Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
(8 NİSAN 1911 / 20 HAZİRAN 1995)
İntihar fikriyle yaşama
tutunan aykırı filozof:
E. M. Cioran!
aşamdan ve insanlıktan ne mizantrop olduğunu kanıtlar. Bu afetten
kadar nefret ettiğini yapıtlarının kurtulmanın tek çaresi insanlığın yavaş
Y
hemen her satırında yinelemiş
yavaş azalarak toptan yok olmasıdır.
olmasına karşın E. M. Cioran, “İntihar fikri
Suça ve şiddete olan hayranlığı da bu
olmasaydı kendimi çoktan öldürmüş
düşünceyle kesişir.
olurdum” diyerek intiharı sadece bir
Cioran’ın bu boyutunu daha iyi kavrayabilmek
seçenek, soyut bir kavram olarak kabul
için Romanya’daki gençlik günlerinde faşist
ettiğini, bu fikrin onu şevke getirerek
kökenli Demir Muhafızlar hareketine karşı
yaşama gücü verdiğini açıklamış ve
büyük bir sempati beslediğini ve bu karanlık
intihara hiç teşebbüs etmeden 84 yaşına
yanını o dönemde yazdığı kitaplarda açıkça
kadar yaşamış olduğuna göre aslında
yansıtmış olmasını da hatırlamamız yeterlidir:
yaşamın tüm anlamsızlığına rağmen
“Onursuzluğa fiziksel olarak ihtiyacım var.
yaşamaya değer olduğunu bilinçsizce de
Bir celladın oğlu olmak isterdim.”
olsa bir anlamda itiraf etmiştir.
Bu yüzden Cioran, her zaman toplumsal
Hayattan nefret etmekle de kalmaz
yaşamdan kaçarak, bütün ahlaki ve
Cioran. “Bazen bir yamyam olmak
sosyal değerleri yadsıyarak 20. yüzyıl
ister insan; birisini yemekten çok
boyunca tam bir nihilist olarak yaşamış
onu kusmanın zevki için” diyerek
aynı zamanda insanlıktan da iğrenme ve bu düşünceyi bütün yapıtlarında öne
derecesinde nefret eden gerçek bir çıkarmıştır.
ve onlarla herhangi bir tartışmaya girmeye tenezzül etmez, çün-
KARANLIK YÖNLERİYLE CIORAN!
FERDA FİDAN
Hayattan nefret etmekle de kalmaz Cioran. “Bazen kü ona göre nihilizmi kınayarak kaderin acımasızlığına başkal-
dırmaya çalışan filozofların tutumu bir yanılsamadan, aşağıla-
bir yamyam olmak ister insan; birisini yemekten çok onu
KARAMSARLIK VE UMUTSUZLUĞUN
yıcı bir uzlaşmadan başka bir şey değildir: “Benimle çelişme-
kusmanın zevki için” diyerek aynı zamanda insanlıktan
EN AMANSIZ TEMSİLCİSİ!
ye kalkışacak olan birey, en çok saygı duyduğum kişi bile olsa,
da iğrenme derecesinde nefret eden gerçek bir mizantrop
“Yazılmamış dünyaların işkencesine son vermek için boş
gözüme bir şarlatan ya da budala gibi görünür.”
olduğunu kanıtlar.
bir sayfada bileklerini kesmek yazarın görevi değil midir?”
Bu afetten kurtulmanın tek çaresi insanlığın yavaş
diyerek karamsarlık ve umutsuzluğun en amansız temsilci- ‘DOĞMUŞ OLMANIN SAKINCASI’
yavaş azalarak toptan yok olmasıdır. Suça ve şiddete olan
si olduğunu kanıtlayan E. M. Cioran (Emil Mihai Cioran) ya-
1973’te yazdığı Doğmuş Olmanın Sakıncası Üstüne (Çevi-
hayranlığı da bu düşünceyle kesişir: “Her suçu işlemiş
pıtlarında hep aynı görüşü ifade eder: ren: Kenan Sarıalioğlu / Metis Yayınları) adlı kitabında açık-
olmak, baba olmak dışında.”
“Hayatımız acıdan başka bir şey değildir ve ölüm tek kade-
ça belirttiği gibi, salt dünyaya gelmiş olmak en büyük fela-
Cioran’ın bu boyutunu daha iyi kavrayabilmek için Ro-
rimiz olduğuna göre, eylemlerimiz hiçbir amaca hizmet etme- kettir ve onulmaz acılarla yüklü bedenin mutluluğun olasılı-
manya’daki gençlik günlerinde faşist kökenli Demir Muhafız-
yen anlamsız çırpınmalardan ibarettir.”
ğını düşlemesi bile gülünç bir aptallıktır.
lar hareketine karşı büyük bir sempati beslediğini ve bu ka-
Yapıtlarının bir bölümünü Rumence, önemli bir bölümünü Bunun doğal sonucu olarak da illa mutluluk kavramına
ranlık yanını o dönemde yazdığı kitaplarda açıkça yansıtmış
Fransızca yazan, Romanya doğumlu düşünür ve yazar, zama- inanmamız gerekiyorsa, o da hiç doğmamış ve hiçliğin boşlu-
olmasını da hatırlamamız yeterlidir: “Onursuzluğa fiziksel
nını yaşamın anlamını aramakla harcamak yerine, sağduyu- ğunda asılı kalmış, “ölü doğmuş bir bebek kadar özgür”
olarak ihtiyacım var. Bir celladın oğlu olmak isterdim.”
lu davranarak gerçeklerle yüzleşmeyi amaç edindiğini söyler. olmak mutluluk kavramının gerçek açıklamasıdır:
Bu yüzden Cioran, her zaman toplumsal yaşamdan kaça-
Ancak bu eylem herkese nasip olmaz çünkü dayanılmaz “Saf bir olasılık halinde kalabilseydik neler olabileceği-
bir gerçekliktir söz konusu olan. Kendini bu yaşama, bir yere rak, bütün ahlaki ve sosyal değerleri yadsıyarak 20. yüzyıl ni düşünmekten daha büyük bir zevk olamaz. Özgürlük, mut-
boyunca tam bir nihilist olarak yaşamış ve bu düşünceyi bü-
veya bir şeye saplanıp kalmış zavallı bir varlık olarak gören luluk, boşluk, dünyaya gelme talihsizliğinden önceki duru-
Cioran, bir türlü katlanamadığı bu duyguyu tam bir çile tün yapıtlarında öne çıkarmıştır. mumuzu tanımlayan terimler. Ölüm sıradan bir beladır: Ama
olarak kabul eder. Öyle ki bu konuda karşıt fikirleri olan filozofları küçümser asıl bela önümüzde değil, arkamızdadır. Doğduğumuzda
>>
10 19 Haziran 2025