13 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

R PAZAR 10 12/4/07 15:55 Page 1 PAZAR EKİ 10 CMYK 10 15 NİSAN 2007 / SAYI 1099 Bu bir ilk sergidir... imar Sinan, Marmara ve Yeditepe Güzel Sanatlar fakültelerinden dokuz öğrenci bir araya gelerek sergi açtı. Beyoğlu’nda “Eller Sanat Galerisi”ndeki sergide Gözde Yener, Cemre Şenoğlu, Saniye Dönmez, Murat Turan, Sezai Akboğa, Dersim Kılıç, Buket Taşkıran, İrem Bahar ve Sezer Aracı’nın çalışmaları yer alıyor. Öğrenciler, sergiyi ve kendilerini şöyle tanımlıyorlar: “Biz dokuz öğrenci, bu sergide kişisellikten toplumsallığa uzanan bir yelpazede ürünlerimizi emeklerimizi paylaştık. Sanatsal ve sosyal anlamda farkındalıklarımızın ortaklığını bu sergiyle buluşturmak ve bir başlangıç yapmak istedik.” Öğrencilerin çalışmaları 20 Nisan’a kadar Eller Sanat Galerisi’nde izlenebilir. İstiklal Caddesi. Postacılar Sk. No 4 Beyoğlu Telefon: 0212 249 23 64 M Cemre Şenoğlu’nun çalışması. ALIŞVERİŞ Bir moda fenomeni Efsanevi Lacoste çanta koleksiyonu bu yıl daha renkli, daha fonksiyonel ve daha cazibeli... Lacoste çantalar, vintage modasını izleyenler, plaj modasını yakalamak isteyenler, spor giyinmeyi tercih edenler ve deriden vazgeçemeyenler için ... Sabri Özel’den her yaşa özel Sabri Özel her yaşı düşünerek, yeni triko koleksiyonunda modern ve klasik çizgileri birleştirdi. Koleksiyon, minimalizme uygun, sade ve şık olarak tasarlandı, parçalarda kullanılan malzemeler ise yumuşak ve örtücü olmanın yanı sıra dayanıklı olma özelliğine de sahip. Yüz hatlarınızı yeniden çizin 55 yaşından sonra bile yüz hatlarınızı yeniden çizmek artık mümkün! La Roche Porsay’den Substiane, içeriğindeki ProXylane™ (%5) sayesinde, cildin temel destek maddesini yeniden yaratıyor. Dünyada 25.000 dermatologun tercih ettiği, en çok reçetelenen dermokozmetik markası La Roche Porsay Substiane, mükemmel etkinlik sağlıyor. Mutluluğun bedeni yok! Faik Sönmez’in bu yazki koleksiyonu rahat ve doğal ama şık alımlı, renkli ve çekici. Koleksiyonda, 60’lı yılların tarzı bebe yakalar, kat kat giyilebilen tunikler ve kısa ceketler yer alıyor, koleksiyonun bir diğer önemli noktası ise 40 beden ve üstü bayanlara klasik renk ve modellere bağlı kalmadan özgürce seçim yapabilme şansı sunması. Aynı üzüm, farklı tat Doluca, internetten şarap siparişi kolaylığının yeniden başlamasını kutlamaya devam ediyor. 30 Nisan’a kadar geçerli olacak yeni kampanyada şarapseverler, aynı üzümün farklı şaraplarından oluşan Cabernet Sauvignon, Merlot, Boğazkere, Öküzgözü ve Beyazlar özel setlerine, adrese ücretsiz teslimat avantajıyla sahip olabilecek. Bilgi ve sipariş için www.doluca.com/shop adresine bakabilirsiniz. SOFRA Aylin Öney Tan BAHAR TATLISI Bu sütlü irmik tatlısı çiçek ve kelebek aylarına yaraşır hafiflikte ve nefasette. Yanında bol çilekle tadına doyum olmuyor. İrmik tatlısı için: 1lt. süt, 10 dolu çorba kaşığı irmik, 8 çorba kaşığı şeker, 1 limonun rendesi Çilek salatası için: 1/2kg. çilek, 34 çorba kaşığı şeker, bir sıkım limon suyu Sütü diğer malzemeler ile karıştırın ve ateşte sürekli karıştırarak koyultun. Kaynayıp kıvamı koyulunca ortası delik bir kek kalıbı ya da jöle kalıbına dökün. Buzdolabında birkaç saat bekletin. Ayıkladığınız çilekleri boyuna dilimleyin veya ikiye bölün. Şeker ve limon suyuyla harmanlayın. İrmik tatlısını servis Fen âleminde bir kayıp Erkânı Harbiye ferikliğinden (korgeneralliğinden) mütekaid (emekli) Harita Dairesi umum müdürü Mehmet Şevki Paşa, geçen pazartesi günü Kadastro heyetindeki vazifesinden evine dönmüş ve biraz sonra kendisine bir fenalık gelerek fücceten (birdenbire) ölmüştür. Şevket Paşa’nın vefatı ile milletimiz en büyük askeri ricalinden birini ve yine en büyük bir fen adamını kaybetmiş oluyor. 1305 (1888) tarihinde Erkânı Harbiye yüzbaşılığıyla Mektebi Harbiye’den neşet eden (çıkan) Şevki Paşa o zaman jeoloji tahsili için Fransa’ya gönderilmiş ve tahsilini tamamlayarak dönmesinden sonra Meşrutiyet’in ilanına kadar oldukça uzun bir menkubiyet (düşkünlük) devresi geçirmiştir. Fakat bu menkubiyet devresinde durmadan 17 sene çalışan Şevki Paşa, haritacılıkta kullanılan inkişaf cetvellerini hazırlamış ve tertip etmiştir ki, eğer bunlar yapılmamış olsaydı Türk haritacılığının şimdi kendine mahsus ve mümtaz (seçkin) bir vechesi bulunmayacaktı. Hatta o kadar diyebiliriz ki, Şevki Paşa’nın o zaman yaptığı cetveller bugün ortadan kaldırılsa onları yeniden hazırlayacak ve düzenleyecek bir fen adamımız yoktur. Şevki Paşa Meşrutiyet’i müteakıp Mehmet Şevki Paşa. Askeri Harita Heyeti’ni teşkil etmiş, haritacılığa ait birçok eserler vücuda getirmiş, birçok haritalar yapmış ve bu babdaki kemal (olgunluk) ve ihtisasını kendisiyle temas eden garp (Batı) fen erbabına ve irfanına da tasdik ettirmiştir. Umumi Harp’te Almanlar bütün askeri dairelerimizi istila ettikleri halde, Şevki Paşa’nın bulunduğu daire o istiladan tamamıyla âzade kalmıştır. Şevki Paşa, müterakki (ilerlemiş) olan yaşının verdiği yorgunluk neticesinde geçen sene kendi arzusuyla tekaüd (emekli) edilmiş ve Kadastro Müdüriyeti Fen Şubesi’ne tayin olunmuştu. Bu son memuriyetinde yaptığı değerli hizmetler meyanında kadastro muamelelerini birleştirmek maksadıyla yaptığı talimatnameyi zikredebiliriz. Şevki Paşa âlâyişten (gösterişten) nefret eden ve gayet mütevazı bir zat olduğu için vefat haberi bile bize pek geç vâsıl olmuş (ulaşmış) bulunuyor. Mamafih ebedi kaybından haberdar olan birçok kadirşinas zevat, paşanın mertebei kemaliyle mütenasip bir cenaze alayı tertip etmişler ve onu gözyaşları arasında defnetmişlerdir. 13 Mayıs 1927 Cuma Çiçek Ay aharın tam ortasındayız. Çiçek ayını yarıladık bile. Baharın en güzel ayını çiçeğe benzetmek Gagavuz’lara özgü bir incelik. Nisan ayı Gagavuz Türkçesinde “çiçek ay” olarak adlandırılıyor. Gagavuzlar baharın hakkını tam anlamıyla veriyor, baharın her ayını ayrı vesilelerle kutluyorlar. Bahar aylarının isimleri ise bir ayrı güzel. Mart ayına kışın ağırlığını hissettirecek şekilde “baba marta” deniyor. Ağaçların çiçeğe durduğu Nisan ayı tüm tazeliğiyle “çiçek ay” adını taşıyor. Mayıs ayı geleneklere hürmeten “hederlez ya da ederlez” adını alıyor. Ancak bu güzel ayın kendi gibi güzel bir ikinci adı daha var: “Kelebek”. Baharın tüm coşkusu çiçek ve kelebek aylarında kendini hissettiriyor. Hıdrellezi tüm coşkusuyla kutlayan Gagauzlar baharı pek seviyor olmalılar ki, haziranda bile bahardan vazgeçemiyorlar. Hazirana da bahar gibi bir isim yakıştırmışlar: Kiraz ya da yerel deyişiyle “kirez ay”. Gagavuzlar için bu ayların yedek isimleri de var: Mart, aprel, may ve iyun, ama doğrusu bu ya çiçek, kelebek, kiraz bu mevsime daha uygun duruyor. Gagavuzlar kimliklerine sahip çıkıyor. Onlar için memleketlerinin adı “Gagavuz Yeri”. Romanya’nın güneyindeki Moldova’da yaşayan bu insanlar, ait oldukları, yakın durdukları, teğet geçtikleri, komşu oldukları tüm kültürleri içtenlikle kucaklıyor, geleneklerini aynı heyecanla benimsiyor. Henüz kışın etkisinin geçmediği “baba marta” ayı, bahar bayramlarının ilki olan Novruz yortusunu konuk ediyor. İlk yaz yortusu da denen bugün bir anlamda bahar mevsiminin açılışını yapıyor. Moldova’da yaşayan kendi ifadeleriyle diasporadaki Müslüman Azeri Türklerle, Hıristiyan Gagavuz Türkleri “Novroz” bayramı ya da yortusunda ortak bir mutluluk yaşıyor, çeşitli törenler düzenleniyorlar. B Nitekim bu yıl “Moldova Azerbaycannıları Kongresi” Başı Vugar Novruzov konuşmasında hissiyatını şöyle ifade ediyor: “Novruz bayramı bizim en büük bayramımız, bizim uşaklık bayramımız, açan biz en tatlı imekleri iyärdik hem en paalı baaşışları kabledärdik”. Konuşmayı takip eden konser sonrası kurulan sofrada sunulan güzel yemekleri yani “tatlı imekleri” haber eyleyen Gagavuz meslektaş şöyle ifade etmiş: “Kontert bittiynän hepsi musaafirlerä deyni gözäl hem tatlı bir masa kuruldu.” Nevruz ile başlayan bahar kutlamaları Paskalya ile devam ediyor. Genellikle çiçek ayına denk gelen “Paskelle”, Ortodoks Gagavuzlar için en büyük bayram. Ancak Paskalya bir başka bayramın da hazırlığı niteliğinde. Türk gelenekleriyle Hıristiyan adetlerinin kaynaştığı Hederlez kutlamaları Gagavuz kimliğinin önemli bir parçası. Aynı zamanda “Ayoz Görginin Yortu Günü” yani Aya Yorgi günü olan Hıdrellez’de kuzu çevirmek en büyük eğlencelerden biri. Paskalya ile bir anlamda Hıdrellez de başlamış oluyor. Paskalya’da evlerde mumlar yakılıyor, yumurtalar boyanıyor, “kolaç” ya da “paska” denilen ekmek yapılıyor, günahlardan arınmak için ateş üzerinden atlanıyor. Paskalya öncesi 48 gün boyunca oruç tutuluyor. Et, süt, yumurta, tereyağı, peynir gibi tüm hayvansal gıdalardan uzak duruluyor. Paskalyada yumurta ile bozulan oruç Hıdrellez kuzusuyla tümüyle unutuluyor. Nevruz, Paskalya, Hıdrellez bayramları birbirini takip ederken böylece bahar aylarının tümü ayrı ayrı kutlanmış oluyor. Gagavuzlar farklı kültürlere gösterdikleri içten ilgiye karşın besbelli aynı misafirperverliği görememişler. Din ortaklığına rağmen Romanya’da Türk adı ve kanı taşıdıkları için epey şüpheyle karşılanmış, dışlanmışlar. Belki de bu nedenle onlar da din kardeşlerine yabancı gözüyle bakagelmişler. Derinden bağlı oldukları inançlarına rağmen kendi kiliselerinden gayrisini “gâvur” saymışlar. Bir zamanlar Gagavuz Yeri’ni görevli olarak ziyaret eden eşimin bir anısı Gagavuz ruh halini tam olarak yansıtıyor. Halk Topluşu dedikleri Millet Meclisi’nin başkanı Mihail Kendigelen ile dolaşırlarken bir kilise önünden geçerler. “Hadi, kiliseyi de ziyaret edelim” önerisine Kendigelen’in verdiği yanıt şaşkınlığa düşürtecek cinstendir: “Bırak beyim, orası gâvurun kilisesi, ben seni bizimkine götüreyim!”. Geçen hafta birçok Gagavuz, köylerine gitti, bayramda ailesini ziyaret etti. Böyle günlerde yakınların birbirini ziyareti, uzak kalanların birbirine selam göndermesi şart oluyor. Gönderilen bayram tebrikleri çok şeyi özetliyor: “Gökoğuz kardeşlerim, oğullarım, kızlarım, hepinizin Paska bayramı mübarek olsun” aylinoneytan@yahoo.com
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle