Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Oyunlarla çoğalır yaşam!
Hazal Avcı’nın sıcak ve neşeli desenlerinin eşliğinde Murat Torun’un başarılı anlatımı ve hoş
kurgusuyla konuk olduğumuz gülümseyen yolculuk, hayatın sımsıcak anlarını kurallar ve
sorumluluklar cenderesine döndürmelerimize bir direniştir aslında.
duvarlarını zorlaya boyaya, arada orada gedikler açarak de kimselere gitmezken Ceren’e “koşmuş”sa…
Y. BEKİR YURDAKUL
geride bırakırız bir şeyleri ve birikir, çoğalırız. Neyse ki anlaşma sağlanmıştır: Evde bir tam günü,
Gün gelir razı olur, gün gelir değiştiririz bir şeyleri. bütün sorumluluklarını da yerine getirerek geçirebilirse
er öyküde, her anlatıda, her kitapta yeni bir kah-
Kör ezberlerle yürüyen ve her yanımızı kuşatanları dö- ve ev, günün sonunda hâlâ yerinde duruyorsa kediciğe
ramanla karşılaşırız. Bazen sayıları artar bu kah-
nüştürmekse arada onca sevgi olmasına karşın kimi de evde bir yer açılacaktır.
H ramanların. Bir ekip, topluluk ya da küçük bir ta-
zaman hiç de kolay değildir. Özellikle de o bir günde neler olup bittiği bir yana Ha-
kım / “çete” çıkar karşımıza.
Ceren’le -bana kalırsa kendinizle- buluştuğunuzda zal Avcı’nın sıcak ve neşeli desenlerinin eşliğinde Murat
Aslında ne kadar “yeni”dir her kitapta buluştukları-
hayatın akışında özellikle çocuklarımız için neleri Torun’un başarılı anlatımı ve hoş kurgusuyla bizi çağır-
mız? Hep sorarım bu soruyu kendime, her kitapta ve
zorlaştırdığımız, katı ve katlanılması zor kurallara dığı bahçeyi konuşmak iyisi.
yeniden. Ceren’in / Cerenimo’nun maceralarıyla buluş-
dönüştürdüğümüz de eğlenceli bir pencereden Cerenimo’nun duygu, düşünce ve düş dünyasının
tuğumda da düştü aklıma bu soru.
gülümseyecek size. aralanan her penceresinden -“dil”den okula, “ev”den
Maceranın akışında sıklıkla duraklayıp Ceren yaş-
Ya da önümüze “iş” olarak çıkan her neyse anları masallara kurduğumuz ve bazen içinde yitip gittiğimiz-
larıma epeyce yolculuk yaptım. Her “yeni”, benzersiz
nasıl eğlenceli uğraşlara, süreçlere dönüştürmeyi be- ezberlerimize bir daha bakmaya çağırıyor bizi.
kahramanda; düşünceleri, düşleri, eylemleriyle ken-
cerdiğimizi de anımsayıp günümüze neşeli anlar ekle- Ve zorluk, sıkıntı, sorun, yaramazlık; hepsine üstün-
dimden bir şeyler bulmalarımı düşündüm yine.
yeceğimizi de belirtmek isterim. de olanın, hepsinin üstesinden gelenin de sevgi oldu-
İyi kitaplar, okuru kurgunun içine kolayca çektiği gi-
Dönelim mi öykümüze? Cerenimo’nun işi hiç de kolay ğunu yeniden anımsatıyor.
bi, onu zamanda yolculuğa da çıkarır. Şöyle desem
değil. Ay, ne çok kural var şu hayatta? Ve neden bunca Buyruklar yığınının her anımızı durağan kıldığını, ez-
ne zararı var ki: Sevmişsek anlatıyı çoğaltan kahraman
hızlı akıyor her şey ve kendimize hiç zaman kalmıyor? ber edilmiş sıradanlıkların yaşamlarımızın bazen ki-
ve karakterleri, kendimizden çok şeyle karşılaştığımız
mi anlarını çoğun tamamını sıkıntıya soktuğunu söyle-
NEŞELİ ANLAR MI, KATI KURALLAR MI?
içindir ve dokunduğundandır içimizdeki çocuğa.
mekle kalmıyor Cerenimo; düşle gerçeğin, akılla duy-
Kurallar, sorumluluklar, büyüklerin baş edilmez dün-
gunun iç içeliğine çevirelim istiyor yüzümüzü.
n
SINAYA DENEYE BİR YOL ALIŞ
yalarında soluk alacak kaçamaklar ararken karşısına
Büyümek inanılmaz bir yolculuk üstelik “okul”u da
o kedi yavrusu çıkınca karışıyor her şey Cerenimo için Cerenimo Ke(n)dim ve Ben / Murat Torun
yok. O yolculukta sınaya deneye, her yanımızı kuşatan, ya da macera tam da orada başlıyor. / Resimleyen: Hazal Avcı / Final Kültür Sanat
çoğuna karşı durduğumuz / çıktığımız kurallar odasının Nasıl bıraksın yavrucuğu bir başına sokakta? Üstelik Yayınları / 128 s. / 9+ / 2025.
Melek Karanis, Yusuf ve Zühtü
Atılgan’ın desenleriyle renklenen Topla
Önceliğimiz adil oyun
Gel’de hepimizi öncelikle adil oyuna,
dayanışmaya ve takım olmaya çağırıyor.
kızların da yer alacağı sınıf futbol takımının da sevgi dilini davet edişi büyük anlam taşıyor.
Y. BEKİR YURDAKUL
şekillenmesiyle daha da ısınıyor. Adaletin, demokratik tutumun, sevgi ve saygının
oyun dışı kaldığı her alanı çatışmanın, kavganın doldu-
roteinler, vitaminler, karbonhidrat-
KİMSEYİ AYIRMADAN, KAYIRMADAN!
racağını aklımızdan çıkarmadığımız gün sahadaki mü-
lar, yağlardan konuşulduğuna ba-
Melek Karanis, “roman sandığı”nın bu
cadelemiz de hem kendimize hem de katıldığımız oyu-
Pkılırsa fen bilimleri dersindeler. Ve
ilk yapıtında, toplumda gün geçtikçe
na yakışır olacaktır.
n
her şeyi, ne anlatıyorsa öğretmen hepsi-
yaygınlaşan futbol gerçeği ekseninde
ni futbol oyununun kurallarıyla bağdaştı-
katılımcı, çocukların sevinçle yer aldığı,
Topla Gel / Melek Karanis / Resimleyenler: Yu-
rıp açıklıyor Ömer. Üstelik ustaca da yapı-
içlerindeki cevhere seslenen bir öğretim
nus Atılgan, Zühtü Atılgan / Sadık Uygun Yayınları
yor bunu. Neredeyse hepsinin içi dışı fut-
sürecini sahneye taşırken günümüzün
/ 128 s. / 10+ / 2024.
bol. Onlar için her yer saha, her şey top,
temel insan hakları sorunlarına da incelikli
her şey oyun yani futbol…
bir yaklaşım sergiliyor.
Yok, dersleri iyi ama öğretmenleri yine
Hiçbir kimlik ya da özellik nedeniyle
de bir derslerini, neye karar verirlerse onu
kimsenin ayrıcalıklı olmayacağı, her bi-
konuşup tartışmalarına ayırmak istiyor. De-
reyin haklarını rahatça kullanabileceği, karşılıklı
mokratik oylamada, beklenen oluyor; özgürce konuşa-
saygı çerçevesinde ve centilmence yarışacağı bir
cakları konuyu futbol olarak belirliyorlar.
hayat özlemini de baştan sona heyecanla akan
Mesleğini ve çocukları seven öğretmenleri, bir ders
hikâyesinin arka planında ustaca tartışıyor.
ayırdığı coşkulu konuşma ve tartışmaların ardından bir Endüstriyel futbol anlayışının egemen
de futbol takımı kurmaya karar veriyor. Futbol tutkunu
oluşuyla rakibe saygının, “fair play” ruhunun
Ömer, Mehmet, Asiye’yi değil de Arif’i görevlendiriyor sahalarımızdan neredeyse kovulduğu;
takımı oluşturup hazırlamak için. “kazanmak” için her yol, tutum ve tavrın açıktan
Oysa Arif’in bambaşka bir tutkusu var açık etmek is- onaylandığı koşullarda Karanis’in Topla Gel
temediği… Çocukların coşkuyla katıldığı ders ortamı, yapıtıyla, dersliğin yanı sıra bahçeye, sahaya
27 Şubat 2025
14
Desen: YUNUS ATILGAN