Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2 19 Eylül 2020 Cumartesi Dr. Gülcan Özer ile İnsan Halleri Sevgili yeni ahbaplar önümüzde ne kadar süreceğini, nasıl yaşanacağını bilmediğimiz günler, haftalar, muhtemel aylar var. Malum, bünye belirsizlik sevmez, bilmek ister, bildiğini zanneder rahatlar. Bu vakitler işte o zannetme halimizi tedavülden kaldırdı. Neyse ki duygu güvenilmez arazidir, hızla dönüşür, unutur, pek zor öğrenir. Oysaki “yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şeyler var” günleri bunlar, hayatın elden geçirilesi var. Hayatın elden geçirilesi var Günlerden bugün bir psikiyatri hekimine gençliğine damga vuran bir gazetenin köşesinde iki kelam etme fırsatı doğdu. Oturdu düşündü, ne yazayım. Uzun yıllardır hayatlara eşlik eden, insan halleri ile meşgul, öğrendikçe bulanıklaşan bir terapist ne yazar, insan halleri elbet. Terapi odaları iki kişi ve bolca anı, heves, hayal kırıklığı barındırır, mahalle baskısı bol, coğrafyanın kader oluşu daimdir. Çok hayat, çok keder, çok hikâye vardır, her hayat parmak izi gibidir, illaki öğretir, illaki şaşırtır. Benim bildiğim de iki satır yazabileceğim de işte bu öğrendiklerimdir. Ve fakat yok sayasım, olmamış gibi yapasım gelmedi sevgili okur. O vakit tanışma halimiz karantina günlerine denk geldi madem, hakikat bu ise buradan başlayalım hasbihal etmeye. Pandeminin bu günlerinde kimimiz maskeli süvari tadında yaşayıp mevzuyu anlamaya, hayatı elden geçirmeye, kimimiz yok saymaya teşne, hayat ise kendi romanını yazmaya illaki devam halinde. Malum tiyatro sahnesindeyiz, perde kapanmaz, oyun illaki devam eder, kural budur. Bildiğimizin yanıldığımıza yetmediği günler bunlar, aklımızın oyun oynadığı, isteklerimizin at koşturduğu, değişmemeye inat, değişmeye mecbur insan canlısının şaşkınlık, kaygı, tükenmişlik ile işgal olduğu günler. Unutma kasımız güncellendi Başlangıçtaki tedirginlik, merak, takip edilen haberler, sayılar, korku dolu gözler, çiçeğin böceğin, güneşin çağrısı ile itina ile unutuldu. Bahar kendi ruhu ile geldi, ruhlarımızı yine ve daima işgal etti, yaşamın enerjisi şuurları ezdi geçti. O efsane unutma kasımız güncellendi, hayat devam etti. İnsan insana muhtaç itirazım yok, insan insan ile çoğalır itirazım yok, insan insanı yorar, hırpalar buna da itirazım yok. Hepsi kabul ve fakat karantinanın hallicesini yaşadığımız bu günlerin özü, sözü temassızlık, yeni tabiri ile izolasyon, bildiğin dünya ile mecburi mola vakti devam etmekte. An itibarıyla bildiğimiz yaşama biçimi kabil değil, içerisi güvenli, dışarısı tehlikeli, yeni ve tanıdık olmayan bir dünya hali ile eski ve bildik dünya kafa kafaya verdi insanlığı seyrediyor. Yaşlı, yorgun, hoyratça kullanılmış eski ve eskimiş dünya bizi istememekte zahir. Yeni dünya, hayatın bir alışveriş olduğu, çok alıp az vermenin makbul olduğu yıllar bunlar bilesin. Kapitalizm denen çok dişli canavarın çocuklarıyız biz, tüketmeyi erdem sa Dileğim ve umudum bu günlerin krizinin bu defa insan canlısı için fırsata dönüşmesidir. Fırsat, gözün göze, sözün söze değmesidir, yakınlık kurabilmektir, hayatını anlamlı kılabilmeye heves etmektir, kendine torpil geçmeden, haklı olmanın büyüsüne kapılmadan yaşayabilmektir, kendini emanet edecek insanı olmaktır, öğrenmektir, öğretmektir, uzun ince bir yolda kimi vakit yürümek kimi vakit durmaktır.. yarak büyüdük, insanı da, doğayı da itina ile tüketiriz, illaki ihtiyaç fazlasını ister, uğruna ömrümüzü heba ederiz bunu da bilesin. Şifremiz çözüldü, kodlarımız toplum mühendislerince yazıldı, sus dediler sustuk, konuş dediler konuştuk, koş dediler koştuk; yetmedi savaş dediler onu da yaptık, eşrefi mahlukatız biz bunu illaki bilesin. İstersen eski dünyaya sor, kabuğunu deldik, topraklarını talan ettik, sularını kirlettik, eşitsizliğin dibine vurduk, açlar tokları seyreder oldu, duygularını aldık yok ettik, hayal sattık, çalış senin de olur dedik, inandılar, öyle de güçlüyüz, bunu da başına gelecekleri gör, ayağını denk al diye bilesin... Olağanüstü günler yaşıyoruz, ezberimiz bozuldu, başlangıç günlerinin endişesi, yerini umutsuzluk ile harmanlaşmış halde tükenmişliğe bıraktı. Sonra sokağın ışıltısı neredeyse hepimizde az çok yok sayma kasımızı güçlendirdi, kimimiz üç beş sokağa çıktık, kimimiz ahbaplarla özlem giderdik. Ezel evvel yok sayan, bana bir şey olmazcı evladı vatanlar en fenamız. İflah olmaz bu ahali itina ile zarar görme ve zarar verme performansını devam ettirmektedir ve fenadır. Sevgili yeni ahbaplar önümüzde ne kadar süreceğini, nasıl yaşanacağını bilmediğimiz günler, haftalar, muhtemel aylar var. Malum, bünye belirsizlik sevmez, bilmek ister, bildiğini zanneder rahatlar. Bu vakitler işte o zannetme halimizi tedavülden kaldırdı, yeni bilgi belirsizlik, yeni duygu umutsuzluk. Neyse ki duygu güvenilmez arazidir, hızla dönüşür, unutur, pek zor öğrenir. Oysaki "yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şeyler var" günleri bunlar, hayatın elden geçirilesi var. Hayatın hakikati bozulmuş fragmanıNI YAŞAR GİBİYDİK Malum eski dünya gösteri sanatları icrası halinde seyrü sefer etmekte idi, seyredilmek hevesi ile yaşanan hayatlar, hepimizin birbirini gözetlediği sosyal mecralar içinde hayatın hızlandırılmış ve hakikati bozulmuş fragmanını yaşar gibiydik. Hayat gailemiz para kazanmak, çok kazanmak, hayat hevesimiz mutlu gözükmek, hayat gerçeğimiz canına yandığımın dünyasında kaybolup gitmek, kendini illaki gerçekleştiremeden, kendi anlamını bulamadan kaybolup gitmek. Krizin fırsata çevrilmesinin her çeşidini gördük, biliyoruz, üzerimizden geçen krizlerin haddi hesabı yok, alıştık, fark etmez olduk. Dileğim ve umudum bu günlerin krizinin bu defa insan canlısı için fırsata dönüşmesidir. Fırsat, gözün göze, sözün söze değmesidir, yakınlık kurabilmektir, hayatını anlamlı kılabilmeye heves etmektir, kendine torpil geçmeden, haklı olmanın büyüsüne kapılmadan yaşayabilmektir, kendini emanet edecek insanı olmaktır, öğrenmektir, öğretmektir, uzun ince bir yolda kimi vakit yürümek kimi vakit durmaktır.. Sağlıcakla kalın. Pandemi hastanesinden nasıl kaçtı?m Cumhuriyet muhabiri Seyhan Avşar’a, Covid19 teşhisi kondu. Yaşadıklarını yazdı: Her adliye muhabiri gibi adli tatilde ben de izne ayrıldım. İki farklı ye tısı. Virüs çok hızlı ilerliyordu… Solunum sıkıntısı artınca Ata Konteynerden yapılan hastanenin koşullarının vahim olduğunu bilmenizi iste re tatile gittik. Bu süreçte maske kullan türk Havalimanı yerleşkesine kurulan rim. Birkaç gün sonra ise hastane koşul mayı, ellerimizi yıkamayı asla ihmal et Prof. Dr. Murat Dilmener Acil Durum larına dayanamayarak ayrıldım. Açık medik. Sadece yemek yerken ve fotoğ Hastanesi’ne gittik. Ayakta duramıyor çası doktorum bu duruma izin vermek raf karelerinde çıkarıverdik maskeyi. dum ancak önünde onlarca kişinin ol istemedi. Ancak moralimin her gün da İstanbul’a döndüğümüzde bir sorunum duğu sırayı beklemem gerekiyordu. ha da kötüye gittiği hastanede daha Bugün 20 gün yoktu ve işe başladım. Eylül ayı yakla Elinde kâğıt kalem olan bir görevli def fazla kalamazdım. sonra ilk kez bilgisayar klavyesine şıyordu yeni adli yılın açılmasına sayılı günler vardı. Heyecanlıydım... Bir sabah eşim sırtının çok ağrıdığından bahsetti. İki gün içerisinde tere isim yazarak yurttaşlara sıra veriyordu. Test sonucu pozitif olan bir hasta olarak sıra bekleyen yurttaşların arasında beklememem gerekiyordu. Duru uzun süre önce yerleşmiş Hastaneden çıkmadan önce tomografim çekildi. Bu tomografide garip olan dokunuyorum. şiddetlendi. Ben işe gitmeye devam mumun kötüleşmesi üzerine bana önce bir durum vardı. Virüs ciğerlerime uzun Ne yazık ki beni kalemimden, ettim. İşyerinde arada bir hapşırıyordum. Bu durumun grip başlangıcı olduğunu düşündüm. Eşim ise ağrılara dayanamayarak hastaneye gitmişti. lik verilerek muayene edildim. Hastaneye yatışım yapıldı. Konteynerden yapılan hastane odasına yerleşmeden önce görevliler tarafın süre önce ulaşmıştı. Yeni değildi. Garip olan geçen süreye rağmen nasıl belirti göstermemişti? Nasıl hastalanmamıştım? Temas ettiğim kişilerde hiç has defterimden 24 saat sonra çıkan test sonucu ne dan uyarıldık: “Burada su büyük prob ta olan yoktu, nasıl oluyordu? Halen bu alıkoyan şey binlerce insanın ölümüne gatifti. Doktor bu kez tomografi çekilmesini istedi. Maalesef eşimin Covid19 olduğu tespit edildi. Virüs hızlı ilerliyordu lem. Eşiniz alışveriş yapıp gelsin. Eşiniz eşyaları getirdikten sonra odadan çıkmak yasak.” Akşam olmuştu. Ağrılarım verilen ilaçlar sayesinde biraz hafiflemişti. Uyuma sorulara yanıt bulabilmiş değiliz. Evdeki tedavime dönecek olursam, bol bol dinlenerek ilaçlarla ve özel bir hastaneden taktırdığım serumlarla toparladım. Şu an önceki hallerime naza neden olan Bu süreçte ben de test yaptırdım. Test lıydım. Ancak uyumak mümkün değildi ran toparlanmış durumdayım. Sadece koronavirüstü. Söyleyince ya da yazınca sonucunun çıkması 2472 saat arasında zaman alıyor. Bu kadar uzun süre bekleyecek olmak beni oldukça gerdi. Temaslı olduğum insanlara bir an önce çünkü hastalar inliyordu. İçlerinde ağlayan, feryat edenler vardı. Öksürük sesleri ise kesintisiz devam ediyordu. Odama giren hemşireye ‘uyuyamıyorum. halen biraz yorgunum, öksürüyorum ve merdiven çıkamıyorum. Bazen bu durum 6 ay kadar bile sürebiliyormuş. Bakalım bende ne kadar sürecek. Muhte kolay geliyor. haber vermek istiyordum. Test sonucunu Çok mu hastalar?’ diye sordum. ‘Maa melen sizler bu yazıyı okuduğunuzda Ancak yaşayınca oldukça zor. beklerken kötüleşmeye başladım. Şiddetli baş ağrısı yaşıyordum. Ne yazık ki test sonucum pozitif geldi. İlaç tedavisine başladım. Ancak giderek kötüle lesef’ yanıtını aldım. Kaç yaşında olduğunu sorduğum hemşire 24 yanıtını verdi. O gece bütün gece düşündüm. Hastaları, kendimi, 24 yaşında bu trajedi benim karantina sürecim bitmiş her zamanki yaşantıma geri dönmüş olacağım. Nede olsa hayat devam ediyor. Bu süreçte arayan, mesaj atan yanım Hem de çok şiyordum. Tat ve koku kaybı yaşamaya ye maruz kalan sağlıkçıları… Açıkçası da olduğunu hissettiren tüm dostlara te zor. başladım. Sonrasında ise solunum sıkın ruh halim giderek kötüleşti. şekkür ederim.