Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Günler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
USTA YAZAR İLE ‘DOKUMANIN ARKA YÜZÜ: ÇEVİRİ SANATI ÜZERİNE
DEĞİNİLER’ VE ‘MAİMONİDES: AKLA İNANÇ’ ADLI KİTAPLARI MERKEZİNDE
ÇEVİRİ VE YAZINI ÜZERİNE KONUŞTUK.
Alberto Manguel: ‘En iyi haliyle çeviri,
bir dizi diyaloğu açar. Kendi kültürünün
dışında kalan fikirleri anlamanı sağlar!’
Okumanın Tarihi, Kütüphanemi Toplarken, Merak, Okumalar bir yanımızla zaten bildiğimiz şeyleri ifade edecek kelimeleri
Okuması gibi okuma eylemi üzerine yazılmış birbirinden güzel bulmak için okuruz.
metinlerin yazarı olan Alberto Manguel, tüm yapıtlarında
Cervantes’in çeviriyi “bir duvar halısının arka yüzüne
okuma ve anlatma eylemlerine duyduğu derin hayranlığı,
bakmaya” benzeten düşüncesinden esin alan ve Yapı Kredi
edebiyatı bir yaşam biçimi olarak kavrayışını ve dilin sınırlarını
Yayınları tarafından yayımlanan Dokumanın Arka Yüzü: Çeviri
sorgulayan düşünsel derinliğini yansıtır.
Sanatı Üzerine Değiniler (Çeviren: Orhan Düz) ve Maimonides: Akla
Gençlik yıllarında Jorge Luis Borges’e kitap okurken İnanç (Çeviren: Şahika Tokel) adlı kitapları merkezinde yaptığımız
masalsı, fantastik ve ansiklopedik anlatıların nasıl bir sarmal halinde söyleşide Manguel, okumanın, yazmanın ve çevirinin aynı yaratıcı
iç içe geçerek yükseldiğini keşfeder: eylemin farklı biçimleri olduğunu bir kez daha hatırlatıyor.
Bu yekpare, edebi bütünlük içinde anlatılmış ve anlatılacak Yağmurlu bir Lizbon sabahında Alberto Manguel ile yaptığımız bu
tüm hikâyeler bir aradadır. Manguel’e göre her zaman söyleşiden umarım sizler de en az benim kadar keyif alırsınız.
ye çalışmak gerekir. Kitabı tamamen söküp başka söz-
AYŞENUR TANRIVERDİ
cüklerle, başka bir dilbilgisiyle, başka bir tonla yeni-
den inşa eder ve yine de özde bir şeylerin aynı kalma-
‘DİL, DÜŞÜNME BİÇİMİMİZİ
sını umarsınız.
ŞEKİLLENDİRİR!’
Ancak kötü yazıldığını düşündüğünüz bir metni çe-
Çok dilli bir eğitim aldınız ve çocukluğunuzdan
n
virdiğinizde bu kez onu yeniden yazmak zorunda ka-
itibaren Fransa, İngiltere, İtalya gibi farklı ülkeler-
lırsınız -bir tür hayalet yazar gibi çalışarak- çünkü
de yaşadınız.
hem kurgudaki hem de üsluptaki hataları düzeltmeniz
Dokumanın Arka Yüzü: Çeviri Sanatı Üzerine De-
gerekir. Ve bu çok daha zor bir iştir.
ğiniler* adlı kitabınızda dili “farklı ses ve ağırlıkla-
ra sahip ama anlam ve değer bakımından aynı söz- ‘ÇEVİRMENİN ADI KAPAKTA DAHA
cük kümelerinden oluşan bir tür şenlikli Babil” ola-
BÜYÜK HARFLERLE YAZILMALI, YAZARIN
rak tanımlıyorsunuz.
ADI İSE PARANTEZ İÇİNDE OLMALI(!)’
Çok dilli bir ortamda büyümek dil ile olan ilişkinizi
Sizce günümüzde çevirmenler maddi ve manevi
n
nasıl şekillendirdi?
olarak yeterli değeri ve takdiri görüyor mu?
Çocukken öğrendiğimiz dil, düşünme biçimimizi şe-
Hayır ama eskisine göre daha fazla. Geçmişte çevir-
killendirir. Benim Almanca ve İngilizceyi aynı anda
menlerin takdir gördüğü bazı dönemler olmuştur ama
öğrendiğim gibi eğer birkaç dili birden öğrenirsek İn-
bunlar çok sık yaşanmazdı.
gilizce düşünürken düşündüklerimizin Almanca, İs-
Örneğin İngiliz edebiyatında, Alexander Pope,
panyolca, İtalyanca, Türkçe, Fransızca ya da konuştu-
Homeros’u çevirdiğinde ona “Tam olarak Homeros
ğumuz diğer dillerde düşündüklerimizle aynı olmadı-
değil ama harika bir çeviri, harika bir metin” denmiş-
ğını fark ederiz.
ti. Fakat bu tür övgüler nadirdir.
Bu da şu anlama gelir: Biz dili bir araç olarak kul-
Bugün çevirmenlik büyük ölçüde yaratıcı bir iş ola-
landığımızı düşünsek de aslında dilin kendini ifade et-
rak kabul ediliyor ve giderek daha fazla yayınevi, çe-
mek için kullandığı araç biziz!
virmenin adını kitabın kapağında belirtmesi gerektiği-
Edebiyatta bunun pek çok örneğini bulabiliriz. Ör-
ni düşünüyor.
neğin Shakespeare, Hamlet’e “to be or not to be”
Nobel ödüllü Polonyalı yazar Olga Tokarczuk, çe-
(“olmak ya da olmamak”) dedirttiğinde, bunu yalnızca
virmenlerinin isminin kendi adıyla birlikte kapakta yer alması
yoksa bunun arkasında başka nedenler de var mı?
İngilizce yazdığı için söyleyebilmiştir.
konusunda ısrarcıdır; bir ödül aldığında da bunu çevirmeniyle
İki temel neden var: Daha idealist olanı -yani beni ilk hareke-
Eğer İspanyolca yazıyor olsaydı bunu aynı şekilde söyleye-
paylaşır. Bu son derece cömert bir tavır.
te geçiren- okuduğum dilde yazılmış ama o dili bilmeyen arka-
mezdi çünkü İspanyolcada “to be” fiilinin iki karşılığı vardır:
Ben bunu yapmıyorum ama bir adım daha ileri gidip şunu
daşlarımla sevdiğim kitapları paylaşma isteğiydi.
“ser” (varoluşsal olarak olmak) ve “estar” (fiziksel olarak ol-
söyleyebilirim: Çevirmenin adı kapakta daha büyük harflerle
Örneğin, büyük Meksikalı yazar Amparo Dávila’nın öyküle-
mak). İhtimaldir ki Türkçede de benzer bir durum vardır.
yazılmalı, yazarın adı ise parantez içinde olmalı(!).
rini İngilizceye çevirdim ki arkadaşlarım onun eserlerini keşfe-
Çünkü eğer Rusça okumuyorsanız Dostoyevski okurken as-
‘ATATÜRK’ÜN DİL REFORMUNUN MODERN TÜRK
debilsinler.
lında Dostoyevski’yi değil çevirmenini okuyorsunuz.
YAZARLARININ DÜŞÜNME BİÇİMİNİ ETKİLEYİP
‘KELİMELER DÜNYASINDA İYİ KAZANÇ YOKTUR’
ETKİLEMEDİĞİNİ ANLAMAYA ÇALIŞTIM’ ‘HER ÇEVİRİ BİR AĞITTIR!’
Diğer neden ise tamamen pratiktir. Yaşamımın büyük kıs-
Tanpınar’ın rotasını izleyerek Türkiye’nin beş şehri üzerine
Kitabınızdan bir söz hatırlıyorum: “Her çeviri bir ağıt-
n
mında geçimimi sağlamakta zorlandım.
yazdığım kitaplarda, Atatürk’ün dil reformunun modern
tır.” Sizin için bu ağıt, çeviri sürecinde kaybolan anlamla mı
Bildiğiniz gibi kelimeler dünyasında iyi kazanç yoktur, tabii
Türk yazarlarının düşünme biçimini etkileyip etkilemediğini
ilgilidir, yani bir kaybın ağıdı mıdır?
birkaç büyük “çok satan” yazar arasına girmediğiniz sürece.
anlamaya çalıştım.
Evet. İlk söylediğim şeye geri döneceğim:
Sadece yazarlık yaparak geçinemezsiniz. Dolayısıyla
Türkçe bilmediğim için kesin bir sonuca varamadım ama
Dil, ne düşündüğümüzü belirler. Bir düşünceyi, o düşünceyi
ben de özellikle sevmediğim bazı kitapları çevirmek için
Atatürk sonrasında ortaya çıkan edebiyatın önceki dönemin doğuran dilden, o düşünceye yabancı olan başka bir dile
bazı teklifleri kabul ettim.
edebiyatından oldukça farklı olduğu açık görünüyor. çevirdiğinizde onu uyarlamak, gizlemek, o diğer dilde doğal
Bu ise muazzam bir emek ister çünkü bir kitabı çevirmek ge-
Yine de bunlar sadece sezgiler, Türkçe bilmediğim için bun- görünecek bir biçime sokmak zorundasınız.
ları doğrulayamam. nellikle o kitabın en dikkatli okuru haline gelmek demektir: Bunun en açık örneği -örneğin bir romanda- farklı arka
Sizin için çeviri, okuma yoluyla edindiğiniz edebi Sözcüklerin nasıl birleştiğini, düşüncelerin nasıl açıldığı- planlardan gelen karakterlerin farklı tonlamalarla konuşması
n
heyecanı daha geniş bir kitleyle paylaşmanın bir yolu mu, nı tam olarak anlamak ve metnin gizli bağlantılarını keşfetme- durumunda ortaya çıkar.
>>
6 4 Aralık 2025

