Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
26 ARALIK 2004 / SAYI 979 15 TÜRKİYE'NİN MONA LISA'SI "Kaplumbağa Terbiyecisi"nin 5 trilyon TL'ye Suna ve Inan Kıraç Vakfı tarafından Pera Müze'nin koleksiyonuna eklendiğini artık herkes biliyor. înan Kıraç, "Bu eser için limitimiz yoktu" sözleriyle özetlemişti resmin değerini. Bu rekor fiyat, sanat piyasasında neye işaret ediyor? "Kaplumbağa Terbiyecisi" neyin simgesi, eserin fiyatı ve değeri birbiriyle örtüşüyor mu? Sanat tarihçilerine, galericilere ve eleştirmenlere sorduk. Özlem Altunok RAFFİ PORTAKAL Müzayedeci Bana " Kaplumbağa Terbiyecisi"nin 1980 yılında değerinin ne olduğunu sorsaydınız 70 bin Dolar derdim. Aynı soruyu 2000'de ise 5 milyon Dolar olarak yanıtlardım. Ne değişti diyeceksiniz? Mantalıte ve cepteki para. Piyasanın güçlenmesi nedeniyle bu sonuca ulaştık. Osman Hamdi'nin 20'ye yakın eserini müzayedeye çıkarma şansını yaşamıştım. "Kaplumbağa Terbiyecisi"ni ise bir iki kez elimden kaçırmıştım. 70'lerin sonunda müzeye gittiğini öğrenince çok sevinmiştim. Daha sonra müzayedeye girince Sakıp Bey'i ikna ederek almaya karar verdik. Yüksek bir fiyatla, alma ihtimalimizi de neredeyse garantilemiştik, ama müzayededen bir iki gün önce holdingde grev olunca Sakıp Bey almaktan vazgeçmişti. Bu müzayedeye de Sakıp Sabancı Müzesi için katıldık, ama ailesinin isteği üzerine çekildik. Popülerlik fiyatın artması için etkendir, ama bu eser için geçerli olduğunu düşünmüyorum. Osman Hamdi'nin bu boyutta birkaç eseri var, ayrıca orantısal açıdan da çok iyi. Bu işe müzayedeciler bile şaşırmıştır, ama soğukkanlılıkla baktığınızda karşılığının alınacağı bir eser. LEVENT ÇALIKOGLU Sanat eleştirmeni, küratör Ortada önemli bir sanatçıya ait, anlatımcı ve alegorik, genel beğeniye de uygun bir yapıt var. Bu yapıt, Batıhlaşma süreci içindeki etkilenimleri de içinde banndınyor. Tüm bu nedenlerle birlikte iki müze arasındaki tath rekabet sayesinde "Kaplumbağa Terbiyecisi" yüksek fiyata gitti. 5 trilyonla resim, enstalasyon, fotoğraf, heykel, aklınıza ne geliyorsa yakın tarihimizi özetleyen iyi bir müze kurulabilir aslında. Işe bu tarafından bakınca bu rakam, gerçekten yüksek. Bu durum tabii ki ilgi çekecektir, ama sanat tarihimizi özetlemez. Kaplumbağa Terbiyecisi, görsel bir ikondur. Popüler kültürü, medyayı, izleyiciyi, sanat dünyasını birleştirdi. Açıkçası bu yapıtın hak ettiği değeri göreceğini de sanmıyorum. Çünkü insanlar resimden çok, fiyatını konuştu. Bu fiyata sağlıklı bir rakam olarak bakmamak gerekir. Bu bir kerelik bir deneyim. AHU ANTMEN Sanat eleştirmeni Bir film sahnesi hatırlıyorum: Oğrencilerini müzeye götürmüş bir öğretmen, bir resmin özelliklerini uzun uzun anlatıyor, fakat hiçbirinin onu can kulağiyla dinlemediğinin de farkında. Bakın diyor, bu resmin değeri bilmem kaç milyon dolar!.. O zaman bütün gözler tabloya çevriliyor. "Kaplumbağa Terbiyecisi"nin kaderi de biraz buna benziyor; Erol Aksoy yine rekor bir fiyatla satın aldığında da, o kadar değerli mi, değil mi tartışılmıştı. Bu resmin değerini tartışırken Osman Hamdi faktörünü görmezlikten gelemeyiz. Bence resme kendine özgü, bir aura kazandıran şey, izleyiciye arkasını dönmüş olan kaplumbağa terbiyecisinin kaplumbağalarma odaklanmış halinin yaydığı bir huzur ve sanki o dinginliği dile getiren bir ışık... Pera Müze onu kendi döneminin aynı yaklaşımda yapıtlarıyla birlikte sergilemeyi düşündiığunü açıkladı, bence bu çok olumlu. Uzun lafın kısası, tablonun özel bir koleksiyondan çtkıp herkesin görebileceği bir müzede sergilenmesi bu olayın en olumlu tarafı. YAHŞİ BARAZ Galerici Osman Hamdi 19. yüzyılın sonunda plastik sanatları hızlandıran önemli bir sanatçıdır. Sanayii Nefise Mektebi'ni kurmuş, hem burayı hem de Batı dünyasını tanıyan, Arkeoloji Müzesi'nin kurucusu, çokyönlübir kişilik. "Kaplumbağa Terbiyecisi"ni 1991'de Erol Aksoy'un sattn almasıyla hem ressamı hem de eseri popüler hale gelmeye başladı. O zamandan itibaren de zengin burjuvanın ilgisini çeken, sahip olma arzusunu güçlendiren bir tablo olarak öne çıktı. Iki müzenin rekabeti de eserin yüksek fiyata gitmesinde etkili oldu. Bundan sonra hiçbir Türk resminin kolay kolay bu kadar yüksek bir değer bulacağını sanmıyorum. "Kaplumbağa Terbiyecisi" önündekuyruklar oluşturacaktır, müze bu eseri reklam ya da prestij amaçlı.da almış olabtlir. Gönül ister ki Suna ve înan Kıraç 1970'ten bugüne ulaşan resim sanatına da sahip çıksın. Kendilerinden ikinci bir 5 trilyonu da bu amaçla harcamalarını bekliyoruz. Osman Hamdi Bey'in üniine ün katan tablosu... AHMET KAMİL GÖREN İÜ Sanat Tarihi Bölümü Öğretim Üyesi Osman Hamdi Bey'in "Kaplumbağa Terbiyecisi" tam da hak ettiği değere ulaştı; çünkü şartlar bu şekilde oluştu. Pera Müze'nin göreceği ilgi hesaplandığında, yatınmın uzun vadede kolaylıkla geri dönebileceğini söyleyebiliriz. Dünyanın ünlü müzelerindeki bazı başyapıtların nasıl bir ilgi odağı olduğu düşünüldüğünde, Pera Müzesi'nin da kendi Mona Lisa'sını yarattığını düşünebiliriz. Osman Hamdi Bey, oryantalist ressamlar içinde görülür ve Doğulu gozle ilk oryantalist resimleri yapan Türk ressamı olarak değerlendirilir. Batılı oryantalistler gibi vahşi, erotik, egzotik, olaya içten bakan çalışmalar yapmıştır. Kompozisyonlarında birbirinden değerli çiniler, kandiller, halılar, cami, medrese, han içleri vs. yer almaktadır. "Kaplumbağa Terbiyecisi"ndeki mekân da bu anlayışa uygun olarak Bursa'daki Ye|il Cami'nin üst katından alınmıştır. Sanatçının "Kaplumbağa Terbiyecisi" ve diğer bazı kompozisyonlarının içeriğindeki kodları çözmek pek de kolay gözükmüyor. Bu sahneye çeşitli anlamlar yükleyenler olduğunu görüyoruz; ancak, sanatçının sanatsal, sosyal, siyasal, düşünsel görüşlerini açıklayan belgelerden §u an için mahrum olduğumuzu düşünüyorum. Oya Eczacıbaşı müzeyi, çağdaş bir iletişim platformu olarak görüyor Ve sonunda İstanbul Modern G Nena Çalidis alata'da, 19. yy sonlannda inşa edilen Denizcilik Işletmeleri'nin 8 bin metrekarelik 4 No'lu antrepo binasında artık îstanbul Modern Sanat Müzesi'nin kalbi atıyor. 1987'den bu yana müze için birçok zorlukla mücadele eden yönetim kurulu başkanı Oya Eczacıbaşı ile müzeyi konuştuk: Oya Eczacıbaşı. Fotoğraf: UĞUR DEMİR •Müzayedede büyük bir mücadele verdiniz, ama yapıt Sunatnan Kıraç Vakfı'nda kaldı... Çok guzel bir yapıt, bir başyapıt. Bizde veya Pera Müzesi'nde olmasından çok bu tür yapıtların, kamuya açık mekânlarda teşhir edilmesi önemli. tstanbul Modern Sanat nasıl bir çizgiye sahip olacak? Amacımız, kültür birikimini gün ışığı na çıkarıp uluslararası platformda boy gösterebilmek ve kültürel kimliğimizi ortaya çıkarabilmek. Bunların yanı sıra müzeciliğe yeni akımları getirmek. En çok ilgimi çeken konu ise çağdaş müzecilik. Dünya müzeciliğinde tanıtımla ilgili önemli çalışmalar yapılıyor. Şube açıyor, ortaklaşa yapıt satın alıyorlar. Müzeyi döndürebilmek ve izleyiciyi çekebilmek için de daha çok eğitime yönelik çalışmalara başvuruyorlar. Biz müzeyi daha ileri bir boyuta taşıyarak sinema salonu, kütüphane, fotoğraf bölümü, eğitim salonu ve bir restorana yer verdik. Deutsche Bank ve Berlin Guggenheim ile bazı anlaşmalar yaptık. Biz de müze olarak yurtdışına koleksiyonlar yollayacağız. Burası bir kültür merkezi, ama müze kelimesini kullanıyoruz. Çünkü müzeler birer iletişim platformudur. Ülkemizde müze kültürü ilkokuldaki "Müzelerimizi Tanıyalım" turlarıyla sınırlı. Oysa siz 2005 yılında 1 milyon ziyaretçi hedeflediğinizi söylüyorsunuz, bu nasıl olacak? Bu rakamlar, olması gereken rakamlar. Amerika'da izleyici sayısı 300, Rıısya'da 140, Ingiltere'de ise 70 milyon. Hedefe ulaşmak zaman alacaktır, ama başarıyı, izleyici sayımızla ölçeceğiz. Şu an müze ücretsiz gezilebiliyor, izlenimleriniz neler? Bu bir gösterge mi bilmiyorum, ama ilk bir hafta içinde 17 bin 500 izleyici geldi. Bu rakam aynı zamanda bir beklentiyi de gösteriyor. Istanbul'da çağdaş sanat yapıdarının görülebileceği mekânlar, bugüne kadar sadece galerilerdi. Bir amacımız da bu, çağdaş sanat üretimini gün ışığına çıkarmak. Peki ya diğer özel müzeler... 1997'deyola Nejat Eczacıbaşı Müzesi için çıkmıştık. Sonra 56 kurumun güçlerini birleştirip birlikte hareket etmesine karar verdik. Kişisel yaklaşmak yerine, bir Modern Sanat Müzesi'nin eksikliğini öne çıkardık. Şimdi ortak bir başannm mutluluğunu paylaşıyoruz. OyaBülent Eczacıbaşı çifti olarak müzeye bağışladığımz bir koleksiyon var, bunun seçimi nasıl oldu? Seçimleri küratörlerimiz yaptı. Biz en değerlilerini bağışlayarak bundan sonrası için insanları özendirmek istedik. Peki bu keyifli mücadeJenin zorlukları neler? Bu bir ilk, önumüzde örnek alacağımız kurumlar yok. Yabancı müzelerden örnekler almaya çalışarak yolumuzda ilerlemeye çalışıyoruz. •