Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
R PAZAR 5 19/7/07 20:14 Page 1 PAZAR EKİ 5 CMYK 22 TEMMUZ 2007 / SAYI 1113 Kadına karşı yarış Dâhi erkekler, güzel kadınlara beynini kullanmayı öğretiyor, güzel kadınlar ise, dâhi erkeklere sosyalleşmeyi! Bu Show TV’deki “Güzel ve Dâhi” programının formatı. Kadından sorumlu Devlet Bakanı Nimet Çubukçu ve kadın örgütleri programın yayından kaldırılmasını istiyor. Esra Açıkgöz arışma programı Güzel ve Dâhi, kadınları ayağa kaldırdı, elbette ayrımcılığa karşı olan erkekleri de. Yarışmanın formatına göre “dâhi”ler “güzel”lere beyinlerini kullanmayı öğretecek, “güzel”ler de “dâhi”lerin sosyalleşmesini sağlayacak! Güzeller kendilerine gösterilen fotoğraftakinin Kenan Evren mi, Bill Clinton mu olduğunu bilecekler, erkekler ise salsa, hiphop gibi dansları seyircinin önünde yapacaklar! Ödül ise, 100 bin YTL. Soruyu bilemeyen kadınlara ceza da hazır, mini etekle masa üstünde oynamak. Kadına yönelik cinsiyet ayrımcılığının en açık ve sert şekilde yapıldığı programa Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanı Nimet Çubukçu’nun yanı sıra Medya İzleme Grubu (MEDİZ) ve Üniversiteli Kadınlar Forumu da tepki gösterdiler. İşte MEDİZ gönüllüsü, Galatasaray Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Hülya Tanrıöver... Doç. Dr. Hülya Tanrıöver’in anlattıkları... “Güzel ve Dâhi” pek çok tartışmaya konu oldu. MEDİZ de bu tartışmaların içinde. Neden programın yayından kaldırılmasını istiyorsunuz? MEDİZ olarak programı görmeden tepki yazımızı yazdık, çünkü sadece programa katılacaklarda aranan özelliklerin duyurusu bile bizim için yeterliydi. Modayı takip eden, alışverişi seven güzel kadınlar, zeki ama asosyal erkekler... Alışverişi sevmek ne demek? Yani alışverişi sevmek diye bir özellik vardır, bu özellik kadınlara aittir ve bu iyi bir özelliktir... Böyle bir anonsla, ilanla herhangi bir yarışmaya aday toplamak, anayasaya aykırıdır. Bu bir cinsiyet ayrımcılığıdır. Zaten program RTÜK’ten uyarı aldı. Bu formatta pek çok program yapıldı, ama bu daha fazla şiddet ve ayrımcılık içeriyor… Programcılara sorarsanız, halk bunu istiyor, derler. Oysa halkın neden, neyi istediğine ilişkin geniş çaplı araştırma yok. Hem istekler karşılanırken, programlar belli etik kurallarına uymalı. Show TV, Yayıncılık Etik İlkeleri’ni imzaladıktan sonra bu programın yayınına başladı. Biz de kendilerine onu hatırlatıyoruz. Aslında programın kaldırılması için anayasaya aykırı olması da yeterli. İnsanlar bunu istiyor diyorlar, ama 38 milyon erkek olduğu ve nasıl bir “erkeklik” kültürü olduğu düşünülürse, eminim o programın yerine, erotik bir filmin konulmasını erkeklerin hepsi daha çok ister. O filmler çocuklara yasak iken, bu yarışmaları aileler çocukları ile birlikte izliyorlar. Bu, popüler kültürün ve medyanın yarattığı ahlakın ikiyüzlülüğü... Erkeklerin kadın kılığına gireceği bir program yapılacaktı. Eminim o da çok insanı güldürecek, meraklandıracaktı. Ancak yayından kaldırıldı. Çünkü necip Türk erkeğinin o kılığa sokulması Türkiye’nin geleneklerine aykırıdır. Buna karşılık 20 yaşında bir kadını masanın üstünde oynatmak Türk geleneğine aykırı değil. Programın yapımcısı Fatih Aksoy, programın kaldırılmasının sansür olacağını vurguluyor. Bu yasadışı olanı engellemektir, sansür değildir. Sansüre ben de karşıyım. Hoşumuza gitmeyen her programın kaldırılmasını istemiyoruz. İnsanlar cinsiyetçiliği ayırt etmekte zorlanıyorlar. Bu noktada çok provokatif bir örneğim var. Bence cinsiyetçilik bir ırkçılıktır. Kadın aşağılanıyor dediğimiz bir program için kadının yerine herhangi bir milleti koyduğumuzda eğer ırkçılık yapıldığı sonucuna ulaşıyorsak, orada cinsiyet ayrımcılığı yapılıyordur. Mesela Güzel ve Dâhi’de güzellerin yerine Türkleri, dâhilerin yerine Fransızları koyun. Yani dalga geçilen, masada oynatılanların Türkler olduğunu düşünün, ne yapılırdı, nasıl tepki gösterilirdi? Yarışmada kadınlar bilgi, erkekler ise beceri testlerine tabi tutuluyorlar... Y Toplumsal cinsiyet açısından bu yarışmanın sonuçları neler olur sizce? Medyanın kesin etkilerini bilebilmek söz konusu değil. Buna benzer mesajların sürekli iletilmesi, var olan ırkçılığın yani cinsiyetçiliğin habire başka biçimlere bürünerek devam etmesi demek. Kadının cinsel obje olarak görülme, dayak yeme, tecavüze uğrama nedenleri de bu bakış açısı. Bu program çok bariz olduğu için daha kolay tepki çekebiliyor. Size cinsiyet ayrımcılığının örtülü mesajlarla verildiği pek çok A, B, C, E grubu dizileri gösterebilirim. 20 yıl önce benzeri programlara bu kadar ses çıkmazdı. Yarışma tanıtımında sekiz hafta sonunda, güzellerde ve dâhilerde büyük değişimler olacağı söyleniyor. Aslında bu bilgiyle de dalga geçmektir. Üstelik bu programda dâhi kavramı da tartışılır... Tabii ki, hem insanları böyle kategorilere ayırmak da başlı başına bir sorun. Hele de çocuklarımızı dört yuvarlağın içini doldurmalarına göre, başarılıbaşarısız, aptalzeki diye böldüğümüz düşünülürse... BU TOPLUMUN VATANDAŞIYIM... Peki bu programların izlenme nedeni ne? Araştırmalar yarışmaların birkaç ihtiyaca cevap verdiğini gösteriyor. Birincisi taraf tutma ve o tarafla özdeşleşme. İkincisi, oradaki kişiden daha güçlü, bilgili hissedilmesi toplumsallaşmayı sağlıyor. Kenan Evren’i o bilemedi, ben bildim, ben bu toplumun iyi bir vatandaşıyım gibi... Bu yarışma için düşününce bu iki sonuç oldukça tehlikeli. Evet, bu tür yarışmalarda bu boyutlara bir de ilginç ve güzel olanı, başkalarının mağduriyetini izlemek gibi boyutlar da katılıyor. Başkalarının mağduriyetini ya da mahkumiyetini izlemek, izleyicilere iyi konumda olmasalar da “Ben ondan daha iyiyim” dedirtiyor, rahatlatıyor. Bir yandan kız çocuklarının okullaşma oranı arttırılmaya çalışılırken, bir yandan da bu gibi programlarla kadınları güzelliğe sıkıştırıp, zekâyı, bilgiyi erkeklere yüklüyorlar.