02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

R PAZAR 5 13/9/07 15:12 Page 1 PAZAR EKİ 5 CMYK 16 EYLÜL 2007 / SAYI 1121 5 Beyoğlu’nda bir “şerif” ve bir siyah ölü... Festus Okey ya da arkadaşlarının çağırdıkları ismi ile Okute 1982 doğumlu bir Nijeryalıydı. Türkiye’ye iki yıl önce gelmişti. Bir mülteciydi, “siyah”tı; hayali futbolcu olmaktı. Hayatı, Beyoğlu Emniyeti’nin beşinci katındaki Asayiş Şubesi’nin kamerasız bir sorgu odasında polis kurşunu ile son buldu. Geriye cevapsız sorular, yüzlerini göstermekten korkan, sokağa çıkamayan mülteciler ve adaleti morgda bekleyen Okute’nin cesedi kaldı. Ali Deniz Uslu estus Okey yaklaşık üç hafta önce Beyoğlu Emniyet Müdürlüğü’nün nezarethanesinde polisin silahından çıkan mermiyle öldü. Polisin iddiasına göre, Okey bir uyuşturucu satıcısının yanında yakalanarak Emniyet Müdürlüğü’ne getirildi. Kamerasız bir sorgu odasına alındı. Üzerinde uyuşturucu bulundu. Nezarethaneye konulacağı sırada da polisin silahını almak isteyince çıkan arbedede, silah yanlışlıkla ateş aldı. Polise göre bu olay bir kazaydı. Savcılık, Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’ne “sığınma” talebinde bulunan Festus Okey’in ölümü hakkında soruşturma başlattı. Beyoğlu Emniyeti daha önce de travesti Esmeray’ın, “Buradan geçemezsin” denilerek dövülmesi, taksici Engin Topal’ın gaspçılardan kaçıp sığındığı polislerce aynı akıbete uğraması, gazeteci Serkan Tekpetek’ın kaçırılıp dövüldükten sonra Karaköy’de yola atılması, Festus Okey’in karakolda ölümünün ardından Beyoğlu ve çevresinde yaşayan Afrikalı mülteciler bir protesto eylemi düzenledi. F şaşırmayın! Çünkü para bozdurmaya gittiği döviz bürosunun çıkışında yaka paça polis arabasına alındı, gerisi malum. Hastanede acı dolu beş gün!” Şimdi de şaşırma sırası sizde. İşte Amerika’nın siyahlara uyguladığı ayrımcılığa benzer bir cinayet ve Türkiye’de “siyah” yaşamanın zorluğunu yaşayan Nijeryalıların anlattıkları … Okute’nin, iddialara göre bir arbede sonucu karakolda öldürülmesinden sonra gösterilere katıldınız. Bu görünürlük sizi korkutmuyor mu? İgwe Ehi: Bir kardeşimiz öldü. Bir sonraki aramızdan biri olabilir. Korku, paranoya ve histeri iyice içimize sindi. Biz yalnızca adaletin yerini bulmasını istiyoruz. Son olaylardan sonra beni de iyice tanıyorlar. Polisler geçen gün benimle birlikte, Nijerya’dan bu sorun için gelen bir diplomat ve bir işadamı arkadaşımızı Tünel’de durdurdu. Kâğıtlarımıza ve pasaportumuza baktı ve bizi götürmek istediler. Polislerle birlikte kameralar da vardı, ama polis kamerası mı yoksa televizyon kamerası mı bunu anlaya Festus Okey (oturanlardan ortadaki) mültecilerin düzenledikleri “Afrika Kupası”nda oynamıştı. Futbolcu Arkadaşı: Bunları zaten yaşıyorduk, ama bu sefer bir kardeşimiz öldü, hem de karakolda, hem de tabanca ile. Dövülmeye alışmıştık, ama bu kadarını beklemiyorduk. Korkuyoruz, çünkü yalnızız. Bu yüzden isimlerimizi vermiyoruz, yüzlerimizi saklıyoruz. Evlerimizi arıyorlar, bize hakaret ediyorlar. Kadınlarımıza davranışları da çok farklı değil. Okute arkadaşınızdı. Biraz onu anlatır mısınız? Futbolcu Arkadaşı: Çok neşeli, hareketliydi. Hayalleri vardı. Nijerya’da bir kulüpte oynuyordu. Buraya da futbol için gelmişti. Okute ile Tarlabaşı’nda gözaltına alınmadan önce, mültecilerin bu yıl dördüncüsünü düzenlediği “Afrika Kupası”nda top oynamıştık. İ. Ehi: Afrikalı göçmenlere açık bir tepki var. Siyahlara farklı bakıyorlar. Bizi gördüğünüzde pek çoğunuzun bakışları değişiyor. Burada yasal olmayan, kaçak olanlarımız, kötü işlere bulaşanlarımız da elbette var, ama kötü işlerin kanunda karşılıklarını biliyoruz. Bunun bedelini bu şekilde hepimize ödetemezsiniz. Futbolcu Arkadaşı: Bir polis, İstiklal Caddesi’nde bir kardeşimiz beyaz karısı ile yürürken, ona arkadan yaklaşıp sataşıyor. Kimse görmeden canını yakıyor. Ondan bir karşılık bekliyor ki şiddetini sokakta meşru hale getirebilsin. Bunu size kadınızın yanında yapıyor. Devletin görevli polisleri bunu yapıyorsa, sokaktaki insanın bize karşı tavırlarını eleştiremeyiz. Bize yardımcı olacağını düşündüğümüz, güvenliğimizi sağlayacağına inandığımız insanlardan korkuyoruz, kaçıyoruz. Kötü polisler hükümetin bize yardım etmediğini biliyor ve bize istediklerini yapabileceklerini düşünüyorlar. ÖZLEM DALKIRAN * * Helsinki Yurttaşlar Derneği Mültecilere Destek ProgramıProgram Yöneticisi İstanbul’daki mültecilerin durumdan bahseder misiniz? Bu insanlar savunmasız, incinebilir grupların başında geliyorlar. İrtica prosedürüne başvurmadılarsa ve vizeleri yoksa, yani yasal olarak da zor durumda kalmışlarsa, durumları daha da kötü bir hal alıyor, bu onları saldırıya ve istismara açık bir hale getiriyor. Sistem dışılığın getirdiği açıklıktan dolayı, onların ifadesi ile Beyoğlu’nda ve çevresinde ciddi polis şiddetine ya da polis suiistimaline maruz kalıyorlar. Çok ciddi bir haraç sorunu yaşadıklarını anlatıyorlar. Mülteciler arasında özellikle “siyahlar” daha zor durumda görünüyor… Onları ayırt etmek, takip etmek daha kolay. Yıllardır polisin ve medyanın bu insanları AIDS taşıyıcısı ve uyuşturucu satıcısı olarak göstermesi zihinlerdeki görüntüyü oldukça etkiledi. Biz bu olayın unutulmaması için çalışıyoruz, ama bu onların gerçeğini değiştirmiyor. Bir de bu olayı bu kadar açık ve net ortaya çıkarınca onlara karşı yapılan misilleme artabilir. Şimdi neredeyse her gün baskın olduğu haberi geliyor. Bu normal bir asayiş operasyonu mu yoksa “madem öyle işte böyle” operasyonu mu? Beyoğlu İlçe Emniyeti ile ilgili son sekiz ayda 40'a yakın dava açılması da bazı şeylerin göstergesi sanırım... Bana kalırsa İçişleri Bakanlığı’nın derhal Beyoğlu İlçe Emniyeti ile ilgili olarak bir inceleme başlatması gerekli.Gazeteciler, işadamları, sanatçılar, halk orada polisin aşırı güç kullanımı ile ilgili sorunlar yaşadı. Öncelikle Okute’in gözaltında ölümü ile ilgili incelemenin derinlemesine ve bağımsız yapılması gerekiyor. Yani, polisin mesleki dayanışması, sessizlik yemininden bağımsız bir inceleme ve soruşturma yapılması ve bulguların kamuya duyurulması şart. Şu an kamuoyunun vicdanı sızlıyor. Biz de sonuna kadar bu davanın takipçisiyiz. VAR OLMAK İÇİN BİZE ŞANS TANIYIN Siz de futbol hayalinizi gerçekleştirmek için mi gelmiştiniz Türkiye’ye? Futbolcu Arkadaşı: Anamur’da bir takıma gitmiştim, her şey yolundaydı. Sonra oturma iznimi halletmek için göçmen bürosuna götürdüler. Takım başkanı ile göçmen ofisi görüştü. Oradaki polis “Nereden buluyorsunuz, niye alıyorsunuz bunları?” diyordu benim için. Yani bu nefret neden? Elbette iyilerin ve kötülerin aynı toplulukta olması kaçınılmaz, bizim aramızda yanlış yollara sapmış insanlar var, ama yine aramızda çok iyi, çalışkan, dürüst ve de başarılı kardeşlerimiz var. İstanbul’daki uyuşturucuyu yalnızca siyahlar mı satıyor? Onlar arasında Türkler daha çok. Bu bilinmiyor mu? Ben de bir takıma gittim, imza atacakken bana bu söylendi. Yani iyi bir hayatın peşinden koşarken bile suçlanıyoruz. İ. Ehi: Aslında tüm beyazların siyahlara bakışı bu. Ne kadar zamandır buradasınız? İlk geldiğiniz günlerde de böyle ayrımcılıklar ve şiddet yaşadınız mı? Futbolcu Arkadaşı: Beş yıldan fazla oldu. 2003 ve 2004 yıllarında polisler bizi sokaklarda hiç rahatsız etmedi, huzurluyduk. Geçen yıl Afrika kupasının finalini oynayacaktık, ama oyuncuların çoğu gözaltında olduğu için oynayamadık. Geçen yıl polis Somalili göçmenleri kovalarken bir kadın balkonunda vuruldu. Kadına bir mermi isabet etmişti. Dediler ki “Bu kadın bir Afrikalı kurşunu ile öldü”. O sırada da Afrikalıların evlerine baskınlar başladı ve polis şiddeti hızla arttı. İ. Ehi: Türk Hükümeti, polisi ve toplumunuz bizim insan olduğumuzu unutmamalı. “Biz insanız”! Var olmak için bize bir şans tanıyın! Hem biz bu ülkeyi gerçekten seviyoruz, kabulleniyoruz. Siz de bizi kabullenmeye çalışın. Biz de mutlu ve huzurlu yaşamaya çalışalım. Çocuklarımıza anlatacak güzel hikâyelerimiz olsun. Futbolcu Arkadaşı: Bize yardım ederseniz aslında kendinize de yardım edeceksiniz. Yapabileceğimiz iyi şeyler var, çoğumuz eğitimliyiz. Bize inanırsanız suç oranı hızla düşecektir. işadamı Sezai Yakar’ın burnu ve elinin kırılması iddialarıyla gündemdeydi. Son sekiz ayda, 40 kişi Beyoğlu’nda polislerin işkencesine maruz kaldıkları iddiasıyla mahkemeye başvurdu. Helsinki Yurttaşlar Derneği Mültecilere Destek Programı Yöneticisi Özlem Dalkıran İçişleri Bakanlığı’nın derhal Beyoğlu İlçe Emniyeti ile ilgili olarak bir inceleme başlatması gerekli olduğunu söylüyor. Olaydan sonra hızla artan polis operasyonlarından da endişeli. Biz de Tarlabaşı’nda Nijeryalıların kaldığı bir eve misafir olduk. Okute’nin ismini vermekten korkan bir futbolcu arkadaşı ve Nijeryalılar topluluğunun lideri İgwe Ehi ile konuştuk. Konuşmamızı küçük bir odada sürdürürken, bizi fark etmeden iri ve yüzü şiş bir Nijeryalı daha içeri girdi. Önce selam verdi. Sohbetimize katılmasını istedim, ama gözlerini kaçırıp panik dolu bir sesle “Hayır, hayır” dedi. Korkmuştu. Okute’nin takım arkadaşı yüzüme baktı; “Sizi görünce kaçmasına şaşırdınız mı? Hiç madık. Hatta önce “Ofise gidiyoruz”, daha sonra da “Gelin bir kahve içelim, muhabbet edelim” dediler. Biz de bunun için vaktimiz olmadığını söyledik. Şaka gibiydi! Festus Okey’in ölümü yaşanılanları sert bir şekilde görünür kıldı. Bilmediğimiz, göremediğimiz neler oluyor, neler yaşıyorsunuz? İ. Ehi: Afrikalılara karşı operasyonlar iyice arttı. Okey’in ölümünden sonra işin rengi değişti. Siyahlar bu ülkede uzun zamandır acı çekiyor, aşağılanıyor. Polis çoğu zaman bizi dövüyor, paramızı alıyor. Eğer para vermezsek, “Uyuşturucudan hapse mi girmek istiyorsun, yoksa bize para vermek mi?” arasında tercih yaptırıyorlar. Sanırım sivil polislerle başınız iyice dertte... İ. Ehi: Üniformalı polislerden ziyade sivil polislerden sıkıntılıyız. Belirli bazı tipler sırf bu iş için özellikle uğraşıyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle