29 Haziran 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

R PAZAR 10 14/2/08 18:07 Page 1 PAZAR EKİ 10 CMYK 10 17 ŞUBAT 2008 / SAYI 1143 osch’un, “İçindeki Çocuğu Uyandır Oyuncak Tasarım Yarışması” dördüncü kez öğrenciler ile buluşuyor. Projede amaç; yetişkinlerce kullanılacak, yaratıcı oyuncaklar tasarlamak. Geleneksel hale getirilen yarışmaya üniversitelerin mimarlık, mühendislik, endüstriyel tasarım ve güzel sanatlar fakültelerine kayıtlı lisans ve yüksek lisans öğrencileri katılabiliyor. Yarışmaya katılmak için son tarih 15 Mayıs. Aralarında ünlü tasarımcıların da bulunduğu yedi kişilik jüri, yarışmaya katılan projeleri, yenilik boyutu, kullanıcı ile girdiği etkileşim zenginliği, farklı kesim ve yaş gruplarına hitap edebilirliği, kolay algılanabilirliği ve oynanabilirlik özellikleri ile değerlendirilecek. 20 Haziran’da ödül töreni yapılacak yarışmanın sonunda ilk üç finalist İtalya’nın Milano şehrinde bulunan dünyaca ünlü tasarım okulu Domus Academy’de iki haftalık yaz okuluna katılma şansı kazanacak. Jüri tarafından mansiyon ödülüne layık bulunan proje sahibi öğrenciler de Bosch’un Almanya’da bulunan ArGe merkezinde staj yapacak. Ege’nin iki yakası İçindeki çocuğu uyandır B Yarışma başvuru formları üniversitelerin fakülte ve bölümlerinden temin edilebilecek. Bunun yanı sıra şubat ve mart ayları boyunca aralarında İTÜ, Boğaziçi, Yıldız Teknik, Mimar Sinan Üniversitesi, Eskişehir Anadolu Üniversitesi, Marmara Üniversitesi, Uludağ Üniversitesi, ODTÜ, Dokuz Eylül, Doğuş ve İzmir Ekonomi Üniversitesi’nin de bulunduğu okullarda tanıtım toplantıları gerçekleştirilecek. Yarışma ile ilgili detaylı bilgiye www.bosch.com.tr, www.etmk.org ve www.icindekicocuguuyandir.com adreslerinden ya da 0212 335 06 00 no’lu danışma Hattından da ulaşılabilir. D efne TürkYunan Derneği, Ege’nin iki yakasındaki fotoğrafçılar için bir yarışma düzenliyor. Bu yıl yedincisi düzenlenen “Afiş Fotoğrafı Yarışması”nın teması, “Su ve Işık”. Atina’da ve İstanbul’da iki merkezi bulunan derneğin bu konuyu seçmesinin iki amacı var. Birincisi, iki ülke arasındaki ortak denizi bir barış ve dostluk gölüne dönüştürmeyi amaçlamak, Türklerle Yunanlıların aynı ışığı paylaştığına dikkat çekmek. İkincisi ise küresel ısınmaya ve Akdeniz’in kirlenmesine karşı “Su ve Işık” temasıyla uyarıda bulunmak. Son başvuru tarihi 1 Mayıs olan yarışma 10 Mayıs'da sonuçlanacak. Türkiye’de ve Yunanistan’da kurulan iki ayrı seçici kurulun değerlendireceği yapıtlara Altın, Gümüş ve Bronz Defne ödülleri verilecek. Altın Defne kazananlar, 710 Haziran'da Ege’nin iki yakasında gerçekleştirilecek bir festivale onur konuğu olarak katılacaklar. Festivalde, Akdeniz’de kıyısı olan ülkelerin bilim insanları küresel ısınmayı ve Akdeniz’in kirlenmesine karşı alınacak önlemleri tartışacaklar. [email protected] KISA FİLM SENARYO YARIŞMASI Dünya Kitle İletişimi Araştırma Vakfı, Goethe Enstitüsü işbirliğiyle 1323 Mart tarihleri arasında gerçekleştirilecek 19. Ankara Uluslararası Film Festivali kapsamında “Uzlaşma” temalı kısa film senaryo yarışması düzenleniyor. Kısa filmin gelişmesine katkıda bulunmak, yeni ve özgün kısa filmler çekilmesini sağlamak amacıyla, gerçekleşecek yarışma, sinema alanında lisans eğitimi gören öğrencilere açık. Jürinin değerlendirmesi sonucu birinciliği kazanan senaryonun sahibi, 16 Mayıs tarihleri arasında Almanya’da gerçekleştirilecek dünyanın en önemli kısa film festivali Oberhausen Uluslararası Kısa Film Festivali’ne konuk olarak gitme hakkını kazanacak. Yarışmaya katılmak isteyen öğrenciler kısa film senaryolarını en geç 12 Mart Çarşamba günü, saat 17.00’ye kadar Dünya Kitle İletişimi Araştırma Vakfı’na gönderebilirler. www.filmfestankara.org.tr LEYLA GENCER ŞAN YARIŞMASI 20. yüzyılın en büyük divalarından Leyla Gencer’in önderliğinde iki yılda bir düzenlenen “V. Leyla Gencer Şan Yarışması”, İstanbul Kültür Sanat Vakfı ve La Scala Tiyatrosu Sahne ve Gösteri Sanatları Akademisi Vakfı işbirliğiyle bu yıl 2530 Ağustos tarihlerinde İstanbul’da gerçekleştirilecek. Yarışmaya başvuracakların, belge ve CD kayıtlarını 4 Nisan’a kadar Milano’daki La Scala Akademisi’ne göndermeleri gerekiyor. Akademide oluşturulan Gencer başkanlığındaki ön eleme jürisinin belirlediği adaylar yarışmaya katılmaya hak kazanacak. Yarışmanın 30 Ağustos’ta Aya İrini Müzesi’nde gerçekleşecek final gecesinde toplamı 23.500 Euro’yu bulan ödüller, sahiplerini bulacak. Form ve gerekli belgelerin listesi www.leylagencer.org İKSV: (212) 334 07 65 SOFRA Aylin Öney Tan Münakaşa başlayacak mı? Yusuf Ziya bey, Köprülüzade Fuat beye inat, bir eser neşrine başladı. Geçen sene iki müderris arasında bir münakaşa zuhur etmiş ve bu münakaşa aylarca devam etmişti. Müderris Köprülüzade Fuat beyle müderris Yusuf Ziya bey arasında zuhur eden ve Yunan medeniyetinden evvel Türk medeniyetinin mevcut olup olmadığı hakkında devam eden münakaşa nihayet unutulmuş ve bu mesele için Darülfünun’da teşkil edilen heyet de müsbet bir karar verememişti. Haber aldığımıza göre müderris Yusuf Ziya bey ahiren (son zamanlarda) bir kitap telif etmektedir. Bu kitap Yunan medeniyetinden evvel bir Türk medeniyetinin mevcut olduğu hakkındadır. Kitabın ilk forması intişar etmiştir (yayımlanmıştır). Bu kitabın intişarından sonra münakaşanın tekrar alevleneceğini tahmin ediyoruz. 12 Mart 1928 Pazartesi Bozaya vefa oza tuhaf bir içecek. Bozayı çocukluk yıllarından beri içip alışmış olmak gerek, yoksa sonradan tanıyan için iyiden iyiye tuhaf, hatta yenir yutulur olmayan, yiyecekle içecek arası, insanın kaşıklasın mı, yudumlasın mı şaşırdığı bir içecekyiyecek. Ancak boza sevilince de tam seviliyor, aranılıyor, özleniyor. Boza büyük bir olasılıkla keşfedildiği zamanlardan bu yana pek az değişime uğramış. Bozanın geçmişi çok eskilere dayanıyor, ilk bira ile ilk mayalanmış ekmek arasında bir yerlerde dolaşıyor. Çoğu araştırmacı bozayı biranın atası olarak kabul ediyor. İlk biranın amber gibi sarı kristal renkli olmadığı malum, boz renkli bulanık boza gibiydi kuşkusuz. Diğer taraftan bira veya bozanın ekmekten önce bile olduğunu B Edebiyat Fakültesi’nde imtihanlar İmtihanda dört genç muvaffak olmuştur. İstanbul Darülfünunu Edebiyat Fakültesi’nin kış sömestr imtihanları birkaç gün evvel icra edilmiştir. 100’ü mütecaviz (aşan) samiin (dinleyici) bulunmuş ve gençler tezlerini muvaffakiyetle vererek fevkalade muvaffak olmuşlardır. Heyeti Sırasıyla: Muvaffak Hüsnü Bey, mümeyyize imtihandan çok Hatime Nuri Hanım, müderris memnun kalmışlardır. Köprülüzade Fuat Bey, Muvaffak bey tiyatro tarihini, Semahat Şevki Hanım, Hatime hanım Divan Fehamet Hüseyin Hanım. kataloglarını, Semahat hanım Abdülhak Hamid’i, Fehamet hanım Ziya Gökalp’i tezlerine mevzu olarak intihap etmişlerdi (seçmişlerdi). Edebiyat Fakültesi’nin yeni mezunlarını tebrik ve memlekete müfid (faydalı) olmalarını temenni ederiz. Bu münasebetle mezunların fakülte reisi müderris Köprülüzade Fuat beyle beraber çıkardıkları bir resmi derc ediyoruz. 11 Mart 1928 Pazar düşünenler var. Bu tezler çerçevesinde bozanın ortaya çıkışını insanoğlunun ilk tahılı ekip biçtiği yani avcıtoplayıcı toplumdan tarıma geçtiği zamanlara kadar tarihlemek mümkün. Tahıl lapasının mayalanıp köpürmeye başlaması bugünkü bozanın temellerini atmış olabilir. Boza, Orta Asya’dan, Balkanlara, Kafkasya’dan Mısır ve Sudan’a uzanan bir coğrafyada biliniyor. Boza kelimesinin kökeni hakkında da farklı görüşler bulunuyor. Kudret Emiroğlu’na göre Farsça “buze”, Moğolca “bodso” sözcüklerinin de ötesinde Soğd diline dek dayandırılıyor. Ev yapımı boza Asırlardır değişmeden günümüze gelen boza son günlerde aniden çeşitlenmeye başladı. Piyasada meyveli, portakallı, vişneli, kayısılı bozalar boy gösteriyor. Yakında çikolatalı, karamelli gibi çeşitler de çıkar. Bulgaristan’da kakaolusu yapılıyor zaten. Yoğurdun meyvelisini kabullenememişken bozayı da meyveli görünce benim de Ahmet Nezihi Turan gibi kafam bozuldu. Eğer bozanıza illa farklı bir tat katmak istiyorsanız, eskiden yapıldığı gibi içine biraz pekmez katın, üstüne tarçının yanı sıra zencefil ve karanfil ekleyin ve öyle tadını çıkarın. 2 bardak bulgur, 2025 bardak su, 1,5 bardak şeker, 1 bardak boza veya 1 kare yaş maya veya 1 tatlı kaşığı toz maya Bulguru yıkayıp süzün ve suyun bir kısmı ile bir gece ıslatın. Ertesi gün kalan suyu ekleyerek iyice ezilecek hale gelene kadar haşlayın. Bu işlem kısık ateşte hafif tıngırdayarak iki saat kadar sürebilir. Bulguru eze eze tel süzgeçten geçirin. Önceden mutfak robotundan geçirerek hayatı kolaylaştırabilirsiniz. Bulgur ezmesine şeker ve eğer kıvamı çok koyu olduysa biraz daha su ekleyin ve tekrar ateşe oturtun. Bir taşım kaynayınca büyük bir cam kavanoza veya bozayı mayalamak istediğiniz bir kaba alın. Emaye ve paslanmaz çelikse tencerede de bırakabilirsiniz. Ilınınca ayrıca yarım bardak ılık suda erittiğiniz toz veya yaş mayayı veya bozayı içine karıştırın. Eğer hiçbiri yoksa mayalama işlemini yarım bardak yoğurt ile de yapabilirsiniz. Ağzını kapatıp oda sıcaklığında 23 gün bekletin. Sıcak bir ortamda bir günde bile mayalanma işlemi tamamlanabilir. Göz göz olup köpürmeye başlayınca tadına bakıp istediğiniz tatlılık veya ekşilikte buzdolabına kaldırarak mayalanmayı durdurun. Önemli olan ilk içildiği zamanlardan bu yana insanoğlunun bu tuhaf içkiye gösterdiği vefa duygusu. Bu nedenle midir bilinmez İstanbul’da bozanın hası Vefa semtinde yapıla gelmiş. Bu topraklarda bin yıllardır sevilmesine rağmen bozanın hakkını veren araştırma, yazı pek yoktu. Kış gecelerinin alametifarikası yeterince incelenmeye değer bulunmuyordu. Bu işi yapmak için bozayla kafayı bozmak gerekiyordu. Sonunda bozaya vefa gösteren biri çıktı da kitabını yaptı. Kış aylarına girerken boza tutkunu tarihçi Ahmet Nezihi Turan’ın derlediği “Acısıyla Tatlısıyla Boza” adlı kitabı Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları’ndan çıktı. Ahmet Nezihi Turan mikro tarih araştırmaları sayesinde ülkelerin tarihi, farklı kültürlerin etkileşimleri hakkında çok değerli ipuçları yakalamanın mümkün olduğunu düşünen bir araştırmacı. Boza kitabını da bu nedenle derlemiş. Kitabın içinde yok yok. Bozanın tarihi, coğrafyası, kimyası, fiziği her şey var. Tam teşeküllü müfredat programı gibi. Edebiyat, felsefe de ihmal edilmemiş. Kitapta deyişlerden kantolara, şarkı sözlerine, etimolojiksözlük derlemelerinden şiirlere kadar içinde boza olan pek çok şey bulunuyor. En önemlisi hem editör Turan’ın kaleminden, hem de farklı yazarlardan Anadolu dışındaki bazı boza türleri hakkında da bilgilere yer veriliyor. Kırım Karaylarının Maksımasından, Kırgız Bozası Bozo’ya, Macar ve Boşnak bozalarına kadar bozanın yolculuğuna tanık oluyoruz. Ayrıca Osmanlı bozahanelerinden İngilizce içki anlamına gelen Booze kelimesinin kökenine kadar birçok ilginç yazı dikkati çekiyor. Kısacası kitapta bozaya dair her şey var. Bir tek tarifler bölümü yok. Her ne kadar bazı tarihi tarifler aynen aktarılmışsa da günümüzde evde yapılabilecek bir boza tarifine yer verilmemiş. Ahmet Nezihi Turan bozacılara haksızlık etmek istememiş ve bu lezzetin yaşaması için öncelikle bozacıların kaybolmamasını ve desteklenmesini düşünmüş. Gerçekten de Ankara’da Akman, Eskişehir’de Karakedi, İstanbul’da Vefa gibi bozacıların yaşaması, yaşatılması gerek. Boza kış aylarıyla özdeş. Kış aylarına veda etmeden bozanın tadını çıkarmak gerek. Bir sonraki kış geleneksel lezzette boza bulmak zorlaşabilir. Ne olur ne olmaz hızla değişen bu fani dünyada bir kenarda yazılı bir boza tarifiniz bulunsun. [email protected]
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle