Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Asuman Dabak, hırslı. Ama "sadece işim konusunda" diyor. Manisa'dan îstanbul'a uzanan oyunculuk serüveninin nedeni de bu: Başka birinin yerine geçmek ve başarmak. Tüm bunlar için şansını kendisi yaratsa da "Şans Kapıyı Kırınca" filmi Küba'da ona beklenmedik sürprizler yapmış... KÜB Özlem Altunok O n yıl önce eşyalarıyla birlikte kamyona atlayıp îstanbul'a geldiğinde oyuncu olacağını bir o, bir de arkadaşları biliyormuş Asuman Dabak'ın. Zaten mutlu çocukluk ydlarında ondan tek esirgenen de oyunculuk hevesiymiş. Ama bir kere "Ben geldim, buradayım ve hep burada olacağım" demiş. O gün bugündür oyunlar, diziler ve şimdi deilksinemafilmi "Şans Kapıyı Kırınca" ile göz önünde. Tayfun Güneyer'in ilk yönetmenlik deneyimi, Küba'da çekilen ilk Türk filmi, Öger Prodüksiyon'un ilk filmi, Ferhan Şensoy'un 14 yıl sonra rol aldığı ilk sinema filmi gibi pek çok ilki barındıran film için Asuman Dabak, kısaca: "Küba? Si!/ Küba? Evet!" diyor. Manisa, fztnir ve sonrasında tstanbul'a uzanan hummalı bir tiyatro aşkınız var. Nasıl buluştunuz tiyatroyla? Manisa Akhisar doğumluyum. Tiyatroyla ilkokulda bir müsamerede tanıştım. Ta o zaman, "sende iş var" demişlerdi. Sonra okulda, belediye tiyatrosu bünyesindeki gruplarda tiyatro yaptım. Lise bittikten sonra aılemi ikna edemedim ve Turizm Otelcilik okudum. îzmir'de bir ilaç firmasında bölge müdür yardımcısı oldum. Yalnız yaşryor ve kendi paramı kazanıyordum. Bu durumu benden çok arkadaşlarım kabullenemedi, sürekli "orada ne işin var" diyorlardı. Bir anda karar verdim ve eşyalarla birlikte kamyona atlayıp tstanbul'a geldim. Kararımı ne ailem biliyordu, ne de îstanbul'da beni bckleyen bir iş görüşmesi vardı. Ama sonunda tiyatro için işinizi, yaşadığınız kenti bıraktınız. Bu nasıl bir duramama hali? îşimde hırslıyımdır. Izmir'deki işimde, önümde hedef yoktu. En iyi bölge yardımcısı, kotalarda birincilik gibi ödüller almıştım, ama hiçbiri beni ikna etmedi. Îstanbul'da zorlandınız mı? Bir süre Bahçelievler Belediye Tiyatrosu'nda çalıştım. 6 ay sonra "Gurbetçiler" dizisine başladım. Hayatunı idame ettirebilmek için de THY acentesinde rehberlik yaptım. Hiçbir zaman sefaJet yaşayan bir oyuncu olmadım. Dolayısıyla herşey yavaş yavaş oturdu. Işleriniz mi yolunda gitti, yoksa kendi şansınızı kendiniz mi yarattınız? Ekonomik rahatlık daha seçici davranmayı da beraberinde getiriyor. Tabii oyunculuğa ne gözle baktığmız da önemli. Ticari amaçlı mı yapıyorsunuz, kendinizi göstermek için mi, yoksa ben geldim demek için mi? Ben, "Ben geldim, buradayım ve hep burada olacağım" dedim. Fotoğraf: HIDIR DURMAN Sizdeki hırsın tarifi nedir? Sadece işim konusunda hırslıyım. Para kazanmak, ünlü olmak gibi bir hırsım yok. Sadece oyunculuğumun, başarımın konuşulmasını istiyorum. Bunun için de acele etmiyorum, sessiz, sakin ama istikrarlı, bu yolda yürümek istiyorum. Oynamak ne demek sizin için? Bu, hayal gücünüzle, rüyalarınızla, hayata bakışınızla da ilgili. Düşünsenize; tanımadığınız, hatta olmayan bir karakterin içine girip onun gibi düşünmek, onun gibi giyinmek durumundasınız. Çok sağlıklı bir durum değil, ama çok keyifli. HAYAT DA BİR OYUN Komediye yönelmeyi siz mi seçtiniz? Dışarıdan bakınca insanlar beni soğuk bulurlar, ama ben yakın ilişki kurulduğunda komik bir kadınımdır. En ciddi durumlarda, cenazede bile insanları güldürdüğümü bilirim. Çünkü hayatı bir oyun gibi görüyorum ve ti'ye almayı seviyonım. Korkularla yaşanmaz, hayatla, ölümle derdimi çözüp hayatı sonuna kadar yaşamaya çalışıyorum. Soruya dönecek olursak; sadece komedi oyunculuğu yapmak gibi bir karar vermedim. Şu an her şeyden memnunum, ama bu çatal illaki bir yerinden kırılacak. Insanın hayatı hafife almayı öğrenmesinin de bir bedeli yok mu? Bu hangi pencereden, nasıl baktığınızla ilgili. Kimisi acı çekerek, kimisi kendi ne zarar vererek, kimisi eğlenerek hayattan beslenir... Ben insanları şımartmaya, eğlendirmeyebayılırım. Benim kaynağım da bu. tyi bir çocukluk dönemi geçirmiş olmalısınız... Çok. 4 erkek çocuğundan sonra gelen bir aşk çocuğuyum. Sevilen, mutlu bir çocuktum. Mesela ortaokulu bitirinceye kadar babamla yatıyordum. Annemse bana âşık öldü. Hep huzurluydum. O zamandan beri de böyleyim işte. Yeri geldiğinde olgunluk yapmayı da biliyorum, ama o tür durumlar, olmam gerektiği için olduğum durumlar. Karşımdakini mutlu edecekse, onun da sakıncası yok. Neden kadın komedyen ya da mizahçıya daha az rastlanır? Çünkü komik olmak, komedyen olmak zordur. Bir insanı güldürmek dünyanın en zor işi. Bunu yapmadan anlayamazsınız. Bu, biraz da özgüvenle ilgili. Komedyenlerin fiziksel olarak güzellikleri ön planda değildir, zaten bu özelliklerini de kullanmazlar. Çünkü umurlarında değildir. Pek çok oyuncu arkadaşımızda güzel görünmek gibi bir kaygı var. Bir bakıyorsunuz filmde kadın hapishaneden ya da yatağından çıkmış; ful makyajlı! Nedir bu arkadaşların derdi anlamıyorum? Kısacası güzel kadın olmak gibi bir derdim yok. Yeri gelince güzeli oynarsınız, ama komiği oynayamazsınız. HER ŞEYE RAĞMEN DANS! "Şans Kapıyı Kırınca" filmine nasıl dahil oldunuz? Enteresandı. Senaryo gelmeden önce, birkaç kez Küba'ya gitme girişiminde bulunmuştum, olmadı. Filmin yurtdışında çekileceğini duyduğumda, yakın bir yer olacağım sanarak "Tatlı Hayat"la beraber götürebileceğimi düşünmüştüm. Küba olduğunu öğrenince hüsrana uğradım. Dizinin yapımcısı Mine Öztürk'e "ne yap ne et, beni buraya gönder, o da olmazsa 15 günde bir gidip geleyim" dedim. Zaten yol bir gün sürüyor, "manyak mısın" dediler. Ekiple konuştuk, sağ olsunlar yoğun calışarak bölümleri stokladık. Böylece rahat rahat gidebildim. Bir sürii ilk var bu filmde. Yönetmenin ilkfilmi,Küba'da çekilen ilk Türk filmi, sizin de ilk sinemafilminiz.Neler öğrendiniz? Çok eğlendim. Insanların 103 dakika boyunca eğlenecekleri, akıllarında iyi ve güzel şeyler kalacağı bir film yaptık. Ferhan Şensoy'la oynamak da benim için büyük bir şanstı. Kendi adıma tecrübe sepetine bir şeyler daha atmış oldum. Küba, gitmeden önce kafamzda nasıldı, orada neyle karşılaştınız? Biz sadece orada olmadık, bir ay boyunca Küba'yı yaşadık. Bir tarafım sevinirken, bir tarafım da burkuldu. Ciddi bir sefaletle beraber, onurlu, huzurlu insanlar gördu'k. "is.omunızmın 'kesınVıkle arkasında duruyorlar, kapitalist topluma kendilerini kaptırmamışlar. Ama o doğası mükemmel Küba, bir yandan da açık bir cezaevi gibi, çünkü Kübakların ülke dışına çıkmaları yasak. Ama tüm zorluklara rağmen de sürekli dans ediyorlar. Hem üzülüyor, hem takdir ediyor, onları ayakta alkışlıyorsunuz. Size ne kaldı Küba'dan? Küba? Si! • î Schneidertempel Sanat Merkezi'nde sergi var., 1. Slobodan Obradovic / Yugoslavya 2. January N. Misiak, Polonya Karikatürlerle kadın dünyaları A slında bu sayfada gördüğünüz ve sergideki diğer karikatürlerin arkasında, bir şiir saklı... "Bir kadınım ben" diye başlıyor ve akıyor: "Geçmedim kapısından mahkemenin/ Görmedim yüzünü hâkimin/ Doğduğumda verilmiş kararım..." Sergideki 100 karikatür işte bu her kadının doğduğunda verilen kararın anlatıcısı. Küba, Romanya, Türkiye, Almanya, Fransa, Makedonya, Kosta Rika, Hollanda, îsveç, Polonya, Ukrayna, Ispanya, Filipinler, Azerbeycan, Özbekistan, îsrail, Kore... Sınırlar ve başka dillerde konuşmak fark etmiyor, kadınlar dünyanın bütün ülkelerinde ekonomik ve politik karar mekanizmalarından yalıtılıyorlar. Çevre, açlık ve diğer felaketlerden çok daha fazla etkileniyorlar. Almanya'nın Essen kcntin de kültürel çalışmalar yapan • i Ferdinand Boers / Hollanda X Exile'nin geçen yıl sekizincisini düzenlediği Uluslararası Karikatür Yarışması da bu etkiyi dillendiriyor. Yarışmanm konusu ise "Kadın Dünyaları". 70 ülkeden 375 sanatçının 875 karikatürle katıldığı yarışmanın değerlendirmesini Kerima Bouali, Tayfun Demir, Tina Jerman ve Dr. Dieter Kramer yaptı. ilk 10'a girenler de dahil 100 karikatürle bir kitap hazırlandı. Kitabın önsözünde HongYing LiuLengyel şöyle diyor: "...Bölgesel savaşlar, terör, açlık, sürekli artan işsizlik, eğitim alanındaki eksiklikler, yolsuzluklar, hükümetlerin seks skandalları ve benzcrleri gibi canalıcı sorunlar karikatüristlerin ilgilendiği konular... Farklı ülkelerden ve bölgelerden gelen karikatüristlerin yapıtlarını yan yana koyduğumuzda onların aynı konuları benzer yaklaşımlarla işlediklerine tanık oluyoruz. Son çeyrek yüzyılda düzenlenen bu tür ulusal ve uluslararası sergilerde işlenen konuları yaş ve cinsiyeti de dikkate alarak inceleyen sayısal bir çalışma gerçekten de çok ilginç olurdu..." Yarışmada yer alan 100 karikatür şimdi îstanbul'da sergileniyor. Schneidertempel Sanat Merkezi'ndeki sergi 13 Şubat'a kadar izlenebilir. • Açık oldugu saatler; pazartesıcuma 10.3017.30, pazar 12.0016.00 (cumartesikapalt) Tel: 0 212 249 01 50 www. schneidertempel. cotn 4= *