Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
R PAZAR 1 31/5/07 16:34 Page 1 PAZAR EKİ 1 CMYK YIL 21 SAYI 1106 / 3 HAZİRAN 2007 Kültürel kopma... Elias Khoury, Arap edebiyatının önemli yazarlarından. Kültürel kopmayı sona erdirmek için bir önerisi var: “Biz Türkçe çalışalım, siz Arapça.” Volkan Aran Sayfa 23 Bir dünya kadını “Günü Yakala”, Angelique Kidjo’nun son albümü. Yine pek çok müzik türünü Afrika ezgileri ile birleştiriyor... Zekeriya S. Şen Sayfa 7 Kara Güneş ve Siya Siya Bend... Fotoğraf: Vedat Arık Kadıköy evcimen, Taksim uçarı... Kadıköy sound: Kesmeşeker, Athena... Taksim sound: Kara Güneş, Siya Siya Bend... Bu ayrım bir "muhabbet" mi, müziğe kokusunu veren etken mi? İşte “içerden” bir “Taksim/Kadıköy” karşılaştırması... Deniz Yavaşoğulları / Candeğer Muradoğlu Sayfa 6 Başka bir sinema istiyorum Berat Günçıkan D ünyanın yeni insan halleri Büyük Londra Oteli’ni neredeyse yüz yıllık uykusundan uyandırdı. Otel şimdi de insanın yabancılaşma, göç, sürgün, kadın, ihanet, erkek, yalnızlık, aşk, ayrılık, kırılma, onarmaya çalışıp bir türlü becerememe hallerine kırmızı bir tanık. Halılar kırmızı, koltuklar da… Rengi şehveti çağrıştırsa da odalarında hep bir yenilgi hali mevcut! Bu hissiyatı yaratansa sinema. Otel, Fatih Akın “Duvara Karşı”da mekân olarak kullandıktan sonra hepimizin göz ucuna ilişti. Yönetmen Cannes’da “Ekümenik” ve “En iyi Senaryo” ödüllerini alan son filmi “Yaşamın Kıyısında”yı da otelden şöyle bir geçirdi, üstelik Hanna Schygulla’nın oynadığı sahnelerle… Bu yüzden filmin oyuncularından, festivalin televizyonlarda canlı yayınlanan ödül töreninde Fatih Akın ve Nurgül Yeşilçay’ın yanında, kendinden emin, hatta Cannes’ın ev sahibi gibi duran Tuncel Kurtiz’in röportaj yapmak için Büyük Londra Oteli’ni adres göstermesi şaşırtmıyor. Uzun zamandır ev niyetine kullandığı Kaz Dağları’nda dolaşırken kırdığı bacağını, ihtimal şimdilerde oynadığı “Kara Duvak” dizisinin çekildiği Midyat’tan aldığı gümüş başlı bastonla dinlendiriyor. Genç yönetmenlerle çalışmaktan keyifli, Cannes’ı, sinemayı, tiyatroyu, yapmak istediklerini, yapamadıklarını, heveslerini anlatıyor… Sizinle daha önce yaptığımız röportaj sırasında, biraz da bedeninizi “Şeyh Bedrettin” oyununuza hazırlamak adına, doğayla insan arasındaki boşluğu kapatmak istercesine kanat çırpıyordunuz. Hâlâ uçuyor musunuz? Gördünüz işte, uçmaya çalışırken ayağı kırdık. Televizyondan görüldüğü kadarıyla ayağınız sizi pek engelllemedi, her yıl oradaymışcasına rahattınız… Bu festivale dördüncü katılışım. İlk kez 1971’de “Umut”la gittim, onu “Duvar” ve “Kuzunun Gülücüğü” (Bu filmle 1987’de, Berlin Film Festivali’nde en iyi erkek oyuncu ödülünü aldı) izledi. “Umut”la “Yaşamın Kıyısında” arasında 36 yıl var, arada Cannes’da neler değişti? Bu kez gördüm ki festival artık Amerikan sinemasının, yani ticari sinemanın egemenliği altında. Cannes başka bir şeye dönüşmüş… Devamı 4. sayfada Kendisinden sonraki kuşaklarla kurduğu köprü sağlam mı sağlam Tuncel Kurtiz’in. “Yaşamın Kıyısında” filminde rol alıp birlikte Cannes’a gittiği Fatih Akın’dan yeni roller bekliyor, Uğur Yücel’den de. Ona göre sinemanın derdi, hikâyesizlik ve omurgasızlık. “Gül Hasan”la başlayıp biten yönetmenliğin hayallerinden de vazgeçmiyor. O başka bir film yapacak, öyküsü başka, kamerası başka... Fotoğraf: Uğur Demir