istedikleri geniş alan mutlaka tanınmalı. Diziler ise, Türkiye’de bölüm başı 90 dakika oldukları için, işin cılkını çıkarıyor. Bu kadar uzatılan hikâyelerin aslına sadık kalmasına imkân yok. Ben kitaplarımı yapımcılara verirken, başıma gelebilecekleri az çok biliyorum. Ama, ne demişler, hamama giren terler. Hayal dünyanızın, bilgi birikiminizin görsel bir malzeme olarak sunulması yazdıklarınızı dönüştürüyor. Bunun yıpratıcı bir yanı yok mu? Elbette dönüştürüyor ve elbette hem öyküyü hem de beni yıpratıyor. 70 milyonluk Türkiye’de ancak üç yüz bin kişi roman veya hikâye okuyor. Tanınmış yazarların korsanı aslından fazla satıyor. Bu durum ne Maliye’nin, ne Belediyelerin ne de ahlaka pek düşkün olması gereken zevatın umurunda. Bu yaz Çeşme’nin ana caddesinde, Belediyeye ait bir mekânda imza günü yaparken, dışarıda bir çığırtkan kitabın korsanını satıyordu. Ne Belediye aldırdı bu duruma ne de halk utandı. Kitabı dışardan 5YTL’ye alıp, imzaya getirdiler. Solcu hükümetler bu işi; yoksul okura yardım zannetmişlerdi. Şimdiki dincilerin de başka mazeretleri var. Bu ülkede yazar, sadece yazdığı kitaplarla geçinmek zorundaysa (benim gibi) ister istemez dizilere de boyun eğmek zorundadır. Bu işin tek tesellisi, dizisi çekilen kitabın, kısa bir süre de olsa, satışının artması ve hayatta hiç kitap okumayan kimselerin dahi o kitabı merakla okumaya başlamalarıdır. Bu vesileyle bir kitabı okuduklarında, okumanın hiç de can sıkıcı bir eylem olmadığını anlıyorlar, başka kitapları da okumaya heves ediyorlar. Ne mutlu bir Türk’ü daha okumaya sevk edebilen yazarlara ve dizilere! Bir dönem sanat yönetmenliği, senaristlik yaptınız. Bu alanlarda çalışmanız dizilerdeki oyuncu, mekân seçimlerini daha titizlikle incelemenize neden oluyor mu? O yıllar gerilerde kaldı. Şimdi başka teknikler var. İşleri her zaman uzmanlarına, bilenlerine bırakmaktan yanayım. G Deniz Yavaşoğulları Aslı Borucu S on zamanlarda televizyonlarda, alışık olduğumuz karakterler, mekânlar, olaylar karşılıyor bizi. Dizilerin hikâyeleri bir yerden tanıdık geliyor, çünkü artık edebiyat eserleri dizilere uyarlanıyor, yeni hikâyelere tercih ediliyor. Reşat Nuri Güntekin’in eserlerinden Yaprak Dökümü, Aşkı Memnu ve Dudaktan Kalbe; Ayse Kulin’in Gece Sesleri; Orhan Kemal’in Gurbet Kuşları ve Louisa May Alcott’in Küçük Kadınlar’ı diziye uyarlanmış halleriyle her hafta ekranlarda karşımıza çıkıyor. Ekranda gördüklerimiz kimi zaman bizi hayal kırıklığına uğratsa da çoğu zaman romandan bağımsız bir hal alarak zihinlerimizde güçlü bir yer ediniyor. Bu yerler aynı hikâyenin yeni uyarlamalarıyla tazeleniyor, şekilleniyor ve dönüşüyor. Hem kamera arkasında hem kamera önünde çalışan isimler ise okumanın sevilmediği bir ülke için bu uyarlamaları “olumlu” bir gelişme olarak değerlendiriyor. Televizyon dünyasında, edebiyat eserlerine karşı artan bu ilginin nedenlerini Dudaktan Kalbe’nin yönetmeni Andaç Haznedaroğlu’na, Gece Sesleri ve Küçük Kadınlar’ın senaristi Deniz Akçay’a, Aşkı Memnu’nun başrol oyuncularından Nebahat Çehre’ye, Gece Sesleri’nin yazarı Ayşe Kulin’e ve yapımcı Ata Türkoğlu’na sorduk.. İşte cevaplar.. Gurbet Kuşları. Gece Sesleri. ANDAÇ HAZNEDAROĞLU (YönetmenDudaktan Kalbe) Halkımızın okuma alışkanlığı olmadığından, bence edebiyat eserlerinin dizilere uyarlanması çok olumlu. Bu şekilde genç kuşak da edebiyat klasiklerini daha iyi anlıyor. Romandan uyarlanan bir eseri çekmek mi yoksa baştan yaratılan bir hikâyeyi çekmek mi daha güç diye sorarsanız, romandan uyarlama daha büyük bir sorumluluk istiyor diyebilirim. Bizim kurduğumuz dünya romana hizmet eden daha masalsı bir atmosfer olmak zorunda. Bu da mekân seçiminden kostüme kadar büyük bir titizlik gerektiriyor. Dudaktan Kalbe romanını okurken birçok bölümde ağladığımı hatırlıyorum, şimdi çekerken de birçok sahnede aynı duyguyu hissediyorum. Sanırım bir uyarlamanın başarısını bununla ölçmek gerekiyor. Yani önemli olan eserdeki duyguyu en yalın haliyle aktarmak. Dudaktan Kalbe’de romana sadık kalan bir illüzyon yarattığımız kanısındayım. Seyirci bunun bir masal olduğunu bilse de tutkuyla izliyor. G ATA TÜRKOĞLU (YapımcıGece Sesleri) Edebiyat uyarlaması diziler önceden de yapılıyordu. Bütün dizilerin sayısına oranlarsak sayıları hâlâ çok da fazla değil, ancak son yıllarda izleyici tarafından daha çok ilgi görüyorlar. Birbirini tekrar eden, yaratıcılıktan uzak dizileri izleyici ezberlemiş durumda bu yüzden okudukları bir romanı izlemeleri hoşlarına gidiyor. Romanı okurken imgelediği kişiler, karakterler, mekânlar, olaylar televizyonda karşılarına çıkıyor. Romanı hiç okumamış olsalar bile edebiyattan uyarlama bir dizi izlemeyi tercih ediyorlar. Daha önce yine Ayşe Kulin’in Köprü ve Geniş Zamanlar adlı eserlerini televizyona uyarlamıştık. Gece Sesleri’nin de televizyona çok yakışan bir atmosferi vardı. Senarist Deniz Akçay iyi hamleler yaparak uyarladı. Diziyi izlerken aynı romanı okurken gibi sürükleniyorsunuz. Edebiyatta hayal gücünüzle her şeyi hatta imkânsızı bile yazabilirsiniz. Sinemayla bu hayal gücünü gözle görülebilir bir hale getirmeniz gerekiyor, kelimelerin ve cümlelerin yerine mimikleri, hareketleri, ışık oyunlarını, farklı açı ve planları kullanıyorsunuz. İster istemez eserde bazı değişiklikler oluyor. Eserin temasından kopmadığınız sürece ve ana karakterlerin dışına çıkmadığınız sürece yan olay ve kişilere eklemeler yapılabilir. G Televizyon izleyicisi son zamanlarda edebiyatın klasikleşmiş eserleriyle tanışma fırsatı buluyor. Hem de diziler vasıtasıyla! Bundan izleyici de memnun; oyuncu, senarist, yazar, yapımcı ve yönetmen de... Ortak kanıları bu vasıtayla izleyicinin edebiyat eserlerini tanımaları ve okumaya ilgi duymaları. Onlara göre, romanları daha önce okuyanlar da hayallerinde yarattıklarını karşılarında görmeyi seviyor... Aşkı Memnu. DENİZ AKÇAY ( SenaristGece Sesleri, Küçük Kadınlar) Edebiyat uyarlaması dizilerin artışını neye bağlıyorsunuz, bu dizilerin seyirciyi çeken yanları neler? Biri başarılı olunca devamı geliyor. Televizyon seyircisi bildik şeyleri izlemeyi seviyor özellikle Türkiye’de. Burada hiçbir zaman mistik, gizemli, entrikası güçlü polisiye diziler iş yapmaz, çünkü insanlar hep bir adım sonrayı tahmin edebilmek istiyor. Uyarlama dizilerden hoşlanmalarının nedeni de bu sanırım. Romanların içine girmek daha kolay oluyor. Bir edebiyat eserini senaryoya uyarlamakla, sıfırdan senaryo yazmak arasında nasıl farklar var? Hangisi daha zor geliyor size? Kıyaslamak zor. Belki sıfırdan senaryo yazmak daha kolay denebilir, ama uyarlamada da gidişatı biliyor olmanız rahatlık veriyor. Önünüzde bir rehber, bir kaynak var. Uyarlamalarda değişiklikler neye göre yapılıyor? Kanalın ve yapımcının talepleri oluyor. Mesela Gece Sesleri’nde bir genç hikâyesi yoktu, aşk yoktu. “Aşk” kanalların bir dizide olmasını istedikleri en önemli unsurlardan, bu nedenle beş yaşındaki karakteri 20 yaşında yaptık. Ayrıca teknik imkânsızlıklar da oluyor. Örneğin Gece Sesleri üç jenerasyonun çatışmasını anlattığı için, çok fazla C M Y B C MY B zaman geçişi var. Bunu kitabın kurgusuna bağlı kalarak aktarmak teknik açıdan kolay değil. Biz de o üç jenerasyonun karakterlerini bir araya topladık ve öyküyü 2008’de geçen bir hikâye haline getirdik. Küçük Kadınlar’ın da orjinalini yapma fikriyle yola çıkmıştık, ama günümüze uyarladıkça bağlantısız bir hale geldi. Sizce bir edebiyat eserini senaryoya uyarlarken nelere dikkat edilmeli? Yazarı ne kadar hareket alanı veriyorsa onu aşmamak lazım. Yazarı hayatta değilse, reyting almak için türlü hileler elbette yapılıyor, ama mümkün mertebe duygusuna özüne sadık kalmak gerek. Küçük Kadınlar bir birliktelik hikâyesiyse dizide de bu olmalı, Yaprak Dökümü taşradan gelip büyük şehire yerleşmiş bir ailenin dağılması ise bu anlatılmalı. Onun dışında, kitapta çalışmayan bir kadın karakter dizide bankada çalışıyor olabilir, çünkü hikâye artık 2008’de geçiyor ve bugün o kadın geçinebilmek için çalışmak zorunda. Diyalogları nasıl yazıyorsunuz? Hayatı gözlemliyorum. Küçük Kadınlar bu açıdan daha rahat gidiyor. Her karakterin kendine has bir üslubu ve özelliği var, bu da diyalogların genel gidişatını belirliyor. Hem, ben de kadınlardan oluşan bir ailede büyüdüm. Armi ablama, Elif’se en büyük ablama tekabül ediyor. Annem bile bizi “Küçük Kadınlarım” diye severdi. G NEBAHAT ÇEHRE (Oyuncu Aşkı Memnu) Edebiyat uyarlaması dizilerin artışında izleyicilerin etkisi büyük. İzleyici, bu dizileri kendine yakın buluyor. Türk Edebiyatı’nda oldukça başarılı eserler var ve bu eserlerin en güzel özelliklerinden biri de bugüne uygun olabilmeleri, gündemi yakalayabilmeleri. Bu eserler ufak şeyleri değiştirdiğiniz takdirde rahatça bugüne de uyarlanabiliyor. Oyuncu olarak, bir edebiyat eserindeki bir karakteri canlandırmanın olumlu yanı, gidişatın ne olacağını bilmek. Diğer dizilerde bir sonraki bölümlerde ne yapacağınızı bilmiyorsunuz, ama uyarlamalarda öyle değil. Kitap bu açıdan bir rehber oluyor, hazırlanma sürecinde kolaylık sağlıyor. Ben Aşkı Memnu’da Firdevs karakterini oynuyorum, tabii seyircinin pek sevebileceği bir karakter değil. Biraz itici bir karakter, ama bundan şikâyetçi değilim. Bu oyunculuğun gerektirdiği bir şey, bir oyuncu her türlü karaktere bürünebilmelidir. Seyircinin de eskisine göre bu konularda daha bilinçli olduğuna inanıyorum, artık bu karakteri benimle özdeşleştireceklerini düşünmüyorum... G
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle