Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
R PAZAR 8 13/9/07 15:15 Page 1 PAZAR EKİ 8 CMYK 8 Kablolu İlah Leyla Deniz Yavaşoğulları L eyla Ağaçkoparan, Türkiye’nin ilk kadın ağır vasıta şoförü, en azından o kendinden önce bir başka kadının bu işi yaptığını duymamış. Ağır vasıta şoförü deyince aklınıza hemen “Şoför Nebahat” modeli gelmesin, aksine o hayatını bir kadın olarak bu işi yapabildiğini kanıtlama mücadelesiyle geçirmiş. Uzun yolları karış karış ezberlemiş. Aynı yollarda diğer sürücülerin kurtarıcılığına bile soyunmuş. Yolda aküsü zayıflamış bir araçla karşılaşırım diye, rujlarının, rimellerinin, allıklarının durduğu çantasına attığı ara kablo yüzünden adı “Kablolu İlah”a bile çıkmış. Ağaçkoparan “Geri Vites Hayatlar” adlı kitabında yolları, TIR’ları, her boydan diğer araçları eğlenceli ve akıcı dille anlatıyor. Onunla mücadelesini ve kitabını konuştuk. Ağır vasıta şoförü olmanızda babanızın etkisi varmış. Sizi nasıl etkiledi ya da yönlendirdi? Evet, sen bu işi yap demedi belki, ama benim bu seçimi yapmamda dolaylı olarak etkisi oldu. Kendisi motor tamircisiydi, bugün hâlâ o çalışırken duyduğum yağ kokusu benim için en güzel parfümden daha etkileyicidir, anlamlıdır. Babam ağır vasıta şoförü olmakta kararlı olduğumu görünce, yapamazsın demek yerine, eğitimini vereyim, dedi. Sonra da mesleğe başladınız... İlk hangi aracı kullandınız? Önce ufak araçlarla başladım. Semtimizin ilk bisiklet ve motosiklet kullananı bendim, amcamın kamyonunu kaçırma girişimlerim de oluyordu. İlk paramı da 87’de öğrenci servisi kullanarak kazandım. Kitapta iş bulmada sorun yaşadığınızı dile getiriyorsunuz, bunun sebebi kadın şoförlere karşı olan önyargı mıydı? Bir işe başvurduğumda geçmişimi didik didik anlatmak zorundaydım, sırf cinsiyetim yüzünden “Vallahi billahi, ben iyi şoförüm” diye ısrar etmek zorunda kalıyordum. Bu yerlerden biri de İETT’ymiş. İş başvurunuzu kabul etmeme gerekçeleri neydi? KADIN ŞOFÖRLER... Siz kadın şoförler hakkında ne düşünüyorsunuz? Cesareti olan her kadın bunu meslek olarak da yapabilir. Gelsinler, birlikte devam edelim savaşa, sesimizi duyuralım. Kitapta, TIR şoförlüğü yapan Maria adlı bir kadından bahsediyorsunuz, o da aynı problemlerle karşı karşıya kalmış mı? Tabii ki hayır. Çünkü yurtdışında çok fazla kadın şoför var. Oysa ben bu işe başladığımda örnek göstereceğim bir Leyla Ağaçkoparan yoktu. Benim bu kadar zorluk çekmem Türkiye’ye yakışmıyor. Karşılaştığınız en büyük zorluk neydi? Ben en çok devletin sahip çıkmamasına üzüldüm. Bir de başkaları tarafından işe alınışımın alt sebepleri düşünülüyor, beni hemcinslerim de üzdü, arkadaki gizli patronlar... Onlara da çok kızamıyorum, beni tanımadıkları için kendilerince haklılar, ama bırakın bu işte hovardalığı, uyumaya vaktiniz yok! Kaşınızı, gözünüzü boyamaya vaktiniz yok! Erkek şoförlerden farklı olmadığımı göstermek için çok savaştım. Yine kadındır yapamaz gibi önyargılar yüzünden. Bir kadın böyle bir işi kafaya koymuşsa devlet onu sahiplenmeli ki referansı sağlam olsun, çünkü bir mal sahibi ister istemez önce TIR’ını, kamyonunu düşünüyor, bir kadının “Ben bu işi yapıyorum” demesiyle kolay kolay altına araç vermiyor... Sürekli farklı araçlar kullanmak zorunda kalmışsınız, bu sizi zorlamadı mı? Ben araca yabancılık çekmem, profesyonellik bunu gerektiriyor. Mesela KartalŞişli arası çift katlı otobüste görev yaptığım beş yıl boyunca belediye bünyesindeki diğer araçlardan da sorumluydum. Bunların arasında çekici, ambulans ve çöp kamyonu dahil olmak üzere her türlü araç vardı... Şoförün kadın olduğunu görünce yolcular nasıl tepki gösteriyordu? Şaşırıyorlardı. Sırf meraktan binenler bile vardı. Bazen de yandan geçenlerin gözlerine inanamayıp tosladığı oluyordu. En çok hangi aracı kullanmayı seviyorsunuz? Ambulans, çünkü can kurtarmanın psikolojisi çok başka, belki de kadın olduğum için daha da anlamlı geliyor. Ambulansı kullanırken analitik düşünmek zorundasınız, bir sonrasında sapacağınız sokağı düşünmelisiniz. Bir de otobüs, insan taşımak bambaşka bir şey. Böyle ağır sorumluluk zorlamıyor muydu sizi? “Allahım bana kaza bela verme, verirsen önce beni götür” derim her yola çıkışımda. Hiç kaza yaptınız mı? Şükürler olsun ki hayır! TIR şoförlüğü yaptığınız uzun yolculuklar sırasında tehlikeli bir durumla karşılaştığınız oldu mu? Olmadı. Taksi şoförleri hep can güvenliklerinin olmadığını söyler, siz taksi şoförlüğü de yaptınız. Bu konuda ne düşünüyorsunuz? Kesinlikle çok doğru taksicilik, yaptığım en zor işti. İnsanoğlu kapalı bir kutu, birini taşımak başlı başına risk, çünkü bu kişi gözü dönmüş, haplanmış veya şizofren olabilir, yani yolcu Azrailiniz de olabilir. Taksicilikte de, otobüs şoförlüğünde de hep insanlarlasınız. Kimi hikâ ÇARPMA DEVLET SARSILIR! Uzun TIR yolculuklarında vakit nasıl geçiyor? Yol hayalleriniz, geleceğiniz, planlarınız oluyor, bol bol düşünüyorsunuz. Ayrıca Sezen Aksu’nun çok büyük hayranıyım, onu dinlerim uzun yolda. Kitapta bir yabancının kamyon ve minibüslerde yazan “Maşallah” yazısı üzerine “Maşallah ne kadar büyük bir firma, her yere sponsor olmuş” dediğini anlatıyorsunuz... Evet, o çok komik. Araç arkalarında yazanlar başlı başına bir kültürdür. Daha neler neler var... Sizin aklınızda kalan ilginç sözler var mı? En son bir kamyon arkasında “Çarpma devlet sarsılır” yazısına rastladım, öldüm gülmekten. “Neskafe bile üçü bir arada, ben hâlâ yalnızım”, “Araman için ille de hatalı olmam mı gerekir?” çok güzel bir mizah... Leyla Ağaçkoparan eski şoför. TIR’ın da direksiyonuna geçmiş, ambulansın, taksinin, hatta belediye otobüsünün de... Şimdilerde ağır vasıta ehliyetini sumen altı etmiş, çünkü bir mantı evi işletiyor. Aklı ise hâlâ direksiyonda, o da oturup anılarını yazdı; “Geri Vites Hayatlar”da kadın aklıyla erkek işine soyunmasını, bu arada erkek aklını alt etmesini anlattı. Elbette eğlencesi bol bir hikâye bu. ye anlatır, kimi annesini, eşini, çocuğunu; arada trafiğe geçer, hükümeti devirir, sistemi değiştirir... Siz de dinlersiniz. Evliliklerinizde mesleğiniz yüzünden sorun yaşadınız mı? Tabii ki. Mesleğim için özel hayatımdan çok feragat ettim. Mesela ikinci evliliğiniz bir Hollandalıyla olmuş ve bir süre Hollanda’da yaşamışsınız. Orada da çalıştınız mı? Eşimin kısıtlamalarından dolayı aktif çalışmadım, ama TIR’la bir Fransa seferim oldu. Hollandalı eş alayım rahat ederim dedim, daha beter Türk çıktı! Ben de madem bildiğim sahalarda top koşturuyormuşum, en iyisi Türkiye’ye döneyim, savaşa orada devam edeyim, deyip döndüm. Sonra... Yine aynı... Savaşa devam. Şu an aktif olarak çalışmıyorsunuz… Hayır, kitapla kendimi taçlandırdım. TRT’den program teklifi aldım, 03.0005.00 arası şoförleri uyutmayacağım! Bir de 8. Sanat yapım şirketi, kitabımı televizyon dizisi yapacak. Sırası gelmişken soralım, kitap yazmak nereden esti? Bu kitap yaşadığım hikâyeciklerin bir tarafa not alınmasıydı. Kitapta samimi, insanice bir anlatım, gerçek yaşanmış şeyler var. Peki yolları özlemiyor musunuz? Özlüyorum, özledikçe arada turlarda görev alıyorum. MEKÂN Pearl’de iftar keyfi B oğaz keyfiyle yemek keyfini birleştiren “Pearl”, Bebek’teki üç katlı yalısında iftar keyfi yaşatıyor. Pearl, Şef Kubilay Kocabey’in ramazan boyunca Türk mutfağından özel olarak hazırladığı iftar mönülerini sunacak. Hurma, bal, ev yapımı reçel, tereyağı, siyahyeşil zeytin, günün zeytinyağlısı, sucuk, pastırma, kuru kayısı gibi aperatiflerle başlayan iftar yemeği, ezogelin, kremalı mantar, domates, mercimek, kremali brokoli olmak üzere altı çeşit çorba çeşidiyle devam ediyor. Ana yemekte her gün, iç pilavlı kuzu incik, mantarlı piliç graten, patlıcanlı istim kebap, hünkâr beğendi ya da piliç külbastı gibi yemeklerden ikisi hazırlanıyor. Hangisini yiyeceğinizi seçmek size kalmış. İftarını tatlı ile kapatmak isteyenler, Pearl’de hazırlanan güllaç, kaymaklı ayva tatlısı, kaymaklı ekmek kadayıfı, kaymaklı cevizli kabak tatlısı ve ev baklavasını deneyebilir. Limitsiz meşrubat, çay ve kahvenin dahil olduğu iftarın fiyatı ise 40 YTL. Üstelik ramazan boyunca DJ Tankut Tulgar etnik müzik ve Türk müziğini harmanlayan miksleri ile iftar saatlerinde canlı olarak müzik ziyafeti sunacak... Rezervasyon için: (0212) 263 87 00 / www.pearl.com.tr PEARL