Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Esinini doğadan alan ozan
Viyola sanatçısı ve akademisyen Göknil Özkök, bestelerini hayranlıkla dinlediğimiz klasik müzik
sanatçılarının yaşamını, yaklaşık yirmi yıldır romanlaştırıyor. Özkök bu kez hepimizi; doğanın
sesini, renklerini, biçimlerini, kokularını ve çığlığını müzikle anlatmayı hayatının amacı olarak
gören büyük bir sanatçının, Ludwig van Beethoven’ın dünyasına konuk ediyor.
başlaması ve yaşamının büyük bölümünü duyma ye- MOZART’LA İLGİNÇ KARŞILAŞMA
Y. BEKİR YURDAKUL
tisinden yoksun geçirmesinde çocukluk yıllarının bu Beethoven: Müziğin Ozanı, bize büyük bir sanatçıyı
hoyrat ortamının yerini ve payını hikâyenin akışında
yakından tanıma, onun yaşam gerçeğine sızma ola-
ünyada insanın neden olduğu, binlerce yıldır
derinden duyumsarız. nağı verirken çağdaşı sanatçılarla da buluşturur bi-
bitmek bilmeyen ve tarih diye nitelediğimiz ne
zi. Salieri, Mozart, bir dönem dersler aldığı Haydn bu
D varsa anlamak, anlamlandırmak için de yine
BİR OZANDIR BEETHOVEN sanatçılar arasındadır.
kendimizce ölçütler koymuş, olup bitenleri kimi ta-
Bir bestecinin çok ötesinde bir sanatçıdır Beetho-
Viyana’da, imparator Joseph saraya davet eder
rihlere vurgu yaparak zaman dilimlerine ayırıp anla-
ven, notalarla şiirler söyleyen bir ozandır o. Doğayı Beethoven’ı. Sarayın başbestecisi Salieri, bestelerini
maya çalışmışız.
başka türlü görür, algılar, duyumsar.
yorumladığı Mozart’la da orada tanışır genç Ludwig.
Anlamadığımız ya da doğru değerlendirmeyi başarıp
Çocuk yaşlarda Ren kıyılarında yakaladığı doğanın
Ve onlara son yazdığı piyano sonatını çalar.
dersler çıkaramadığımız ortadaki bugün hâlâ o ilkel tu-
seslenişini, renklerini, kokularını yaşamının her anın-
İmparator çok beğense de Mozart için Avrupa böy-
tumlar, kavgalar, savaşlar, o büyük adaletsizlik sürüyor.
da derinden duyumsamış, bestelerini hep o seslerle
lesi genç sanatçılarla doludur. Hayranı olduğu sanat-
Ve şaşılacak bir durum mudur, onca gelişmenin ya-
bezemiş, esinini bütünüyle doğadan almıştır.
çının sözlerini duyan Ludwig, “Bay Mozart bana bir
nında doğanın dilinin her geçen gün biraz daha
tema çalsınlar, ben de onun üzerine doğaçlama ya-
uzağına düşüyoruz.
payım” der.
Göknil Özkök’ün büyük bir özen ve sa-
Mozart ufak tefek haliyle, kendinden da-
hicilikle kaleme aldığı Beethoven: Müzi-
ha cüsseli olan Beethoven’ın yanına yakla-
ğin Ozanı’nı okurken hemen her sayfa-
şır, “Peki öyleyse, güzel fikir, gösterin marife-
da, bölümde, satırda bir yanıyla tarihsel
tinizi” diyerek piyanonun başına geçer. Oturur
süreçleri düşündüm, bir yanıyla da acıma-
oturmaz da çok güzel bir tema çalar. Sonra ay-
sızca yakıp yıktığımız, her yanını delik de-
nı ifadeyle tabureyi işaret eder Ludwig’e.
şik ettiğimiz evimizi / Dünya’yı…
Mozart’ın ilk notasıyla tüm ezgi kafasında çalmaya
Ve elbette büyük bir bestecinin; ço-
başlayan Beethoven’ın yorumu olağanüstüdür. Do-
cuk yaşında bütün esinini doğada ara-
ğaçlaması çok başarılı olan Beethoven yorumunu bi-
ma, orada bulma kararlılığını yaşamının
tirdiğinde Mozart, “Bravo, ne diyebilirim ki… Piya-
son anına değin sürdürüşüne başka bir
no çalışınız muhteşem ama müzikle konuşa-
sanatçının kılavuzluğunda tanık olmanın
bilmeniz etkileyici…” demekten alamayacak-
da heyecanını yaşadım.
tır kendisini.
DOĞA, SIĞINAĞIDIR ONUN
“Çocukluğundan beri yaptığı tek şey, o tuş-
Ludwig van Beethoven’ın 1789 Fran-
ların başına oturup saatlerce müzik uydurmak”
sız Devrimi’ni de içine alan yaşamöykü-
olan Beethoven için “Bir beste yapmak uzun
sü Bonn’da başlıyor.
süren bir iştir. Onu tasarlamak, anlatmak is-
Müzikle iç içe bir yaşam sürse de is-
tediği hikâyeyi kurgulamak, renklendirmek,
tediği başarıyı bir türlü yakalayamayan
ezgiler arasında geçişler yapmak, bu ge-
mutsuz, öfkeli bir babanın neden olduğu
çişleri farklı tonlara bağlamak… Kocaman
sıkıntılı bir evde, iki oğlan kardeşiyle bü-
bir evde, bir odadan diğerine geçmek gi-
yür Ludwig.
bi düşünürdü bu geçişleri”.
Dört beş yaşlarındayken başlar müzik ya-
Sarayda her şey vardır, güzeldir bel-
şamı ancak kendisiyle ve eviyle (aslında ha-
ki ama Beethoven için müzik böyle şatafatlı
yatla) kavgalı babasının zorbalığı bütün aile
ortamlarda yapılacak ve erişilmesi güç bir şey ol-
için gün günden çekilmez olur.
Desen: KUTLAY SINDIRGI
mamalı aksine “Bir çocuğun söylediği şarkı kadar ko-
Ludwig, ortanca kardeşi Karl’la Ren Nehri
lay ulaşmalıdır kulaklara”. Sarayların altın sırmalı, dev
kıyısında doğanın seslerine kulak vererek baş etme- “Ben müziğin eliyim. Bulutların arkasını gören, doğa-
tokmaklı kapılarının ardında tutsak olmamalıdır.
ye çalışır bu hoyratlıkla… nın dilini bilen… Bunu dünya görsün istiyorum. Şim-
Yapıtlarıyla yüzlerce yılı aşan büyük sanatçıların ya-
dilik belki kim olduğum değil ama ne istediğimi biliyo-
Baba Johann, üç oğlunun da müzikle uğraşmasını,
şamları elbette merak edilir. Göknil Özkök’ün ortaya
başarılı olmasını ve eve para getirmelerini beklemektedir. rum” dediğinde daha onlu yaşlarındadır. Öyle ki yalnız-
koyduğu biçimiyle yaşanan döneme, çağın gerçekle-
ca yorgun düştüğünde, hasta olduğunda değil her fır-
Ludwig’i o gün ne yaptığı, ne kadar çalıştığı konu-
rine tanık olmamızı da sağlar ve sanatçının yaşamına
sunda öfkeyle sorguya çekmelerine kardeşi Karl da- satta kendini doğanın kucağında bulmayı yeğlemiştir.
sahici, içten bir yaklaşım sergilerse ilgiyle ve sevgiy-
Beethoven’i farklı kılan bir yanı da sarayın, seçkin-
yanamayıp babasına direnir.
le okunur. Yapıta, dönemin ruhuna uygun siyah-be-
Öfkelenen Johann’ın Karl’ı cezalandırma tavrı üze- lerin, tuzu kuruların müzisyeni / sanatçısı olmayı, sa-
yaz desenleriyle kattığı tat için Kutlay Sındırgı’ya da
rayın doğadan uzak, boğucu havasında ekmek elden
rine o şiddetli tokadı araya giren Ludwig yer.
teşekkürü unutmayalım.
n
Anlatının başında tanık olduğumuz bu sahne, su gölden de olsa yaşamayı ve yaratmayı ömür boyu
reddetmiş oluşudur. Göknil Özkök’ün anlatısında al-
Ludwig’in ağrılı, kederli yaşamına ilişkin de ipuçla- Beethoven: Müziğin Ozanı / Göknil Özkök / Resimle-
rı verir bize. Sağlığının genç yaşlarında bozulmaya tı özenle çizilen bir yanı da budur büyük sanatçının. yen: Kutlay Sındırgı / Can Çocuk / 272 s. / 10+ / 2024.
18 12 Eylül 2024