Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
10 Dariush Mehrjui, Iran'ın "filozof" yönetmenlerinden. Devrimden önce fakirleri, devrimden sonra orta sınıfın insanını anlattığı için filmleri yasaklandı. Bugün büyük ustalar olmamasını bütün "izm"lerin ve ideolojilerin yok olmasına bağlıyor. Mehrjui'ye göre Amerika Iran'ı bombalarsa, Nostradamus'un kehaneti doğrulanmış olacak... 17 NÎSAN 2005 / SAYI 995 İran, Amerik karşı, ama.. Gönül DönmezColin ağdaş tran sinemasının dev isimlerinden, 1960'larda en üstün örneklerini veren "Yeni Dalga"nın öncülerinden, "filozof yönetmen" Dariush Mehrjui Islam devrimi ve sonrasında kendine ozgü sinema anlayışını usanmadan izledi. Fılmleri, Iran'ı bir Batı ülkesi yapmaya kararlı Şah zamanında, bir köşede unutulmuş rakir insanın gerçeklerini acımasızca yansıttığı gerekçesiyle yasaklanmıştı. Devrim sonrasında da tam tersi nedenlerlle Hlmleri rafa kaldırılmaya çalışıldı. O, sinemanın cn karanlık gıinlerınde Kiarostami ve diğerleri gibi çocuk oyuncular kullanıp, kırsal vc görünüşte basit öykülere gızli anlamlar yüklemek yerıne özgün çizgisini sürdüren bir Don Kişot. Genç yaşta Kaliforniya (UCLA) Üniversitesi'nden felsefe diploması aldı. Paris'te dört yıl "sürgün"lüğü var. Ibsen'in "Bebeğin Evi"nden "Sara" gibi birçok filmi de edebi escr uyarlamaları çoğunlukla Batı edebiyatından, ama o hep ruhsal açıdan belirli bir yönü olmayan çağdaş Doğu insanının oykülerini anlatıyor. Iran sinemasının klasiklerinden "lnek"te, bir Doğu köylüsü tek gelin, yoldaşı ineğini kaybedince çılgına döner ve hayvanla özdeşleşir. "Bay Simpleton"un kahramanı evlilik ve kentsel yaşam kavramları karşısında bocalar. "Postacı"da ise yine Doğulu kahraman modern yaşam karşısında uçlara itilir. "Daire" Doğu mafyasını anlatır. "Hamoon", "Banu", "Sara", "Pari", "Armut Ağacı", gelenekle modernızm arasındaki 20. yüzyıl insanını yansıtır ki, bunların çoğu kadındır. Dariush Mehrjui ile doğu Fransa'da, Jacques Brel'in "Ben Venedik'e gitmek isterim, o Vesoul'e" diye bir şarkısında hicivleyerek adını dünyaya duyurduğu, karla kaplı ufacık Vesoul kentinde, 11. Vesoul Asya Filmleri Festivali sırasında Ç üstlendiğimız jüri görcvi nedenıyle bir araya geldik ve bir hafta boyu sinemadan politikaya bol bol sohbet ettik. Burada "Inek" fılminizi izledik yeniden. tkincifilminizolmakla birlikte tran sinemasının baş klasiklerinden ve kariyeriniz için önemli bir yapıt. Film köyün delisi ile başlıyor; adamı bağlıyorlar, sürüklüyorlar. Filmin sonunda ineğin sahibi de aynı duruma düşüyor... Çok iyi bir bağlantı kurdunuz. Bu noktaya daha önce kimse değinmemişti. Ikisinin de kaderi aynı. Beni gerçekten ilgilendiren, film konusunda ne düşündüğünüz. Bu filmi yapalı 36 yıl geçti, hâlâ raodernitesini koruyor mu? Günümüzde en çok sözü edilen kav ramlardan biri "minimalizm". Bence "înek" başarılı bir "minimalizm" örneği. Ayrıca, kuşkusuz İtalyan neorealizmi etkileri de var. Konuları farklı olsa da, Yılmaz Güney'in bence en başarılı filmi "Umut" ile birçok ortak noktası var. Ayrıca, ikisi de aynı yılın ürünleri... Iran'ı zengin bir Avrupa ülkesi gibi gösterme çabaları sırasında, bu imajı bozuyor diye, Şah zamanında "Inek" yasaklanmıştı. Devrim sonrası ise tam tersi nedenlerden sansürle başım derde girdi. "Banu" ve "Okulumuz" da yasaklandı. tkincisi tam 11 yıl. Bir okulda müdüre karşı ayaklanan çocukların öyküsüydü. Devrimin başında yapılmıştı ve politik bir ton içeriyordu. Devrimden sonra Bemani, Dariush Mehrjui'nin yasaklanan fılmlerinden biri... , , ; , her şey hızla değişti ve bir yıl gösterildikten sonra film rafa kaldırıldı. Bu konuda, her şeye rağmen şimdi olumlu gelişmeler yaşanıyor... Yine deciddisorunlar var OrneğinjafarPanahi'nin filmleri genelde yasaklanıyor. Neyse ki yurtdışında gösterme izni veriyorlar. Benimkıler tümüyle yasaklanmıştı. Abdolfazl Jalıli birçok film yaptı, yurtdışında birçok ödul aldı, ama bu filmleri lran'da kımse bılmiyor. Kıaros tami'nin filmleri bir başka örnek. tran'da birçok kişi yurtdışında başarılı olan bufilmleringerçeği yansıtmadığı kanısında. Hatta bazıları bu yönetmenlerin tran yaşamını kötü göstermek için Batı'dan para aldığına inanıyor. Devrimden önce fakir yörelere gidip yoksulluğu irdeleyerek hükümeti eleştirmenin bir anlamı vardı. Ülkeyi aristokratlar, büyük burjuvalar yönetiyordu ve fakirler bir kenara itilmişti. Devrimden sonra bu gibi toplumsal açıdan angaje filmlerin anlamı kalmadı, hiç değilse başlangıçta... Çunku artık fakirler başa geçmişti ve bu soruna çare bulmayı en iyi on lar biliyordu. Eleştirmek bize düşmezdi. Onun için ben otomatik oJarak görüş açımı orta ve orta üstü sınıfa çevirdim. Öznel görüş açıları, psikolojik dünyalarla ilgilendim. Çünkü, sorun artık toplumsal değil, siyasaldı. Devrim yapıldı ve hiçbir şey değişmedi. Hangi hükümeti seçsek hiçbir şey değişmiyordu, belki de varoluşçu ruhumuzda bir bozukluk vardı. "Hamoon", "Kiracılar" ve "Banu" filmleri bu devrede gerçekleşti. "Bemani" ile kırsal kesimin sorunlarına döndünüz. Namus cinayetleri Tiirkiye'de hep gündemde, ama bu konuda film yapacak yönetmen çıkmıyor. 20 yıl sonra, aniden bu korkunç trajedi ile karşı karşıyaydım ve ufak, samimi bir film yaparsam bazı şeyleri değiştire bilirim, diye düşündüm. Ama film yasaklandı Yine de herkes gördü. Kariyerinizin başında 1960'lar ve 70'lerde doğaldır ki teknik olanaklar yetersizdi, ama atmosfer açısından nasıldı? Kariyerime başladığımda sinema, derdımi anlatmanın bir yoluydu. Amacım, genç bir aydın olarak toplumu eleştirmek, bilinçlendirmek ve izleyiciye, benim sinemaya gittiğimde duyduğum güçlü deneyıme benzer bir deneyim yaratmaktı. O zamanlar İtalyan, Ingiliz, Fransız ve hatta Amenkan sıneması bizleri çok etkilıyordu. Büyük ustalar birer birer öbür dünyaya göçtükçe o atmosfer ) yitirildi ve imgenin egemen olduğu çağımızda insanlara bıkkınlık geldi. Sanki medyanın gölgesinde kaldılar. Bu karmaşada anlamlı imgeler yaratmak çok zor. "İZM"LER ÖLDÜ VE... Modern ulusal sinemaların en büyük sorunu ne sizce? Tecimsel Amerikan sinemasının dünyada egemen olup klasik temellerden yararlanarak modern filmler yapmaya çalışan genç kuşağı bile olumsuz etkilemesi. Sanatsal ve manevi film yapan yönetmen lerin işi gittikçe güçleşiyor. ABD'de her yıl yapılan yüzlerce bağımsız film de Hollywood tekeli yüzünden rafta kalıyor. Bir diğer önemli konu da aydınların popüler olmaması... Aydınlar uca itildi ya da herkes aydın oldu, bu nedenle aydınlarla alışverişim yok. Fransız filozof JeanPierre Leotards ki postmodernızmin babası sayılır"postmodernizmin önemli öğesi büyük öykülerin, düşüncelerin yitirilmiş olmasıdır" der. Artık egzistansiyalizm, Marksizm yok, "izm"ler öldü. Bu yüzden hiçbir alanda büyük ustalar yok artık. Ulkeniz Amerika'dan gelen büyük bir tehdit ile karşı karşıya. Bush ve adamları her gün gözdağı veriyor. Peki, tran halkı ne düşünüyor, duyuyor? Her yerde olduğu gibi Iran da Ameri kan kültürünü çekıcı buluyor. Yaşam bi çimimiz Amerika ya da Kanada'dan pek farklı değıl. Kocaman otobanlar, arabalar, apartmanlar içinde yaşıyoruz. Amerikan sineması, videosu, uydusu, fast food'u da orada. Bunlar insanları çekiyor. Eskiden de Amerikalılar Iran'daydı ve insanların iyi anıları var. Rehine krizi ile başlayan nefret derin, ama aynı zamanda insanlar durumu pek ciddiye almıyorlar. Hükümet dış güçler tarafından zorlanacak ve bazı şeyler değışecek diye sevinenler de var. Ne zaman dolmuşa binseniz herkes bunu tartışıyor. Hem de açıkça. Bu iyi bir şey. Ama güvenliğinizin tehdit altında olması hiç de iyi bir duygu değil. Son haberlere göre Amerikalılar pastaranı bombalayıp 300 ayrı atom merkezini yerle bir edecekmiş. Bu, büyük bir tehdit. Iran ufak bir ülke değil, eğer bir savaş başlatırlarsa büyük bir katliam olacaktır. Bence Nostradamus'un kehaneti doğru çıkacak. 20. yüzyılın sonu ya da 21. yüzyılın başında korkunç bir patlama olacağını sdylemişti, özellikle Ortadoğu'da. Bazılarına göre Saddam ve Bağdat'taki savaş ile bu kehanet doğrulandı, ama eğer Iran'a saldırırlarsa bu da kehanetin bir uzantısı olabilir. • Sigarayı bırakmak istiyorsanız... ugüne kadar dünyada yüzde 90'a ulaşan bir başarı oranı ile 300 bin kişiye sigarayı bıraktıran, garantili, doğal, acısız ve hızlı terapi programı IQS®, Türkiye'de Bağlarbaşı'ndaki merkezinde îstanbul'daki sigara bağımlılarına hizmet vermeye başladı. îrlanda'da başlayıp Almanya, Avusturya, Italya, Fransa, Isviçre, ABD, Kanada, Avustralya, Yeni Zelanda, Hong Kong, Singapur ve Tayvan'a kadar uzanan IQS® programı, ilk aşamada îstanbul'un Anadolu ve Avrupa Yakası ile Antalya ve Malatya olmak üzere 8 merkezde hizmet verecek ve kısa sürede franchise (isim hakkını kullanma) sistemi ile tüm Türkiye'ye yayılacak. 1QS® programında nikotinin yol açtığı fizyolojik bağımlılığı ortadan kaldırmak için bılgisayarli R.I.S.E. (Reflection Instrument Scanning Electropulse) cihazı kullanılıyor. Içicinin nikotin bağımlılığı parametreleri bilgisayara giriliyor ve bu parametreler NoSmoke® yazılım programı tarafından işlenerek kişiye özel bir terapi programı oluşturuluyor. Bu programlamanın ardından, içicinin kulağındaki bilgisayar tarafından belirlenen "refleks" noktalarına B P.O.D. adı verilen bir el cihazı yardımıyla mikro masaj uygulanarak vücudun doğal acı dindiricısi olan betaendorfinler salgılaması sağlanıyor. R.I.S.E. cihazı sayesinde fizyolojik bağımhlıktan kurtulan ve nikotin yoksunluğu sıkıntılarını yaşamayan kişinin motivasyonu yükseliyor, iradesi güçleniyor ve kendine güveni artıyor. IQS® programmın ikinci aşaması olan 6 ay süreli tersine öğrenme sürecinde, sigarayı bırakan kişi tetikleyici durum ve olaylarla karşılaştığında sigara yakmamayı öğrenerek sigaraya psikolojik bağımlılıktan kurtuluyor. Sigarayı bırakan kişinin 4 kere daha R.I.S.E. cihazına girme hakkı var. IQS® merkezlerinin eğitimli ve deneyimli danışmanları sigarayı bırakanlara 6 ay boyunca danışmanlık hızmeti veriyor, onlara destek oluyor ve durumlarını takip ediyor. Bugüne kadar yaklaşık yüzde 90 başarıya ulaşan programa katılanların, çeşitli olağanüstü sebeplerle (bir yakınının ölümü, işınden atılma, işinin bozulması, eşinin, çocuklarının veya patronunun dayatmasıyla programa katılma vs.) sigaraya yeniden başlaması durumunda, bu kişılere ödemiş oldukları tedavi ücreti, iade cdilıyor. •