22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

R PAZAR 12 13/9/07 15:19 Page 1 PAZAR EKİ 12 CMYK 12 16 EYLÜL 2007 / SAYI 1121 Karın altındaki volkan Aslı Selçuk GRACE KELLY F otomodel, oyuncu, Prenses Grace Kelly (19291982) ölümünün 25. yılında Monaco’da “Grace Kelly Yılları” adlı, geniş kapsamlı bir sergiyle anılıyor. Kelly’nin çocukluğundan Hollywood’a, Prens Rainier’le düğününe dek yılları kapsayan 15 odalık sergiyi 10 Avro’ya gezen ziyaretçiler Prenses’in giysilerinden, aksesuvarlarından, fotoğraflarından, mektuplarından, filmlerinden çeşitli objeleri görebiliyorlar. Üç çocuk annesi, yardımsever, Monaco’nun ikonik yüzü Grace Kelly aslında kimdi, bu konuma nasıl geldi? Başarıyı, aşkı, parayı, yolculukları seven bu güzel ve şık kadın sinemada beş yıl (195156) geçirdi, 11 film çevirdi. Giant’ta (Devlerin Aşkı/1956) karşılıklı oynayacağı James Dean’in dediği gibi filmlerde sayı değil, bırakılan etki önemliydi. 12 Kasım 1929’da Philadelphia’da, İrlandalı varsıl bir ailenin kızı olarak dünyaya gelen, bir Katolik olarak yetiştirilen Grace, 12 yaşındayken okul tiyatrosunun sahnesindeydi. Sanat gelişimi cinsel gelişimi gibi erken oluşan genç kız 18’ine geldiğinde New York’taki Güzel Sanatlar Akademisi’ne gitme düşüyle doluydu. Ailesi oyuncu olmasına olumlu bakmıyordu, yumuşak başlı Grace İrlandalı kanını burada gösterdi. 1940’ta New York’un yolunu tuttu ve soda, diş macunu reklamlarına modellik yaptı. 1949’da henüz yirmisindeyken Broadway’de Strindberg’in Baba’sında sahnedeydi. Altı ay sonra da Hollywood’a giderek TV’de ufak rollerde, canlı yayınlarda gözüktü. Henry Hathaway’in Fourteen Hours’unda (14. Saat/1951) gökdelenden atlamaya zorlanan kadındı, böylece gerilim dünyasına girivermişti. High Noon’da (Kahraman Şerif/ Fred Zinneman,1952) Gary Cooper’ın nişanlısı rolüyle sinemadaki ilk başrolündeydi. Ardından Clark Gable ve Ava Gardner’la oynadığı Mogambo (John Ford/1953) geldi. Grace, ona sırılsıklam aşık olan gerilim ustası Alfred Hitchcock’la en iyi filmlerini yaptı. Yönetmen onun zerafet, soğuk bir çekicilik, yakıcı duyarlıktan oluşan yanını, bakir güzelliğini perdeye başarıyla yansıttı. Birlikte üç film yaptılar, bu üç film de Grace’i aranılan yıldız konumuna çıkarmaya yetti. Dial M For Murder’da (Cinayet Var/1954) onu boğmaya çalışan Ray Milland’ı makasla öldürdüğü sahne sinemanın unutulmazları arasına girdi. Hitchcock bu sahneyi Grace’in gecelikle oynamasını isteyerek cinayeti erotikleştirmişti. Rear Window’da (Arka Pencere/1954) tekerlekli iskemlesinde komşularını gözetleyen, ci Monacolular ve sinema meraklıları bugünlerde 15 odalı bir sergide, bir prensesin bütün hayatını izliyorlar. Bu prenses Grace Kelly. Ölümünün 25. yılı nedeniyle düzenlenen sergide, Kelly’nin çocukluğu, sinema yılları da var… Alfred Hitchcock’un “Karın altındaki volkan” olarak tanımladığı Kelly Hollywood’da kısa bir süre kalmış, ama iz bırakan filmlerde oynamıştı. Kelly, Prens 3. Rainer’le evlendikten sonra sinemayı bıraktı. nayet işlendiğinden kuşkulanan fotoğrafçı James Stewart’ın nişanlısıydı Grace. Bu filmle Hitchcock güzelliğin karşısındaki yetersizliği irdeleyerek gerçek röntgenciliği, nişanlısına her gelişinde Grace’in taşıdığı kostümlerin defilesi olarak sundu. To Catch A Thief’te (Kelepçeli Âşık/1955) soğuk sarışın yine olgun bir erkeğe (Cary Grant) bir gizemi çözmekte yardım ediyordu. Lüks araba soyguncusu Grant kendi yöntemlerini kullanarak hırsızlık yapanı Grace’le birlikte arıyordu. Hitchcock’la Kelly’nin bu son filmi simgesel anlamda Grace’in yıldızlığının, kadınlığının bitimi oldu. Bu filmiyle Cannes Film Festivali’ne giden oyuncu burada Prens 3. Rainier ile karşılaştı. Monaco’ya gelin giderek sinemayı bırakan oyuncu 27 yıl sonra burada yaşamını yitirecekti. Hitchcock onda çağdaş kadını bir beden olarak sunmuştu. Öteki yıldızlarına göre Grace, Ingrid Bergman’dan daha kültürsüzdü, Eva Marie Saint’ten daha az silikti, Janet Leigh’den daha az gergindi, Kim Novak’tan daha az yabanıldı. O, arzu edilen, eş olarak alınan, güzelliği seyredilen kadındı. Hitchcock’a göre de en uysal, yumuşak oyuncusuydu, ona “Karın Altındaki Volkan” adını vermişti. Yönetmenin, “Esmerler cinselliklerini yüzlerinde taşırlar, sarışınlarsa karakterlerini azize görünümünde gizlerler” savı tam Grace Kelly’ye göreydi. Yıldız, klasik genç Amerikalı görüntüsünün altında acemiliğini, toyluğunu örtmek istercesine küstah, dikkafalıydı. Birlikte oynadığı kendisinden yaşça büyük aktörlerle de gönül serüvenleri oldu: Gary Cooper, Clark Gable, Ray Milland, Bing Crosby, Cary Grant, David Niven, William Holden hepsi Grace’le yaşadıklarından son derece hoşnuttular. İyi aile kızı da böylece iyi zaman geçirmişti. İran Şahı Rıza Pehlevi, Rus moda tasarımcısı Oleg Cassini’yle de ilişkisi olmuştu, hatta Grace, Katolik eğitiminden ötürü skandal korkusuyla Cassini’yle evlenmektense kürtaj olmayı yeğlemişti. Grace sonunda aradığı prensini buldu, 19 Nisan 1956’da basının “Yüzyılın Düğünü” adlandırdığı, Gloria Swanson, Ava Gardner, David Niven gibi Hollywood starlarının da bulunduğu 600 konuğun, 400 basın görevlisinin, 3 milyon TV izleyicisinin önünde Monaco Prensi 3. Rainier ile evlenerek gerçek bir Prenses oldu. Düğün, sivil ve kilisede olmak üzere iki günde gerçekleştirildi. Dokuz ay, dört gün sonra 91 top atışıyla Caroline’in, bir yıl sonra da 101 top atışıyla Albert’in doğumu müjdelendi. 1965’te doğurduğu Stéphanie’yle Monaco’dan kırevine giderlerken Grace Kelly’nin arabası kaza yaptı. Tarih 13 Eylül 1982’ydi. Ertesi gün komadan çıkamayan Kelly 52 yaşında yaşamını yitirdi. Direksiyonda Stéphanie’nin olduğu, Grace’in kızını koruduğu gibi kazayla ilgili soru işaretleri bugün de varlığını koruyor. The Bridges at TokoRi (TokoRi Köprüleri/1954), kendisine en iyi kadın oyuncu Oscar’ını kazandıran The Country Girl (Taşra Kızı/1954), High Society (Yüksek Sosyete/1956), The Swan (Prensesin Aşkı/1956) filmlerinde oynayan Grace Kelly, aslında Hollywood’dan nefret ediyordu. Endüstriyle ilgili şunları söylemişti: “1951’de ilk kez Hollywood’a geldiğimde makyaj randevum sabah sekizdeydi. Daha sonra yedi buçuğa alındı. Her gün sete geldiğimde Joan Crawford sabah beşten, Loretta Young’sa dörtten beri makyaj yaptırıyor olurlardı. Yıllarca kamera karşısında olmak için sabahları gittikçe daha erken kalkılan yıpratıcı bir sektörde kalmaktansa lanetlenmeyi yeğlerim”.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle