22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

13 TEMMUZ 2008 / SAYI 1164 3 Kumbaracı Yokuşu çocukları Deniz Yavaşoğulları K umbaracı Yokuşu Türkiye’nin çokkültürlü yapısını en iyi ifade eden yerlerden biri... Galata Kulesi, Tophane ve Boğazkesen üçgeninde yer alıyor. Camileri, kiliseleri, çeşmeleri, mezar taşları, kuş evleri ve mimarisiyle çok özel bir alan... Ancak, orada yaşayanlar, sanat ve tarihin içinde olsalar da onlara yabancılar. Özellikle de çocuklar, onlar bu durumun hiç farkında değiller... Daha doğrusu değildiler, ta ki Filiz Işık’ın Camera Museum ve Beyoğlu Belediyesi desteği ile gerçekleştirdiği “Kumbaracı Yokuşu Çocukları” projesine kadar... Fotoğraf ve tarihi konu alan bu projede amaç, çocuklara yaşadıkları bu çokkültürlü yeri tanıtmak, onların da bu yeri anlayıp bir üretimde bulunmalarını sağlamaktı. Altı ay önce başlayan proje, Kumbaracı Yokuşu Çocukları adlı sergiyle sona erdi... Sergi sokakta, Kumbaracı Bu proje nasıl ortaya çıktı? Beş yıldır Kumbaracı Yokuşu’nda oturuyorum. Mahallenin çocuklarıyla daha önce de “Mekânlar ve İnsanlar” adlı bir belgesel çalışması yapmıştık. Drama öğretmeniyim, oyun da yazıyorum. Daha çok sanat üretmeye dayalı çalışıyorum, öğretmen olduğumdan dolayı çocuklarla çalışmaya alışkınım, seviyorum. Onlar burada çocukluklarını zor koşullarda yaşıyorlar. Oynayacakları yer yok, küçücük aralarda oynuyorlar. Hayatları hep evokul arasında geçiyor. Buradaki sokakların isimlerini, çeşmeleri tarihi yapıları hiçbir şeyi bilmiyorlar. Oysaki burası çok kültürlü, çok değişik bir yerleşim... Siz bu projeyle onların, yokuşun bu çokkültürlülüğünün farkına varmalarını mı sağlamak istediniz? Evet, ben buranın bu çokkültürlü yanını çok seviyorum. Burada Araplar, Kürtler, Türkler, Afrikalılar, İngilizler, Almanlar okumuş, okumamış, her çeşit insan bir arada yaşıyor. Adeta bir göç bölgesi bu yokuş. Aynı evden kara çarşaflısı da Afrikalısı da çıkabiliyor. Buranın bu özelliği tarihinde var. Mübadeleden önce burada birçok oymacılık, koltuk kaplaması yapan atölyeler varmış örneğin... Ben de çocukların önce bu durumu fark etmeleri, sonra da kendi kimliklerini sorgulamaları için çabaladım. Amacım fotoğraf kadrajlarını belli bir farkındalıkla oluşturmalarını sağlamaktı. Bunun için nasıl bir yol izlediniz? “Kimsin?”, “burası neresi?”, “biz burada nasıl yaşıyoruz?” gibi sorulardan yola çıktım. Onlara bunları bir kitap gibi anlatmak yerine oyun oynatarak drama yaptırarak öğretmeye çalıştım. “Kumbaracı ne demek?”, “Kapıkulu ne demek?”, “Kırım Kilisesi neden Kırım Kilisesi?”, “Tercüman Çıkmazı’nın adı neden Tercüman Çıkmazı?”. Bu adların çağrışımlarını sordum. Rabia Kafadar’ın fotoğrafı. Kumbaracı Yokuşu’nun çocukları sanat ve tarihin içinde olsalar da onlara yabancıydılar; ta ki Filiz Işık’ın gerçekleştirdiği projeye kadar. “Kumbaracı Yokuşu Çocukları” fotoğraf ve drama atölyesiyle başladı, bir kitap ve sergiyle sona erdi. Sergideki fotoğraflar, Kumbaracı Yokuşu’ndaki evlerin duvarlarına asılı... Bir de, böyle bir çalışmaya duygusal olarak ihtiyacı olduğunu düşündüğüm çocukları çağırdım. Onun dışında “şu çocuk yetenekli, bu değil” demedim. İlgilenen herkes geldi... Camera Museum çocuklara fotoğraf makineleri verdi, bu da ilgiyi arttırdı, tabii. Özellikle kızlar çok ilgilendi. Fotoğraf çekimlerini yönlendirdiniz mi? Tabii. Dört erkek vardı, diğerleri kızdı. Kızlar çok çekingendi, makineyi çekeceği kişiye doğru tutmaya bile utanıyorlardı, bir süre sadece bunun üzerine çalıştık... Fotoğrafı onlara anlatırken, saklambaca benzettim, bütün olayı kaçma ve kovalamaca üzerine kurdum. Anları yakalama, yakalayınca dondurma ve ebe deme şeklinde bir süreç olarak izah ettim. Fotoğraf çekmeyi herkesin kaçırdığı bir anı, yakalayıp belgelemek olarak algılamaya başladıklarında çok iyi işler çıkardılar. İlk çektikleri kareler aileleri oldu. Projenin sonucunda, çocukların bakış açıları değişti mi? Sizce bu çalışmanın onlara nasıl bir yararı oldu? Bu soruya net bir cevap vermek zor, ama illaki etkisi olmuştur. Kumbaracı Yokuşu’nun nasıl bir yer olduğunun farkındalar artık. Bu konuda araştırmalar yaptılar, ben de onlara ulaşamayacakları bilgileri topladım, örneğin daha önce bu sokakta kimlerin oturduğuna dair bilgileri. Evlerinde daha önce kimlerin yaşamış olduğunu öğrendiler, bu çok ilgilerini çekti. Bir şeye başlayıp tamamlama duygusunu tattılar, ki bu duygu kişiye güven kazandıran bir şey... Bir de kitap çıkardık, Kumbaracı Yokuşu Çocukları diye... Kitapta projeye katılan çocukların, Kumbaracı Yokuşu’nda gözlemledikleri, onlara ilginç gelen yazıları, fotoğrafları ve proje süreci yer alıyor... G Filiz Işık ve Gizem Gedik. Fotoğraf: Vedat Arık Yokuşu’nda, fotoğraflar evlerin, duvarlarında asılı... Şevval Aladağ, Tuba Geyik, Nazlı Dayar, Şilan Oğurlu, Rabia Kafadar, Meltem Dayar, Denise Alâra Öztürk, Alâra Saatçiler, Afranur Aladağ, Meltem Gökçe, Melisa Arslan, Furkan Akçetin, Emre Âlim, Beyza Geyik, Eylül Uncu, Harun Yılmaz, Gizem Gedik, Aslı Akın, Duygu İnan, Salih Aras’ın fotoğraflarından oluşan sergi 20 Temmuz’a kadar devam edecek. Projenin bir de kitabı var. Proje sahibi Filiz Işık’la ve röportaj sırasında karşılaştığımız öğrencisi Gizem Gedik’le konuştuk... Duygu İnan’ın fotoğrafı. Çalışma ne kadar sürdü? Altı ay boyunca her pazar iki saat çalıştık. Bir saat buranın özelliğine dair çalışmalar, bir saat de fotoğraf çalışmaları yaptık. Çocukları neye göre seçtiniz? Nasıl çocuklar yer aldı projede? Hepsi her gün gördüğüm çocuklar, bu mahallenin çocukları... Zengin olmayan, ama yoksul da denilemeyecek, buraya 1015 yıl önce göç etmiş, tutunabilmiş, küçük esnaf ailelerin çocukları. Proje için özel bir seçim yapmadım. Ben fotoğrafla uğraşırken yanıma gelen, “beni de çek!” diyen, makineyi kurcalayan, merak duyan çocuklar aklımdalardı zaten. Şevval Aladağ’ın fotoğrafı. Gizem Gedik’in fotoğrafı. Penceredeki arkadaşım, Anastasia Adım Gizem Gedik. 14 yaşındayım, yedinci sınıfa geçtim, Kumbaracı Yokuşu’nda oturuyorum. Bu projeden Rabia arkadaşım sayesinde haberim oldu. Filiz öğretmenimle de bu sayede tanıştım. Daha önceden de fotoğrafa ilgim vardı, ama hiç çekmemiştim. Şimdi insan ve yaşam üzerine çalışmayı seviyorum, fotoğrafçılığa devam etmek istiyorum. Bir de tiyatrocu olma hayalim var... Proje sayesinde birçok şey öğrendim. Kumbaracı Yokuşu çok farklı bir yer, güzel bir yer ama keşke Rus Konsolosluğu’nun içine girebilseydik. Ben oraya girmeyi çok istiyorum, dedem oranın ağaçlarını kesermiş, bahçesinin çok güzel olduğunu, içinde kocaman parkın olduğunu ve çocukların o parkta sabahtan akşama kadar oynadıklarını anlatırdı. O zamandan beri hep merak ederim. Anastasia diye arkadaşımız oldu, ailesi orada çalışıyordu, bizim sokağın sonunda oturuyorlardı. Kız çok iyi bir kızdı ama ailesi kızı hiç dışarı çıkartmıyordu. Cama bile çıkması yasaktı, gizli gizli cama çıkardı. Biz de o camdayken onunla yarım yamalak İngilizce konuşurduk, kâğıt fırlatırdık, camına top atıp oyun oynardık. Sonra Sarıyer’e taşınmışlar, öyle duyduk, çok üzüldük. Burada her çeşit insan görebiliyoruz, bu çok güzel bir şey. G Cumhuriyet DERGİ* İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına İlhan Selçuk Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız Editör: Berat Günçıkan Görsel Yönetmen: Aynur Çolak Sorumlu Müdür: Miyase İlknur Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2 34381 Şişli/İstanbul (0212) 343 72 74 (20 hat) Reklam Genel Müdürü: Özlem Ayden Genel Müdür Yardımcısı: Nazende Pal Koordinatör: Neşe Yazıcı / Hakan Çankaya Reklam Müdürü: Dilşad Özkaya Rezervasyon Yönetmeni: Onur Tunalı (0212) 251 98 7475 / 343 72 74 (554555) Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri/Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul * Cumhuriyet gazetesinin parasız pazar ekidir. Yerel süreli yayın. cumdergicumhuriyet.com.tr C M Y B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle