Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Yorulmadınız/ Yorulmazlar ki/ Bu çocuklar...” dizelerinin de ol- dur diyen öfke ve sevgi dolu, günlük yaşamı aklının ve biriki-
minin süzgecinden geçirerek sorgulayan yazıları da şiiri gibidir:
duğu Seke Seke’deki bir şiiri şöyledir:
“Birdenbire uyuyacağım/ Bunca uykulu uykusuzluktan sonra/ “Düzünden-Can’dan Yazılar”.
Sanki papatyalar açacak balkonun önünde/ Kediler gelip içine
BİR BİLGENİN SORGUCULUĞUNU,
sıçacaklar/ Gübre.../ Uyuyacağım, herkesi uyutmak için değil/
TANIKLIĞINI, PERVASIZLIĞINI, İNADINI
Uyandırmak için/ Ben hep böyle yaşadım/ Herkesi uyandırmak
GÖRÜRÜZ DÜZYAZILARINDA
için/ Vakti saati değildi belki/ Belki de ben/ Beceremedim.”
Düzyazıları, ülkesine aydınlık ve güzel gelecek arayan, onur-
lu ve sorumlu bir aydınımızın “tarih notları”dır. Bu tarih notla-
‘ALAVARA’, ‘MEKÂNIM DATÇA OLSUN’
rında; yurt ve dil sevgisinin, ironinin, direnmenin, söz namusu-
“Devrimcilik gibi Şairlik de/ İnen darbeyi duyabilmektir/ Kas-
nun ve insanın yücelmesinin en yoğun örnekleri vardır.
larının liflerinde/ İster copların darbesi olsun/ İster bilincin” gibi
Bir bilgenin sorguculuğunu, tanıklığını, pervasızlığını, inadını
dizelerin yer aldığı Alavara’daki izlekleri günlük yaşam, politika,
görürüz bu yazılarda.
sevgi, yaşam ve ölümdür.
Bilgisizlikle, karanlıkla, zorbalıkla, adaletsizlikle, zorbalıkla
“Özgeçmişim” adlı şiiri şöyledir: “Ben ömrümce muhalif ya-
savaşılması gerektiğini edebiyatçılığının ilkesi ve görevi kabul
şadım/ Devletçe de menfi bir TİP sayıldım/ Onun için kan gru-
eden ve bu kabullenişini yaşama geçirmek için, kaleminin ucu-
bum/ RH NEGATİF.”
na, dilinin ucuna gelen her şeyi yazmaktan, söylemekten çekin-
“Ölüm bir sarmaşık gövdemi sarmalıyor… Ölüm bir eşek şaka-
meyen bir yazı ve söz ustasının yazıları, anlama ve değiştirme
sıdır/ Gelir geçer göçer” dizlerinin de olduğu Mekânım Datça Ol-
kavgası verilen uçsuz bucaksız bir dünyanın nabzını verir.
sun, Can Yücel’in son şiir kitabıdır (1999; şiir kitaplarının son ba-
Onun, siyasal, toplumsal tarihimizi irdeleyen, belleklere nak-
sımları Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları’nca yapılmaktadır).
şeden yazıları, bir bakıma resmi olmayan yakın tarihimizdir, ta-
CAN YÜCEL: ‘AKILSIZ ŞİİR, KAFASIZ
rihimizin “Canyücelce” yorumudur.
KALMIŞ DANTON GİBİDİR’
Yergisiyle, humoruyla, alayıyla, argosuyla, küfrüyle yarattığı şi-
“Bazı akıllı akılsızlar, şiirde aklın yersizliğini savunmakta- ir tablosuna, insanın ezilişinin sorgulanmasını, insanın ezilmesine
dırlar. Oysa bizim, sade şiirlerde değil bütün işlerimizde çalı- karşı olan ideolojisini, insanın ezilmediği bir yaşamın bilincini usta-
şan emekçi kitlelerinin yararlarına uygun bir aklı, daha doğru- lıkla yansıtan Can Yücel’i, 1936’da, 10 yaşındayken Cumhuriyet’in
su bir akıl işleyişini, hatta bir mantığı yürürlüğe koymamız ge- çocuk sayfasında yayımlanan ilk şiiriyle selamlayalım:
rekir. Gerekir de değil şarttır. Çünkü akılsız şiir, kafasız kal-
“Kuşların sesini severdi Beethoven/ Mozart’ın sevdiği gibi/
mış Danton gibidir” diyen Can Yücel’in, yaşamın yanlış gidişine Dehaları geçti şaheser oldu/ Mozart’ın istediği adam oldu.”
n
MELİH DUYGULU’DAN ‘CUMHURİYET VE MÜZİK’
“Cumhuriyet yeni sosyolojik modelle beraber Siyaset, eğitim, toplumsal değişim, ekonomi, Bu çalışma yalnızca mü-
popüler kültür başlıklarıyla dönemin gelişim ve dö-
yeni müziği yaratmak durumundaydı. Bu hem zisyenlere ve müzik eği-
nüşümünü sorguluyor.
zorunluluktu hem de gereklilikti. Bu yenileşme timi alan öğrencilere de-
Cumhuriyetin kültür politikalarını geniş bir pers-
hareketi; yeni bir yönetici sınıfını, yeni bir insan ğil, cumhuriyet dönemin-
pektiften ele aldığı çalışmasında, müzik üzerinden
tipini, yeni bir ideolojiyi ve yeni bir müziği de ses kültürünün geçir-
gelenekçiler ile modernlerin mücadelesinin top-
yaratırken Avrupa kültürüne eklemlenmeyi de diği evreleri anlamak is-
lumsal farklılıkları nasıl belirginleştirdiğini belge ve
teyen geniş okuyucu kit-
beraberinde getirdi.” Kitaptan…
tanıklıklarla aktarıyor.
lesine de sesleniyor.
n
elih Duygulu, Cumhuriyet ve Müzik (Türki- 1923’ten itibaren 10’ar yıllık periyotlarla tüm ge-
Cumhuriyet ve Müzik
ye İş Bankası Kültür Yayınları) adlı çalışma- lişmeleri, müzik ve sanat akımlarını, türleri, kurum-
M sında, Cumhuriyetin 100 yıllık müzik serü- / Melih Duygulu / Türki-
ları, müzik sektörünü ve zamanına damga vuran
venini demokrasi, çoğulculuk, çok kültürlülük gibi ye İş Bankası Kültür Ya-
sanatçıların çalışmalarını inceleyen Duygulu, bütün
temel kavramlar üzerinden ele alıyor. bunların toplumsal sonuçlarını ortaya koyuyor. yınları / 408 s. / 2024.
DUYGU KANKAYTSIN’DAN ‘SAHNEDEKİ MADUN’
Latince Güneş”in doğuşunu ifade eden “oriens” ke- Batı sanatında res-
ŞERİF MEHMET UĞURLU
medilen Doğulu im-
limesinden türemiş bu kavram, Edward Said’e göre
Batı’nın Doğu’ya hegemonik bakışıdır. gesine Aiskhylos’tan
atı toplumunun temel dinamiklerinden biri de
Shakespeare’e
Duygu Kankaytsın, Sahnedeki Madun’da kimlik
kuşkusuz tiyatro. Duygu Kankaytsın’ın yeni
Flaubert’ten günümüze
kavramından başlayarak kolonyalizm sonrası sömür-
B kitabı Sahnedeki Madun (Ayrıntı Yayınları),
kadar gelen örnekler-
gecilik faaliyetlerine kadar sürece değinirken merkeze
çağdaş Batı tiyatrosu içinde “oryantalizm” kavramın-
den yola çıkarak baktı-
Edward Said’in söylemini alıyor.
dan hareketle kendimize ve “öteki” olarak kodladığı-
ğımızda hep olumsuz
Zira Said, Doğulu bir kimlikle hayata başlayıp
mız her şeye nasıl baktığımıza kapı aralıyor.
çizilen, cahil, yabanıl
Batı’nın akademilerinde şekillenmiş bir entelektüel-
İlk bölümde oryantalizmin tarihsel süreçte na-
bir profille karşılaşı-
dir. Oryantalizm kavramını yetkin biçimde irdelediği
sıl doğduğu ve Batı-Doğu ekseninde belirleyiciliğine
yoruz. Doğulu perso-
çalışmalarıyla tanınır.
odaklanarak ünlü aktivist ve edebiyat teorisyeni Ed-
na antik Yunan’ın baş
“Şarkiyat” olarak da bilinen bu kavram, Doğu üstü-
ward Said merkezli bir okumaya girişiliyor.
tacı ettiği “ölçülülük-
ne çalışan kapsamlı bir kurum, akademik bir söylemi
İkinci bölümde ise çağdaş tiyatro metinlerinden se-
ten” uzaktır keza.
aşan ve sahada egemenlik kuran hegemonik bir yapıdır.
çilen 14 örnekle Batı algısının günümüzdeki duruşuna
Kankaytsın, bu temsil
Kankaytsın kitabında Said’in müzikten mülhem ola-
ilişkin ipuçları veriliyor.
soy kütüğünden hareketle çağdaş Batı tiyatrosundaki
rak ürettiği “kontrpuantal düşünce” biçimini de ma-
Terminolojiye Antonio Gramsci’nin kazandırdı-
yaklaşımları yakın geçmişte yazılan oyunlarla sunuyor.
saya yatırıyor.
ğı “madun” ifadesi bir “özne olamama hali”ni imler.
Çok sayıdaki oyun arasından seçilen 14 metinde
Çok sesli okuma olarak aktarabileceğimiz bir söy-
Kankaytsın’ın çalışmasında yüzyıllarca bu pozisyonda
Ortadoğu savaşının bıraktığı enkazın bireyler üzerin-
lem diyalektiği olan bu kavram sayesinde Said,
kalmış olan Doğulu özne tam da buna karşılık geliyor.
deki etkileri rahatlıkla görülebiliyor.
Ve onu bu pozisyona iten kuşkusuz batılı bilinç... Batı’nın kanonik bakışının kırılacağını savunur.
David Hare, Ilan Hatsor, Wajdi Mouawad gibi
Çünkü Batı, kendi dışında kalanı ötekileştirmeye ta- Henüz hayattayken İsrail-Filistin çatışmasına bir
farklı milletlerden çağdaş yazarların oyun karakterleri
bi tutmuştur. İşte durumun tarihsel, siyasal ve toplum- karşıduruş olarak önerdiği Batı-Doğu Divanı Orkest- -
aracılığıyla yeni bakış açısının mümkün olup olmadı
sal bütünü oryantalizm kavramının odağında yer eder. rası da bunu pekiştiren bir örnektir. ğı kitapta tartışılıyor.
n
6 22 Ağustos 2024