Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
30 OCAK 2005 / SAYI 984 GEA Sri Lanka'da Gökçe Uygun h*v*t T Özgür Bozoğlu., üm dünya, 26 Aralık 2004'te Güney Asya'yı vuran deprem ve sonrasındaki tsunami felaketi ile sarsıldı; binlerce kişi yaşamını yitirdi, insanlar kayboldu, evler, hastaneler, kamu binaları yok oldu, milyonlarca dolarlık maddi hasar meydana geldi... Ve dünya yiizünü Güney Asya'ya döndü, yardım ekipleri yönlerini oraya çevirdi. îşte bu ekiplerden biri de Türkiye'dendi; 1994 yılından beri faaliyet gösteren GEA Arama Kurtarma ve Ekoloji Grubu. GEA, Birleşmiş Milletler aracılığıyla uluslararası anlamda yardım çağrısı yapan ilk iilke Sri Lanka'ya, 21 kişiyle iki kez gitti. Arama kurtarma çalışmalarına katıldı, 4 bin 225 kişiye tıbbi yardım yaptı, klor tabletlcri bıraktı, hastaneyi onardı. En önemlisi de afetzedelere dokunarak, onlara yalnız olmadıklarını hissettirdi... îlk ekibin lideri, GEA'nın eğitim sorumlusu Özgür Bozoğlu, ikinci ekipte de koordinatör olarak görev yaptı. Asıl mesleği eğitim danışmanlığı. GEA ile 1989 yılında tanışmış, "Derneğin çok sayıda faaliyeti var, ama ben insanlara yardım esas olduğu ve kendime daha yakın bulduğum için GEA'yı seçtim. GEA, doğal felaketler ve ekoloji sorunlarına karşı, canlı varlıkların hayatını korıınıak ve kurtarmak için gönüllü çalışmalar yapıyor" diyor. GEA, bütün mitolojilerde yaşamın kaynağı sayılan "Toprak ana' demek. Bozoğlu'nıın deyimiyle "Bereketi de, afeti de veren o"... " Afetler her zaman var, ancak insanlar onlarla yaşamayı unuttuğu için bu kadar ağır yıkımlar oluyor. Tüketim toplumları, doğa ile birlikte nasıl yaşarız yerine ondan nasıl 'faydalanabilirim'i düşünüyor. Bu nedenle kısıtlı alanlara daha çok insan yerleştiriliyor, kısa sürede çok kötü binalar inşa ediliyor. Bunun da sonuçlarını hep beraber yaşıyoruz. GEA'nın sembolik amacı insanlara bunu aktarmak, unutanlara da anımsatmak. Kızılde rililerde bir deyiş vardır; 'Çadırını akreplerin yuvasının üzerine yaparsan, akrep niye beni soktu diye üzülemezsin'. insanlar çok çabuk unutuyorlar, olmamış ve hiç olmayacakmış gibi..." *• > /•ı 1 •*" î 1 m iftM •^ • *1»>4 "T^'T atı.i. 1».~. 1/ .£ rt ./•.,.'? /?? ti^^ör/ • « '« \ Deprem ve tsunamiden sonra salgın hastalık ve açlıkla boğuşan Güney Asya halkına yardıma koşan ekiplerden biri de (GEA) Arama Kurtarma ve Ekoloji Grubu'ydu. tki kez Sri Lanka'ya giden GEA Eğitim .,#' Sorumlusu Özgür Bozoğlu'na göre Güney Asyalılara hâlâ yardım edilebilir... TAMİL BÖLGESİNDE... GEA'nın 6 kişilik ilk ekibi, deprem ve tsunamiden 3 gün sonra Sri Lanka'da, hükümet ile 1983 yılından beri çatışma halinde bulunan Tamil Eelam Kurtuluş Kaplanları'ntn (LTTE) hâkimiyetindeki bölgeye ulaştı. Ekip, hükümet tarafından "güvenlik gerekçesiyle" BM Genel Sekreteri Kofi Annan'ın girişine izin verilmeyen bölgeye hiçbir zorluk yaşamadan girdi. Çünkü amaç, dil, din, ırk ve cinsiyet ayrımı gözetmeden herkese yardım etmekti. Bozoğlu'na göre, birçok yardım kuruluşunun girmediği ya da girmek istemediği bölgede çahşmalarını kolaylaştıran nedenlerden biri de, Türkiye'nin çatışmalarda taraf tutmamasıydı. "Oraya ulaşmak için yol yoktu, bölgede de elektrik... Hemen arama kurtarma çalışmalarına başladık. Ama bu bizim ilk tsunami deneyimimizdi. Sular her şeyi götürdüğü için enkaz yoktu. Kuytularda bekleyen insanları kurtardık, sağlık yardımı yaptık." GEA ekibi, Sri Lanka hükümetinin çalışmalarından memnun kalması ve daveti üzerine bir süre sonra bölgeye yeniden gitti. Bu sefer ekipte 4 doktor, 1 diş hekimi, 4 hemşire, 1 sağlık memuru, 1 biyolog parazitolog, 1 eczacı ile 3 lojistik ve iletişim uzmanı yer alıyordu. Bu sefer daha çok tıbbi destekte bulundular bölge halkına, hizmetlerinin kalıcı olmasına özen göstererek. Daha sonra kullanılmak üzere klor tabletleri bıraktılar, hastaneyi onardüar, insanlara salgın hastalıklar konusunda eğitim verdiler. Özellikle de fclaketin etkisini üzerlerinden atamayan çocuklara hediyeler verdiler, onlarla oyunlar oynadılar... Sri Lanka'da 21 gün kalan ekip üyeleri Türkiye'ye içleri buruk döndü. Çünkü geride yapılacak çok şey vardı. Bir de felaketi yaşayan insanlar onlara alışmışlar, "ne zaman gerigeleceksiniz.''" diyesoruyorlardı. "Onlara yardım ediyorduk ama bize teşekkürle karşılık vermiyorlardı. Sonra onların teşekkürlerinin sıcacık bakışlarında gi/li olduğunu anladık, özelükle çocuklann gözlerindeki gülümseme her şeye bedel... Tekrar gidip git memeyi düşünüyoruz. Ama maddi imkânsızlıklar var. Bir de yeniden orada olmak ne kadar verimli olur diye düşünüyoruz." Peki bu kadar koşuşturmaca içinde hem ruh hem de beden sağlıklarını nasd koruyor lardı ekip üyeleri? "Oradayken gece, gündüz, yorgunluk gibi kavramlar bizim için pek de bir şey ifade etmiyordu. Ruhsal ve fiziksel yorgunluğumuzun tek ilacı, durmamak. Durmamak bizim için en iyi rehabilitasyon." YARDIM İÇİN GEÇ DEĞİL... Güney Asya için Türkiye'de düzenlenen kampanyaların fazla ilgi görmediği konusunda ise Bozoğlu şunları söylüyor: "Ben insa nımızın artık duyarsızlaştığı görüşüne katılmıyorum. Belki bu yardımlann yerine ulaşıp ulaşmayacağı konusunda endişelidirler. Aslında halkımız çok merhametli. Bu acıları biî de daha önce yaşadık ve orada hâlâ yardıms ihtiyaç var." Bozoğlu'na göre, yardım yap mak kadar bunun yapılış biçimi de önemli Bölgeye yapılacak yardımlar doğru yönlendi rilmeli, "Sırf yardım olsun diye hiçbir ihtiya cı karşılamayacak malzemeler de gönderile biliyor" diyor. "Meselabizordaykengiyecel gelmişti. Oysa Sri Lanka çok sıcak ve halk za ten yerel giysiler giyiyor. Yardım çalışmaları yetkililerin denetimi ve koordinesi ile yürü tülürse daha faydalı olur"... • Özgür Erbaş BM'den cimri zenginler raporu D üşünür Jurgen Habermas, Istanbul'da yapılan Dünya Felsefe Kongresi'ndeki konuşmasında, ABD'nin uluslararası hukuku elinin tersiyle iterek Irak'ı işgalini sert bir dille eleştirmişti. Habermas, "Kendi çıkarları için tüm kuralları alaşağı eden bir ülkenin var olduğu bir dünyada uluslararası hukukun gücü ve BM'nin yetkileri gözden geçirilmelidir" sözleriyle "güç kimdeyse kuralı o koyar" ilkesinin sonuçlarını ortaya koymuştu. tkinci Dünya Savaşı'nın ardından "bu acılar bir daha yaşanmasın" dileğiyle kurulan BM, bir dizi sözleşmeyle "savaş suçlarını" belirledi ve meşru müdafaa dışında tüm savaşlanyasakladı. Aynı BM, "sahteliği" kanıtlanmış raporlan bahane ederek Irak'ı işgalinin yolunu açtı. ABD ve Ingiltere'nin işlediği savaş suçlarına karşı sessizliğini korudu. Bugün insan haklarını geriletme bahanesi olduğu kabul edilen "teröre karşı önleyici savaş" tezini ABD'nin "para musluğunu kısarım" tehdidi karşısında kabul etti. Çünkü BM'nin en büyük para kaynağı ABD. Çünkü ABD 12 trilyon dolarlık bir ekonomik güç ve gücüne güç katmak için dünyanın her yerine saldırmayı kendine hak görüyor. Hem de bunu "özgürlcştirmek" adına yaptığını tüm dünya kamuoyunun gözünün içine baka baka ve BM'nin sessizliğini haklılığının göstergesi sayarak yapıyor. Peki ABD, bu ekonomik güçle yoksullar için ne yapıyor? Ya da uluslararası "sosyal devletin" gereklerini yerine getiriyor mu? Bunun yanıtını geçen hafta açıklanan BM raporu verdi: Hayır! Dünya liderlerinin 2000 yılında katıldığı Milenyum Zirvesi'nden çıkan kararlar doğrultusunda BM tarafından hazırlanan rapor, zenginler cephesinde değişen bir şey olmadığını gösterdi. Uluslararası uzmanlar ekibi tarafından hazırlanan ve BM Genel Sekreteri Kofi AnTanesl 1 mllyon dolara mal olan füzeleri askerl tatbikatlarda gözünü kırpmadan harcayan ABD, sıra yoksullara yardıma gelince cebindeki akrebi hatırlıyor. 12 trilyon dolarlık ABD ekonomisi BM Raporu'nda "dünyanın en cimrisi" llan edildi. nan'asunulan rapor, ABD'nin "dünyanın en cimri" ülkesi olduğu tespitinc yer veriyor. Rapor, zengin ülkelere Zirve'de verdikleri "milli gclirlerinin binde 7'sini yoksulların kalkınmasına ayırnıa" sözünü tutmalarını anımsatıyor. Yani ricada bulunuyor. Çünkü eğer ABD, Japonya ve diğer zengin ülkeler verdikleri sözü tutarlarsa, önürnüzdeki dönemde 500 milyondan fazla insan yoksulluktan, onlarca milyon insan ölümden kurtulacak, 250 milyon kişi de artık yataklarına aç girmeyecek vc 30 milyon çocuğun hayatı kurtulacak. mumkun. Zaten raporun adı da "Kalkınma ya Yatırım Yapmak: Bin Yıl Kalkınma He deflerini Başarmak tçin Pratik Bir Plan". Raporda, yoksulların kalkındırılması içiı "basit ama işe yarayan" projeler de önerili yor! Bunlar arasında yoksul ülkelerdeki çift çilere suni gübre satılmasından yolların ona rılmasına, okul harçlarının kaldınlmasrndaı zengin ülkelerin pazarlarıru yoksul ülkelerL ürünlerine açmasına kadar uzanan önerile var. SESSİZ TSUNAMİ Raporu hazırlayan uzmanlar ekibinin bas kanı Kolombiya Üniversitesi Yeryüzü Enst tüsü Başkanı Prof. Jeffrey D. Sachs'ın isyaı ise bambaşka bir gerçeği gözler önüne ser yor. Sachs, dünyada her ay "sessiz tsunami f< laketi" yaşandığını söylüyor. Çünkü önlenı bilir bir hastalık olan sıtma yüzünden her t 150 bin çocuk ölüyor. Dünya kamuoyunu kendisine sunulanın dışında hiçbir konuy ilgilenmediğini belirten Sachs, "Sistem şu aı da işlemiyor. Bu açık. Savaş ve banş konul rına olan ilgiyle zaten sesleri olmayan yoksu ların çilesi ve ölümlerine olan ilgi arasmc korkunç bir dengesizlik var. Örneğin Afı ka ve Asya'da yatakları sivrisineklerden k> ruyacak bir örtü yapılabilse bu yıl içinde sı madan olen 1 milyon çocuğu korumak mür kün olurdu. Tüm dünya Hint Okyan su'ndaki tsunamiye odaklandı, ancak 'sess bir tsunami' olan sıtma yüzünden dünyaı her ay Asya trajedisinde ölen insan sayısı k dar kişi yaşamını yitiriyor. Her ay Afrika'ı 150 bin çocuk, eğer daha fazla değilse, ted vi edilebilir bir hastalık olan sıtma yüzündı ölüyor" diyor. • İŞÇİLERİNİZE PARA VERMEZSENİZ... Açlıkla ve hastalıklarla özellikle de Afrika ve Asya ülkelerinde günde bir dolar ya da altında gelirle yaşayan 1 nıilyar insan ve günde 2 dolara yaşayan 1.8 milyar insan için kabul edilen hedeflcr de ulaşılmayı bekliyor. Tüm bunların sağlanabilmesi içinse zengin ülkelerin bütçelerinden "küçücük paylar" ayırması ya da yoksul ulkcleri "daha az" sömürmesi gerekiyor. Aslında BM'nin temennilerı 1929'daki Biıyük Kriz döneminde ünlü iktisatçı Keynes'in sözlerini anımsatıyor. Keynes, "Işçilerinize para vermezseniz, ürettiklerinizi tüketecek kimse kalmaz. Böylece sistem çöker" diye özetlcnebilecek "karma ekonomi" tezini ortaya atmıştı. Bugün BM'nin temennisini küresel tüketimin işlemesi için gerekli asgari koşul olarak da okumak