22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

23 MART 2008 / SAYI 1148 7 Fotoğraf özgürlüktür Özlem Cihan ara Sayılgan, her ne kadar kendini mesleğine geç başlamış biri olarak görse de, moda ve reklam fotoğrafçılığındaki başarılarıyla kendisinden söz ettirebilen bir isim. Annesinin tiyatro sanatçısı, anneannesinin ressam olması sebebiyle aslında sanat, çocukluğundan itibaren hayatının bir parçası. Erken yaşlarda başladığı müzik eğitimine, Mimar Sinan’da opera okuyarak devam eden Lara Sayılgan, fotoğrafçılık ile Londra’da medya okurken aldığı fotoğraf dersleri sayesinde tanışmış. İki yıl önce Studio Plus’ı kuran Sayılgan, bugün Türkiye’nin önde gelen moda fotoğrafçılarından. L Demet Akalın Lara Sayılgan bir moda fotoğrafçısı. Sanata müzik ile başladı, fotoğrafçılıkla İngiltere’de tanıştı. Fotoğraf onun özgürlük alanı... Sayılgan’a göre moda fotoğrafında estetik, kıyafetle bir bütün. Müzikten fotoğrafçılığa geçmişsiniz. Bu süreç nasıldı? Fotoğrafçılığı keşfedince eğitimimi bu yöne kaydırmayı seçtim ve London College of Printing e girdim. Portre fotoğrafçılığında uzmanlaştım. Türkiye’ye döndükten sonra Tamer Yılmaz’ın yanında önce asistanlık, sonra fotoğrafçılık yapmaya başladım. Yılmaz’la yollarımızı ayırdıktan sonra kendi stüdyomu kurdum. Portre fotoğrafçılığında uzmanlaşmanıza rağmen kariyerinize moda fotoğrafçılığıyla devam ediyorsunuz, neden? Maalesef, portre fotoğrafçılığıyla Türkiye’de para kazanmak imkânsız. Buradan modayı sadece para için yapıyormuşum gibi bir izlenim çıkabilir. Bu doğru değil. Moda fotoğrafçılığını zevk alarak yapıyorum, ama bir noktada yüzeysel kalıyor. Yani portre çalışmalarınız olacak. Kesinlikle, çünkü moda ve reklam çalışmaları beni çok yordu. Birtakım projelerim var. Sanatçı portreleri olarak tasarladığım bir çalışmam var. Siyahbeyaz ve rötuşsuz bir çalışma olacak. Zaten dijital değil, film çekiyorum. Bununla birlikte “Hayalimdeki 100 Kadın” şeklinde tasarladığım sadece kadın portrelerinden Avni Arbaş. oluşan ayrı bir projem var. Şu anda sadece çekiyorum. Ticari fotoğraflarda sanatsal kaygılar biraz geri planda kalıyor sanırım... Evet, mutlaka. Ticari anlamda bir iş yaparken dikkatli olmak Rıfat Özbek. lazım, keyfi davranmak doğru değil. Zaten ben fotoğraf sanatçısı olarak tanımlamıyorum kendimi, ben moda fotoğrafçısıyım. Yaptığım işlerin çoğunda bir bedel alıyorum ve sonuçta firmalar ya da kişiler benden belirli bir şeyler bekliyorlar. Kendiniz için yaptığınız bir çalışmada başarısızlığınız sadece sizi ilgilendirir. Ticari bir kampanyadaki başarısızlık ise müşteriyi, reklam ajansını ve buradaki bütün herkesi ilgilendirir. Bu sebeple sanatsal kaygılarınızla işiniz arasında denge kurabilmeniz gerekir. Siz bu dengeyi nasıl kuruyorsunuz? Ticari bir iş yapıyor olsam da prensiplerim var. Müşteri isteklerle geliyor olsa da, ilk önce o işin benim içime sinmesi gerekir. Sonuçta evet, ben ticari iş yapan biriyim ama, ticari iş yapıyorum diye ruhumu da satacak değilim. Sektör açısından baktığımızda, bir moda fotoğrafçısı olarak kendinizi ne kadar özgür buluyorsunuz? Özgür bulmuyorum. Bugün her ne kadar tekstil ülkesi olduğumuz söylense de, tekstil ülkesi olmakla moda ülkesi olmak bambaşka şeylerdir. Yani daha dünya çapında bir defile yapamıyoruz. Bu sınırlama benim işime de yansıyor. Fotoğrafta modelin güzelliği, estetik duruşu ve karakteristik olması önemliyse modada da kıyafet önemlidir. Moda veya reklam çekimlerinde, tarzınızı yeterince yansıtamadığınız kaygısını duyuyor musunuz? Hayır çünkü, ayırt edicilik, modelin bakışı veya hissi, fotoğraftaki renkler ve tonlama ile kendiliğinden beliriyor. Bu sebeple, ticari çalışmalar birtakım sınırlamalar getirse de, kişisel çalışmalarda belirgin olan tarzı, stili mutlaka barındırır. Yani fotoğraf her şeye rağmen özgürlüktür. G C M Y B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle