Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
17 NÎSAN 2005 / SAYI 995 11 Başka bir hayat mümkündü Köy Enstitüleri 65 yıl önce bugün açılmıştı. Kepirtepe Köy Enstitüsü mezunu Nedim Menekşe için bugün imece ve dayanışmanın yıldönümü. Israrla tarihin izini sürüp, anıları, fotoğrafları toplayıp bir kitap hazırladı. Peki, Köy Enstitüleri kapatılmasaydı ne olurdu? Yeniden okul anılarına dönüyoruz. Ölüm Menekşe'nin peşini bırakmamış. Okulda, artezyen suyuyla yıkanırken bayılmış. Gözünü açtığında gördüğü ilk şey öğretmeninin ona uzun zamandır suni teneffüs yaptırmaktan terlemiş alnı. Öğretmeni ve eşi onu, gece boyunca uyanık tutmaya çalışmışlar, öğretmeni bir de pijama dikmiş, öğrencisine. Aradan 25 yıl geçince görüştüklerinde öğretmeni, bir çakı gösterip, "Bu o gün senin çenen kilitlendiğinde ağzına sokup açtığım çakı" demiş. Nedim Menekşe ve arkadaşları ile öğretmenlerinin dayanışmaları, imece ve sevgileri ömür boyu sürüyor. Sevgiyle bağlandıkları okullarını, ülkelerini ve ideallcrini bugün de her şeyin üzerinde tutuyorlar. Menekşe'nin kapatılışlarının 50. yılında yazdığı "Köy Enstitüleri Gerçeği" kitabı da imece ürünü. Kitabı yazmayı aklına koyduğunda tanıdığı Köy Enstitülülere birer mektup yazmış. Milli eğitim müdürlüklerine de yazıp "Bunu Köy Enstitülülere verin" demiş. Sonra yanıtlar gelmeye başlamış. Anılar, bilgiler, kayıtlar... Kitabın mektuplaşarak tamamlanması ve yazımı 2 yıla yakın sürmüş. Şimdi, dağıtımı da imece usulü yapılıyor. KIZILÇULLU'DA ENSTİTÜ YOKMUŞ! Peki bu kayıtların toplandığı bir yer yok mu? Yanıt ne yazık ki olumsuz: " Aslında diploma defterlerinin olması lazım. Ama Kızılçullu Köy Enstitüsü'nün kayıtlarının tamamı yok olmuş. Milli Eğitim Bakanlığı bunu nasıl açıklıyor bilmiyorum. Izmir 11 Milli Eğitim Müdürlüğü'ne de başvurdum. Arşivimizde böyle bir okula ilişkin kayıt yoktur, diye yanıtladılar." Birbirlerine bu kadar bağlı olmalarının nedenini soruyorum, "Biz sevgiyle büyütüldük" diyor, "Son derecedemokratik bir eğitim aldık. Okulun yönetiminde öğrencilerin söz hakkı vardı. Üstelik bu lafta kalan bir şey de değildi. Toplantdarda öğretmenlerimizle son derece sert tartışmalaragirmekten çekinmezdik. Biz işliğe, tarlaya giderken koca bir varille su taşınırsa bir sandıkta da kitaplarımız geIırdi. Dinlenirken okuyaJım diye... Türkiye'nin herhangi bir yerine okul yapılacaksa, bütün enstitülerden ekipler giderdi. Herkes daha çok iş yapmak için birbiriyle yarışırdı. Büyük bir coşkuyla çalıştıktan sonra inşaatların ortasında, tarlalarda keman, mandolin sesleri yükselir, marşlar okunurdu. O kadar çok zorluğu birlikte aştık ki"... AĞANIN ARSASINDA SPOR... Nedim Menekşe elindebir de "demirci ustası" belgesiyle 16 yaşında mezun olmuş Kepirtepe Köy Enstitüsü'nden. Yaşı mahkeme kararıyla büyütülerek aynı okula öğretrncn olarak atanmış. Kendi yaşlarında öğrencileri olmuş. İkiyılın ardından yükselen karşı dalgayı fark edip kendi köyü olan Ahmetbey'e tayinini istemiş. 1958 yılında Gazi Eğitim Enstitüsü Pedagoji Bölümü'nü bitirip, müfettişlik ve öğretmenlik yapmış. 1978'de emekli olmuş. Bugün, eşı Vahide Menekşe'yle 60. evlilik yıldönümlerini kutlamaya hazırlanıyorlar. 3 çocukları ve onlann eşlerideöğretmen. Haftada bir gün arkadaşlarıyla toplanıyor, mandolin ve keman çalarak müzik yapmaya devam ediyorlar. Yazarak veyaşayarak, doğru bildiğini anlatarak yaşayan Nedim Menekşe, bir toprak ağasımn arazisine yapılan binada 1956'da kurulan Ahmetbey Güven Spor'un da kurucu başkanı. Biz de Nedim Menekşe'nin şahsında tüm Köy Enstitülülerin 17 Nisan'ını kutluyoruz. • Özgür Erbaş ıl 1928. Bulgaristan'dan Türkiye'ye gelmeye hazırlanan Menekşe ailesi pasaportlarını çıkarmaya çahşıyor, o tarihte ana karnında olan bebeğe pasaporta gerek yok. Böyle düşünülüyor. Yolculuğa kısa bir süre kala Nedim Menekşe dün yaya geliyor. Doğum sırasında ebe her ne yapıyorsa, bebeğin kafatası ortadan yarılıyor, beyninin bir bölümii dışan çıkıyor. Anne çaresiz, eline aldığı yorgan iğnesiyle bebeğin kafatasını dikiyor, öldüğünde imam yıkarken eli kan olmasın diye. Ama bebek ölmüyor. Bu kez pasaportsuz bebeğin yolculuğu sorun oluyor. Nedim Menekşe başka bir ailenin nüfusuna kayıt ettiriliyor, Türkiye'ye gelince bu kez "nüfusta ölüyor", ama ailesinin nüfusunda yeniden doğuyor. Kepirtepe Köy Enstitüsü'nün ilk öğrencilerinden Nedim Menekşe'nin hayatı böyle başlıyor. Y Nedim Menekşe, elleriyle yaptıkları Kepirtepe Köy Enstitüsü binasını gezerken tarihe yolculuk yapıyor. Fotoğraf: EDÎBE BUĞRA Okulun 1939'da öğrencilerin yaptığı kapıları sapasağlam. Yandaki fotoğrafta ortada Nedim Menekşe marangoz atölyesinde çalışıyor. yetiştiriyor. Bugün Trakya Üniversitesi'ne ait olan arazinin içinde kalan bina, harabe halde. Eski yatakhanenin olduğu bodrum katta arşiv belgeleri çöplerin içinde. C) çöplerin arasında ise kırık bir mandolin sapıyla, büyükçe bir satranç tahtası da var 1939'da öğrencilerin elleriyle yaptıkları kapılar ise sapasağlam duruyor. Binaya gelip giden gençler olduğunu, duvar yazılarından, bira kutulanndan öğreniyoruz. Nedim Menekşe, binanın camlan kırılmış, bir bölümü çökmüş, içi çöplerle kaplı halini görünce hüzünlense de "Artık hıçbir şey hıssctmiyorum. O kadar çok üzüldüm ki artık hissim kalmadı" diyor. Menekşe, okulunu 1941 Nisan'ındasavaş nedeniyle bırakıp gitmek zorunda kalmış. Savaşta zarar görür diye, bütün eşyaları trene yükleyip Hasanoğlan'a gitmişler. Çadırlarda, camilerde kalıp Hasanoğlan Köy Enstitüsü'nü imece usulü yapmışlar. tlk kazmayı ise Vizeli Mukaddes Tekeli vurmuş. tnşaat tamamlanmış, ama onlar yeniden Kepirtepe'ye dönmüşler. Bütün eşya Hasanoğlan'da kalmış: "Bize kısa bir tatil verdiler. Dönüşte birer yorgan ve yastık kılıfı dağıttılar. Daha önce toplanan otlarla doldurduk onları. 200 gram ekmekle geçirdiğimiz günler de oldu, çimento paketlerinden defter yaptığımız günler de. Biz ilk kuşaktık ve sıkıntı çekmemiz doğaldı. Durmadan inşaat yapmayacaktık tabii. Tam her şey yoluna girmişken, çalışmaya başlayacakken boğdular Köy Enstitülerini. Hem de CHP döneminde..." ÖNCE KIZLAR UZAKLAŞTIRILDI Cumhuriyet'in köylüyü kendi köyünde kalkındırmak, üretime katmak ve her köyün kendi aydını yetişsin diye kurduğu Köy Enstitülerinin, CHP eliyle kapatılmasının nedenini soruyoruz Nedim Menekşe'ye. Yanıtı gayet net: "Bu bir karşıdevrim harekctiydi. Toprak ağaları, köylünün aydınlanmasını, hakkını bilmesini, yurttaş olmasını istemedi, CHP de buna direnemedi. Zaten Meclisin büyük bölümü de toprak ağalarından ya da onların yakınlarından oluşuyordu. Ismet Inönü de 'demagojiye kurban etmeyeceğim' dese de kıyımın önüne geçemedi. Bu hareketin bedelini hâlâ ödüyoruz. Yapılan 10 yıllık plana göre 1956'da öğretmeni, sağlıkçısı, ebesi olmayan köy kalmayacaktı. Oysa 194045 döneminin ardından boğulmaya başladık. Demokrat Parti döneminde ise önce kız ve erkek oğrenciler ayrıldı, kız öğrenci kontenjanı azaltıldı. Ardından idareciler ve öğretmenler değişti. Bizler de köylünün dertlerini bilip, buna çözüm aradığımız için komünist ilan edildik. Öyle günler geldi ki 17 Nisan'lan, kahve köşelerinde gizli saklı kutlamak zorunda kaldık." 11 yaşında Kepirtepe Köy Enstitüsü'ne giren Menekşe'nin yaşamı, öğrendiklerini öğretmek, ideallerinden vazgeçmemek uğruna mücadeleyle geçiyor. Onun okula başladığı yıl 2. Dünya Savaşı patlıyor. Menekşe o dönemi şöyle anlatıyor: "Biz 185 öğrenciydik. Okııl binasının, bodrum ve zemin katı vardı. Yatakhanemiz bodrum kattaydı ve 3 katlı ranzalarda yatıyorduk. Üst kattaki, yatağında doğrulamazdı bile. Sonra bütün okul binasını, atölyeleri, tiyatro salonunu ve diğerlerini yavaş yavaş tamamladık. Tuğlalar dahil bütün bina öğrenci emeğiyle yapıldı. Yılda bir ay tatil yapıp, haftada 44 saat ders gördük. Oğrenciler hem marangozluk, demircilik gibi bir el işi, hem tarım hem de lise dersleri okurdu. Bir yabancı dil öğrenir, iki müzik aleti çalar, hemen hemen bütün klasikleri okumuş olarak nıezun olurduk." Kepir verimsiz anlamına geliyor, ama Köy Enstitüsü burayı bugün bile çiçekleri açan ağaçlarla donatıp nice oğrenciler Köy Enstitülerine vurulan ilk darbe kız ve erkek öğrencilerin aynlmasıydı. Ardından kız öğrenci kontenfsnt azaltıldı.