02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

PAZAR EKİ 10 CMYK 10 12 KASIM 2006 / SAYI 1077 Dişleriniz koruma altında Candeğer Muradoğlu YENİ ÜRÜNLER Yeni, nar özlü Fruitkicks Fruitkicks’in yüzde 100 nar ve tatlı greyfurt özlerinden oluşan saç bakım serisi saçınızı hacimlendirerek daha dolgun bir görünüm sağlıyor. İçeriğinde bulunan antioksidan kaynağı nar özleri saçlarınızı beslerken, A ve E vitaminleri de nemlendiriyor. Saç kremleri, kuruboyalı, ince telli ve normal saçlara uygun, gazsız saç spreyi, saç köpüğü ve jölesiyle de geniş seçim olanağı sağlıyor... Vücut bakım serisi ise yine nar özleri ile cildinizi yeniliyor, yıpranmalara karşı koruyor, A ve E vitaminleri ve kremli formülü ile de temizliyor ve nemlendiriyor. Peeling içeren vücut şampuanı ise cilde sağlıklı, parlak bir görünüm ve yumuşak bir doku kazandırıyor. Fruitkicks’in 500 ml’lik şampuanı 9.5 YTL, saç kremi 10.5 YTL, 17.5 ml'lik jölesi 10.5 YTL, 300 ml'lik saç spreyi 14.5 YTL, 250 ml'lik saç köpüğü 16.5 YTL, 535 ml'lik vücut şampuanı ise 17.5 YTL. H erkes sağlıklı dişlere sahip olmak ister. Önemli olan uygun diş fırçasını, doğru diş macununu seçmek. İpana ve OralB yeni ürünleriyle işte bunu amaçlıyor. İpana adına İhsan Karagöz sorularımızı yanıtladı: Yeni çıkardığınız diş macununun özellikleri neler, diğerlerinden farkı ne? “İpana 3 Boyutlu Beyazlık” diş macunu özgün formülü sayesinde dişteki lekeleri çıkarmada etkili oluyor. İçindeki aktif beyazlatıcı tanecikler fırçalama sırasında eriyerek dişlerin zor görünür yüzeylerine bile ulaşıyor. Dişlerdeki lekeleri ve yiyecek kalıntılarını etkili, fakat yumuşak bir biçimde temizleyerek dişlerde üç boyutlu bir temizlik ve beyazlık sağlıyor. Çünkü formülünde, diş yüzeylerinde lekeleri azaltan en etkili maddelerden biri olan silika esaslı zenginleştirilmiş bir beyazlatıcı sistem var. Hidrate Silika, diş minesine zarar vermiyor ve bu yüzden güvenle her gün kullanılabiliyor. Bu ürün, “Estetik Diş Hekimliği Akademisi” tarafından da tavsiye edilen tek diş macunu. Macun sadece yetişkinlere mi özel, yoksa çocuklar da kullanabilir mi? Altı yaşın altındaki çocukların daha düşük florür içeren diş macunları kullanmaları gerekiyor. Bu sebeple, çocuklar için geliştirilmiş “çocuk” macunlarını tercih etmelerini öneriyoruz. Türkiye’de diş macunu tüketimi diğer ülkelerle karşılaştırıldığında nasıl bir sonuç veriyor? Ülkemizde ağız sağlığı ne yazık ki yeterince önemsenmiyor. Düzenli diş fırçalama alışkanlığı gelişmiş ülkelere nazaran oldukça düşük düzeylerde. Dört kişiye 1.5 diş fırçası düşüyor. Yılda kişi başına yaklaşık 85 ml diş macunu tüketiliyor. Dolayısıyla, düzenli olarak diş fırçalayanların oranı yüzde 10’ların altında kalıyor ve buna bağlı olarak dişlerde çürük bulunma oranları (yani dişlerinde bir ve üstü çürük bulunan kişi sayısı) tüm yaş gruplarında yüzde 8090’ların altına inmiyor. (Kaynak: Türk Diş Hekimleri Birliği Tüketim Verileri ve P&G Tüketici Araştırmaları) Bu, diş sağlığı konusunda bilinçli bir toplum olmadığımızın da bir göstergesi mi? İpana’nın 20032004 yılları arasında altı ilde, 35 yerleşim biriminde, 10 bin kişinin modern bir diş muayenehanesi olarak tasarlanan mobil araçta muayene edilmesi sonucu gerçekleşen çalışmada aşağıdaki verileri temin ettik: ? Çalışmaya katılanların yüzde 25’i, dişlerini hiç fırçalamadığını ya da bazen fırçaladığını belirtirken, günde 3 kez fırçaladığını söyleyenlerin oranı sadece yüzde 5. ? Yüzde 82’sinde diş çürüğü, yüzde 71’inde dişeti problemi saptandı. Neredeyse yarısının ise ağız ve diş bakımlarını düzenli bir şekilde yapmadıkları ortaya çıktı. ? Tamamına yakınında bir ağız ve diş problemiyle karşılaşılırken en az görünen sorun yüzde 16 orayla açığa çıkmış kök çürüğü. ? Çalışmaya katılan 10 bin kişinin yüzde 77’sinde diş plağı, yüzde 65’inde tartar, yüzde 58’inde diş lekesi ve yüzde 77’sinde çeşitli nedenlere bağlı ağız kokusu tespit edildi. Mudo’dan yeni bir marka: fts 64 fts 64 “Şehir artık bizim” sloganıyla, şehirleşmeye, monotonluğa tepki gösteren yeni bir giyim anlayışını ortaya koyuyor. fts 64 koleksiyonlarında yer alan kargo pantolonlar, kovboy gömlekler, siyah beyaz çizgili trikolar, renkli baskılı ve sloganlı tişörtler 70'li yılların çizgilerini günümüze uyarlıyor. Cilt bakımında devrim Dermokozmetik markası Skincode AG artık Türkiye’de! Skincode AG Switzerland firması tarafından patenti alınan CMGlukan’ı iyi bir antioksidan. Savunma mekanizmasını harekete geçiriyor, cildi yaşlanmaya ve UVA oksitlenme stresine karşı koruyor, hücre yenilenme hızını, cildin esnekliğini ve sıkılığını artırıyor. Essentials, hassas ciltler de dahil olmak üzere tüm cilt tiplerine ve her yaş grubuna uygun bir cilt bakım serisi. Skincode “Exclusive” serisi ise formülünde bitkisel plasenta “Dermocenta”yı kullanıyor. Bu serinin içeriğinde, alerjen etkileri olan koku ve renk vericiler, hayvansal veya diğer katkı maddeleri bulunmuyor. Aralarında temizleme, nemlendirme, antiaging, leke bakım ve cilt yenileyici de bulunan Skincode ürünleri yalnızca uzman eczanelerde. Takım elbise önemini yitirmez! Sabri Özel takım elbise koleksiyonu bu yıl da erkeklere şıklık vaat ediyor. Koleksiyonda üç ya da iki düğmeliler, çift ve tek yırtmaçlı ceketler olduğu gibi pantolonlarda tek pili, pilisiz ve dar paça modeller de yer alıyor. Yenilikçi kumaşlar, sıcak renkler ve modern tasarımların öne çıktığı takım elbise koleksiyonunda, Sabri Özel dikiş kalitesiyle de göze çarpıyor. Bu takım elbiseleri de işçilik detayları ile göz dolduran gömlek, ayakkabı, kemer ve kravatlar tamamlıyor. Ürünler; İstanbul: Fly Inn AVM, Olivium AVM, Erenköy, İkitelli Fabrika Satış Mağazası, Laleli, Ankara: Ankamall, Antalya: Deepo AVM, Adapazarı, Erzurum, Gaziantep, Kayseri: Kayseri Park AVM, İpeksaray AVM, Konya: Kule Site AVM, Mersin, İzmir: Egepark AVM, Gaziemir İzmit mağazalarında bulunabilir. Kuş kadar hafif, yaz kadar sıcak montlar... O’Neill, bu yıl sıcacık bir kış vaat ediyor. Yüzde 50 kuş, yüzde 50 kaz tüyü kullanılarak sarı, kahve ve yeşili öne çıkaran tonlarda hazırlanan O’Neill montlar hafifliği ile de kullanım rahatlığı sağlıyor. O’Neill'ın modellerinde, bele oturan, ayrılabilen kapşonlu, lastikli, iç ve dış cepli klasik modeller yer alıyor. OralB Pulser OralB diş hekimlerinin kullandığı marka sloganıyla yola çıktı. OralB Pulsar, OralB’nin yeni ürünü. Özel olarak tasarlanmış diş fırçası, normal diş fırçası görünümüne sahip. Diğer diş fırçalarından farklı olarak MicroPulse™ teknolojisi ve mikro titreşimine sahip. Fırça bu özellikleri sayesinde dişleri daha kolay temizliyor. Klinik olarak etkisini kanıtlamış olan OralB Pulsar, dişin yüzeyini kavrıyor. Diş plakları için minyatür bir cilt makinesi etkisi yaratıyor. OralB Pulsar, tavsiye edilen satış fiyatı 9.90 YTL ile tüketiciler ile buluşuyor. SOFRA Aylin Öney Tan Sabır küpü... eytincilik sabır küpü bir iş. Zeytinler dallarında damla gibi sallanıyor. Her bir zeytin tanesi damla damla özünü akıtmak üzere özenle toplanıyor. Damlalar birikiyor, küpler doluyor. Küp küp yağlar asırların sabrını yansıtıyor. Dünden bugüne zeytinci olunmuyor. Zeytin ağacı geç olgunluğa erişiyor, geç verim veriyor. Zeytinciliğin kökü tarihin derinliklerine uzanıyor, babadan oğula bile değil, dededen toruna geçiyor. Yaygın bir halk deyişi bu nedenle “İncir babadan, zeytin dededen” diye ifade ediyor. Türkiye zeytincilikte önemli bir ülke, ancak daha da üst konumda olması gerekirken potansiyelinin gerisinde kalıyor. Bir zamanlar İspanya, İtalya ve Yunanistan’ın arkasında dördüncü sırada yer alırken zaman içinde sürekli mevzi kaybetmiş. Sıralamada yükseleceğine gerilere düşmüş. Üretimde önce Tunus’u geçen Türkiye, Suriye’nin zeytinciliği bir devlet politikası olarak benimsemesi ve atılım yapması sonucunda, Suriye’nin de gerisinde kalmış. Başı çeken ülkeler dünya pazarına ürettiğinin üzerinde zeytinyağı satıyor. Tunus, Suriye, Türkiye gibi ülkelerin yağlarını dökme olarak alıp kendi markaları altında pazarlıyorlar. Ancak yağ işlenmiş olarak alındığında ülke kaynağı belirtilmek durumunda. Batılı ülkelerde bilinçli alıcının dikkatini çekebilecek olan bu nokta, bazı yabancı şirketlerin Z işine gelmiyor. Yağı ham olarak alıp kendileri işledikleri takdirde kaynak ülkeyi belirtmeden pazarlama ve aradaki katma değer farkını maksimize etmeleri fırsatı doğuyor. Türkiye’nin ham yağ işleme konusunda yeterli kalite ve kapasitede rafineri tesisleri var. Yani Tunus ve Suriye gibi yağını ham olarak satmaya mecbur değil. Ancak kendi markasıyla ambalajladığı ürünü satmak konusunda sıkıntılar yaşıyor. AB ile Gümrük Birliği anlaşması çerçevesinde kendi şişelediği marka ürünlerini sanayi ürünü sayıldığı için Avrupa’ya satamıyor. Başta İtalya olmak üzere Avrupa ülkeleri, Türkiye’nin kendi markaları ile pazarda yer almasının yollarını tıkalı tutmaya devam etmek istiyor. Öte yandan Türkiye’nin ham yağ ihracatına koyduğu kısıtlamanın kaldırılması gündeme geliyor. Türkiye’nin bu haksızlık karşısında direnmesi gerekiyor. Bu ise sabır ve dirayet isteyen bir iş. Zeytin sıradan bir tarım ürünü, herhangi bir rant kapısı değil. Zeytin ulusal bir değer, korunması gerekli bir kültür mirası. Zeytin demek, aidiyet duygusu demek. Zeytin kök demek, miras demek. Bu bağlamda zeytinciliğimizin geleceği için sürdürülebilir bir politika üretmemiz ve bu zor dönemi zararsız ve hatasız atlatmanın yollarını araştırmamız gerekiyor. Sektörün tüm taraflarını kucaklayıcı, her kesimi kollayan kapsamlı bir strateji oluşturulması herkesin temennisi. Bu hafta sonu Ayvalık Ticaret Odası tarafından düzenlenen “Zeytin Hasat Günü” şenliği kapsamında “Türk Zeytinyağının İç ve Dış Pazarda Tanıtımı” konusu tartışılacak. Türk zeytinyağının adıyla, tadıyla dünya pazarında aranacağı günleri hayal etmek zor değil. Nâzım Hikmet şöyle yazmış: “Yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı, yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin…” Bugün geleceği kuracak zeytin politikasını yazarken de zeytinciliği öylesine ciddiye almak, zeytin dikmekten vazgeçmemek gerekiyor. Zeytin sadece geçmişe ait değil. Zeytin sürdürülebilir gelişmenin simgesi. Zeytin geçmişten geleceğe uzanan altın köprü. ? [email protected] Yeni temsiller etrafında ...Ne "Kır Çiçeği"'nden, ne temsilinden bahsedeceğim. Esasen münekkid (eleştirmen) beyler piyesin mevzuunu baştan başa yazdılar ve mümessilleri de arada bir hakşinas görünmek kurnazlığını da ihmal etmeyerek, kısaca muaheze ederek (eleştirerek) mutad iltifatlarla medh ü sena eylediler (övdüler). Biri, "Necla Hanım bu piyeste harikulade muvaffak oldu ve tam asri kadını yarattı ilh.", öbürü de "Necla Hanım ezberlemiş gibi söylüyordu" diyor. Halkın bu tenkidlere ne derecelere kadar ehemmiyet verdiğini, tenkitlerin intişarından (yayımlanmasından) sonra temsile ve mümessillere karşı aldığı tavırdan anlaşılmaktadır. Şurası anlaşılmıştır ki, halk bu yazılara zerre kadar ehemmiyet vermiyor. ...Ben ki, senelerden beri bu sanatkârlarla arkadaşım ve onlara karşı arkadaşlık hissiyle daha fazla tarafgirlik etmem lazım gelir, bir gün bile aklımdan bu düşünce geçmedi. Onların hatalarını tabii gördüğüm ve görüşüm kadar anlatmayı Mahmud Yesari. ve onları ikaz etmeyi bir vazife bilirim. Münekkid beylerin ise böyle nazik bir vaziyette bulunduklarını da zannetmiyorum. Temaşa âlemimize medh ve zemm (övgü ve yergi), vakit vakit esen bir fırtına gibi muayyen (belirli) hedefler etrafında kasırgalar koparıyor. Ben şahsıma ait zemm ve methlerden ne müteessir ne de memnun olurum. Mahmud Yesari'yi yine ancak Mahmud Yesari yıkabilir! Eğer gün yaklaştı, saat çaldı ise medh ü sena destekleri beni bir gün bile ayakta durduramaz. "Kır Çiçeği" için yazılan tenkitleri Darülbedayi hesabına çok yanlış bir manevra olarak gördüm. Takdirde mübalağa, ekseriya geri tepen bir silahtır. Darülbedayi sanatkârlarının iktidarları, sanatları herkesçe malumdur. Madem ki onlar mukaddes bir sanat gayesini emel edinerek tevazuyla çalışmaya azmediyorlar, bırakalım sükun içinde çalışsınlar. Bir noktai nazar dikkatimi çekti: Darülbedayi edebi heyeti, ümit ve zannolunduğu kadar bu işle alakadar görünmüyor. O heyete ne eski, ne yeni eserlerimi okutmak değil, açıktan fikirlerini sormak bile hatır ve hayalden geçmez. Bunu geçen seneki heyete söylemiş ve eserlerimi de heyete tetkik ettirmeden (incelettirmeden) temsil ettirmiştim. Acaba bu heyet kendilerinde bir mümtaziyet (üstünlük vasfı) mi vehmediyorlar? Yoksa sanatkârlar mı kendilerinden sorgusuz sualsiz hareket ediyorlar? Komedinin nezihini, ciddisini anladık, amenna! Yalnız edebi heyet herhalde pek alaylı bir komedi ile işe başladı. ? Mahmud Yesari/20 Ekim 1926, Çarşamba İspanyol Omleti Bu kez tarifimiz zeytinciliğin dünya lideri İspanya’dan bir lezzet. İspanyol omleti soğuk olarak ufak karelere kesilip içki yanına meze niyetine yeniliyor. Klasik olarak patates ve soğan ile yapılan bu tarife maydanoz, ıspanak, pazı gibi yeşilliklerle ya da közlenmiş kırmızı biberle renk katmak mümkün. Bizim tarif ise pazıyla renkleniyor. 750 gr. patates, 1 iri soğan, 67 iri yaprak pazı, 1 bardak sızma zeytinyağı, 6 yumurta, tuz, karabiber, süslemek için siyah zeytin taneleri ve biberiye dalları. Soğanı ince doğrayın. Patatesi soyup ince dilimleyin. Geniş ve yüksek kenarlı yapışmaz bir tavada zeytinyağının yarısını kızdırın. Soğan ve patatesi ekleyip tuzunu biberini ayarlayın ve pembeleşene kadar çevirin. İnce doğradığınız pazıları ekleyip son biriki kere altüst edin. Geniş bir kaba alarak soğumaya bırakın. Yumurtaları çırpın, kaba ekleyin ve iyice karıştırın. Tavada kalan zeytinyağını kızdırın. Yumurtalı karışımı tekrar tavaya dökün. Karıştırmadan omletin tutmasını ve dibinin kızarmasını bekleyin. Bir tabak yardımıyla ters çevirin ve diğer tarafını kızartın. Soğumaya bırakın ve servis yapmadan önce ufak karelere kesin. Her karenin üzerini ayıklanmış bir zeytin tanesi ve minik bir biberiye dalı ile süsleyin. Bu ufacık omlet karecikleri gösterdiğiniz sabır oranında lezzet küpleri olacaktır.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle