Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
(6 EKİM 1923 / 28 ŞUBAT 2015)
ÖLÜMÜNÜN 10. YILINDA ANISINA SONSUZ SAYGIYLA...
Sevgili Yaşar Kemal,
sizi keşfettiğim yerdeyim...
izin anlatı ikliminize dönüyorum yeniden sevgili Yaşar Kemal. 20’li
yaşlarda beni buraya sürükleyen tutku, o günden beri hiç yakamı
S bırakmadı. Göreceklerimin beni hayal kırıklığına uğratacağını, karşıma
çıkanların beni hüzünlendirebileceğini bile bile yollara düştüm.
Gene dönüp Akçasaz’ın Ağaları’nı okumaya verdim kendimi. Bir gün
Savrun’u yazmak istediğinizi anlatmıştınız bana. “Yalnızca Savrun’u yazmak
istiyorum” demiştiniz.
Romanın kahramanı, yalnızca o koca nehir ve kolları olacaktı.
Kaynağına kadar gittiğinizden söz edip Çukurova’ya dört koldan nasıl
indiğini anlatmıştınız. O hatıramızın yarattığı duygularla, şu satırlarınıza
dönüyorum yeniden:
“Savrun da her yıl hazirandan Ekime kadar kurudu. İşte bu beş ayda
Akçasaz, her yıl ana kaynağı olan Savrun’dan mahrum kaldı. Yıldan yıla
kurumağa başladı.
Her yıl kuruyan Akçasaz’a köylüler, ağalar üşüştüler, Akçasaz toprağını
yağma ettiler. Bentler yaptılar, kanallar açtılar. Köylüler Akçasaz’dan tarla
kazandılar, ama kazandıkları tarlalar ellerinde kalmadı, çeltikçi yeni yetme
ağalara kaptırdılar.
Akçasaz bir dönüm toprağı olmayan nice adamları büyük çiftlik sahibi
etti; zengin, milyoner etti. Fabrika sahibi etti. Akçasaz’da yetişen ağalar
politikaya atılıp bir süre koca memleketin kaderine hükmedenlerin arasına
katılıp en olumsuz, en korkunç rolleri oynadılar.” (***)
Ve işte o değişim gelip sizin romanlarınıza, dönüp bizim bugünümüze
böyle böyle yansıdı Sevgili Yaşar Kemal...
YAŞAR KEMAL’İN DİYARI ÇUKUROVA!
“Şurada bir pamuk tarlası olacak, dönelim biraz; mü- uzattım su içmesi için. “Ama gel önce ellerini yıka
Sizin anlatı ikliminize dönüyorum yeniden sevgili Ya-
dürüm sergi için benden kozalı pamuk istemişti” diye- bakalım” demeyi de ihmal etmedim. Desteyi bana
şar Kemal. 20’li yaşlarda beni buraya sürükleyen tut-
rek aracıyla hızla u dönüşü yaptı ve sonra arabayı ke- vermek istedi, dokunmadım.
ku, o günden beri hiç yakamı bırakmadı.
nara çekip gitti. Eciş bücüştü her dal, kozalarsa ufacık ve solgun... Be-
Göreceklerimin beni hayal kırıklığına uğratacağını,
yazın rengi bile tazeliğini yitirmişti. Oysa buralarda apak
MEMET DER Kİ: ‘ÖZGÜRLÜK GİBİYDİ HER BİR
karşıma çıkanların beni hüzünlendirebileceğini bile bi-
pamuklar olurdu o geldiğim zamanlarda. Adeta özgürlük
KOZADAN FIŞKIRAN BEYAZIN RENGİ!’
le yollara düştüm.
gibiydi her bir kozadan fışkıran beyazın rengi...
Ben yolun kenarında onu beklerken ötede, gelişigüzel
Ötede Yılanlı Kale silueti belirene kadar suskundum.
‘AKÇASAZ’IN AĞALARI’
bir sundurmanın altında tezgâha dizili bir küme muzun
Talan, hemen bunun ötesinde başlamıştı. Taş ocakları
Çukurova’nın kendisi solgundu artık. Şimdi
başında uyuklayan, hırpani giyimli bir adama yaklaştım.
o güzel manzarayı çirkinleştirmenin ötesinde, bir yerin
kanallardan su akmıyordu. Kooperatif, suyu tarlalara
doğasının nasıl tahrip edilebileceğinin göstergesi ola- Adeta sizin kahramanlarınızdan biri gibi bakma-
saatle ve sırayla veriyordu. Yolun sağında Anavarza
ya başladı. Yaşlıcaydı. Kasketini yana yatırmıştı. Yüzü
rak karşımdaydı.
Kalesi belirmişti.
birkaç haftalık sakaldan dolayı kapkaraydı. “Gadasını
Gözlerim bozkırı andıran uçsuz bucaksız tarlalarday-
Aklıma düşmüştü “Akçasaz’ın Ağaları”… “O iyi
sevdiğim, muzlar bahçadan” diyerek yekindi ve pinek-
dı. Bakışlarım, elbette pamuk arıyordu. Öyle ya, Çuku-
insanlar, o iyi atlara bindiler çekip gittiler” diyerek ne
lediği yerden kalktı.
rova dedin mi ilkin pamuk tarlaları gelirdi aklınıza, son-
güzel anlatırdınız buradaki toprak kavgalarını, doğayı,
ra pek tabii bir de çeltik. “Biraz alayım” sözümle adeta canlanmıştı. Bense bir
köke tutunmuş koca bir muz destesini eğreti tartısına insanların canhıraş savrulma hikâyelerini...
Aracımız daha içlere yönelince dayanamadım Memet’e
Nasıl da severdim yaptığınız betimlemeleri...
sordum. Gençten biriydi, konuşması yöre şivesindeydi. taşımasını izliyordum.
Adeta iz sürercesine yazıp anlattığınız bu ovalarda,
Bana hangi dizi serisinin nerede çekildiğini ve (bir “Ama bunlar bana fazla” dememe aldırmadı. Sesimi
arkadaşından söz edercesine) oyuncuları anlatıyordu. çıkarmadım. Söylediği ücreti ödeyip araca döndüm. bir baştan bir başa gezinirken, kendimi doğanın,
çiçeğin, börtü böceğin keşfine verirdim; Kadirli’den
Kerem diyordu, Orhan diyordu. Halen bazılarıyla görü- Memet, koca bir deste pamukla araca dönüyordu.
şüp hal hatır sorduğundan söz ediyordu. Telaşlıydı: “Abi, vallah şurada kocaman bir yılan gör- başlayıp Andırın’a geçer, derken Akçadağ’ın
“Pamuk?” dedim. Anlamsızca yüzüme baktı. “Çel- düm, simsiyah da bir şey. Korkudan ödüm patladı, yamacına ulaşır, Çokak’tan Çamurlu’ya, oradan da
tik?” dedim, yine aynı bakışla bakmaya devam etti. Di- böylesine daha önce hiç rastlamadım!” Göksun’a kadar uzanırdım.
reksiyondaydı. Aklına bir şey gelmiş olmalıydı ki birden: Beti benzi atmıştı. Hemen elimdeki pet şişeyi Sizi dinlerdim yedi yabandaki insanlardan, size
>>
8 27 Şubat 2025