Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CAN YÜCEL (21 AĞUSTOS 1926 / 12 AĞUSTOS 1999)
‘Şairlik/ İnen darbeyi duyabilmektir/
Kaslarının liflerinde’
“Garip” şiirinin etkisinde, Hececilik kokan şiirlerinden oluşan yok mu -ki Can Yücel’de var o- şairi, şair eden tılsımı onda aramalı”
Yazma adlı ilk kitabında (1950), “Can adında bir tuhaf âdem” cümleleriyle selamlar. Onun, siyasal, toplumsal tarihimizi
olduğunu söyler Can Yücel. irdeleyen, belleklere nakşeden yazıları, bir bakıma resmi olmayan
yakın tarihimizdir, tarihimizin “Canyücelce” yorumudur.
“Koduğu çayırda otluyorum hâlâ… Yağmur kadehini kaldırımlara
çarptı… Okunacak duanın kelimeleri neydi” gibi dizeler Yergisiyle, humoruyla, alayıyla, argosuyla, küfrüyle yarattığı
Can Yücel şiirinin silik izleridir.
şiir tablosuna, insanın ezilişinin sorgulanmasını, insanın
ezilmesine karşı olan ideolojisini, insanın ezilmediği bir yaşamın
Shakespeare’den Baudelaire’e, Lorca’dan Brecht’e, Aragon’dan
bilincini ustalıkla yansıtan Can Yücel’i, 1936’da, 10 yaşındayken
Eluard’a şairlerden seçilmiş şiir çevirileri Her Boydan adıyla
yayımlanır (1959). Sabahattin Eyuboğlu, “Can Yücel, kendi şiirini Cumhuriyet’in çocuk sayfasında yayımlanan ilk şiiriyle
söyler gibi çevirmiş bu Her Boydan şiirleri. selamlayalım:
Cömertçe canını komuş başkalarının söylediklerine... “Kuşların sesini severdi Beethoven/ Mozart’ın sevdiği gibi/ Dehaları
Bu cömert kaynaşma, bu dünyanın türküsünü benimseme gücü geçti şaheser oldu/ Mozart’ın istediği adam oldu.”
tarihselle güncelin bireşimi, coşku, süslenmiş küfürler,
ÖNER YAĞCI
halk deyişi ile sözcüklerden dünya yaratan bir şairdir ar-
tık Can Yücel. Sözünün gücünü ve zenginliğini tükenme-
ŞAİRLİĞİ ASIL OLARAK ‘SEVGİ DUVARI’
yen yaşam savaşından alır ve o bu savaşımında yasak din-
(1973) İLE BAŞLAR!
lemeyen bir şair olarak ünlenir.
Can Yücel’in (21 Ağustos 1926 / 12 Ağustos 1999) şa-
irliği asıl olarak Sevgi Duvarı (1973) ile başlar. Bu şiirler
‘ÖLÜM VE OĞLUM’, ‘GÖKYOKUŞ’,
yeni, özgün, kendisi olmaya başlamış bir sesin şiirleridir.
‘RENGÂHENK’, ‘CANFEDA’, ‘ÇOK Bİ ÇOCUK’
“Beşik Dürtmesi” adlı şiiri, “Kuzu gibi olun diyorlar/
1976’da yaşama bağlılığın, sevginin, sözcük çarpıtma-
Büyüyüp ortaya çıkınca/ Koyun gibi gütmek için sizi” di-
larının, ince alayların, imge gücünün, damıtılmış bir du-
zelerinden oluşurken “Yurt Yazısı” şiiri iki dizedir:
yarlılığın yoğunlaştığı Ölüm ve Oğlum yayımlanır.
“Ne yaman zor imiş yonca yolması/ Bizim memlekette
1980’lerde, “Dipdiri sol yanıyla… Umudu bulmak için”
adam olması”.
Rengâhenk ve güncelliğin, kara mizahın, çağrışım zincir-
lerinin çokça yer aldığı Gökyokuş’taki şiirlerinde politika-
BOMBASI ‘BİR SİYASİ’NİN ŞİİRLERİ’
ya, cinselliğe, yaşama, ölüme, tarihe, güncelliğe uzanır.
İLE PATLAR (1974)
Bir tarih tanıklığı olan, güncel olayların dökümünün
Can Yücel bombası Bir Siyasi’nin Şiirleri ile patlar
çıkarıldığı Canfeda’dan bir şiiridir “El Tutuşa Tutuşa”:
(1974). “En uzun koşuysa elbet Türkiye’de devrim...”
“Ne kadar çok elimiz varmış meğer!/ İlkin, senin elin-
dizesiyle başlayıp “Acıyorsam sana anam avradım olsun/
le tutuşan benimki/ Sonra çocuklarınki/ Gençlerinki/ Te-
Ama aşk olsun sana çocuk AŞK OLSUN!” dizeleriyle
kel işçilerininki/ Sonra, ellerin elleri.../ Ne kadar çok eli-
biten “Mare Nostrum”; “Bileklerimizi morartmış yeni
miz oldu baksana,/ Tutuşa tutuşa/ Bir orman yangını gi-
Alman kelepçeleri” dizesiyle başlayan “Bi Sen Eksiktin
bi!” Çok Bi Çocuk’ta, çocukça duyarlıklarının yer aldığı
Ayışığı”; “Canların gözleri yaşta/ Aklı idamlık yoldaşta,/
şiirleri okuruz.
Yeşil ölümle dalaşta/ Sabahleyin saat beşte” dizeleriyle
biten “Sardunyaya Ağıt”; “Çağın en güzel gözlü maarif
‘GEZİNTİLER’, ‘MAAİLE’, ‘SEKE SEKE’
müfettişi” dizelerinin de yer aldığı “Hayatta Ben En Çok
1990’larda, Kısa Devre, Kuzgunun Yavrusu, Gece
Babamı Sevdim”; “Bi sağ yanıma yattım geçti beş yıl,/
Vardiyası, Güle Güle, Seslerin Sessizliği ve bir ustanın
Bi de soluma yattım etti mi on” dizeleriyle başlayıp
imbiğinden süzülmüş şiirlerden oluşan, “Ben yakmasam
“Af bir atıfettir/ Şartı bunun nedamettir/ Nedamet de
cıgarayı/ Sen yakmasan o yakmasa/ Yandı gitti tütün
hıyanettir/ Hıyanet de fazilettir/ Fazileti faşizmin/…
ekicileri tarlalarda” dizelerinin de yer aldığı, “Sazımın
Eninde sonuna ‘af’fı verecekler bize./ Amaaa/ Biz onla-
tellerinde geziniyorum dünyayı/ Düzen tutmuyor”
rı,/ Biz onları affetmeyeceğiz azizim…” dizleriyle süren dizeleriyle başlayan Gezintiler’i yayımlar.
“Damlaya Damlaya Göl Olmaz Ya” gibi unutulmaz
Orhan Veli’yle, Terzi Fikri’yle, Onat Kutlar’la, Gusman’la
dizelerinin yer aldığı bu yapıt, şiir geleneğimizde pek ilgili şiirlerinin de yer aldığı Maaile’de, ailecek oluşturdu-
yaygın olmayan ögelerle doludur.
ğu şiirlerle, resimlerle, fotoğraflarla buluşuruz.
Taşlamalar, argo, hiciv, kara mizah, ironi, toplumsallık, “Yorulmuşum/ Yorulmuşun/ Yorgun yok!/ Yorulmadık/
>>
4 22 Ağustos 2024
LÜTFİ DAĞTAŞ