17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

10 MİZAH 27 NİSAN 2008 / SAYI 1153 MAĞARA ADAMI / Tayyar Özkan Murat Sayın Atatürk düşmanlığının çeşitleri Ataol Behramoğlu elmiş geçmiş bütün devrimciler gibi Atatürk de en başından beri bin bir çeşit düşmanlığın konusu olmuştur. Atatürk düşmanlarının kimileri, ya da çoğunluğu, onun adıyla özdeşleşen devrimlerin düşmanlarıdır. Bunlar gericiler, mürteciler, aydınlanma düşüncesinin düşmanı olan kimseler ve çevrelerdir. Bu gibilerin dün olduğu gibi bugün de sürüsüne bereket. Bunlar mikrop ya da virüs gibi karanlıklarda, kuytu yerlerde bekleşir; ortamı uygun gördüklerinde ortaya çıkar, sıkıştırıldıklarında yine köşelerine, karanlıklarına çekilerek yeniden ortaya çıkmak için fırsat kollarlar. Bunlara söylenecek söz yoktur. Bunlar açık düşmandırlar. Bir de, ikinci tip düşmanlar vardır. Bu gibilere gerici, mürteci demek her zaman kolay değildir. Yanar döner kişiliklerdir. Dün öyle, bugün böyle, yarın başka türlüdürler. Birinci tip düşmanlar arasında, yoksul kimselere de sıkça rastlanır. İkinci tip düşmanlar ise çoğu kez hem okumuş, hem de varlıklı kimselerdir. Aralarında, Atatürk düşmanlığı prim getirdiği için bu yolu benimsemiş olanlar çoğunluktadır. “Tabuları yıkan” üst başlıklı, internet yoluyla gelen bir “klip” bana bu ikinci tür düşmanlığın bir örneği olarak göründü. Klipte, sözüm ona 1934 yılında “Anadolu’da Bir Köy”de geçen bir olay canlandırılıyor. Canlandırılan bu sözüm ona 1934 Anadolu köy ortamı bile klipçinin bu konudaki cehaletinin bir göstergesi. Filmi herhangi bir yabancı “yönetmen” çekmiş olsa, herhalde ancak bu kadar saçma sapan bir 1934 Türk köyü tasavvur edebilirdi. G Rifat Mutlu www.tayyarozkan.com [email protected] SERGİ Kuvayı Milliye üniformalı sözüm ona askerler, yine sözüm ona bu halktan insanların türkü çalıp söyledikleri bir mekânı basarak silahlarını bu insanların üzerine doğrultuyor, en kaba ve çirkin biçimde, türkü söylemenin yasak olduğunu söylüyorlar. Sonra da, bana sorarsanız işin esasında klipçilerin bu konuda da cehalet ve hazımsızlığını yansıtır biçimde, askerler tarafından bozuk ve gülünç biçimde telaffuz edilen Batılı büyük besteci adları birbirini izliyor. Bu da aslında, askeriyle de siviliyle de halk insanı eşektir, bu işlerden ancak bu kadar anlar demekten başka bir anlam taşımıyor. (Bir tek “Köy Enstitüleri” deneyimi bile, bu klipçi ya da klipçileri yalanlamaya yeter. Ama onların, “Köy Enstitüsü” sözünden bile nefret ettiklerinden hiç kuşku duymam.) “Gesi Bağları”nı çalan bağlamacının ve çevresindeki köylü mü kentli mi ne olduğu belirsiz saz ve söz arkadaşlarının bu kez Batı müziği parçaları çalıp söylemeleri de sonucu değiştirmez, olsa olsa klipçilerin kafa karışıklığının derecesini gösterir. “Tabuları yıkan klip”in sonunda bir de özdeyiş bulunmakta. Buna göre: “İnsanların müziğine, kültürüne, yaşam tarzına yasaklar koyan siyasal otoriteler hayat karşısında daima tuhaf duruma düşer”lermiş... Bu klibi hazırlayan kimselerden gelmiş geçmiş bütün devrimler için söz konusu olduğu gibi Cumhuriyet devrimi arayışlarında da zaman zaman düşülmüş aşırılıklarla en bayağı biçimde dalga geçmeye çalışmak yerine, bugün ülkeyi bütün alanlarda kuşatan lümpenlik, halk dalkavukluğu ve gericiliği yeren ürünler vermelerini beklemek boşuna bir iyi niyet mi olur? Evet... Çünkü bu ikincisini yapabilmek, cesaret, “siyasi otorite”ile çatışmayı göze almak, bu otoriteden çıkar beklentisi olmamak ve gerçek anlamda sanatsal yetenek gerektirir. G [email protected] Not: Birkaç hafta önce pazar dergisindeki cezaevi anılarında, sanırım bant kaydı çözümünde hatadan oluşan yanlışlıklar vardı. Koğuşumuzda pipo içmeyen sadece ben ve K. Anadol değildik, rahmetli arkadaşımız N. Tarhan da ne pipo ne sigara içerdi. Polisle karşılıklı ağlaşma sahnemiz de eksik. Birlikte Selimiye Kışlası’na giderken çocuklarımızdan konuşmuştuk. Ben sanırım onun bir sorusu üzerine o sırada iki yaşındaki kızımdan ayrılıyor olmanın üzüntüsünden söz ettiğimde o da küçük yaşta ölen çocuğundan söz etmiş, karşılıklı olarak gözlerimiz yaşarmıştı. A.B. Suretsiz figürler G üzhan Müstecaplıoğlu’nun eserleri, “Art Show Sanat Galerileri Buluşması”nda Galeri Maas standında sergilenecek. Beşiktaş Çağdaş Sanat Galerisinde gerçekleştirilecek buluşma, 4 Mayıs’a kadar sürecek. Sanatçının, resimlerinde sıkça rastlanılan ve sonsuz bir uzamda asılı duruyor izlenimi veren suretsiz figürlerine, eski yazılar içeren kâğıtlar, bezler, motifler, mühürler ve kumaşlar eşlik ediyor. Müstecaplıoğlu’nun resimlerinde, Eski Hıristiyan ve Bizans Sanatı’nda İsa’nın simgesi olarak kullanılan balık figürü de önemli unsurlardan biri. Sanatçının üç boyutlu figür ve portrelerinin yanı sıra Geleneksel Türk Resmi’ni çağrıştıran resimleri de var. G C M Y B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle