02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

PAZAR EKİ 16 CMYK 16 19 KASIM 2006 / SAYI 1078 Cadı kazanında bir psikolog... Ali Deniz Uslu enk Erdem Boğaziçi Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Psikoloji Bölümü’nden mezun. Cerrahpaşa Çocuk Kliniği’nde dört yıl psikolog olarak çalıştıktan sonra 2004 yılında Houston’da, Texas Children’s Hospital’da, Oyun Terapisi eğitimi aldı. Şimdi ise bir organizasyon şirketinin basınpromosyonunu yürütüyor. Lara Fabian, Pink Martini, Joaquin Cortes, Monica Molina gibi isimlerle konserler ve turneler sırasında turne menajerliği ve basın promosyon çalışmaları yapıyor. Psikologluğa ise ünlülerin arasında devam ediyor. Yaptığı işin çelişkilerinin farkında, ama inançlarından taviz vermediği söylüyor. Gençlerin doğru rol modellerine sahip olmadığını belirten Erdem’e göre mahremiyeti paylaşmak nevrotik medya bağımlılığının bir sonucu. İşte Cenk Erdem’in anlattıkları... Popüler kültürün “örnek insanlarının” toplum üstünde nasıl bir etkisi var? Türkiye gelişme sancısı içinde olan bir ülke ve de gençlerimizin rol modelleri yok. Aile modellerindeki çözülme çoktan başlamıştı. Ataerkil yapı nedeniyle aileden gençlere bilgi akışı sınırlıydı. Buradaki boşluk dışarıdan tamamlanıyordu. Şu an olmayan rol modellerinin yerini magazin ve medya kahramanları dolduruyor. İşin kötü tarafı magazin ve egemen kültür fırtınasından kaçamıyorsunuz. Popüler kültürün güçlü tarafı bu. Takip etmeseniz de olanlardan haberdarsınız. Günümüzde bunun yoğunluğu iyice arttı. Ciddi bir haberde dahi magazin sulanması yaşıyoruz. Diziler, filmler, kadın programları hayatımıza akıyor. Magazin toplumsal bir bilinç oluşturuyor. Türkiye’deki rol modelleri dediniz. Genel anlamıyla bu modellerden bahseder misiniz? Türkiye’de rol modelleri açısından çok uç örnekler öne çıkıyor. Ataerkil yapıda, kesen biçen, kadınları kategorize eden, yani cinsel anlamda beraber olunacak ve evlenilecek ayrımına sokan bir erkek grubu var. Bu grup aile süsü olarak “hanım” ediniyor. Şöhretlerin bir kısmı da bu değerleri pekiştirecek şekilde davranıyorlar. Toplumda marjinal, ataerkil yapıya uymayan tipler de var. Sokakta hor görülen bu tiplerin en marjinalleri kadın programlarını sunuyor. Bu çelişki toplumdaki nevrozu gözler önüne seriyor. Medyada ki isimlerin örnek olmak gibi bir derdi olduğunu sanmıyorum… Onların örnek olma gibi bir sorumlulukları da yok. Sorun, onların bize sunulmasında. Şöhret olma isteğinin temelinde kolay para kazanma arzusu mu yoksa medyada görünme fetişizmi mi yatıyor? Bu soruyu iki şekilde yanıtlamak gerekli. Birincisi gençler için kolay para kazanmak önemli hale geldi. Ekonomik ve kültürel koşullar yüzünden pek çok yetenekli ve nitelikli genç başarıya geç ulaşıyor ya da yolda harcanıyor. Gençlerin gücü kırılıyor. Kolay başarılar ve büyük yükselişler gözlerini kamaştırıyor. Bu da tavırlara yansıyor. Cenk Erdem bir psikolog. Aynı zamanda ünlü sanatçıların basın danışmanı. Şöhretlerle, magazin ve medya kahramanlarıyla aynı cadı kazanında… Popüler kültürün toplumsal bir bilinç yarattığını, şöhret olma arzusunun temellerinde ise kolay para kazanma ve görünür Fotoğraf: Uğur Demir C Basın danışmanları olarak haber yaptığımda gazetede ve TV’de görmekten rahatsız olduğum haberlere alternatif işler yapmaya çalışıyorum. Benim de sıkıştığım zamanlar oluyor. Ünlü bir sanatçımla ilgili kaliteli bir haber yaptığımda çok az yerde yayımlanırken magazin dozunu artırıp sunduğumda çok daha fazla yere ulaşıyor. Kısacası profesyonelik de oyuna dahil.? olma arzusunun yattığını söylüyor. ŞÖHRET, NEVROTİK BAĞIMLILIK Diğer cevap nedir? Şöhret, medyaya karşı nevrotik bir bağımlılık anlamı taşıyor. Bu ikili bir oyun. Oyuncular kendilerini göstermeyi ve paylaşmayı istiyor. Mahremlerini sunmaktan çekinmiyorlar. Hatta kadın programları mahremiyet karmaşasını artırıyor, sınırları kaldırıyor. Bir de tanga ve mayoyla yakalanan ünlüleri haber yapan zihniyeti sorgulamak lazım. Onların yakalanmak için popolarını kameraya dayıyor olma ihtimallerini de düşünmek gerekli. Bunları yalnızca Türkiye’de olan şeyler gibi göstermek ise cahillik olur. Tüm dünya böyle. Medya sorumlusu olarak siz de bu işin içindesiniz ve yerli yabancı pek çok ünlüyle çalışıyorsunuz. Burada bir çelişki yok mu? Medyada, konuşabilen, iyi iletişim kuran ve psikolojiyi anlayan insanlara ihtiyaç var. Ben de bu alan için iyi bir aday olduğumu düşünüyorum. Doktorun hastalıkla yaşaması gibi bir durum mu söz konusu mu? Dört yıl Cerrahpaşa’da çalıştım ve oradan ayrılırken meslektaşlarım bana “Dışarıda vaka görmeye devam edecek misin?” dediler. Bende dışarıda “eve” demiştim. Dediğimi de yapıyorum. Peki, bu çalıştığınız isimleri rahatsız ediyor mu, yani onları deşifre ediyor musunuz? Onlarla aramızda farklı bir ilişki var ve samimiyetimizi sorgulamıyoruz. Onlar hakkında haber yaparken tavrınızı belirlemek zor olmuyor mu?
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle