Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Hayat ggeüziznecle Fatih Türkmenoğlu Adına kanmayın, ne “boz”luğu kalmış ne de burun şeklinde olduğu anlaşılıyor artık. Çok değil, on yıl önce bile köy havasındayken, birden uyandı, silkindi, bambaşka bir kimliğe bürünüverdi. Havalı, pahalı ama hâlâ çok güzel... Yedim içtim gönlüm hoş Osman’ın Yeri Gordon Restoran, basit duruşunun yanında, müşterilerini inanılmaz bir servis ve misafirperverlikle karşılıyor. Canınız güzel bir makarna çekerse, var. Et, mükemmel. Deniz ürünleri, yıkılıyor. Kandil Şafak Restoran, Bozburun Limanı’nda. Şahane bir balıkçı. Bozburun ezmesi, gevrek otu, ahtapot ızgara, mönüden aklımda kalanlar. Filika Restoran Marmaris’in en havalı koyu Bozburun Tatil dediğiniz nedir ki? Yıllardır bunu düşünürüm. O kadar telaş, masraf, yetiştimkaçırdım derdi veren uçaklar, otobüsler, Sabrina’s Haus bavullar. Ee, sonra? Varmaya çalış, yerleşmeye çalış, yol bulmaya çalış. Hemen çıkart cebinden listeyi, gör dükçe bir tik, yaptıkça bir tik, yedik çe bir tik. Sonra? Hadi bakalım hatırlamaya çalış sonra da. Orayı görmüş müydüm, o lokantaya gitmiş miydim... Biraz ha yıflan: Aman orayı nasıl da atladım. Biraz da böbürlen: Oooo, sen bir de arkadaki yola sapsaydın, bak neler neler görecektin! Bedenlerin fiziksel olarak, zorla mekân, ülke değiştir Bozburun Yat Kulübü meleri, fena bir kandırmaca. Bizi yıl lar evvel kandırmışlar; gez, gör, bak çok iyi gelir demişler. Olayın en as lını, özünü, esansını atlamışlar. Şu nu öğretmeleri lazımdı oysa: Ka pat gözlerini, aç bütün duyularını, cildini, burnunu, ellerini. Kalbinde hissettiğin şey var ya, işte o. Oldu ğun yerde de gittiğin yerde de aslo lan sadece o. Bütün o aman da o ko koreci yemeye 500 km giderimler, Allah’ım böyle eğlenmedimler, ko ca bir yalan. Sen kalpteki histen ha ber ver. İçine kaçan renk ne? Cil dinin parlaklık derecesine bir’den bilgi geçecektim, yazıya da altlık olsun di on’a skalada verdin mi yıldızlı on? Gözlerin hi ye: Marmaris, bir Karya kenti. Tarihçiler, kayeler anlatmaya başladı mı? Yüreğin yumu Karyalılar’ın Anadolu yerli halkı olduklarına şadı mı? inanıyorlar. Efsane bir kurucu kralları var, adı Bir kara kutu Kar. Bozburun da eski bir liman kenti, ismi o zamanlarda Larymna’ymış. Civarında on tane Gezdiğimi bana anlatan şey bu his işte. Beni antik yerleşim bölgesi olduğu biliniyor. daha iyi bir insan yapan, daha açan, daha gü Şimdi günümüze döneyim. Evet güzel, evet zelleştiren, biraz mavi, biraz rüzgâr, biraz temiz mavi, evet beni büyüledi, başımı fıldır fıldır kokan bu his. Bazı yerler biraz daha yardımcı, döndürdü, falan filan. Ama herkesin bir tara kabul. Bazı şehirler zorlar, açmaza sürükler, o fı şeytan, herkesin bir ucu araştırmacı gezeteci, da kabul. herkesin bir dilimi sosyolog. Gördüm, araştır Yine de, gezmek dediğimiz şey, en çok bir dım, soruşturdum, okudum. Güzelin yanındaki ruh halidir. Bazen nedensiz, elli yıldır yaşadı çirkini, iyinin yanındaki kötüyü de anladım. ğınız şehrin göbeğinde başınız bir hoş döner, Ama yine de güzel mi güzel. Sabahın erken gözleriniz bir başka çakar. Bütün detaylar bü saatlerinde karşınıza çıkan o lacivertimsi deniz, yür, bütün çiçekler rengârenk açar. Zaman uzar, insanın şakülünü kaydırıyor. Hem çok sıcak dünyanın şarkısı farklı çalar. Bazen de cenne hem de serinimsi, taze bir havası var. Kalabalık tin dibinde içiniz kararır. Nedensiz. O delhiz yoksa, burada, şu köşede kalıvereyim, yıllar lerle dolu bilinçaltı, almıştır kontrolü eline bir ca oturayım hissi geliyor birden. İyilik, sakinlik, kere. Ne laf dinler, ne de zorlamaya gelir. Keşif, güzellik haliyle kendinizden geçiyorsunuz. liste, aktivite, Michelin yıldızlı lokantalar, hatta insta’da ileti paylaşma bile cazibesini kaybediverir. Beni iyi adam yapmaya yardımcı olan yerleri daha çok seviyorum. Rengim biraz mavi, kokum biraz Ege, ruhum hayli yüksekçe olsun; bu hissi istiyorum. KARYA KENTİ Hadi, pamuk eller cebe Bozburun, Marmaris’e bir saat mesafede. Marmaris’ten minibüsler çalışıyor, ulaşımda bir sıkıntı yok. Girintili çıkıntılı bir alana yayılmış olması itibarıyla, kara yoluyla ulaşılamayan çok özel köşeleri var. Bu özel koylarda, köşelerde, çok farklı konaklama tesisleri karşımıza çıkıyor. Bozburun, Hisarönü Körfezi’nin fazlaca gi Zaten siz de küçücük bir internet araştırma rintili olan kuzey ucunda. Meşhur Marma sıyla ulaşırsınız da yine de demeden geçemeye ris guletlerinin yapıldığı tersanelerin olduğu ceğim, Bozburun oldukça pahalı bir beldemiz. yer. Bir de Bülent Ortaçgil’in evi; hani bilirsi Rehber kitaplarda bazı yerlerin yanında üç ta niz, “Boz taşlar önümüzde, cebimizde yalnızlı ne dolar işareti olur ya hani, işte öyle yerlerden ğı var. Şu dümdüz büyüyen gecede, tek dostu bolca var. Bazıları bu kadar pahalı olmayı hak muz yakamozlar”. eden bir güzelliğe, özelliğe sahip konaklama te Unuttum, önce biraz okuduklarımdan özet sisleri, özel konukevleri. Kocabahçe Glamping Karia Bel Bazıları da ne bileyim, hani bir yolunu şaşıran da bize nasılsa düşer misali varlığını sürdürmeye çalışıyorlar gibi. Sabrina’s Haus, bu özel tesislerden en meşhuru. Sabrina satalı çok oldu ama şanı yürümeye devam ediyor. Diyelim ki ünlü bir sanatçısınız, diyelim ki yeni başlayan bir ilişkiniz var. Hem duyulmasın derdiyle uğraşıyorsunuz hem de yeni sevgilinizle yüzeyim, güneşleneyim, aşk yaşayayım diye kıvranıyorsunuz. Odaların geceliği 5000 TL’den başlıyor. Başlıyor, diyorum. Karia Bel, özel iskelesi olan, konukları Bozburun’dan küçük teknesiyle alıp geri götürüyorlar. Expedia’da 1935 TL’ye oda buldum. Kahvaltı dahil mi, bilemedim. Ama daha önce kaldım burada, birkaç kez. Gerçekten çok güzel bir yer. Bozburun Yat Kulübü, denizcidoktor Prof. Süleyman Dirvana’nın yazlık evi aslında. Geçtiğimiz yıllarda hayatını kaybetti. Eşi Zeynep Hanım, olağanüstü bir hanımefendi. Tesiste her yıl, sezon öncesi veya sonrası, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nden hiç deniz görmemiş onlarca çocuğu ağırlıyor. Onlara yüzme dersleri, denizcilik bilgileri veriliyor. Konaklamak mümkün, yemeğe de gidebilirsiniz. Ayrıca, Yat Kulübü’nün arkasında kocaman bir bahçesi var. O bahçe, bu yaz “glamping” yapılan bir tesise dönüştü: Bozburun Kocabahçe Glamping. “Bu glamping neydi” diyenlere: Glamorous + Camping; yani lüks bir doğa tatili. Konforlu çadırlarda doğayı hissederek tatil yapma; gökyüzünü seyretmek, ağaçlara dokunmak, uyanır uyanmaz açık büfe kahvaltıya gitme rahatlığını yaşama imkânı. Bu senenin çok popüler konseptlerinden biri. Başka çok beğendiğim yerler de oldu. Örneğin Filika Resrotan, mütevazı atmosferinde kendince iddialı bir mekân. “Aaa çok pahalıydı, yemekleri ve servisi de zayıftı” diyen arkadaşlarım oldu ama ben çok iyi hatırlıyorum Filika’yı. Bir de yemek sonrası dolaşırken, zaten görürsünüz, Limon Ağacı’na mutlaka uğrayın. Biraz da yakınlar Savaşçı mezarı Marmaris koyları, bunca yıllık bir gezgin gazeteci olarak söylüyorum, cennet. Görecek çok yer var. Ömür yetmez, o kadar seviyorum. Biraz uzunca kalmakta fayda var. Evet, kalabalık ama Hisarönü, Kızkumu, Orhaniye’ye uğramadan dönmek olmaz. Zaten sonra bu yerlerin her birini detaylı anlatırım, şimdilik küçük bir detay bilgi olarak geçeyim, burada kalsın diye yazıyorum. Turgut Köyü’ne bayılacaksınız. Bir şelalesi var, yolu çok fena ama mutlaka gidin derim. Bir de M.Ö. 3. yüzyıldan kaldığı sanılan bir savaşçı mezarı var. Köy meydanı mükemmel. Halıcılık yapılıyor. Meydandaki sergilerden halılar ve dokumalar satın almak mümkün. Söğüt Köyü, yine bir başka nefes kesen yer. Köyden Simi Adası’nı seyretmek mümkün. Özellikle Cumhuriyet Mahallesi’nde insanı cezbeden bir doku var. Fazla anlatmayayım, detayları ileriki bir tarihe, Söğüt yazısına saklayayım müsaade ederseniz. Ama Bakır Köyü’nden de kısaca bahsetmeden yazımı bitirmeyeyim. Meydandaki iki bin yaşındaki çınarın etrafında üç kez dönmek, dileklerin gerçekleşmesini sağlıyormuş. Ya da birisi bir gün böyle uyduruvermiş. Neyse, ben yine de üç kere turladım! Sorunlar Bozburun’daki en büyük problem, altyapı. Son yıllarda büyümüş de büyümüş. Kaçak binalar almış başını gidiyor. İnsanlar da yapılar da kaç misli, çoğalmış. İmar olmadığı için kanalizasyon yok; fosseptik yetmiyor. Yöneticiler bir gözlerini kapatmış, la la la laaaa diye öbür yana bakıyor. İkinci problem, tekne sayısı. Her yıl neredeyse bütün bir yaz mevsimini Yunan karasularında geçiren tekneler, bu yaz malum sebeplerden dolayı Türkiye kıyılarında. Aylarca demir atıp kalan tekneler, pis sularını denize bırakıyor. O berrak, koyu mavi deniz, dayanamıyor, kirleniyor. Üçüncü problem, sadece Bozburun’da değil, tüm sahil şeridinde var. Teknelerin güvenliği yok. Özellikle bu sene, çok sayıda hırsızlık vakası var. Küçük teknelerin motorları, içinde sahipleri yokken de bütün eşyaları çalınabiliyor. O kadar kalabalık ki, marinalara veya teknelerin demirli olduğu limanlara yanaşan küçük motorlar, dikkat çekmeden kötü amaçlarını gerçekleştirebiliyorlar ne yazık ki.