Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
R PAZAR 3 13/12/07 14:46 Page 1 PAZAR EKİ 3 CMYK 16 ARALIK 2007 / SAYI 1134 3 bakarak, isterse ilişki öncesinde veya sonrasında ters bir şey söyleyerek erkeğin cinselliğini olumsuz etkileyebilir. Bütün erkekler çok iyi bilirler ki kendileri istedikleri kadar güçlü olsunlar, seksüel bakımdan o kadar da güçlü değillerdir. Kadın eziliyorsa salonda eziliyordur, yatak odasında ezilmez. Tabii ki kadını hiç görmeden ve hissetmeden cinsel ilişkiye giren erkekler de vardır, ama bunlar azınlıktadır. Kitabınızda “seks sevmeyen” kadınlar ve kadınların genel cinsel iştahsızlığı üzerinde duruyorsunuz, cinsellik adına bir mücadele veriyorsunuz, hedefiniz ne? Kadınlar ne yapmalı? Kadınların kendi kendileriyle uğraşmaları, bedenlerine güvenmeleri gerekir. 1980’de araştırmacı bir kadın çıktı ve dedi ki “orgazm olamayan kadın yoktur, beceriksiz erkek vardır.” Seksi sevmeyen kadınlar bunun üzerine ne dediler? “Seksi sevmiyorum, çünkü kocam bana seksi sevdirmedi”. Ben bu fikirleri kırmak istiyorum. Bir kadın seksi sevmiyorsa bunun nedenini önce kendinde aramalı. Gerekeni yaptı mı, acaba vücudunu tanımaya çalıştı mı? İnsanlar seksüeliteyi abartmamalı. Öteki zevklerle aynı görmeli. Seksüelite tabii bir şey değildir. Birine âşık olduğunuzda, başlangıçta tabiidir, ama belirli bir süre sonra çiftler bunun üzerinde çalışmazlarsa seksüelite biter. Bütün çiftler aynı ihtirasla başlıyor ama niye bazılarının cinsel hayatı biterken bazılarının ki hiçbir zaman bitmiyor? Ben bunu merak ediyorum, bunu araştırıyorum. 68 özgürlük hareketinden sonra kadınlar cinselliklerini daha özgürce yaşamaya başladılar. Herkes cinsel özgürlük sayesinde çiftlerin daha başarılı cinsel hayatları olacağını zannetti. Oysa tam tersi oldu, kadınlar kazandıkları cinsel özgürlük haklarını, cinselliğe “hayır” demek için kullanmaya başladılar. Cinsel ilişkinin hamilelikle sonlanması ihtimali, kadını bilinçaltında cinselliğe uzaklaştırıyor olamaz mı? Doğum kontrol yöntemleri ortaya çıktığından beri kadın cinselliği daha farklı yaşıyor ama annelik rolüne bürünen kadın, kendisini kadın olarak göremiyor. Bebekten evvel cinselliğe uzak olan kadın, çocuktan sonra tümüyle bitiriyor. Kitabınızda seksofoblardan ve seksofillerden söz ediyorsunuz... Seksi sevmeyenler, seksi sevenler ve “duruma göre”, diyenler var. Seksi sevenler genellikle hedonist yapıda insanlar oluyorlar. Güzel bir yemekten de, manzaradan da, müzikten de zevk alıyorlar. “Burada bir organ var, acaba bundan nasıl zevk alabilirim” diyebiliyorlar. Önemli olan her iki grubun da birbirine saygı göstermesi ve uyum içinde yaşaması. Bugün aralarında hiçbir cinsel ilişki olmadan yaşayan çiftlerin oranının yüzde 30’lara vardığını tahmin ediyorum… Bunun bir nedeni de kadınların cinsel iştahının olmaması. Bize gelen kadınlar arasında cinselliği sevmeyen, hiçbir şey hissetmeyen, kendisini kullanılmış gibi hisseden çok fazla kadın var. Kadın önce ruhsal ilişki ister. Erkeğin bunu anlaması ve kabullenmesi gerekir. Erkekler ise genellikle her zaman seks ister. Kadının da bunu anlaması ve kabullenmesi gerekir. Sağlıklı cinselliğin toplum sağlığı üzerindeki etkisi nedir? Cinsel sağlık denilen şey toplumun mutluluğu için o kadar önemlidir ki, cinsel hayatı sağlıklı insanların bizleri yönetmesini tercih ederim. Toplumu yönetenlerin ahenkli bir cinsel yaşamı olursa birçok savaş, kavga, gerilim engellenebilir. Cinsellik büyük bir ciddiyetle hafife alınarak yaşanması gereken bir şeydir. ? ? ? Dostlarımızın çoğu, Türk’tür, Türk kanı taşımıyoruz belki ama orada doğduk büyüdük. Orayı çok sevdik. Türkçe yazılmış bir kitabım bile var. Adı ‘Tüpteki Bebek’ Yapı Kredi Yayınları çıkardı.” Aslında embriyoloji konusunda doktora yapmış. Mikrobiyoloji, hormonoloji okumuş. Tüp bebek konusunda uluslararası üne sahip bir doktor. Seksolojiye nasıl geçtiğini soruyorum… “Tüp bebekle çocuk sahibi olma yöntemini 80’lerde Avrupa’da ilk başlatanlardan biriyim. 20 yıl boyunca bu konuda uzmandım. Bebek sahibi olmalarını sağladığımız çiftlerden biri bir gün, ‘Doktor, biz neden tüp bebek yaptık?’ diye sordu. Dosyasına baktım, ‘nedeni bilinmiyor’ yazıyordu. Adam güldü. ‘Biliniyor, biliniyor’ dedi. ‘Nedir?’ dedim, ‘Biz karımla hiçbir zaman cinsel ilişkide bulunmadık ki’ demez mi! Sonra beni büyük bir şaşkınlık içinde bırakıp alaylı alaylı ‘hadi eyvallah’ dedi ve çıkıp gitti… Biz de analizler yapıp duruyoruz niye çocukları olmuyor diye… Bazı insanların cinselliğe uzak olduğunu biliyorduk. Bu olay beni bu konuda araştırmalarımı derinleştirmeye yöneltti. Daha sonra tüp bebek konusunu bıraktım. Üniversiteye tekrar dönüp seksoloji konusunda uzman oldum. 90’lı yıllardan sonra kliniğimi seksoloji kliniğine dönüştürdüm. Önceki çalışmalarımı ve deneyimlerimi de değerlendirdiğim bu alana geçtim.” Seksoloji kliniğine problemli çiftler gelirmiş. Batı Avrupa’da, Fransa, Almanya, Belçika, Hollanda gibi ülkelerde başvuranların yüzde 70’inde sorunun kadınların cinselliği sevmemesinden kaynaklandığını anlatıyor. “Randevuyu alanlar hep kadınlar olur. Sorun erkekte de olsa arayan gene kadındır. Sıkıntının kendisinden kaynaklandığını, kocasına artık çekici gelmediğini sanır. ‘Artık güzel değilim, bu nedenle kocamda ereksiyon problemi oluyor’ diye düşünür. Daha çok erken boşalma, ağrı gibi sorunlar için gelindiği zannedilir ama benim görüştüğüm kadınlar aslında seksi sevmeyenler. Bazı erkekler kadını uyku ilacı olarak kullanıyor, bu ve bunun gibi birçok neden kadınları cinsellikten soğutuyor. Ben önce çiftleri teker teker görüyorum. Çünkü cinsel uyumsuzluğun aralarındaki bir sorundan mı kaynaklandığını, yoksa başka bir nedeni mi olduğunu mastürbasyon yapıp yapmadıklarını anlamam gerekiyor. Bu seksüel sağlığın değerlendirmesini yapabilmemiz için çok önemlidir.” Iv Psalti, İstanbul’da cıvıl cıvıl bir ailede çok mutlu bir çocuk olarak hatırlıyor kendini. Annesi ile babasının uyumlu ilişkisinin ailesine huzur verdiğine inanıyor. Seksoloji konusunda tam bir militan gibi davranıyor. Toplumun huzuru için cinsel sağlığın çok önemli olduğunu düşünüyor, gençlerin, kadınların, erkeklerin kendi bedenleri üzerinde çalışmaları gerektiğini savunuyor. Sorulacak öyle çok şey var ki… Mastürbasyonu cinsel sağlık açısından değerlendirir misiniz? Mastürbasyon, kadınlar için de, erkekler için de hem ilk gençliklerinde ergenliğe adım atar atmaz, hem de yaşlılıklarında çok önemli. İnsanların kendi vücutlarını tanımaları, erojen bölgelerini öğrenmeleri için, erken boşalmayı önlemek için tavsiye ediliyor. Cinsel ihtiyacın giderilmesi için, sakin bir ruh hali için, bulaşıcı cinsel hastalıklardan korunmak için, hamileliği önlemek için de mastürbasyon önerilebilir, ama bildiğiniz gibi “kendi kendini tatmin” bütün dinlerde yasaktır. Çünkü dinler için cinsellikte tek amaç üremektir. Dünyanın her yerinde cinsellik aynı biçimlerde yaşanıyor. Ama bazı ülkelerde aşılmaz tabular var… Aynı tabular burada da var, Amerika’da da var, Japonya’da da var. Aynı eğitim seviyesi ve sosyal düzeydeki insanlar, aynı davranış biçimini gösteriyorlar. Din, milliyet veya ırk, cinselliğe yaklaşımda büyük farklılıklara neden olmuyor. Sosyoekonomik duruma ve eğitim düzeyi farklılıkların ortaya çıkmasında daha etkili. Örneğin Türkiye’de kırsal kesimde yaşayan bir kadınla, Belçika’da kırsal kesimde yaşayan kadın aşağı yukarı aynı şekilde davranıyor. Müslüman’ı da, Yahudi’yi de Hıristiyan’ı da gördüm. Çok dindarlar arasında bile kutsal kitapların kabul etmediği birçok cinsel uygulama var. Ama bazı kültürlerde kadına cinsel anlamda çok fazla baskı yapılıyor. Yatakta her zaman orkestra şefi kadındır. Cinselliğin sınırlarını belirleyen kadındır çünkü. Kadın isterse bir erkeği cinsellikten bile soğutabilir. İsterse tavana