Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
(23 NİSAN 1923 / 2 HAZİRAN 1991)
İnancın, güvenin, umudun, sevdanın,
Anadolu’nun şairi; Ahmed Arif!
Özgürlük arayan, zulme karşı koyan 1970’lerde canımızı ve sevdamızı
bir sevdanın şairi olan Ahmed Arif’i ( çoğaltmakla kalmadı; 1980’lerde ve
1990’larda da 2000’li yıllarda da aydınlık
23 Nisan 1923 / 2 Haziran 1991)
bir pencere açmayı başardı.
biz 1968’de tanıyabilmiştik.
“Ben halkımın mazlum ve gariban
İlk basımı 1968’de yapılan (ve bugün
bir ozanıyım. Böyle olmak da yüce bir
70. basımı geçen) Hasretinden Prangalar
onurdur” diyen Ahmed Arif’in kendisini
Eskittim’de yer alan 20 şiiri çarpmıştı
halkla özdeşleştirdiği bu düşüncesi,
bizi. “Terk etmedi sevdan beni” dizesiyle
halkının da onu sahiplenmesiyle, şiirin
başlayan bu şiir fırtınası, yaşadığımız
halkla kaynaşmasının anlamlı bir örneği
günlerle örtüşerek kucaklıyordu.
olarak gerçekleşmiştir bugün.
Yeni bir şair büyümüştü yüreğimizde.
Ahmed Arif’i, kendi dizeleriyle, saygıyla,
Yaşadığımızı, yaşayacağımızı yazmıştı
özlemle anıyorum: “...Ve güneşe yasak
çünkü. Mitinglerde coşku seli, hücrelerde
duvarlar vardır/ Ve korkunçtur yalnızlığı/
direnç kaynağı, hapishanelerde özgürlük
Sen yatağında yanüstü düşmüşsün/
türküsü olmuştu bize.
Dudaklarında dost cıgaran/ Kaysılar
Ülkemizin aydınlık kavgasının damarını
belki bu gece çiçek açacaktır/ Çalmış
yakalamıştı ve hem bugünün
kışlaların yat boruları/ Kalmışsın en
hem yarının şiirini savunmuştu. Onun
güzel kavgaların haricinde/ Kalbin,
içindir ki Ahmed Arif’in 1940’larda, Zonguldak’ta çökmüş bir kuyu/ Kafan,
1950’lerde yazdığı şiirler, 1960’larda, sokak çarpışmasıdır Çin’de.”
Enver Gökçe, Attilâ İlhan, Şükran Kurdakul, Ah- gilim” diyordu. Bizi anlatıyordu. “Merhaba” diyordu bi-
med Arif gibi şairlerimiz vardır. ze. “Asıl bizim aramızda güzeldir hasret/ Ve asıl biz bili-
Şiirleri, o dönemin İnkılâpçı Gençlik, Mey- riz kederi” diyordu. Sanki bizdik anlattığı.
dan, Militan, Kaynak, Seçilmiş Hikâyeler, Yeryü- Hapishaneleri tatmaya başlamıştık. “Akşam erken iner
ÖNER YAĞCI
zü, Beraber, Yeni Ufuklar, Soyut, Yeni a gibi dergilerinde mahpushaneye” diyordu. “Vay kurban” diyordu, “Ol
yayımlanan, özgürlük arayan, zulme karşı koyan bir sev- sevda böyledir çünkü”. Aşk diyordu, sevda diyordu, zin-
FIRTINA GİBİ ŞİİRLER:
danın şairi olan Ahmed Arif’i (23 Nisan 1923 / 2 Haziran dan diyordu, Anadolu diyordu, “dayan tırnak ile diş ile”
‘HASRETİNDEN PRANGALAR ESKİTTİM’
1991) biz 1968’de tanıyabilmiştik. diyordu. Hasretliklerimiz başlamıştı.
1 Eylül 1939’da Nazi Almanya’sının Polonya’ya sal-
İlk basımı 1968’de yapılan (ve bugün 70. basımı ge- “Yokluğun cehennemin öbür adıdır/ Üşüyorum kapama
dırmasıyla başlayan İkinci Dünya Savaşı, Hiroşima ve
çen) Hasretinden Prangalar Eskittim’de yer alan 20 şiiri gözlerini” diyordu. “Diyarbekir Kalesinden Notlar ve Adi-
Nagazaki’ye atılan atom bombalarından sonra Japonya’nın
çarpmıştı bizi. 68 Kuşağı olarak Nâzım Hikmet okyanusu- loş Bebe”yle tanıştırıyordu bizi. Ve “Otuz Üç Kurşun”la...
da teslim olmasıyla 14 Ağustos 1945’te sona erdi.
na yeni yeni dalan bizler onunla kucaklaşırken ve Hasan
Uğur Mumcu, ülkemizin o yıllarıyla ilgili Kırkla- ‘MİTİNGLERDE COŞKU SELİ,
Hüseyin’in şiirleriyle coşarken bir de Ahmed Arif fırtına-
rın Cadı Kazanı adlı kitabında, 1940’lı yılların bu- HÜCRELERDE DİRENÇ KAYNAĞI,
sına tutulmuştuk. Tabii o zaman anlamamıştık bu şiirlerin
günleri de yönlendirdiğini, o yıllarda kaynatılan “cadı HAPİSHANELERDE ÖZGÜRLÜK TÜRKÜSÜ
çoğunun 1940’lı yılların ürünü olduğunu.
kazanları”nın 1990’larda da kaynadığını söylüyor. OLMUŞTU BİZE!’
O yıllarda Nâzım Hikmet hapistedir. Sabahattin Ali-Ni- TERK ETMEDİ SEVDASI BİZİ! Evet, okumuş, tanımıştık Ahmed Arif’in şiirini ve çarpıl-
hal Atsız, Hasan Âli Yücel-Kenan Öner, Irkçılık-Turancı- “Terk etmedi sevdan beni” dizesiyle başlayan bu şiir mıştık. Yeni bir şair büyümüştü yüreğimizde. Yaşadığımı-
lık davaları, Tan Matbaası’nın yakılması, Dil-Tarih olay- fırtınası, yaşadığımız günlerle örtüşerek kucaklıyordu bi- zı, yaşayacağımızı yazmıştı çünkü. Mitinglerde coşku seli,
ları, Türkiye Sosyalist Emekçi Köylü Partisi’nin kapatılma- zi. Çeviriyorduk sayfayı, “Haberin var mı taş duvar” di- hücrelerde direnç kaynağı, hapishanelerde özgürlük türküsü
sı, sol gazetelerin dergilerin kapatılması, kitapların topla- yordu, onu da alıyorduk belleğimize hemen. olmuştu bize. Ülkemizin aydınlık kavgasının damarını ya-
tılması, yazarların, şairlerin hapishanelere atılması, sür- “Karanfil Sokağı’nda gün açmış” diyordu. O yılla- kalamıştı ve hem bugünün hem yarının şiirini savunmuştu.
günlere gönderilmesi, Sabahattin Ali’nin öldürülmesi… rın TİP’i (Türkiye İşçi Partisi) vardı Ankara’mızın Ka- Onun içindir ki Ahmed Arif’in 1940’larda, 1950’lerde
O dönemde faşizme, savaşa karşı çıkan, direnen Hasan
ranfil Sokağı’nda, umudumuzdu o zamanlar, partimizdi, yazdığı şiirler, 1960’larda, 1970’lerde canımızı ve sevda-
İzzettin Dinamo, Niyazi Akıncıoğlu, Rıfat Ilgaz, A. Kadir, sevgilimiz. “Bir ufka vardık ki artık/ Yalnız değiliz sev- mızı çoğaltmakla kalmadı; 1980’lerde, 1990’larda da,
>>
8 25 Nisan 2024