Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Günter Grass: ‘Her şey geçti gitti artık’
Günter Grass (16 Ekim 1927/ 13 Nisan 2015), fırçalarla midir? “Kırmızı tebeşirle, kurşunla, grafitle,/ Mürekkep
başlayıp, kalem kâğıtla süren ömründe hep “çıkış” ve tüy kalemle,/ Sivri kalem, kalın fırçayla/ Ve Sibirya
aradı. “... ve zaten sözcüklerin bunalttığı imgeler” onu ormanlarından karakalemle,/ Ipıslak suluboyalarla,/ Sonra
“zorlarken, kâğıt, kalem ve fırça” elinin altındadır hep. yeniden siyahla beyaz arasında-/ Grinin farklı tonları
“Sonbahar havası karşılıksız teklifini” sunar. “Suluboyalar arasında-/ Gölgenin gümüşi parlaklığını canlandırmak./.../
akmaya” başlar. “Keyifle çiziktirmeler” yapılır art arda. Sonbaharın renklerine bulanmak isterim;/ Ve umarak,
“Yeniden yaşamaya” başlar “şiddetli bir arzuyla”. Bunun yeşilin yeniden uyanacağını,/ Çıkışı aramak istiyorum./
adı kendini hissetmek midir? Yoksa “Tüy gibi hafif, kuş gibi Mavilikten düşen tüy gibi,/ Süzülürcesine.”
özgür olmak” mıdır bu? Ya da “Mürekkepli gölgelerin (Sonluluk Üzerine / Çeviren: Mehmet Barış Albayrak /
altına” sığınmak? Hayat, hep yeni bir sayfa açmak değil Kırmızı Kedi Yayınevi, 2015 ).
yollarıyla farklı bir üslup geliştirir Günter Grass. Bu
GÜLTEKİN EMRE
üç kitap, Danzig Üçlemesi olarak anılır.
Grimm’in “Balıkçıyla Karısı” masalından esin-
nce şiir vardı, romanların, çizimlerin ya-
lenilen bir romandır. Bir balıkçının oltasına takıldı-
nı sıra. Bavyera Radyosu’nun açtığı “lirik
ğında Pisi Balığı dile gelir, kendisinin lanetlenmiş
Ö şiirler” yarışmasında üçüncü olunca, yo-
bir prens olduğunu söyler. Hayatının bağışlanma-
lu belirlenir. Grup 47’nin 1955’teki bir oturumun-
sını ister. Balıkçı dileği yerine getirir. Sır saklaya-
da birkaç şiirini okuyunca yolu daha da belirginle-
madığı için yaşadığı bu olayı karısına anlatır. Karı-
şir. Dergilerde, antolojilerde de yer alır. Şiir kitap-
sı hiç kesilmeyen isteklerle kocasını Pisi Balığı’na
larının desenlerini kendisi çizer.
gönderip isteklerinin gerçekleşmesi ister. Kulübe-
Grafikçi, heykeltraş, şair Günter Grass artık adı-
leri güzel bir eve, evleri bir saraya dönüşür.
nı duyuran bir sanatçıdır. Sanat çizgisi iyice belir-
Son olarak kadın, Tanrı’ya dönüşüp Ayı,
ginleşmiştir. Somut, bildik, orta sınıfın yaşamın-
Güneş’i yönetmek ister. Balık bu isteklere dayana-
da yer alan şeyleri ele alır. İyi bir gözlemcidir. Aş-
maz, kadını Pisi Balığı’nın ilk haline dönüştürür.
çılar, rahibeler, karatavuklar, korkuluklar, altın diş-
Romanın kahramanı kadınla masaldaki kadın aynı
ler, kömürlükler, yapıtlarında eksik olmaz.
adı taşır, İlsebill. 9 aylık bu hamile kadın romanın
Geleneksel Alman şiirinin lirik temaları yerine sos-
dokuz bölümünde yer alır. Bu kahraman “yüzyılın
yal konuları, insanın iç dünyasını ele alır hep. Ro-
kadın hakları hareketine bütün benliğiyle” katılır.
manlarında “çiçeklerden, ormanlardan, ırmaklardan”
Tüketim toplumunun insanları durmadan sömür-
söz etmez, doğaya övgüler düzmez. Toplum dışına
mesiyle, hep yeni isteklerin dayatılmasıyla Grimm
itilmişler Teneke Trampet’te, Kedi ve Fare’de, öte-
masalındaki kadının bir devamı gibidir.
ki yapıtlarında sıkça işlenir.
Romanın anlatıcısı masalık iki versiyonunu “di-
Günlük konuşma dilinin canlılığı onun üslubudur.
yalektik bir şema içinde” ele alarak her iki duru-
Hiçbir zaman yapaylığa düşmez, olaylara karşı öl-
mun da var olduğunu göstermeye çalışır. Lokal
çülü mesafeyi hep korur. Kahramanlarının acılarına,
Anestezi, Dişi Fare, Yüzyılım, Yengeç Yürüyüşü....
dramlarına karşı duyarsız kalmaz. Mizah da hiç ek-
lar. Kırmızı beyaz trampetini ömrü boyunca boynunda taşır
Uzak Tarla, Berlin Duvarı’nın inşasından iki Almanya’nın
sik olmaz, hayatın gerçek yanlarını hep sürdürür. ve hep çalar, çalar... Trampet çalarken yetişkinler dünyasına
birleşmesine kadarki dönemi yansıtır.
Parodiler ise olmazsa olmazıdır. Romanlarında kimi bö-
da diklenir, dikkat çeker..
Kafadan Doğumlular’la Almanların soylarının devam et-
lümler bilinen, tanınan kimi metinlerin benzeridir. Dikkat Goethe ve Rasputin’in kültüre katkılarını yadsır. Annesinin
tirme endişelerini ele alır. Yengeç Yürüyüşü’nde geriye dö-
çeken İncil parodileri cesur denemelerdir.
ölümünden suçludur, neden olduğu için. Babası olma olasılığı
nüş, iç monolog, bilinç akımı tekniklerini kullanır.
Onun yapıtlarında Prusya-Almanya tarihi, katolik mezhebi, olan iki adamın ölümüne neden olur. Cüceliği sakat sayıldı-
Günter Grass’ın “gerçekçi, grotesk öğelerin yeni bileşim-
nasyonal sosyalizm kavramlarına, temalarına sıkça rastlanır. O,
ğı için faşistlerce “işe yaramaz” bulunup ortadan kaldırılma
ler içinde bir araya geldiği, giderek siyasallaşan” oyunları
tabuları yıkan biridir de. 1945 sonrası yazarların tabu saydığı, olasılığı hep gündemdedir. Üvey annesinden bir çocuğu olur.
da ses getirmiştir.
yapıtlarında yer almayan Germen, Prusya tarihini yeniden ele
Cephe tiyatrosunda sanatçı olur. Taşçılığı öğrenir. Model
Tek perdelik “Tırmanıp Dönmek” (1954) ilk oyunu-
alır. Devlet adamlarına, krallara, ünlü komutanlara yapıtların- de olur. Caz çalgıcısı olmak da vardır yaşamında. Son olarak
dur. Ardından “Su Baskını” (1957) gelir. “Amca, Amca”da
da yer verir. Katolikliğe karşı tutumu da yapıtlarına yansır.
bir bakımevine yerleşir. Oskar’ın gözüyle İkinci Dünya Sa-
(1958) dört oyun bir aradadır. En iyi oyunu “Kızgın
Katı Katolik değildir. Katolik eğitimi almıştır ama dini, kut- vaşı dehşeti ele alınır Teneke Trampet’te. Grass, bu romanıy-
Ahçılar”dır (1957). Fantastik “Buffalo’ya On Dakika Var”
sal temalarla alay etmeyi sıkça sürdürür. Onun yapıtlarında ta-
la 1999’da Nobel’i alır. Bu romanda Günter Grass’ın doğ-
(1959), grotesk unsurlu “Otuz İki Dişi”nin (1959) ardın-
rihi, dini, politik söylem onda şaka, maskaralık, mizah olarak duğu Danzig atmosferi yer alır. Yapıtın kahramanı Jochim
dan gelen 1953’teki Doğu Berlin’deki ayaklanmayı ele
yansır. Doğu Alman söylemini karikatürize eder. Mahlke’nin İkinci Dünya Savaşı sırasında Danzig’de başına
alan, Brecht’i “yabancılaşmış bir estetikçi” sayan, “iktida-
Siyasal anlatımı ele alırken masal kalıplarını kullanır “Bir garip bir şey gelir. Bu, onun yazgısıdır.
rın kaynağının halk olduğunu” ele alan en tartışmalı oyunu
varmış bir yokmuş” diyerek. Çocuk şarkılarına, tekerlemelere, Yapıtın anlatıcısı, okul arkadaşı Pilenz, Mahlke’nin olağa-
“Plebler İhtilal Provası Yapıyor” (1966) son oyundur.
dil oyunlarına yapıtlarında yer vermemezlik edemez. nüstü büyük gırtlağını fark eder, onu bir fareye benzetir. Bir
“Yan yana kitaplar sıkıştırılmış,/ Sırtlarında yazar adı ve
Somut, günlük, alışılmış konular yapıtlarında hiç eksik ol- kediyi arkadaşının yanına getirir muziplik olsun diye. Son-
başlık,/ Hâlâ geçerli olan kimliğim,/ Gerçi yıpranmış, kullanma
maz. Yapıtlarında nesneler insan ilişkileriyle vardır. Aynı ra Mahlke’nin bu anormal büyük gırtlağına dikkat çekmiş ol-
süresi dolmuş.// Artık bilmiyorum hangi Ben/ Doldurdu bun-
şey yapıtlarında yer alan hayvanlar için de geçerlidir. maktan pişmanlık duyup vicdan azabı içinde yaşamını yaz-
ca sayfayı sözcüklerle,/ Ve nereden geldi bu,/ Somut, elle tutu-
Romanlarında karşıtlıklar ve denge hemen belli olur: maya başlar. Bu garipliğe dikkat çekmesi onu kahraman ya-
lur şeyleri/ Uzun ya da kısa cümlelere/ Dönüştürme dürtüsü.”
Kentle köy, endüstri bölgeleriyle kır... Köyde başlayan an- par ama, kendi sonunu da hazırlar. Savaş yıllarının ayrıntıla-
latım giderek kente taşınır. Yapıtlarında işlenmemiş doğaya rı, savaşın insanlar üzerindeki ağır baskısı da romanda işlenir. Yalnızca “yazmak zorunda olduğunu” bilen bir yazardır
Günter Grass. “Orada duran sözcükleri,/ - Beyaz tebeşirle
rastlanmaz. Çocukluğa, gençlik yıllarına da gidip gelir yer Romanda 1925’ten 1950’ye kadar Danzig’de, Hitler dö-
yer. Kentlerdeki kahramanların yaşamlarıyla, yurtsuz, evsiz nemini ele alır. Romanın kahramanı Walter Matern, bir de- tahtaya-/ Bana ne üzerine, kime karşı, neden/ Ve ne amaçla
yazacağımı söyler.// Yan yana dizilmiş kitaplar/ Ahşap bir
barksızlarla sosyal yaşama da dikkat çekilir. ğirmencinin oğludur, sekiz yaşındayken aynı yaştaki arkada-
Büyümesi üç yaşında duran Oskar Matzerath, romanın şı yarı yahudi Eduard Amsel’le kan kardeşi olur. Amsel’in ko- raf, sağında solunda duvar,/ Zamana karşı koruyorlar onla-
kahramanı olarak 30 yaşında bir bakımevinde yaşarken ya- ruyucusu olur. Aralarında, yalnızca kendilerinin anlayacağı, rı,/ Yeni okurlar gelir diye.// Uzun zamandır bana ait değil-
şamını alışılmamış bir biçimde anlatır. farklı bir dil geliştirirler. Marten komünist olur. Sonra direniş ler,/ Ve yine de hâlâ ağır bir yükler./ Hepsi bu. Var mı ek-
Bu roman bir gelişim romanı parodisidir elbette. Anlatılan ordusuna katılır. “Kanlı ihanetlere adı karışır” . sik,/ Hesaba eklenecek?” (Sonluluk Üzerine)
yaşam, gözlem, izlenim Almanya’nın 1930-1950 yıllarını kap- Arkadaşı Amsel’in birliğini darmadağın eder ve arkadaşının Onun her çizgisi, her şiiri, her romanı hep farklı, özgün çı-
sar Oskar’ın gözüyle. Oskar’ın Danzig’deki yaşamı, yazarın dişlerini söker. Sonra savaşta yaşananlar ele alınır. Romanda kışlarla yüklüdür, gel de bunu anlat, yaz! Onun heykellerini, çi-
doğduğu kenttir burası, genişçe ele alınır. Daha anne karnın- folklor unsurları, Danzig bölgesine ait özellikler, öğrenci şaka- zimlerini, şiirlerini, denemelerini, tüm romanlarını, siyasi duru-
dayken, olağanüstü bir biçimde düşünme, kavrama yetene- ları, köylülerin ruh halleri, Batı Almanya’ya eleştiriler de yer şunu, dansa düşkünlüğünü, Berlin Sanatlar Akademisi başkanı
ği oluşur Oskar’ın. Vücut gelişimini üç yaşına kadar tamam- alır kahramanlar üzerinden. Tek anlatıcı yerine çeşitli anlatım
olduğu zamanki tanışıklığımızı... Gel de anlat anlatabilirsen!
n
10 11 Nisan 2024