Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Şiirler, kitaplar, meydanlar
ve şair işçi: Vladimir Mayakovski!
“Şiir yazmalı” diyor kendisine, yazmalı da ama elinden can alıcı imgeler kıyımların, ölümlerin iç yüzünü göstermek
için vardır. İnsanların güçlerine, akıllarına, iradelerine, dünyayı
gelmiyordur ki. Yaptığı denemeler başarısızdır, içler acısıdır.
O da şiiri bir yana bırakıp resme yönelir. Resim yapmaya başlar. yeniden kurma yeteneklerine gönülden inanır.
Sonra yine şiire başlar. Çünkü o şairdir. “Şiir yazmalı” der
Şiirlerinde “aşk” ve “öfke” iç içedir. Ekim Devrimi’ni
kendisine, “Şiir yaz”. Bir gün, bir şiirin “hakkından” gelir. Gece...
“Marşımız”, “Devrime Övgü”, “Sol Marşı” şiirlerinde kucaklar.
Sokakta... Arkadaşı şair David Brlyuk’a birkaç dize okur. Bir
“İnsan” (1916) “Ben, Kendim” (1922-28) ses getiren, kendinden
arkadaşının şiiri olduğunu söyler. Arkadaşı durur, “Sizsiniz bunu
yola çıkan yapıtlarıdır. Mayakovski yenilikçi, direnişçi,
yazan!” diye bağırır. Sonra da “Dâhi bir şairsiniz siz!” der.
sosyalizme yürekten inanmış, onun için savaşan bir şairdir.
Bu yargıya pek sevinir Mayakovski
O, toplum için yazan bir şairdir. “Ben” derken
(19 Temmuz 1893/ 14 Nisan 1930). O akşam “şair olup” çıkar.
“biz” diyordur. “Sokaklar fırça, alanlar paletimizdir” diyerek
“Lal rengi ve beyaz”, “meslekte” basılan ilk şiiridir. sanat ordusuna çağrıda bulunur. En bilineni
“Vladimir Mayakovski” trajedisi almaya başladığı yolun en güzel Nâzım Hikmet olmak üzere pek çok şairin yolunu
örneğidir. Bir isyan trajedisidir bu. Şiirlerindeki açmış, esin kaynağı olmuştur.
GÜLTEKİN EMRE
ütürist şairlerin arasına katılan Vladi-
mir Mayakovski’nin (19 Temmuz 1893/
F 14 Nisan 1930) ilk şiirleri Kamu Zevkine
Bir Şamar (1912) antolojisinde yayımlanır -“Lal
Rengi ve Beyaz”, “meslekte” basılan ilk şiiridir.
Simgeci ve akmeist şairlerin şiir anlayışlarına
saldırır. Başkaldıran, yenilikçi şiirlerini meydan-
larda okur. Meydanlar hınca hınç dolar. İsyancı
tavrı, burjuvaları yerden yere vuruşu, özel mül-
kiyete karşı duruşu şiirlerinde büyük yer tutar.
İlk şiir kitabı Ben’i (1913) çok ses getiren
Pantolonlu Bulut (1915) izler. Şaşırtıcı imgele-
ri, devrime gönül verişi, direnişçiliği, samimili-
ği, tutkulu söylemi, geniş mi geniş şiir ufkunun
ortaya konuşu; edebiyat akşamlarında, meydan-
larda okuduğu şiirler onun küfürlü, atasözlerini
farklı biçimde yorumlayışı, kullandığı sözcükler
ve çarpıcı dil ününü giderek artıran öğelerdir.
İLK ŞİİRLERİNDE ‘KENT’ ÖNE ÇI-
KAR. DÜNYAYA HEM ŞAİR HEM DE
BİR RESSAM GÖZÜYLE BAKAR!
30 Mart 1908 Mayakovski’ye Moskova Güvenlik Departmanı’nda verilen kayıt kartı.
İlk şiirlerinde “kent” öne çıkar. “Külrengi ev
yığınları, tabelaların demirden harfleri, alaca
cerelerin/ Pırıl pırıl yanan son kartlar dağıtıldı” (Gece). İş- ğildir. Şairin ödevi, yaşamdaki yeri üstünedir. Bir isyan tra-
bulaca, karmakarışık bir kalabalık, hızla geçip giden oto-
te bu dörtlükler yaklaşan akşamı görüntülüyor sözcüklerle.
jedisidir bu. Onun şiirlerindeki can alıcı imgeler kıyımların,
mobiller, telefon tellerinin ilmekli kapanına takılmış kuğu
Doğa betimleniyor gün biterken soluk bir biçimde. İşte bu
ölümlerin iç yüzünü göstermek için vardır. Şair, insanların
boyunlarına takılmış çan kuleleri, gazla yakılan sokak fe-
kentte Mayakovski var kılıyor kendini.
güçlerine, akıllarına, iradelerine, dünyayı yeniden kurma ye-
nerleri, yağmur olukları, tüm bunlar, alacalı bulacalı bir bi-
teneklerine gönülden inanır.
çimde birbiriyle” iç içedir onun şiirlerinde. Moskova”dır ‘VLADİMİR MAYAKOVSKİ TRAJEDİSİ’
Onun şiirlerinde “aşk” ve “öfke” iç içedir. Ekim
“Vladimir Mayakovski” trajedisi almaya başladığı yolun
burası. (Mayakovski, Çeviren: Ataol Behramoğlu).
Devrimi’ni “Marşımız”, “Devrime Övgü”, “Sol Marşı”
en güzel örneğidir. Trajedinin “Birinci Perde”sinde şunla-
Yani, şair dünyaya hem şair hem de bir ressam gözüyle
şiirlerinde kucaklar. “İnsan” (1916), “Ben, Kendim” (1922-
bakar. “Kırmızı ve beyaz mıncıklanıp atıldı/ Avuç avuç düka rı paylaşıyor seyircilerle: “Yontma dizelerin yalınayak el-
altını saçıldı yeşilliklere/ Ve kara avuçlarına silikleşen pen- masçısıyım ben”. Bu trajedi şairin bire bir yaşamöyküsü de- 28) ses getiren, kendinden yola çıkan yapıtlarıdır.
>>
8 11 Nisan 2024