Katalog

R PAZAR 10 YENI 28/12/06 15:20 Page 1 PAZAR EKİ 10 CMYK 10 ALIŞVERİŞ Yeşil’le tarz yaratın Bayram ve yılbaşı alışverişinin en gözde parçası ayakkabılar, bu iki özel günün birleşmesiyle önemini artırıyor. Ne giyeceğinize karar verirken işe ayaklardan başlayın. Yeşil bu konuda çok geniş alternatifler sunuyor. Özellikle abiye ve binici tarzının birleştirildiği şık ve konforlu çizmeler, gündüz ve gece giyimine uyum sağlıyor. 31 ARALIK 2006 / SAYI 1084 Battal Bey’den battal beden... Ayşe Karaduman attal ve Cemile Demir’in “Battal Mağazası”ndayız. Gözümüze önce tabela ilişiyor: “Aradığınız en büyük battal beden, 4296 beden!” Tabelada yazanların doğruluğunu içeriye girdiğimizde anlıyoruz. Mağazanın her yanında battal beden kıyafetler sergileniyor. Montlar, mayolar, elbiseler, çoraplar, tiril tiril gömlekler, kemerler... Mağazanın şen şakrak çifti Cemile ve Battal Demir, battal beden satmaya dört yıl önce başlamışlar. “Biz önce kadınları düşündük, ama büyük beden bulmakta kadınlar kadar erkekler de zorluk çekiyorlar. Bizde kadınlar da, erkekler de 4296 bedene kadar her istediklerini bulabiliyorlar” diyorlar. Mağazaya ilgi büyük. Türkiye’nin dört bir yanından, hatta Avrupa’dan bile alışverişe gelenler var. “Talep çok fazla, Hindistan ve birkaç Avrupa ülkesine de ürün veriyoruz” diyor, “Türkiye’de tam kapasiteyle, A’dan Z’ye, kadın erkek ayakkabısı, iç çamaşırı, elbisede de tek battal beden satan mağazayız. Bizde küçük beden yok! Tamamen battal beden çalışıyoruz. Takım elbiseden eşofmana, mayodan abiye kıyafetlere kadar her şey var.” Bu kadar ilginin en büyük nedeni ise 300 kilo birinin bile bu mağazada istediği tarzda kıyafet bulabilmesi. Demir çifti, “Gerçeği söylemek gerekirse, bu kadar talep olacağını düşünmemiştik. Büyük bir ihtiyaç varmış” diyorlar. Battal Demir eliyle bir müşterisini gösteriyor: “Bu müşterimiz Ankara’dan geldi. Alışverişini yapıp Ankara’ya gidecek.” Müşteriye dönüyorum: “Buralara kadar gelmişsiniz, Ankara’da hiç battal beden satan yer yok mu?” “Maalesef yok! Ankara’nın sağını solunu çok gezdim, ama bulamadım.” Cemile Demir vitrindeki mankeni gösteriyor. Battal beden bir manken! Gülüyoruz. “Ürün yelpazemiz çok geniş, fiyatlar ise çok ucuz” diyor Cemile Demir, “Aşağı yukarı 2.5 YTL’den 50 YTL’ye kadar Mağazanın adı “Battal Bey’in Battal Mağazası”... Burada satılan giysilerin bedenleri büyük değil, battal. Kadıköy’deki mağazaya İstanbul dışından gelenler de var. Müşterilerin duymaktan hoşlandıkları en güzel söz ise “Bu size olmaz, büyük gelir!” Cabani’den her yaşa uygun ayakkabı Cabani, spordan, klasiğe kadar çok geniş seçeneklerle her yaşa ve her zevke uygun ayakkabı sunuyor. Kaliteli ve doğal malzemelerle üretilen Cabani ayakkabıları, ayağınızı destekliyor ve koruyor. Cabani’de yüzlerce ayakkabı çeşidinin yanı sıra çanta, cüzdan, kemer gibi ayakkabıyı tamamlayıcı ürünler de yer alıyor. B çeşitlerimiz var. Her keseye ve her tarza hitap ediyoruz.” Avrupa'da büyük bedenin çok pahalı olduğunu söylüyor Battal Demir. “O nedenle” diyor, “Avrupa’dan İngiltere’den geliyor, aylık alışverişini yapıyor ve ülkelerine gidiyorlar”. Battal Demir’e battal beden yapmasının ismiyle bir ilişkisi olup olmadığını soruyorum, gülerek “Tamamen tesadüf. Herkes çok şaşırıyor, inanmıyorlar, kimliğimi görmek istiyorlar” diyor. Özel günler için Bind... Hiçbir zaman karşı koyamadığımız lezzet çikolata, Bind çikolata butiklerinde bir şölene dönüşüyor. Spesiyal çikolatadan kişiye özel çikolataya binlerce çeşidi ile Bind Çikolata, kullandığı kakao yağı ile çikolata tadını yeniden keşfetmenizi sağlıyor. Bademli, fındıklı, içi karamelli ya da hem karamelli hem vişneli çeşitleri; pembe, mor, lila renkleri; çekmeceli, katlı veya kare kutuları ile özel günleriniz ve yılbaşı için geniş seçenekler Bind Chocolate butiklerinde… Lapiden’den yenilik Çabuk ve kesin etkisi, yumuşatıcı özelliği ve özel parfümü ile ciltte ipeksi bir etki yaratan Lapiden, ürün serisinde bulunan Lapiden Tüy Dökücü Krem’in ambalajını yeniledi. Fotoğraf: Özer Köse “Battal Bey’in Battal Mağazası” ünlülerin de uğrak yeri. Yemek programlarıyla tanıdığımız Ümit Usta mağazanın müdavimlerinden. Son dönemde aldığı kilolarıyla başı dertte olan ünlü oyuncu Metin Akpınar da kostümlerini buradan almaya başlamış. İnsanların çoğu büyük bedenleri iriyarı, estetikten uzak kıyafetler gibi düşünse de, bu mağazada durum başka. Battal Demir askıdan birkaç elbise, bluz kapıyor, bunlar güzel değil mi, diye soruyor. Gerçekten güzel... Cemile Demir araya giriyor: “Gençlerin mezuniyet günlerinde bize ihtiyaçları oluyor. Şık olmak istiyorlar, ama alay edilmekten korktukları için kalabalıklara giremiyorlar. Burada istediklerini bulabiliyorlar, çok mutlu oluyorlar. Üzerlerine büyük gelen bedenlerin olduğunu görmeleri onları çok mutlu ediyor. Psikoloğa gitseler bu kadar mutlu olamazlar!” Adres: Kuşdili Cad. Altıyol Vişne Sok. No: 48/A Kadıköy/İstanbul Tel: 0216 346 06 85 Leopar ve kırmızı iç içe... Yeni yıla yepyeni bir başlangıç yapmak istiyorsanız değişimi Ayyıldız’ın 20062007 Sonbahar/Kış iç çamaşırları ile başlatın. Ayyıldız’da leoparlı takımlar, sutyenler, saten iç çamaşırları ile seksi geceliklerin yanı sıra uğur getiren kırmızı iç çamaşırlarından zevkinize en uygun olanını seçmeniz mümkün. Fiyatlar 20 ile 60 YTL arasında. Ayrıca Ayyıldız, www.ayyildiz.com.tr üzerinden alışveriş yapan müşterilere yüzde 20 indirim sunuyor… SOFRA Aylin Öney Tan Köpüklü saçmalıklar “Ye, iç, keyfine bak çünkü hayat kısa, yarın ölebilirsin, / Ya da yarın ölmüş olmayı dileyebilirsin!” Yazar kitabın önsözünü bu anonim özdeyiş ile bitirmiş. Pek yerinde bir seçim, zira kitap alkol ve içmek üzerine bilgilerle dolu eğlenceli bir derleme. Ian Lendler 2005’te yayımlanan “Alcoholica Esoterica” (bir anlam ifade ediyorsa Ezoterik Alkoliklik diye çevrilebilir) adlı kitabında insanoğlunun içme ve hatta içmeme serüvenini tarihten alınmış ilginç örneklerle süsleyerek anlatıyor. Yazarın önsöze yakıştırdığı bu veciz deyiş ise akşamdan kalmalık halinin başlangıç ve bitiş sürecini çok güzel anlatıyor. Bu gece pek çok kişi yeni yıl kutlamalarında bu deyişin psikolojisini yaşayacak, büyük bir ihtimalle yarın da bu sözü acıyla hatırlayacak hatırlayabilirse eğer. İlk yudumun alındığı anın coşkusuyla kaldırılan kadehe meze olacak bu gülümseten deyiş anında unutulacak ve hatırlanamayacak sonraki yudumların derinliklerine gömülecek. Kitapta yılbaşının değişmez içkisi şampanya hakkında da bir bölüm var. Bu bölümde şampanya hakkında lüzumlu ve lüzumsuz her türlü bilgi yer alıyor. Şampanya jölesi “Ye, iç, keyfine bak” tavsiyesini şu şekilde de uygulayabilirsiniz. Yılbaşında gece yarısı şampanyanızı içmek yerine yiyebilirsiniz. Bu geceye özel, sevilen tatlılardan biri de şampanya jölesidir. Ancak bu şekilde daha ayık kalmak garanti değil. Yenilen şampanyanın etkisi pek olmayacaktır ancak tehlike başka bir noktada yatıyor. Jölenin donması için gece yarısından saatler önceden hazırlanması gerekiyor. Bu esnada şampanyadan bir yudum alıp erken bir kutlama serüvenine kapılanların yılın son saatlerini ıskalaması işten bile değil. Ancak bu hoş tarif sabah kahvaltısında da yılın ilk saatlerini ışıldatabilir. (68 kişi için) 9 adet yaprak jelatin (aktarlardan alınabilir), 150 gr. şeker, 150 ml. (3/4 bardak) beyaz şarap (ya da şampanya), 600 ml. (3 bardak) şampanya, süslemek için taze çilek, ahududu ya da nar taneleri Jelatin yapraklarını üzerlerini geçecek kadar soğuk suda ıslatın. Diğer taraftan şekeri şarapla ısıtarak eritin ama kaynatmayın. Jelatin yaprakları buruşup yumuşayınca avcunuzda fazla suyunu sıkın ve ateşten aldığınız sıcak şaraba katın. Karıştırarak jelatini tamamen eritin. Karışımı soğumaya bırakın. Bu arada kadehlere birkaç ahududu, kılıcına dilimlenmiş birkaç çilek ya da birer tutam nar tanesi bölüştürün. Jelatinli karışım oda sıcaklığına gelince soğuk şampanya ile karıştırın ve kadehlere bölüştürün. Buzdolabına bir tepsi yerleştirin ve kadehleri teker teker bu tepsiye dizin. Bu sayede buzdolabında devrilmeden emniyetli bir şekilde yaklaşık altı saat içinde donacaklardır. Köpük etkisi vermek için jölenin bir kısmını ayırıp birkaç kaşık krema ile çırparak karıştırabilir ve alttaki jöle koyulaşınca üstüne dökebilirsiniz. Yazara göre şampanya şişesinin içindeki santimetrekare başına düşen basınç, bir otomobil lastiğininkinden üç kat fazla imiş. Vakti bol olan bazı bilim adamlarının ölçümlerine göre bir şişe şampanyada ortalama 44 ila 57 milyon hava kabarcığı bulunmaktaymış. Bu hava kabarcıkları ne kadar küçükse ve damağı ipeksi bir dokunuşla gıdıklarsa o kadar makbul olurmuş. Aksi takdirde Fransızlar iri baloncuklu köpüklü şarapları şampanyadan saymaz, “kurbağa gözü” diye aşağılarlarmış. Bir şampanya tıpası patlarken 56 km. ila 160 km. arası hız kazanabilme kapasitesine sahipmiş. Yılbaşı gecesi meydanlarda şampanya patlatmak pek çok ülkede yaygın bir âdet olduğuna göre, bir insanın hızla uçan bir tıpa kazasına hedef olarak yaralanması hatta ruhunu teslim etmesi zehirli bir örümcek tarafından sokularak mefta olma ihtimalinden çok daha yüksekmiş. Hedefi bulamayan bir tıpanın yol alabileceği mesafe ise hayretler verici. Uçan bir şampanya tıpasının kaydedilen dünya rekoru ise 54 m.18 cm. olarak tespit edilmiş. Yazar bir zamanlar moda olan geniş ağızlı yayvan şampanya kadehlerinin ilk çıkışı hakkındaki rivayetlere de açıklık getiriyor. Adeta alttan avuçlanarak tutulan bu geniş kadehler güya Kraliçe Marie Antoinette’in göğüslerinin kalıbı alınarak şekillendirilmiş. Yazar bunun tam da doğru olmadığını söylüyor ve aksine bu şekildeki şampanya kadehini ilk olarak İngilizlerin 1663 yılında kullandığını belirtiyor. Ancak sonu hazin biten kraliçe, gerçekten de şampanyayı çok seven sevgili kocası kral için tam dört kadehin tasarımına modellik yapmış! Yarın yeni bir gün, yeni bir yıl. Bu geceyi ister köpüklü ister köpüksüz, bir kadeh en sevdiğiniz içki ya da içecek ile kutlayın. Tadına varılan bir yudum mutluluk belki de tüm yıla yayılacaktır. Mutlu yıllar, köpüklü hayaller! [email protected] Kimya talebeleri fabrikada Memleketimizde fabrikaların açılması yalnız iktisadi istiklâl noktai nazarından (bakış açısından) değil, bir de fen şubeleri talebelerimizin derslerini ameliyatla (pratikle) tamamlamak noktasından da şükranla kaydedilecek bir hadisedir. Haber aldığımıza göre, bu hususta ilk teşebbüsü Darülfünun Kimya Enstitüsü sanayi kimyası talebe ve mezunları icra etmiştir. Bu gençler derslerinin tatbikatını doğrudan doğruya fabrikada görmek arzusuyla İstanbul ve Trakya Şeker Fabrikaları Şirketi umumi müdürü Edirne Mebusu Rıfkı Bey'e müracaat eylemişlerdir. Rıfkı Bey bu talebi kabul etmiş, gençler de başlarında müderrisleri (profesörleri) Cevad Mazhar ve Nazmi Asaf beyler olduğu halde Alpullu’ya gitmişlerdir. Talebeler orada fabrika müdürü Herr Gutherç ve muavini mühendis kimyager Kâzım Bey tarafından karşılanmış ve gece fabrikada misafir edilmişlerdir. Geceleyin Cevad Mazhar Bey. ta geç vakte kadar tetkikat icra olunmuş ve mühendisler tarafından her kısım hakkında izahat verilmiştir. Bu tetkik seyahatlerinden büyük bir istifade elde ederek döndüklerine kani bulunan gençler kendilerine kolaylık gösteren zevata minnettar olduklarını gazetemize bildirmişlerdir. 7 Aralık 1926 Salı Mesele halledildi Türk sahnesinin eşsiz iki rüknü (temel direği) Raşid Rıza ve Şadi beyler arasında birkaç küçük yanlış anlamanın bir araya gelmesinden çıkan ihtilaf Milli Sahne’nin temsillerine devam edememesi gibi bir netice vermiş, tiyatro sanatı muhibbleri (dostları) arasında derin bir tesir yaratmıştı. Milli Sahne 1015 günden beri temsillerine devam edemiyordu. Herkes bunun sebebini soruyor ve Raşid Rıza Bey ile Şadi bey arasında ihtilaf çıktığını öğreniyordu. İki taraf hakemlerinin devamlı mesaisi bu ihtilafı bir türlü halledemiyordu. Nihayet son günlerde şehrimize gelen Türk Tiyatro Himaye Cemiyeti idare heyeti azasından İzmir Mebusu Osmanzade Hamdi Bey’in iki sanatkâr arasındaki ihtilafa vaziyet ettiğini öğrendik. Dün gazetelerde Milli Sahne’nin temsillerine devama başladığını gördüğümüz zaman Hamdi Bey’in tavassutunun (aracılığının) kıymetli neticesini anladık. İstanbul halkına tiyatro ve sanat zevkini tattıran iki kıymetli sanatkârı tekrar el ele vermiş görmekle çok memnunuz. 6 Aralık 1926 Pazartesi Bu sayı Demir Export AŞ katkılarıyla yayımlanmıştır.