22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

14 AĞUSTOS 2005 / SAYI1012 Kişi kamuya açıksa 'özel alan' olmaz erna Fenemen, 15 yıldır magazin sektöründe çalışıyor. Daha önceleri Hürriyet Gazetesi Magazin Servisi'nde magazin muhabirliği yapmış. Ardından haberaktüel dergilerinde, Klips'te, Hayat Der.gisi'nde çalışmış. Şimdi ise Star Gazetesi Magazin Müdürü ve Kral Müzik Dergisi Yazı Işleri Müdürü. Haber yaparken kriterleriniz neler? Doğruluk ve güvenilirlilik. Bunu sağlamanın yolıı da, habere konu olan kişı ya da kişilerden demeç almak. Haberlerinize konu olan kişilere eşit durabiliyor musunuz? Böyle bir kaygınız var mı? Bcnım böyle bır kaygım hiç olmadı. Hiçbir ünlüyle dostluk, arkadaşlık çerçevesinde yakınlık kurmadım. lyi bir magazin muhabirinin böyle ilişkileri olması gerekiyor. Aksi takdirde özel haber yapması mümkün olmaz. Ancak ben çok özel samimiyetler kurulmasına karşıyım. O zaman objektif olmak imkânsızlaşıyor, Haberler bile magazinleşti. Bu durum magazin basınını nasıl etkiliyor? Ana haber bültenlerinde magazin olmasını, eğer ki çok önemli sosyal bir boyutu yoksa gereksiz buluyorum. Bu bizi nasıl etkiliyor, her şeyin zaten çok çabuk tüketildiği günümüzde haber tekrarları enflasyonu yaşanıyor ve bundan kaçınmayı imkânsız kılıyor. Gazetecilik eğitiminde magazin muhabirliği "aslayapmayacağım" denilen bir alan, çünkü magazin hocalar tarafından da olumsuz lanse ediliyor... tletişim eğitımi alan gençlerin çoğu bence magazini çok daraltılmış ya da yanlış anlamıyla ele alıyorlar. Onların kastettiği paparazzi tarzı magazin haberciliği ise bu alanı seçmek veya seçmemek kişisel tercihtir. Bunun dışında magazin muhabirliğinin alanı diğer branşlara göre bence en geniş olanı, çünkü yaşamın her alanında magazin var. Gazetelerin hafta sonu eklerinde ya da aktüel dergilerinde yapılan da sosyal magazindir. Yaptığınız işe inanıyor musunuz? Benimki bilinçli bir seçimdi. Magazin benim kişisel ilgi alanım değil, ancak profesyonel hayatım. Bu anlamda yaptığım ışe inanıyorum. Sizce magazin basını nasıl olmalı? Magazin basınının düzeyi halkın eğitim, kültür ve üretkenlik ölçüsüyle paralellik gösteriyor. Magazin basınında özel hayatın dokunulmazhğı sınırı esas ahnmah. Ancak bu noktada "kamuya açık alanda" özel hayat olamayacağı gerçeği kabullenilmeli. Derya ve Murat. İkisi de çıplak model. îkisi de yaptıkları işi çevrelerinden gizliyor. Çünkü çıplaklık hâlâ karanlık bir alan J Onlar ise saatler : boyu güzel sanatlar öğrencilerine ya da sanatçılara poz verirken kendi bedenlerini de keşfetmenin tadına varmışlar. 3 Derya'ya göre çıplaklık ozgurluk . Murat'a göre ise doğallık ve rahatlık... Yazı ve fotoğraf: Ezgi Altıner B j Yaptığım işe inanmıyorum li Çınar hem televizyon izleyicilerinin hem de gazete okurlarının yakından tanıdığı bir magazin yazarı. Milliyet ve atv'de çalıştı. Çınar'a göre, ^magazinin bulunduğu yer, Türkiye'nin dünya üzerinde nerede durduğuyla, sosyoekonomik durumuyla yakından ilgili. "Magazin Türkiye'de yanlış anlaşılmış. Sadece ünlülerin özel hayatlarını karıştırarak, özel hayat sınırlarını aşarak mercek altına alan basın mensupları olarak görülüyoruz" diyor. Peki ama bu özel hayat sınırı nerede başlıyor? Bu soruyu "Benim için sınır; karşımdaki kişi ne verirse onu almak ve orada durmak. 'Özel hayatınızla ilgili ne söylemek istersiniz?' diye sormak ayrı, 'şunu şunu yaptınız' deyip, onu köşeye sıkıştırmak ayrı. Belden aşağı vurmadan da magazin yapdabilir" diye yanıtlıyor Çınar. Herkese eşit durmaya çalışsa da bazı şeylerin görmezden gelinebildiğini kabul ediyor, "Günlük hayattaki ilişkilerde herkesin bir kredisi vardır. Bu, gazetecilikte de böyle. Ama sanatçı krediyi tükettikten sonra, ona zarar vereceğini bilseniz de görevinizi yapmak zorundasınız". Çınar'ın haber yaparken gözettiği kriterler, güvenilir ve inandırıcı olmak. Türkiyeli izleyiciyi iki yüzlü buluyor. "Şiddet istemiyoruz, kim ne yapıyor merak etmiyoruz' deseler de, durum bu değil. Bir kanaldaki magazin programı, diğer kanaldaki kültür sanat programından daha fazla ilgi görüyor" diyor. H A Bu pırıltılı dünyaya basın mensupları özenmiyor mu? "Özeniyor, hatta bazen 'niye buradayım?' diye kendi kendimize sorduğunuz zamanlar da oluyor" diyor Çınar; "Yaptığım işe inanmıyorum. Ama bu doğru yapmama engel değil. Zaten bu işi 'inanarak yapıyorum' diyenin çıkacağını sanmam. Bu, ya para ya da güç için yapılacak bir iş. Ben bunu güç için yapıyorum. Herkesin peşinden koştuğu kişiler, burada sizin peşinizden koşuyorlar. Gidecekleri yerlere gelmeniz için uğraşıyorlar. Çünkü benim onunla olmam 'güç' demek. Magazinde çalışmam benim için büyük bir çelişki. Ancak sadece magazinle uğraşmıyorum, yazı yazarak, farklı programlar yaparak rahatlıyorum." em aynı mekândalar, hem çok uzaklar birbirlerinden. Hem birbirlerinden bir şeyler öğreniyorlar, hem birbirlerinden bir şeyler gizliyorlar. Bu kadar içli dışlılığı ve uzaklığı içinde taşıyan işin adı, modellik. Derya ve Murat, üniversitelerin güzel sanatlar bölümlerinde ya da sanatçı atölyelerinde modellik yapıyorlar. Derya 20 yaşında. Üç yıllık model, geçimini böyle sağlıyor, işinden memnun. Murat ise 45 yaşında ve modellikte 6 yılı geride bırakmış, o da seviyor işini. "Özgürlük. Büyük bir yükü üzerinden atmak". Derya bu sözlerle anlatıyor çıplaklığı. Murat çıplakken kendine yaklaştığını hissediyor, bunu sanat için yapmak yakınlaşmayı daha da arttırıyor. Ama işi sevmek, "Ben bu işi yapıyorum" demek değil. Ikisi de ailelerinden gizliyorlar yaptıkları işi, çünkü anlatmak zor, çok zor geliyor... Oysa modelliğin yüz küsur yıllık bir geçmişi var Türkiye'de. "Sanayii Nefise Mektebi"nin (Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi) ilk canlı modelleri hamallar ve çingeneler... Ancak soyunmalarına izin yok. Müslüman olmayan kadınların modellik yapabilmeleri için Ikinci Meşrutiyet'in, çıplak model için de Cumhuriyet'in ilanı bekleniyor... Derya ve Murat'ın anlattıklarına bakılırsa, yine de çıplaklıkla baş etmeyi öğrenemiyor Türkiye... Işte anlattıkları: Modelliğe nasıl başladınız? Derya: Modellik yapan bir arkadaşım önerdi. Önce tereddüt ettim, ama sonra kendi kendime "yapabilirim" dedim. Şimdi bir devlet üniversitesinin güzel sanatlar fakültesinde çalışıyorum. Okul dışında resim ve heykel kurslarına da gidiyorum. Murat: Modellik hakkında fazla fikrim yoktu başlarken. Güzel sanatlarda okuyan bir arkadaşımın tavsiyesiyle başladım. Olur mu olmaz mı derken 6 yıl geçmiş... Herkesin yapabileceği bir şey mi modellik? Murat: Etrafımdakilere bakıp, "yapabilir mı?" diyorum. Ne kadar doğal bir şey de olsa, rahat değilseniz soyunamazsınız, onca insanın karşısında. Bedeninizi tanımanın, güvenmenin dışında ona hükmedişiniz var bir de. Hareketsiz durmak çok da kolay değil, sabırlı olmak gerek. Kıpırdamak bir yana, uygun hareketi veremez yada deforme olursanız, zaten modellik yapma şansınız da kalmıyor. Modelliğe başladığınız ilk gün nasıldı? Murat: Başta bir tedirginlik ve rahatsızlık hissi vardı, ama zaman bunu yok etti. Bu, ilk başladığım zamanlarda sorulmuş olsaydı muhasebesini daha iyi yapardım, ama şimdi içindeyim. Derya: İlk gün tuhaftı tabii. Tanımadığım bir adam ve ben çıplağım. Alışıyorsun ama, mesela üç ressam kadınla çalıştığım bir gün boyunca sürekli uyumuşum. Beni uyandırdıklarında her şey bitmişti. Bozmamışım ama hiçbir şeyi, garip belki, ama aklın ve bedenin bir şartlanma yaşıyor. tlk defa çıplak modelle çalışan bir öğrencinin hali nasıl? Murat: Birlikte komik oluyoruz tabii. Adapte olamıyor önce, ama senin doğalhğından taviz vermemen onu rahatlatıyor. Paslaşıyoruz yani. •Sık sık hasta olur mu modeller? Derya: Yüklendiğiniz ve sabit kalan yerlerinızde tutulmalar oluyor haliyle, ama kahcı bir rahatsızlık yaşamıyorum. Murat: Konsantrasyon gereken bir iş bu, bedeninizle birlikte beyniniz de yoruluyor. Bir de varis problemi yaşamaya başladım. Ufak soğuk algınhkları da oluyor, çıplaksın çünkü. BEN UTANMIYORUM, AMA... Model olmak yaşamınızı nasıl etkiliyor? Murat: Insanlar o kadar küçük ayrıntıların hesabında ki. Görüntüsünden memnun değil, bir kere. Işte burada seni silkeliyor yaptığın iş, kaygılarının yersiz olduğunu anlıyorsun. Kendini de anlıyorsun akabinde, daha çok yakınlaşıyorsun. Evet, karşındakilerle bir uyum içindesin karşındakilerle, ama kendinle de baş başasın kendinle. Sanata somut bir katkın var sonra, her şeyi tam yerinden takip ediyorsun. Tüm bunlar daha bir açtı kafamı, öğrenciyle birlikte yeniliğe, sanatçılara, sergilere, gelişmelere, tartışmalara her şeye tanıksın. Duyup geçemiyor, daha çok bilmek istiyorsun, işin içindesin çünkü Mesleğinizi sorduklarında herkese aynı rahatlıkta cevap verebiliyor musunuz? Murat: lletişım kopukluğu yaşamıyorsan eğer, en yakınındakiler bunu anlar. Çünkü zor değil, ama anlamıyorsa da onun problemi. Insanlara izahı zor bir şey, bunu çekındiğim yada utandığım için söylemiyorum. Bazen de hiç söylemiyorum ne yaptığımı, çünkü anlamayacak karşımdaki, biliyorum. Beden ya da ruh, giysilerden kurtulunca tehlikeye açık bir hal mi alıyor, sizce? Derya: Önce sen varsın; yüreğin ve aklın. Bedensel çıplaklığın korktuğun şekilde ele vermiyor seni, bu bir zayıflık değil. Ama bir şeyi düşünmeden edemiyorum; acaba modellik yaptığım birinden etkilenseydim, kendimi beğendirme aşamasına gelip her şeyi bozar mıydım? Birçok şeyi aştım derken başa mı dönerdim yine, acaba? Giysiler olmasa daha mı iyi olurdu her şey? Murat: Iklım uygunsa giyinme zaten, çünkü çıplaklık son derece güzel bir şey. Giysiler yetmezmiş gibi modayla birlikte üzerimize bir yük biniyor. Insanlar bu yükü daha da bir zorluyor, yoruyor. Ama siz de çıplak gezmiyorsunuz?.. Murat: Bunun doğallığını ve rahatlığını biliyorum, ama ruhum başka yerlerde dolansa da buradayım işte, bu topraklarda yaşıyorum, kurallara uyuyorum (î)bende.. Modellik yapan bir kadının yaşadıkları, yine modellik yapan bir erkeğe göre daha farklı olmalı... Murat: Anayasada tam tersi gözükse de maalesef erkeğin egemen olduğu bir dünyadayız. Kadına birçok şeyde olduğu gibi önyargıyla bakıhyor ya da büyük bir açlıkla. Daha zor olmah yaşadıkları. Aileniz ne diyor bu duruma? Derya: Hiçbiri bilmiyor. Önemine inandığım, j keyif aldığım ve geçimimi sağladığım bu işi, bir * suçlu gibi gizliyorum... Ne gibi problemler yaşıyorsunuz çalıştığınız insanlarla? Derya: Isınmak problem oluyor birtakım atölyelerde. Bazen de çalışma alanına kimin girip çıktığı belli olmuyor. Senin yorulup, sıkılabilen bir insan olduğunu unutup cansız zannedenler de var. tnsan, sanatla uğraşan kişiyi daha ince fikirli, daha açık görüşlü olur zannediyor... Derya: Sanat herkesi sıradanlıktan kurtarmıyor. Bir atölyedesin ve karşında bu işten anlayan ya da anladığını sanan kişi sıra sana ödenecek miktara geldiğinde acayip bir pazarlığa girebiliyor, her şey konuşulduğu halde en baştan. Sonuç olarak sanatçı da olsa yaptığın şeyden ötürü seni yadırgayanlar var, ya da art niyetinin doruklarında olanlar. Peki, tüm bunların dışında çıplaklık neyi fark ettirdi size? Derya: Özgürlük. Büyük bir yükün üzerinizden atılması. Vücudumuzu ve kusurlarını sakladığımız örtüler yok ve ben anladım ki ashnda saklanacak, utanılacak bir şey de yok. Neden rahatsız ediyoruz çıplakken birbirimizi bu kadar acaba? Bir örtünme zorunluluğu olmasaydı daha gerçek olurduk. 0
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle