02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

17 NtSAN 2005 / SAYI 995 Dünya 'Fizik Yılı'nı kutluyor... D ünya Fizik Yılı kapsamında, bilime olan ilgiyi ve sevgiyi artırmak amacıyla bazı projeler geliştirildi. Bunlardan bazıları şunlar: Kültürel Miras Olarak Fizik Fiziğin tüm dünyanın kültürel birikımiyle oluştuğunu anımsatmayı hedefleyen, uluslararası işbirliğiyle gerçekleştirilecek gezici sergide, dört bin yıllık fizik başanları anlatılacak. Sergide eski kozmoloji, zamanın keşfi, sayılar, oranlar ve kürelerin harmonisi, neoamerikan kültürüne dünyanın bakışı, Müslümanların ortaçağ fiziğine katkısı, gökkuşağı bilmecesi, geleneksel Afrika fiziği, keşifler çağının ardındaki fizik, denizci ve bilim adamları, bılimscl Rönesans devrimi, manyctizma ve elektriğın gizemli gücü, dünyayı saran makineler, kuvvet ve alanlar parçacık, dalga ve birleşik durumları, uzay ve zaman birleşimi konuları ele alınacak. Fizik Hikâyeleri Bilim insanları ve bilim eğitimcilerini tüm ulus ve kültürdeki öğrenci ve öğretmenlerle ilgilı hikayelerini paylaşmaya davet ediyor. Dünyadaki öğrenciler web sitesinde yer alacak olan bu hikâyeleri okuyarak en iyi 10 hikâye listesini belirleyecekler. dönüştürülerek, çocukların bılıme merakı arttırılacak. Fizikçilerden gelen fıkirler, eğitimciler tarafından denenıp oyuncak üreticileri tarafından üretilecek. Dünyadaki fizik kurumlarının yardımryla milyonlarca kreş, çocuk odaları, oyun salonları, okul ve gençlik merkezleri fizik oyuncakları ile donatılacak. Maskot olarak seçilen " Albert" de fizik macerasında çocuklara eşlik edecek. Nobel Yetenek Yarışması Dünyanın her yerinden yaşları 10 ile 19 arasında değişen 2005 öğrenci, fiziksel ilgi ve yeteneklerine göre seçilerek ödüllendirilecek. www.wyp2005.org Dünya kendisiyle hesaplaşıyor I Fizik Oyuncakları Fizik projeleri, oyuncaklara Bilim kentleri kurulsun rof. Dr. Baki Akkuş, IÜ Fen Fakültesi Fizik Bölümü Nükleer Fizik ABD Başkanı ve Türk Fizik Derneği Genel Başkanı. Bilim ve teknoloji üretmeyen bir ülkenin kalkınamayacağını vurguluyor. Ekonomik büyüklüğü nedeniyle G20 üyesi olan Türkiye'nin ürettiği bilimsel makale sayısı ile 22. sırada yer almasına kızgın. Akkuş bilime yapılan yatırımların teknolojiyi ve dolayısıyla kalkınmayı nasıl etkilediğini örneklerle anlatıyor: "1950'lerde Japonya ve Güney Kore'nin kişi başına gayri safi milli hasılası Türkiye'den düşüktü. Sonra bu oran tersine dönerek Japonya Türkiye'nin 10 katına Güney Kore ise 4 katına çıktı. Bunun temel nedeni 1964'tejaponya'nın başkenti Tokyo yakınlarındakı "Tsukuba Bilim Kentini" t """ kurmaya başlamaları. Bu V Aıgm sayede 1970'lerin sonunda \ JnH ortaya Japon mucizesi çıktı. k>« ' \ Aynımodelil973'te •flB H^^ uygulayan Güney Kore ^^K ^^H benzer bir mucızeyi 1980'li ^^H *&•*' ^ ^ H yılların sonlarmda gerçekleştirdi. Türkiye'nin kalkınması için de benzer bilim kentlerinin kurulması gerekliliğinin dışında kısa vadede atılması gereken ilk adım, Avrupa Nükleer Araştırma Merkezi'ne (CERN) üye olmamız. Finlandiya'nın yakın zamanda gerçekleşürdiği mucize de Fin Modeli olarak anılıyor. CERN deneylerinde elde ettikleri bilgileri kullanarak pazar ekonomısine dayalı yeni mallar ürettiler, CERNTECH adını verdikleri firmayla dünyaya pazarladılar." Prof. Dr. Akkuş'un, Türkiye'de bilim ve teknolojinin gelişmesi için önerileri şöyle: P Bilim ve Teknoloji Bakanlığı ile bilim kentleri kurulmalı. YÖK, TÜBA, TÜBÎTAK, TAEK, D l E ve TSE gibi kurumlar ile bilim kentleri bu bakanlığa bağlanmalı. Bilimsel Araştırma ve Teknoloji Üretme Fonu kurulmalı. GSMH'dan ArGe'ye yüzde 2 pay ayırılmalı. Daniniiiıkalı "EuroPhvsicsFun" fizik grııbıı O D T Ü ' d e gösteri deneyi yaptı. Türkiye'de fizik yılı izik Yılı'yla ilgili ilk etkinlik geçen haftalarda Ankara'da yapıldı. ODTÜ Fizik Bölümü ve ODTÜ Fizik Topluluğu "l.Ulusal Fizik Öğrencileri Kongresi" düzenledi. Toplantılara Türkiye F genelinden 22 üniversitedcn 120nin üzerinde öğrenci katıldı. Popüler bilim, fizikteki gelişmeler, bilim ve sanat, Hzik ve felsefe konularıyla ilgili 36 sunum ve atölye çalışması gerçekleştirildi. Türk Fizik Derneği Genel Merkezi de aşağıdaki etkinlikleri planlıyor: "2005 Dünya Fizik Yılı" konulu anma pullan çıkarılacak. 1316 Eylül tarihlerı arasında Muğla Üniversitesi'nde yapılacak 23. Uluslararası Fizik Kongresi'ne 1986 yılı Nobel Fizik Ödülü sahibi Prof. Dr. Heinrich Rohrer katılacak. "Türkiye ve CERN", "Türkiye'de Eğitim", "Deprem Konusunda Türkiye Ne Yapmalı?", "Geleceğin Teknolojisi ve Fotonik" konulu paneller düzenlenecek. Bu yıl ilki düzenlenecek "Bir Fizik/Doğa Olayının Görüntülenmesi" fotoğraf yanşmasında dereceye giren ilk üç kişiye ödül verilecek ve seçilen 50 eser üniversitelerde sergilenecek. 4. Uluslararası Fizik Öğrencileri Kongresi, 31 Ağustos3 Eylül tarihleri arasında, Dokuz Eylül Üniversitesi'nin ev sahipliğinde tzmir'de gerçekleştirilecek. 1. Ulusal Parçacık Hızlandırıcıları Yaz Okulu bilimsel toplantısı 49 Temmuz tarihleri arasında Ankara Üniversitesi'nde yapılacak. Einstein, fizikte devrim yaratan bir bilim insanı olduğu kadar, savaşa ve ırkçılığa karşı tavrıyla da örnek oldu. TU Fizik Bölümü ve Feza Gürsey Enstitüsü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ayşe Erzan, geçmişten bugüne, bugünden yarına bakarak fiziğin yaşamımıza katkılarını anlatıyor. Erzan, dünyadaki kudamaların bir tür kültürel "kendi ile hesaplaşma" konusu olduğunu, oysa Türkiye'nin konuya "bunlar başka diyarlann sorunlan" diyerek uzak kaldığını söylüyor. Fizik bilimi sayesinde rıe öğreniriz? Yıldızların ışıması ya da bir telin elektriği iletmesi, maddelerin parlaklık, saydamiık, mıknatıslanma, esneklik gibi özelliklerinin nasıl ortaya çıktığı, özelliklerin sıcaklıkla ya da başka etkilerle nasıl değiştikleri, ancak atom ve moleküllerin (ve bunların elektronlarınm) hareketleri temelinde açıklanabiliyor. Bu nedenle atom ya da atom altı ölçeklerde maddenin devinimini doğru bir biçimde tasvir edebilmek için, kuvantum mekaniği denilen bir kavramlar ve yöntemler bütünü geliştirilmiş. Atomlardan molekülleri oluşturan kimyasal bağları ancak kuvantum fiziği çerçevesinde anlayabildiğimiz gibi, bugün canlı hücre içinde yaşamı var eden kimyasal ve fiziksel süreçleri de, kuvantum fiziği sayesinde inceleyebiliyoruz. En heyecan verici konulardan biri, maddenin daha temel yapı taşlarının araştırılması. Atomları meydana getiren çok küçük boyutlardaki temel parçacıkların, elektronların, protonların, şimdilik bunları oluşturduğu düşünülen "kuvark"ların nasıl, hangi kurallara göre bir araya geldiklerinin araştırılması. Amaç, ışığın madde ile nasd etkileştiğini, kütle çekimi ile Coulomb Yasasını, radyoaktiviteye yol açan tepkimelerle, kuvarkları bir arada tutan "tudcah," tek bir kapsamlı teori ile, tek bir bütünün farklı görüngüleri olarak tasvir edebilmek! Evrenin nasıl oluştuğu, evrendeki kütle dağılımı, yıldızların ve yıldız kümelerinin, kara deliklerin oluşumu ve evrimi de hararede araştırılan konular. Giinlük hayatıtnızda fizik en çok nerelerde karşımıza çıkar? Tüm inşaat ve makine mühendisliğinin temelinde yatan mekanik bilimi, motorlann tasarlanması için gerekli termodinamik, elektrik devrelerle ilgili temel bilgiler, telsiz, radar, radyo, televizyon gibi iletişim araçlarını tasarlamamızı mümkün kılan "elektromanyetık teori" fizikçilerin 19. yüzyıl sonuna dek deneysel olarak araştırmış ve teorik olarak da çözümlemiş oldukları konuları kapsıyor. Modern fiziğin doğrudan yaşamımıza girdiği en önemli alan ise bence, yirminci yüzyılın ikınci yarısına damgasını vuran, transistörlü radyolarla başlayıp bugün yaşamımızın tüm gözeneklerine sinmiş olan, elektronik endüstrisi. Transistör denilen alet, yaşı elverenlerin eski radyolardan tanıyacağı "lamba"ların yerine geçen, onlardan çok daha dayanıldı, hem de çok küçük boyudarda imal edüebilen, küçük elektrik akımlarını yükseltmeye yarayan basit bir aygıt. "Yarıiletken" tabir edilen, silikon gibi elemenderden yapılabiliyor. Kuvantum fiziği sayesinde, 1947'de tasarlanabilmiş olan bu alet, "katı hal aygıtları" diyebileceğimİ2 ve bugün tüm bilgisayar endüstrisinin temelinde yatan bir bilim ve endüstri dalının kapılarını açıyor. Günümüzde tıpta çok büyük önem kazanan "manyetik rezonans" (MR) gibi görüntüleme teknikleri de tümüyle modern fiziğin eseri ve bu alanda her gün yepyeni buluşlar yapılıyor. Doğumunun 100. yılını kutladığımız Einstein'ın 3 makalesi, nasıl bir ufuk açtı? Her biri bir deneyi açıklamaya yönelik olan bu makaleler, bugün artık evren, madde ve enerji konularında bize "aşıkâr" gelen bir ımgelemin dayandığı üç ana ayağı oluşturuyorlar. Bunlardan ilki, polenlerin mikroskop altında, sulu ortamda gözlenen harekederiyle ilgili. Bu hareketlerin, su moleküllerinin minik polen zerreciklerine gelişigüzel çarpmalarından kaynaklanabileceğmden yola çıkarak yaptığı hesaplar sayesinde, maddenin atom ya da moleküllerden meydana geldiğı savını artık tartışmaya meydan vermeyecek bir biçimde kanıtlıyor. îkinci makale, üzerine ışık gönderilen bir metalde oluşabilen elektrik akımını (fotoelektrik olguyu) açıkhyor. O ana kadar bir dalga türü olarak açıklanan ışığın, adına şimdi "foton" dediğimiz tanecikli bir yapısı da olabileceğıni ileri sürerken, daha sonra, kuvantum fiziğinin kuruluşunda başvurulacak olan temel bir kavramı da ortaya atmış oluyor: Tanecikdalga ıkiliği. Üçüncü makalede Einstein, bugün "özel görelilik kuramı" dediğimiz kuramı ortaya atıyor. Işıyan cismin hızı ne olursa olsun, ışığın hızının bir fizik yasası olup, hep aynı kalacağını, ama bu nedenle de, birbirine göre hareket halinde olan gözlemcilerin, uzunlukları ya da zaman sürelerini farklı algılayabileceklerini gösteriyor. Türkiye'de özelde fizik genelde pozitif bilimlere ilginin yeterli olmadığını söylemek çok güç olmasa gerek. Bunun nedeni sizce ne? Bu tür ilginç soruların kültür tarihçilerı ve sosyal bilimciler tarafından sistemli bir biçimde araştırılması gerekiyor. Ben ancak bir tahminde bulunabilirim. Galiba toplumumuzda çok yaygın olarak gözlenen "faydacılık" yatırımının hemen kısa vadede bir somut faydaya dönüşmesi gerektiği beklentisi, salt merak için yapılıyormuş gibi görünen araştırmalara daha az rağbet olmasını getiriyor. Dünyada fizik yılı hazırlıkları yıllar önce başlamış. TÜBÎTAK'ın bu konuda herhangi bir çalışması yok. Sizce bunun nedeni ne? TÜBlTAK gibi bilim kurumlarının politik müdahalelerden uzak tutulmaması, kurumsal sürekliliğin kaba kesintilere uğraması, uzun soluklu plan yapmayı da engelliyor. Bu yılın UNESCO tarafından Dünya Fizik Yılı ilan edilmesine'karşın, UNESCO Türkiye Milli Komitesi'nin konuya tamamen bigâne kalmış olması da ayrıca üzücü. Bence daha önemli sorun şu: Yirminci yüzyılda fiziğin gösterdiği gelişme, dünya görüşümüze getirdiği yenilikler, bu yılki etkinliklerde tüm etik ve varoluşsal felsefi boyutları ile birlikte ele alınıyor ve bir tür kültürel "kendi ile hesaplaşma" konusu ediliyor. Ülkemizde ise bu tür kaygılar, bizden uzak dıyarlarda "başkalan" tarafından halledilen meseleler olarak algılanıyor. Galiba bu anlamda Batı ile bir kader birliğinden söz etmemiz biraz zor. Sonuçta fizik popüler kültürümüzün bir parçası olarak değerlendirilmiyor ya da bu doğrultuda bir talep oluşmuyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle