Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
14 SOFRA 30 OCAK 2005 / SAYI 984 Türk'ün uçuşu Aylin Öney Tan ugün Türk'ün uçtuğu gün. Bundan tam 457 yıl önce, 1548'de Venedik semalarında bir Türk uçtu. Bu Türk'ün adı sanı, tarih kayıtlarında yer almıyor. Sadece "bir Türk " olarak anılıyor. O "Türk", bir rivayete göre güçlü kuvvetli bir ip cambazı, bir rivayete göre zindanlarda çile çeken bir esirdi. Venedik'in ünlü Aziz Mark/San Marco meydanında haşmetle yükselen Çan Kulesi "Campanile"nin tepcsindcn, Dukalar Sara yı'nın önüne gerilen bir ipten uçarcasına kayan bu cesur Türk, Vencdik Dukası'nın tam önünde yere konmuş ve elindeki bir demet kâğıt karanfili Duka'ya sunmuştu. "Büyük Perhiz" öncesindeki kutlama, yani "Karnaval" böylece başlamıştı. Duka daha sonra "Venedik Cumhuriyeti"nin dirliği için kıırban edilecek boğanın ve domuzların kesim törenini izleyecek ve bunlann pişirileceği şölene katılacaktı. Scçimle gelen Dukaların yönettiği Venedik Cumhuriyeti ya da kendi verdikleri ad ile "Serenissinıa" yani "Huzur Diyarı" gücünü ticaretten alıyordu. Asırlar boyu Akdeniz'in büyük bir bölümünde ticari, askeri ve politik üstünlük kuran Venediklilerin gücü biraz da Doğu kültürü ile içli dışlı olmayı başarmalarından kaynaklanıyordu. Uzun yıilar Istanbul'da yaşayan ve îstanbul doğumlu gayrimeşru tarn dört oğlu bulunan Venedik Dukalarının en ünlülerinden Andrea Gritti, Türklerle savaşmaktansa, onlarla ittifak yapmayi, kültürel ve ticari ilişkiler sürdürmeyi savunmuştu. Kent Konseyi bir oy farkla savaş kararı alınca, en sevgili oğlu Alvise doğum yeri Istanbul'a dönmüş ve Ka B nuni'nin damadı Sadrazam tbrahim Paşa'nın yakın çevresine dahil olmuştu. Oğul Alvise Osmanlı'nın başkentinde, "Beyoğlu" unvanı almış ve adı bir anlamda ölümsüzleşnıişti. Özetle Beyoğlu'nun adı Venedikli Duka'nın oğlu Alvise'den geliyor. malannda iki iblis ziyaretçileri karşılıyor. Biz iblisleri Siyah Kalem'den figürler olarak algılıyoruz. Ama sokaktan geçen pub yolundaki ortalama lngiliz, üzerinde Türkler yazan kara şeytanları görünce herhalde melekleri lıatırlamıyor. x Neyse ki Venedikliler asaletlerine uygun bir davranış sergilemişler, Osmanlı ile asırlar boyu sürdürdükleri ilişkiye duydukları saygı gereği bizim cesur Türk'ü tarihe doğru uçurmuşlar, meleklere karıştırmışlar. Geçen perşembe başlayan karnaval, bugün uçacak olan eski Türk/yeni melek ile hızlanacak, 8 Şubat'ta havai fişeklerle bitecek. TÜRK ŞÖLENİ Bu aralar yolunu Venedik'e düşürebileni niz olursa bir kese kağıdı dolusu karnaval lokmasıfritelle yemeği ihmal etmeyin. Türk tüccarların konakladığı Fondaco dei Turchi'nin yanından kanalı seyrederken karşı kıyıdaki Palazzo Gritti'de yaşayan Venedik dukası Andrea Gritti'nin tstanbul günlerini hayal edin. Dukanın en sevgili oğlu, Viyana kuşatmasmda Osmanlı saflarında yer alan, Buda savunmasında Türk ordusuna kumanda eden, EflâkBoğdan'da üç bin kişilik orduyu yönetirken öldürülen "Beyoğlu" Alvise'nin şerefine, "İki Emevî" anlamına gelen "Do Mori'de, iki kadeh atın. Palazzo Grassi'nin sokağında Alberto Valese'nin "Ebru" adlı dükkânındaki birbirinden güzel ebruları seyredin. Çan kulesine çıkarsanız, adsız Türk'ün kendinden iki asır sonra Galata kulesinde ka nat takan Hezarfen Ahmet Çelcbi'den haberdar olup olmadığını düşünün. "Ghetto" bölgcsinde acıkırsanız ya da içmek isterseniz, "Bentigodi"yi bulun. "Bentigodi" Venedik lehçesinden Türkçeye ancak " Ağzına layık" diyeçevıilebilir. Sahipleri yerindeyse, lOküsur yıl önce, karnavalın son gecesi 60 kişiye "Festa Turca/Türk Şöleni" hazırlayan tuhaf Türk'ü hatırlayıp hatırlamadıklarını sorun. Hatırlıyorlarsa, "şimdılerde tuhat ycmek yazıları yazıyor" diye haber eyleyin. Benim gibi yedi düvelin şenliğini evde kutlama eğiliminız varsa, yapın bir karnaval kızartması! Zayıf günlere geçmeden azıcık "Grasso" yani yağlı, pofuduk, şişman tatlılar ruhu şenlendırir. • ETUÇTU "Karnaval", et yenmeyen dönemin öncesindeki şölen ve eğlence zamanı. Italyanca "Carnevale" kelimesi "carne=et" ile "levare=kaldırmak" fülinin birleşmesinden oluşuyor. Etin sofralardan kalkmasının habercisi olan günlere zamanla "Karnevale" denmiş. Bunu büyük perhiz yani "Karem" dönemi izIiyor. Katolik dünyasındaki "Karnaval", bizde artık pek kutlanmayan, en azından sokaklara yansımayan, Rumların " Apokries" ve Ermenilerin "Pun Paregentan " eğlencelcrinin karşılığı. Karnaval dönemi, Katolik Hıristiyan dünyasında Paskalya'ya kadar sürecek olan 40 günlük etyemez, bir başka deyişle "zayıf" dönemin öncesindeki, "şişman" dönemi tanımlıyor. "Şişman" dönemde aşırı yemek içmek, eğlenmek ayıp değil. Karnaval, Karem'in tersine, kurallann kalktığı bir özgürlük dönemi. Karnaval zamanı, toplumdaki roller değişiyor, günlük hayatın dışına çıkılıyor, tabular yıkılıyor. Karnavalda dünya tersine dönüyor. Güzelçirkin, iyikötü, zenginfakir bırbirine karışıyor; kıyafetler ve masklar, gerçekleri maskeliyor. Uçan Türk'ün yerini son yıllarda bir melek aldı. Artık karnaval gösterileri arasında "Türk'ün Uçuşu" yok. Onun yerine beyaz kanatb bir melek uçuruluyor. Buna da şükretmek lazım. Nesillerdir "Mamma gli Turchi/Anneee Türkler!" diye korkutulan çocukların ülkesinde Türk'ün yerini bir şeytan da alabilirdi. Nitekim Londra'daki "Türkler" sergisinin girişinde, Kraliyet Akademisi'nin iki yanında boylu boyunca salınan sergi fla Frito'le Venessiane Çan Kulesinden meydana doğru süzülen Türk, besbelli cesaret sahibiydi. Siz de bir cesaret girişin. Sizin uçuşunuz yarım kilo un ile ne kadar çok minik 'lokma' üretilebildiğine şaşnıak olacak. 500 gr. un, 1 topak (40 gr) yaş maya (1/2 bardak ılık suda çözülmüj), 75 gr. şeker, 2 yumurta, 1 avuç sullanı uzüm (önceden beyaz şarapta veya grappada beklctılmış), 1/2 kadeh beyaz jarap, 1 lımonun rendesı, 1 tatlı kaşığı tarçın, 1 ırı tutam tuz Unun ortasını havuz haline getirin. Ilık suda eriyen mayayı şekerle unun ortasına koyun. Biraz unla karıştırıp kabarmasını bekleyin. Köpürünce diğer malzemeleri ekleyin yoğurun ve iyice ılık bir yerde birkaç saat kabarmasını bekleyin. Göz göz olunca kabaca hamuru yumruklayın. Ceviz büyüklüğünce parçalar koparıp bol kızgın yağda kızartın. Sıcak sıcak, üstüne tarçınlı pudra şekeri serpeleyerek kâğıt külahlara koyun. Soğuk sokaklarda dolanırken parmaklarınızı ısıtsın. LfîBİRENT Birincl kareden ftlbaren oklara ve numaralara dikkat ederek espriyi izlemeye başlayın... 0 da ne? Espri, iki ayrı yoldan devam ediyor.. Oklar da İki ayrı yönil gösteriyor.. Şimdl hangi yolu takip edeceğiz? Eeet Orası artık slze kalmış. Hadi buyurun bakalım saytanın labirentlerine.. Sakın kaybolmayın haal.. HAKAN ÇELİK fhakancelik@mynet.com ULAN 6AKALlM..6coLE r f t j BoÖLeOLUgMU VA!?. iŞl' t'Şı'M Yok kTf... &KAKLAKDA SUiAfZ FALAM isrfYoaıuM lioPRÜMİjKl BoYAMA ouzeu'R VbbfUi ıŞ 0UOUZUZ,.