Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
R PAZAR 4 28/12/06 14:58 Page 1 PAZAR EKİ 4 CMYK 4 SON 10 DAKİKA Mehmet Çağlarer sanatçıların sahneye çıkmadan önceki son 10 dakikalarını görüntüledi. Müşfik Kenter, Dianne Reeves, Ajda Pekkan, YoYo Ma, Pink Martini, Timur Selçuk, Dee Dee Bridgewater, Erol Evgin, Emel Sayın, Dee Dee Bridgewater Leman Sam Yuri Temirkanov… 110 fotoğraftan oluşan sergiyi 325 Ocak 2007 tarihleri arasında Caddebostan Kültür Merkezi’nde izleyebilirsiniz… Ajda Pekkan kültürlerden gelen sanatçıları Akbank Oda Orkestrası, Bilkent Senfoni Orkestrası, Borusan Filarmoni Orkestrası, Efes Pilsen ve İş Sanat’ta yaptıkları çalışmalar sırasında yakalamış Çağlarer. 110 karede kimler yok ki? YoYo Ma, Pink Martini, Dee Dee Bridgewater, Ajda Pekkan, Yuri Temirkanov, Timur Selçuk, Emel Sayın, Dianne Reeves, Erol Evgin, Müşfik Kenter, Mischa Maisky... Çağlarer çalışmasıyla ilgili sorularımızı şöyle yanıtlıyor: Çalışmanız ne kadarlık bir Candan Erçetin zamana yayıldı, fikir nasıl oluştu? Fikrin tam doğuş “anı”nı bilemiyorum, hatırlamıyorum. Herkeste olduğunu düşündüğüm “bunun arkasında ne var acaba”, “nasıl bir emekle ortaya çıkmış bu iş” sorularının birikimiydi herhalde. Aslında hayatın her alanında sormaz mıyız bunları? Yemek yediğimiz lokantanın mutfağını merak etmekten elimizde tuttuğumuz gazetenin nasıl hazırlandığını görmek istemeye kadar “arka planın” insanları kendine çektiğine inanıyorum ve bu tabii ki bu merak bende de var. İzlediğim bazı konserlerde, tiyatro oyunlarında sahneye girip çıkanların nereden gelip sahnesi değiştiğinde nereye gittiklerini ya da perdenin arkasında belli belirsiz görünen sanatçıların o an ne konuşup ne düşündüklerini hep merak ettim. Çalışmaya 1999 yılında başladım. Projeyi ilk kez 19992000 sezonunda Borusan Filarmoni Orkestrası’na götürdüm. Bir yıl orkestranın tüm prova ve konser/turnelerini görüntüledim. Ortaya binlerce kare fotoğraf çıktı, fakat nedenini anlayamadığım bir şekilde rafa kalktı, Müşfik Kenter ama o sürecin fotoğrafları hâlâ kullanılıyor. Daha sonra aynı projeyi Çekebilecekken çekmediğiniz kareler, İş Sanat’a götürdüm; hemen kabul edildi. Proje sanatçının kendisine bıraktığınız anlar oldu mu? orada hâlâ yürüyor, arşiv her gün zenginleşiyor. Yüzlerce, belki de binlerce sanatçıyı Zaman içinde pek çok sanatçıyla dostluklarım fotoğrafladım. Arada çeksem “olay yaratacak”, oldu ve onlardan da istekler gelmeye başladı. manşetlere çıkacak pek çok sahneye şahit oldum Bir sanatçının son on dakikasına girmek, ve çekmedim. O anın sıcaklığı, duygusallığıyla biraz da mahremiyetine girmek gibi olmalı... sanatçının kendi isteğiyle çektiğim bazı Öfke, korku, tedirginlik duygularını kolay fotoğrafları da, sonra baktığımda fotoğrafın o kolay başkalarıyla paylaşmak istemez kişiye zarar verebileceğini düşündüğüm için sanatçılar. Siz onları nasıl ikna ettiniz? hiçbir surette ortaya çıkartmadım ve Kovulduğunuz ya da eşiğine geldiğiniz oldu çıkartmayacağım. Galiba mahremiyetin sınırları mu? böyle çiziliyor. Yani en başta söylediğim gibi: Sanatçının mahremiyetine girmek... Çok Sanatçı sezer, anlar, güvenirse kapılarını sonuna önemli, kritik bir nokta. Öncelikle sanatçılar kadar açar. gerçekten “başka dünya”nın insanları ve sezgileri O anı okumayı izleyiciye bırakıyorsunuz çok kuvvetli. Yani siz elinizde makine ile kulise elbette, ama sizi çalışırken en çok hangi girdiğinizde sizin paparazzi olup olmadığınızı, sanatçı tedirgin etti? niyetinizin ne oluğunu ve sizin çapınızı Hiçbir sanatçı beni tedirgin etmedi. Gerçekten anlamayacak sanatçı yoktur. İşimde ilk kuralım “büyük” unvanını hak eden dünyaca ünlü isimler saygı; fotoğrafladığım kişiyi görünmek bile kendilerini bana açtılar, onların büyüklüğü istemeyeceği gibi görüntülemem, kendimi onun karşısında olsa olsa heyecanlanmışımdır. Bu yerine koyarım. Eğer tanışmadığım bir sanatçı ise çalışma sırasında bana ilginç gelen, dergilerde, çekimden önce mutlaka kendimi tanıtıp ne afişlerde fotoşoplu, rötuşlu fotoğraflarını yapmak istediğimi anlatırım. Burada gerçekten gördüğümüz, benim “dokunulmamış” fotoğraf bir elektrik meselesi var. Ben aslında sokak yaptığımı bilen pek çok sanatçının “Aman nihayet fotoğrafçısıyım, sokaklarda fotoğraf çekerken de beni ben gibi çekeceksin” demeleri. Bu da en “arıza tipler” bile “ne çekiyon lan” herhalde benim yürüdüğüm yolun ödülü. demediler. Elif Su M Charlie Haden Carla Bley ehmet Çağlarer’in fotoğrafları bilmediğimiz ama hep merak ettiğimiz bir dünyaya götürüyor bizleri. Bu fotoğraflar sanatçıların belki bininci kez çıkacakları sahneye “on dakika” yaklaştıklarında nasıl başka bir boyuta geçtiklerini, ne denli büyük bir heyecan yaşadıklarını gözler önüne seriyor. Rock’tan Pop’a, tiyatrodan dansa farklı sanat dallarından ve çok farklı ülkelerden,