Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
( )
1925 / 15 EKİM 2015
Toplumsal gerçeğimize
ayna tutan devrimci tarihçi:
Şerafettin Turan!
Kültürün özelliklerini toplumsallık, tarihsellik, kalıtsallık,
ÖNER YAĞCI
işlevsellik, birlik içinde çokluk, devingenlik ve değişkenlik
başlıkları altında inceleyerek Türk kültürünün tarih
CUMHURİYET SEVDALISI
içindeki görünümünü, değişimini; dil ve yazı, kâğıt, basım,
Türkiye’nin çağdaşlaşma süreçlerine, yaşadığı sancılara
kütüphaneler, yayın gibi kültürü yaygınlaştırma araçları,
tanıklığını tarih bilinci ve belgelerle aktaran bir Cumhuriyet
din, bilim, giyim-kuşam ve sanatıyla irdeledi.
sevdalısıdır Şerafettin Turan (1925 / 15 Ekim 2015).
Cumhuriyeti “En büyük eserim” diye niteleyen
Anılarla Türkiye Gerçeği’nde, Erciş’te “dünyaya
Atatürk’ün “Cumhuriyetin temeli kültürdür” diyerek
merhaba” deyişinden başlayarak Gazi Eğitimli yıllarına,
dönüşümün salt bir rejim adı değişikliğiyle sınırlı
1952’de Türk tarihi asistanlığıyla başlayan, DTCF
olmadığını vurguladığını; Onuncu Yıl Söylevi’nde yeni
dekanlığıyla süren akademik yaşamına uzandı (Bilgi).
Türkiye’nin gözeteceği amaçlardan birinin “ulusal kültürü
Kültür Bakanlığı Müsteşarlığı, 12 Eylül öncesi TDK,
çağdaş uygarlık düzeyinin üzerine çıkarmak” olduğunu
sonrası Dil Derneği başkanlıkları yapan bir kültür insanın
belirten Turan, Atatürk’ün kültür anlayışının “devrim”
gözünden Cumhuriyetin öyküsünü aktardı.
olduğunu söyledi:
Bu anılarda, özel yaşamı ekseninde tanıklıklarla belgelerle
“Türkiye’de Atatürk’ün öncülüğünde gerçekleştirilen
coğrafyası, kültürel, toplumsal yapısıyla sanat, tarih, bilim, dille
Türk Devrimi de Aydınlanma denilen büyük düşün akımına
iç içe akademik yaşam ve Cumhuriyetle özdeş bir tarih var.
dayanan bir Kültür Devrimi’dir.”
1940’lı yılların aydınlık-karanlık savaşımından 2000’li yıllara
Batıya yönelmenin anlamını Avusturyalı diplomat
uzanan yapıtlarıyla, görev aldığı kurumlarla, ödüllerle taçlanan
N. Bischoff’un “Arap kültürünün pençesinden kurtulan
bir ömrün tanıklığından Cumhuriyetimizi okumak keyif veriyor.
Türk ruhunun bu sefer batıcılığın pençesine düştüğünü
ŞİKÂYETÇİ-TANIK-İHBARCI SAĞCI iddia edecek olanlara şunun hatırlatılması lazımdır:
Yüzyılımızdaki dünya kültürü, yalnız dünyalık işlere
AKADEMİSYENLERİN İPLİĞİNİ PAZARA
dayandığı ve karıştığı için, ulusal topluluğun varlığını
ÇIKARDI!
değil hoş görmek, hatta şart koşar. İslam kültürü ve buna
Bir Kara Çalma Öyküsü’nde, 12 Mart dönemindeki
kenetlenmiş olan metafizikçi Arap kültürü ise, ulusal
yargılanmasını anlatırken 1940’lı yıllarda başlayan akademi
ruhların gelişmesini kuramsallıkta yok, uygulamada ise son
dünyasındaki cadı avlarına ışığını çevirdi (Bilgi).
derece güç kılar” sözleriyle aktardı.
Öncesi ve sonrasıyla akademik dünyadaki çatışmaları
aktarırken “Yaşamım boyunca elde ettiğim kazanımları,
konu işlenirken tarafların kaynaklarından yararlanarak ‘TÜRK DEVRİM TARİHİ’
Atatürk’ün kurucusu olduğu Cumhuriyetin sağladığı
yazılması gerektiği düşüncesiyle kaleme aldığı Machiavelli, “Yaşanmış hayat” dediği tarihin “acısıyla tatlısıyla bir
olanaklara borçlu olduğumun bilincindeydim” (s. 357)
Benedetto Croce, İbn Kemal gibi tarihçileri inceleyen bütün olarak” toplumun ve insanın içinde yaşayan bir
diyerek bilimin yüz karası olan şikâyetçi-tanık-ihbarcı sağcı
makaleleriyle tarihin bir bilim dalı olduğunu kanıtladı. canlı olduğunu düşüncesiyle ve bütünü görerek ele aldığı
akademisyenlerin ipliğini pazara çıkardı.
“Muhteşem Süleyman’ın, her iki oğlu ile onlardan olan yakın dönem tarih sürecini, belgeleriyle değerlendirerek
erkek torunlarını öldürtmesini de içeren ayaklanmalar, “Türk Devrimi’nin Osmanlı Devleti’nin son yıllarına
‘TARİH YAŞANMIŞ HAYATTIR’
genelde basit birer ‘veliahtlık’ savaşımı olarak uzanan köklerinden hareketle, 1980 yılına kadar getirmeyi
Tarih Yaşanmış Hayattır - Şerafettin Turan ile
nitelendirilmiştir” diyerek Osmanlıda yaşanan çelişkileri amaçlayan bir çalışmadır. Bir bütünlük içinde vermeye
Söyleşi (Alev Göncü, Şenocak) adlı nehir söyleşisinde,
“veraset sisteminin yarattığı bunalımları” aktardığı Kanuni çalıştım” diyerek sunduğu Ulusal Kurtuluş’tan 12 Eylül
çocukluğundan babasının da içinde olduğu Cumhuriyete
Süleyman Dönemi Taht Kavgaları’nın yanı sıra çeşitli 1980’e kadar Cumhuriyetimizin en kapsamlı anlatımı olan
bütün benlikleriyle bağlı ve Cumhuriyetin her atılımının
dönemleri aydınlatan kitaplara imza attı (Bilgi): Türk Devrim Tarihi ile Cumhuriyet tarihi çalışmalarına öncü
öncüsü olan öğretmenlerinden başlayarak ülkemizin siyasal,
Fatih Mehmet-Uzun Hasan Mücadelesi ve Venedik, ve rehber oldu (5 cilt, 7 kitap, Bilgi).
akademik yaşamına ve günümüze de ışık tuttu:
Türkiye-İtalya İlişkileri (TTK), 1829 Edirne Andlaşması,
“Benim doğduğum dönem Türkiye’de bir tarih sevgisinin,
‘ATATÜRK’ÜN DÜŞÜNCE YAPISINI
Balıkesir ve Alaşehir Kongreleri ve Hacim Muhittin
bilincinin ve daha doğrusu Türk bireyinin kişisel, Türklerin
ETKİLEYEN OLAYLAR, DÜŞÜNÜRLER,
Çarıklı’nın Kuvayı Milliye Hatıraları, Tevarihi Ali Osman
de toplumsal ve kültürel kimliğinin ortaya çıkarılması
KİTAPLAR’, ‘ATATÜRK VE ULUSAL DİL’
(İbn Kemal-Haz.) ve Toplu Makaleler (2 c., TTK).
çabalarının olduğu bir dönemdir. Bu sürecin kendisi zaten
Atatürk’ün Düşünce Yapısını Etkileyen Olaylar,
ister istemez bir tarih bilincinin oluşmasına neden olmuştur.
‘TÜRK KÜLTÜR TARİHİ’
Düşünürler, Kitaplar (TTK), Atatürk ve Ulusal Dil (TDK,
Yurt sevgisi güçlü öğretmenlerin bu bilincin oluşmasındaki
Yeri ve zamanı belirten belgelere, kaynaklara dayanarak
Cumhuriyet Kitapları) kitaplarına imza attı:
katkısı yadsınamaz.
sunduğu Türk Kültür Tarihi’nde (Bilgi), içinde tarihsel
“Mustafa Kemal Atatürk’ün kendisini sürekli yenileyen
Kurtuluş Savaşı’ndan sonra Mustafa Kemal, Türklere
kökleriyle dil, yazı, din, bilim, giyim kuşam, sanat, yerleşme
bir birey, bir düşünür, yetenekli bir komutan, bir
kimliklerini, öz benliklerini kazandırmak için tarih
gibi öğeler olan kültürü, “Kültür bir toplumda geçerli
devlet kurucusu ve ihtilalci / devrimci bir kişilik olarak
çalışmalarına büyük önem vermişti.” (s. 45)
olan ve gelenek halinde devam eden her türlü dil, duygu,
yetişmesinde ailesinin ve gördüğü eğitim / öğretimin
düşünce, inanç, sanat ve yaşayış ögelerinin tümüdür” (s.
MAKALELER.... dışında, dünyaya gözlerini açtığı tarihsel dönemeçteki
17) diye tanımladı.
Tarihsel olayların zafer ve yenilgi yönleri olduğu, bir siyasal, toplumsal, felsefi değerlerin, doğup büyüdüğü
>>
6 23 Ekim 2025

