Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
12 Ö NÖBETÇİ FELSEFECİ Şengül Durucu R adyo dinleyecileri bilirler, 1996 yılından bu yana bır Nobetçi Felsefecı var, Zekı Taş. IÜ Felscfe Bölümü mezunu. Şovlarla, radyo programlarıyla ve atölye çalışmalarıyla felsefeyi kendi deyişiyle "geldiği yere", yani insanlann günlük hayatına sokmaya çalışıyor. PhilosUp isimli gösterisiyle Türkiye çapında turneler yapıyor, üniversitelere gidiyor ve her yaştan, kesimden insana güncel olan konulardan mizah yoluyla felsefe yapmayı öğretiyor. Felsefeyle ilgili bir radyo programı kimin fîkriydi? Benim. Sanırım Türkiye'de ilk kez yapddı böyle bir şey. Felsefeyle ilgili bir program yapmak istediğimi söylediğimde herkes "Türkiye'de olmaz, tutmaz" dedi. Ama öyle olmadı. Kısa zamanda en çok dinlenen ilk on beş program arasına girdık. îşçıden, profesöre kadar her kesimden insan bu programda buluştu, yaş profili ortadan kalktı. tnsanların hayata dair bir kaygıları, dertleri vardı ve bunu felsefi olarak ifade etmeye çalışıyorlardı. Programtnızın içeriği nasıl, amacınız ne? Nobetçi Felsefeci programı değişim geçirdi. Şu an daha aktif, daha çok ironi içeren bir program yapıyoruz; ZekiMetre. ZekiMetre'de uzunluk ve derinlik ölçüyoruz. Her konuda güncel olan her şeyi ölçüyoruz, biçiyoruz, eleştiriyoruz. Mesela A Takımı'nı eleştirdım, "însanlara çerez yedirmek için yaptlan bir programdır" dedim. Savaş Ay çok kızdı. Telefon açtı. Ona "Sizin programınızı eleştiririm Çünkü ben ABD Başkanı'nı da eleştiririm" dedim. Zamanla insanlar, mizah yaparken bir derdim olduğunu anladılar. Şimdi ZekiMetre ile belden aşağı vurmadan da mizah yapılabileceğini gösteriyorum. Medyayla ilgili de bir ölçümlemeniz var anlaşılan... Medyadaki insanların düzeyiyle ilgili genel fikirlere, çok özel durumlar sayesınde sahip oldum. Gördüğümüzün dışındaki yaşamlarında görüntüleri çok korkutucu. Medyadaki bu akımın adı Kalitesizlikizm'dir. Diyorum ki artık YTL'ye de geçmişken paradan sıfırları attığımız gibi, medyadaki sıfırları da atalım. Çünkü okuma yazma oranı düşük, günlük 100 kelimeyle konuşan bir ülkede siz başarıyı kendinize yüklerseniz, bunun adı sahtekârlıktır. Bu kişilerin birçoğu yurtdışında ne yazabilir ne film çekebilir... Dünyadaki çıta başka bir sevıyede. Türkiyeli'nin felsefeye bakışı nasıl? Soğuk bakıyor. Onları felsefeye ısındırmaya çalışıyorum. Felsefe ilk çağdan beri insani kaygılardan, merak lardan, sorulardan, eleştirilerden doğmuş, basit günlük nedenlerden ortaya çıkmış bir uğraş. Kavramsal hale gelmesi ortaçağdan sonraki süreçtedir. Işte ben felsefeyi haddim olmayarak çıktığı yere getirmeye çalışıyorum. Bizim insammız düşünmekten uzak durur, farklı olmak Zeki Taş, Yön FM'nin Nobetçi Felsefecisi. Derdi, felsefeyi "geldiği yere", yani günlük hayatın içine sokmak... Meramını mizahla anlatıyor. Şimdi "ZekiMetre"yle güncel olan her şeyi ölçüyor, biçiyor, eleştiriyor... dı. însanın doğal kokusu ortadan kayboldu. Bence insanların vahşıliğinin temel sebebi bu. Doğada hayvanlar birbirlerini öldürürken kokulardan yola çıkıyorlar. Kokuyu algılayamadığımız zaman dengesizleşmeye başlıyoruz. insanlar doğallıklarından koparıldı. Özgünlüklerini yaratamaz hale geldiler. Halk diliyle konuşuyorsunuz, bu popülizm değil mi? Evet, halk diliyle konuşuyorum. Benim derdim anlamaya, çözümlemeye çalışanlarla, hayata dair bir kaygısı olan ve kafa yoranlarla. Oğrenmeye çalışan bir kişiye bildiklerımi öğretmek boynumun borcudur Son yüzyılda bilim teknik alanında bu kadar çok geIişme varken sosyal bilimlerde, özellikle de felsefede bir ilerleme yok gibi. Bunun sebebi nedir sizce? tşte felsefe çıkmayan dünyanın halini görüyoruz. Teknolojiyle mükemmelleştirilmiş bir şiddet çağı yaşıyoruz. Felsefede öyle bir cümle kurarsınız ki, duranları harekete geçirebilir, harekete geçmişleri durdurabilirsiniz. Bana göre felsefe bitmemiştir, kabuk değiştirmektedir, yenilenmektedir. Harry Potter serisi, Sofı'nin Dünyası, Yüzüklerin Efendisi gibi Batı kaynaklı olan yapımlar felsefeye bakış açısını çocuğa çevirmişlerdir. Çunkü çocuklar ' ister inanın, ister inanmayın, potansiyel filozoflardır. Çocuk merak eder, sorgular. Otorıte, statü tanımaz ve doğru bildiğini söyler. Clinton'ın burnunu sıkan çocuk için Clinton sadece burnu olan biridir. Ancak büyüdüğünüzde birı size elini uzattığında istemeseniz bile tokalaşırsınız. Modern insan seni sevmiyorum, saygı da duymuyorum deme cesaretini yitirmiştir. Bu yüzden felsefe bitmiş gibi gözüküyor. Bu boşluk teknolojiyle kapatılmaya çalışılıyor. Ama olmuyor. Bir şeyler hep eksik kalıyor. Filozofluk koltuğunun boş kaldığı gibi. • Not. Zekı Taj bafta ıçı her giin saat 19.00 ile 20.00 arasında Yön FM'de kendi deyimıyle "Düsüncelertn Defılesı'nıyapıyor Ayrıca hercumartesı Ytldız Teknik Ünıversitesi Besıktaş Kampusu'nda saat 13 30'da "Nobetçi Felsefecı ile Yerçekımsız Duşünceler" tsımlı atölye çalışmasını sürdürüyor. Atölyelere katılmak ısteyenler 021223641 78 numaralı telefondan btlgı alabilirler tan kaçınır. însanlara günlük meselelere farklı bir açıdan bakarak bir felsefe çıkarılabileceğıni, sorunlara kalıcı ve evrensel çözümler üretilebileceğini anlatmaya çalışıyoFelsefe dışında uğraştığınız alanlar var tnı? Müzikle ilgileniyorum. Nota ve ses eğitimim var. Bağlama çalıyorum ve beste yapıyorum. Ayrıca edebiyatla da ilgileniyorum. Şıir ve öykü yazıyorum. Yazılarımı felsefileştirmeden, kavramsallaştırmadan, sade bir dille yazmaya çalışıyorum. Bir felsefeci olarak hangi felsefi akıma daha yakınsınız? Aslında ben hâlâ öğrenme, anlamlandırma aşamasındayım. Henüz bır taraf değılim. Ancak şuna inanıyorum; bugün insanların artık yaşayamayacağı kadar kötü bır gezegen var ortada. Artık bu konuda bir şeyler yapmak lazım. lyi nıyetli fikirlerin hepsinden bir şeyler alırım, harmanlarım ve kendi görüşümü oluştururum. Postmodernizm ve popüler kültürle ilgili bir ölçümlemeniz var mı? Üzerinden postu çıkarıp son moda kıyafetler giymekle, son model arabaya binmekle modern olunmaz. Örneğin modern insan sarmısak yememeli, güzel kokmalı! însan kokuları artık markalarla değerlendirilmeye başlan Üniversiteli nalbantlar Okudukları bölüm "nalbantlık" ama hiç nal çakmamışlar. Okulun yedi atından beşine dokunmamışlar bile. Çünkü huysuzlarmış. Tek umutları at yarışlarının devam etmesi... Ümit Türk Anneme nalbant olduğumu söylemeyin Ismini vermek istemeyen bir öğrenci şunları anlatıyor: Ailem nalbantlık bölümünde okuduğumu bilmiyor. Benim daha yüksek bir bölüme gireceğimi umuyorlardı. Bazı sorunlar yüzünden istediğim bölüme yerleşemeyince bu bölümü tercih ettim. Bölümünü internette keşfettim. Çok cazip imkânlar sunmuşlardı. Örneğin okulu bitirdikten sonra yurtdışında altı aylık bir eğitim verilecekti. TJK'de çalışan nalbantların dolgun ücret aldıklarını da duymuştum. Iş bulma kaygısının az olduğunu düşünerek bu bölümü tercih ettim. Fakat şu anda öyle olmadığını düşünüyorum. Çünkü geçen yıl ilk ve tek mezun olan arkadaşımız bu sektörde iş bulamadı. TJK mezun olan tek bir kişiyi de yurtdışına eğitim amaçh gönderemiyorsa yarın mezun olacak yirmi kişiyi nasıl göndereceğini merak ediyorum. Sonuçta bu bölüm Türkiye Jokey Kulübü'nün desteğiyle açılmış, ama sadece okul açıldığında yedi at göndermişler. Bu atların da ikisi uysal, diğer beşine ise dokunmakta dahi zorluk çekiyoruz. Şu anda ıki kız arkadaşımız var. Onlar da genel olarak uygulama yetersizlığinden şikâyetçi. Evet, böyle bir talepte bulunduk ve bize verilen cevap hep aynı: Uygulamalı ders verecek, bu konuda akademik kariyer yapmış bır insan yok, sizler ilk eğitimli kişiler sizler olacaksınız... Yani sadece moral veriyorlar... T ürkiye Jokey Kulübü (TJK) tarafından jokey ihtiyacını karşılamak amacıyla Istanbul Unıversitesı Veterinerlik Fakültesi bünyesindc bir jokeylik bölümü açıldı. Daha sonra jokeylik kriterlerine uygun öğrenci bulunamadığından bölüm, nalbantlık bölümü olarak değiştirildi. Bu yıl bölümde ikisi bayan olmak üzere toplam on yedi öğrenci eğitimini sürdürüyor. Öğrenci temsilcisi ve bölüm başkanı Ali Şen ile konuştuk. Bu bölüm neden açıldı? TJK büyük bir kulüp ve yüksek miktarda paranın döndüğü bir sektör ve bu sektördeki en önemli unsur da atlar. Atlann en önemli karakteri ise ayakları. Ayakların sağlıklı bir şekilde koşabilmesi için usta ve eğitimli ellere ihtiyacı var. TJK'de eğitimli nalbantların olmayışı nedeniyle üniversitede böyle bir bölümün açılmasına ihtiyaç duyulmuş. Yani asıl neden TJK'de eğitimli nalbantların olmaması. •Şimdiye kadar TJK, eğitimli nalbant ihtiyacını nasıl karşılıyordu? Şu anda TJK'ye aii 1700 at ve bu atlara nal çakan üçü kadrolu yaklaşık on beş nalbant var. Kadrolu olanlar, TJK tarafından Amerika ve Fransa'dan davet edilen eğitimli nalbantlar tarafından bir yıl süresince eğitiliyorlar. Şu anda TJK'de yalnızca bir tek eğitimli nalbant çalışıyor. O da Fransız ve bir atın nalını 100 dolara çakıyor. Bundan sonra TJK'nin ilk eğitimli nalbantları biz olacağız. Bizden sonra Kocaeli Üniversitesi'nde de nalbantlık bölümünün açıldığım duymuştum. Neden bu bölümü tercih ettiniz? Daha önce bu bölüm hakkında hiçbir fikrim yoktu. Dershanedekı rehber hocam tavsiye etti. Ama meslek hakkın da kısmi bilgim vardı, çünkü Ordu Ünye'liyim, dedem de eski bir nalbanttı. Buna hayvanlara olan sevgimi de ekleyince naJbant olmaya karar verdim. Nalbantlık unutulmaya yüz tutmuş bir meslek. Bu durum ileriki yıllarda iş alanınızı kısıtlamaz mı? Teknolojik gelişmelerle atlar da tarımdaki önemini kaybetti. Artık Anadolu'da nalbantlık mesleği bitti diyebıliriz. Fakat at yanşlannın oynandığı yerlerde hâlâ bu mesleğe ihtiyaç duyuluyor, devlet, Türkiye Jokey Kulübü'nden yüzde 69 oranında bir vergi alıyor. Bu nedenle yarışların ve nalbantlığın devam edeceğini düşünüyorum. Eğitim uygulamalı olarak mı yoksa teorik olarak mı veriliyor? Bu bölümün asıl sorunu pratiksizlik. Biz nal çakmayı uygulamalı olarak öğrenmiyoruz. Öyle bir dersimiz yok. Sadece birinci sınıf sonunda 40 günlük bir staj dönemimiz var. Uygulamayı staj döneminde göreceğiz. Bunun da pek yeterli olacağını zannetmiyoruz. Bu nedenle üniversiteden ve TJK'den istediğimiz, okula usta bir nalbant göndersinler, derslerı uygulamalı olarak görelim. Nalbantlık bölümunden, bugüne kadar bir öğrenci mezun oldu, o da bu mesleği yapmıyor. Nedeni ise okulda yeterli pratik eğitim almamış olması diye düşünüyorum. Nalbantlık bölümü öğrencisi Ali Şen, at yarrşları olduğu sürece nalbantlara ihtiyaç duyulacağını düşünüyor... rotoğrar: YASEMIN VAŞAK